İklim Değişikliği ve Mera Islahının Önemi

Konu : Tarım

Dünyanın birçok bölgesinde iklim değişikliğinin tarımsal üretime olan tehdidi açık bir şekilde görülmektedir.

Dünyanın birçok bölgesinde iklim değişikliğinin tarımsal üretime olan tehdidi açık bir şekilde görülmektedir. Küresel ısınma etkisiyle bazı bölgelerde değişen fenoloji ile birlikte, hastalık ve zararlıların artması ve su kaynaklarının azalmasıyla, tarımsal üretimde ve hayvan yetiştiriciliği için gerekli yem bitkilerinde, azalma gözlenmeye başlamıştır. Tarımsal faaliyetlerin dünyada sera gazlarının artışından enerji, endüstri gibi bazı sektörlere oranla, çok daha az oranda olsa da sorumluluğu vardır. Bu artışı tarım sektöründe azaltmak birçok yolla mümkündür.  Son yıllarda kırsalın yapısını değiştirmeye başlayan yoğun yapılaşmanın artış hızını düşürmek için, tarımdan geçimini sağlayanların refahını mera alanlarımızı koruyarak ve iyileştirerek arttırmamız gerekmektedir.

 

Çomaklı vd. (2012) mera alanlarını, toprak ve su muhafazası, yeşil alan oluşturmaları, gezinti ve dinlenme alanı olmaları ve canlılar için doğal yaşam ortamı olmaları gibi pek çok faydalara sahip alanlar olarak nitelendirmişlerdir. Doğal denge açısından oldukça önemli unsur olan meralar, ülkemizin bazı bölgelerinde kapasitelerinin üzerinde ve zamansız otlatmanın etkisiyle verimliliklerini büyük oranda kaybetmiştir. Ülkemizde tarımsal mekanizasyonun hızlı gelişimiyle, mera alanlarının sürülerek tarla arazisine dönüştürülmesi, mera alanlarının azalmasında etkili olmuştur (Gökkuş ve Koç, 1996; Tosun, 1996; Çomaklı vd., 2012). Bir meranın gereğinden fazla olarak otlatılmasıyla, iyi nitelikte olan yem bitkileri zamanla azalarak yok olur. Merayı yem değeri az olan türler kaplar ve bitki örtüsü seyrekleşerek çıplak alanlar çoğalır. Mera doğal vejetasyon örtüsünü kaybeder ve bozulur. Toprağın verimi azalır, toprak taşınır, erozyon başlar ve bitkinin tutunacağı ortam yok olur. Bozulmanın henüz mera toprağını etkilemediği duruma «Mera bozulması» denirse, toprağın etkilendiği daha ileri bir duruma da «Arazi bozulması» demek daha yerinde bir ifade olur (Ulucak, 1981). Otlatma planı uygulanmadığı sürece iyi sonuç alınabilecek hiç bir ıslah yöntemi yoktur. Mera ıslahında ilk koşul otlatmanın düzenlenmesidir. Eğer otlatma düzenlenemiyorsa, o merada ıslaha başvurulmamalıdır. Çünkü mera ıslahı ile kazanılanlar, yanlış otlatmayla kısa sürede kaybedilmeye mahkûmdur (Altıntaş vd., 2018). Kurak alanlarda mera tesis edilirken, toprak devrilerek değil yırtılarak işlenmeli, kurağa ve otlatmaya dayanıklı yem bitkisi türleri seçilmeli, ekim olabildiğince erken yapılmalı, yabancı otsuz toprak ve tohum kullanılmalı ve gübre çeşit ve miktarının seçimine dikkat edilmelidir (Gökkuş, 2014). Bakır (1985) toprak neminin bitki büyümesi ve gelişmesi için uygun toprak neminin bulunduğu kurak olmayan yağışlı bölgelerde, meraların gübrelenmesinden en iyi ve en ekonomik sonuçlar alındığını belirtmiştir. 

 

Mera ıslah çalışmalarından sonra mera alanlarında beklenen en önemli etki, kaba yem miktarı artışıdır. Mera ıslah çalışması sonucunda, işletmedeki hayvan sayısı ve hayvansal ürünlerde artış olur. Üreticilerin hayvanların beslenmesi için verdikleri yem miktarında azaltma gözlenir. Mera ıslah çalışmalarının başarılı olması ve sürdürülebilir verimliliğin sağlanması için, üreticilerin otlatma planlarına uyması ve uygun mevsimde, üniform otlatmanın yapılması gerekmektedir (Altıntaş vd., 2018). Kurak yörelerde kurulacak yapay meralar da otlatılarak değerlendirileceği için, otlatma yönetimi mera tesisi gibi önemlidir. Çünkü kuraklık bitkilerin normal gelişimlerini engellemektedir. Bunların otlatılması, elverişsiz şartlardan daha çok etkilenmelerine sebep olacaktır. Bu nedenle kurak alanlarda mera tesisini izleyen bir otlatma mevsiminde, mera dinlendirilmelidir. Eğer kuraklığın şiddeti fazlaysa, dinlendirilmesi gereken süre biraz daha artırılmalıdır. Mera döneminde veya bu dönem dışında, hayvanların yeterli beslenebilmesine yönelik, değişik yem kaynakları kullanılmaktadır. Bunlardan biri de yapay mera kurulmasıdır. Yapay meralar doğal meralarda otlatma mevsimini uzatacağı gibi, otlatma mevsiminde görülebilecek yem açığının kapatılmasına yardımcı olacaktır (Gökkuş, 2014). 

 

Mera kanunu ve yönetmeliği hakkında kullanıcıların yeterli düzeyde eğitilmesi, mera kullanım bilinci oluşturulması ve mera alanı ile ilgili üreticilere sorumluluk verilmesi, mera ıslah çalışmalarının başarısı ve sürdürülebilirliği açısından önemli görülmektedir (Altıntaş vd., 2018).

 

İklim değişkenliğinin etkileri nedeniyle, soğuk bölgelerde ısınmaya bağlı olarak çayır ve otlak alanların artmasının hayvancılığın gelişmesine katkıda bulunacağı, yüksek sıcaklığın olduğu bölgelerde ise kuraklığa bağlı olarak yem bitkileri üretiminin azalması ve hava sıcaklığındaki artış sonucunda şekillenecek sıcaklık stