Tarımsal Kooperatiflerin Gelişimi-5

Yazar : Tahsin AYHAN
Konu : Tarım, Tarih

“Kooperatif Bankacılığı” konusuna da bu tür örnek bir tabirle girmemizin yerinde olacağını düşünüyorum.

Lise yıllarında kimya problemlerini çözerken yanına, kıyısına köşesine mutlaka “n.ş.a.” diye yazmalıydık, aksi halde notumuz kırılırdı, “Normal Şartlar Altında” tabirinin kısaltılmış hali. Bir benzeri fakülte yıllarında iktisat dersinde karşıma çıktı. “Ceteris Paribus”. Latince diğer tüm durumlar sabitken demek, iktisadi olayları açıklarken mutlaka bu tabiri de beraberinde kullanmamız gerekiyordu. Farklı bilim dallarında da mutlaka benzer ifadeler mevcuttur.

 

“Kooperatif Bankacılığı” konusuna da bu tür örnek bir tabirle girmemizin yerinde olacağını düşünüyorum. Sonraki satırlarda olası kuruluş süreçleri hakkında fikir ve kanaatlerimizi paylaşacağımız bu konu, aynı kimya ve iktisat derslerindeki gibi belli bir şart-durum terminolojisinin de birlikte kullanılmasını gerektiriyor. Yazı dizimizin en başında söylediğimiz gibi, tarımsal kooperatifçiliğin herhangi bir sorununu tek başına ve diğer sorunlardan bağımsız olarak ele alarak çözmeye çalışmak son derece yanlıştır. Eğer tarımsal kooperatifçiliğin finansman sorununu çözmek için kooperatif bankacılığı sistemi uygulanacak ise, bu girişimin başarısının en başta mevzuat ve üst örgütlenme sorunlarının aşıldığı, planlı bir ulusal tarım politikası şemsiyesi altında gerçekleşebileceği de göz ardı edilmemelidir. Bu şatlar, kooperatif bankacılığı sistemi için olmazsa olmaz “n.ş.a.” durumudur.

 

Koşulların sağlandığını farz edip dünyadaki modellerden yapımıza uygun olanı seçerek başlayalım. Dünyada kooperatif bankaları uygulamalarında çoğunlukla “Raiffeisen” modeli denilen yapılanmalar yaygındır ve başta Almanya olmak üzere Hollanda ve İsveç gibi ülkelerde kullanılmaktadır. Bu model temelde, aşağıdan yukarıya doğru kurulan ve yatay birleşme yoluyla büyüyüp gelişen üç aşamalı bir örgütlenme modelidir. Birinci aşamada yani tabanda birim kredi kooperatifleri yer alır. Bunlar bankacılık ve kredi sisteminin ilk ayağını oluşturan kredi kurumlarıdır. Hukuki yapıları ülkeden ülkeye değişse de genelde kooperatif örgüt biçimindedir. Bu kurumların bankacılık faaliyetleri ağırlıklı olarak mevduat toplama ve kısa-orta vadeli krediler olup, ölçekleri itibariyle sınırlı bir çerçevede hizmet verebilen kuruluşlardır. Genelde il-ilçe sınırları içerisinde yer alan ve aynı zamanda ortağı konumundaki tarımsal üretici ve kooperatiflerin belli ölçekteki finansman ihtiyaçları birim kredi kooperatifleri tarafından karşılanır. Aynı zamanda fonun kullanımı ve projenin gerçekleşme süreci de yakından izlenir. Bizdeki tarım kredi kooperatifleri yapılanmasından en önemli farkı başta mevduat toplama olmak üzere diğer tüm bankacılık işlemlerini de yapabilmesi ve proje-kredi-uygulama takip sürecidir.

Modelde ikinci aşamada Merkez Kooperatif Bankaları yer alır. Genelde anonim şirket statüsünde olsalar da hissedarlar yine yatay birleşme yoluyla üst örgütlenmeyi oluşturan birim kredi kooperatifleridir. Bu banka, bir başka tanımla birim kredi kooperatiflerinin bankası konumundadır. Hem ortağı hem de müşterisi konumundaki birim kooperatiflerin likidite rezervlerini yönetmek, takas işlemlerine aracılık etmek, danışmanlık, denetim ve yüksek ölçüdeki kredi taleplerinin karşılanması gibi konular başta olmak üzere tüm dış ticaret ve yurt dışı bankacılık işlemleri de bu bankalar aracılığı ile yapılmaktadır.

 

Modelde bölgesel veya eyalet ölçekli merkez kooperatif bankalarının yatay birleşmeleri sonucu ulusal bir banka üst örgütlenmesi ile üçüncü ve en üst seviye tamamlanmış olur. En üstteki bu yapıda büyük oranda kooperatif bankaları ve kuruluşları hissedar olarak yer almakla birlikte bazı ülkelerde kamu idaresinin de cüzi payının bulunduğu görülmektedir. 

Bu sistemde kooperatif bankaları yerel, bölgesel ve ulusal ölçekte finansman kaynaklarını kendileri yaratmaya çalışmaktadır. Bunun da kaynağı başta ortağı olan kooperatifler olmak üzere mevduat toplama faaliyetleridir. Likidite sıkıntısı çekilen durumlarda bir üst bankadan kaynak aktarılmaktadır. Kooperatif Bankacılığı modelinde çok önemli bir diğer nokta da, bankaların elde ettiği olumlu gelir gider farkını önemli ölçüde yedek akçeye devrederek finansal yapılarını güçlendirirken, kalanının statüye bağlı olarak kar payı ya da risturn olarak yine ortağı olan kooperatiflere dağıtılmasıdır. 

Planlı bir tarım politikasının uygulandığı ülkelerde sahadaki uygulayıcı tarımsal amaçlı kooperatiflerdir. Hangi bölgede, hangi ürünün, ne kadar ve hangi teknoloji kullanılarak üretileceğinden tutun da, nereye ve kaça satılacağına kadar ki tüm süreç planlanmıştır. Kooperatif Bankacılığı sistemi de bu işleyişe kendi iş kolunda eşgüdümlü olarak dahildir. Yazı dizimizin ilk bölümünde elleri cebinde kooperatif yöneticisinin yanına gidip çay içerken bahçesine biber ekmeye karar veren ve sulama için kooperatif bankasından uygun koşullarda kredi kullanan bir kooperatif ortağımız vardı, belki hatırlamışsınızdır. İşte o üretici arkadaş o krediyi ancak kooperatifin yönlendirmesine uyup bahçesine biber ekerse alabilir. “Yok, ben biber ekmem, patates ekeceğim” derse o saatten sonra artık tek başınadır. Ne ortak olduğu kooperatifin olanaklarından istifade eder, ne de o uygun koşullardaki krediyi alabilir. Bu esasen bir yaptırım değil planlı tarım politikasının gereğidir. 

Devletlerin görevi tarımsal kooperatifçiliği teşvik edecek ve önünü açacak kamusal politika ve düzenlemeleri hayata geçirmekten ibarettir. Kooperatif Bankacılığı da bu bağlamda hem teşvik edici hem de geliştirici özellikte bir sistemdir. Tüm gelişmiş ülkelerdeki uygulamalarına bakıldığında bu sistemin en azından ilk başlangıcında Kamunun öncülüğünde, direk ya da endirekt sermaye ve/veya fon tahsisi suretiyle başlatıldığı gözlenmektedir. 

Ülkemizde kurulacak kooperatif bankacılığı sistemini de bu bağlamda değerlendirdiğimizde devletten beklentimiz hem mevzuat, hem teşvik, hem de işleyiş süreçlerindeki desteğinden ibarettir. Diğer türlü kamu idaresinin direk ya da dolaylı olarak sistemi temelden başlayarak çatıya kadar kurması ya da yönetim anlamında karar alıcı bir konumda olması öncelikle kooperatifçilik anlayışına aykırı olacağı gibi, sistemin sağlıklı inşasına da engel olacaktır.

 

Modelin ülkemize uygulamasında tabanda hizmet veren birim kredi kooperatiflerinin bizdeki karşılığı Tarım Kredi Kooperatiflerimiz olmalıdır. Hali hazırda kanunen var olan mevduat toplama yetkisinin uygulama engellerinin kalkması ve basit birkaç bankacılık faaliyetleriyle başlayan uygulamalar, geçiş süreçleriyle planlanarak bölge bazında oluşturulacak merkez kooperatif bankalarının karşılığı kuruluşlar ile modelin ikinci basamağının temelleri atılabilir. İkinci basamak coğrafi bölgelerimizde uzmanlaşacak Bölge Kooperatif Bankalarıdır.

Ulusal ölçekteki kooperatif bankası yani modelin çatı yapılanması ile temel yapılanması bölgesel yapılanmalara göre nispeten daha kolaydır. Temelde zaten altyapı olarak kredi kooperatiflerimiz vardır. Kooperatif Bankacılığı Kanunu adı altında mevzuatı, konumları ve işlevleri düzenlenebilir. Her ne kadar kooperatif evrensel ilkelerinden biri olan “serbest giriş-çıkış” ilkesi ile çelişse de ikinci basamak olan bölgesel kooperatif bankalarının oluşturulması sürecinde kamu idaresinin finansal eğitim ve denetim süreçleriyle beraber mevzuat zorunluluğu kullanılabilir. Burada idareden kastımız devletin, kamu bankası aracılığı ile süreçte aktif rol oynamasıdır. Normal koşullarda Kooperatifçiliğin temel sorunlarından biri olarak gördüğümüz “Üst Örgütlenme” sorunun çözümü için Mevzuatın kullanılmasına kesin olarak karşı çıkmakla beraber, Bankacılık gibi özel ihtisas ve uygulama gerektiren bir sistemin gelişip bir üst yapıyı oluşturabilmesinin teknik ve idari destek almadan mümkün olmadığını da kabul etmemiz gerekir. Yine aynı şekilde kurulacak en üst yapıda yani Ulusal Kooperatif Bankasında da Kamu Bankasının hissesi ve yönetsel olmayan bir ortaklığı mutlaka olmalıdır. Bu hisse başlangıçta Kamu idaresinin aktaracağı fonla paralel olarak yüksek başlasa da, ilerleyen süreçlerde mutlaka diğer kooperatif ortaklar nezdinde azaltılmalı ve sonuçta sembolik bir paya düşürülmelidir. 

Tarımsal Kooperatifçiliğin gelişimi için finansman sorunu bir engeldir ve çözümü şarttır. Tüm dünya bu konuda kooperatif bankacılığı sistemini uygularken yeni bir sistem icat etmemize ya da farklı arayışlara girmemize gerek de yoktur. 

Yapabiliriz… (n.ş.a.)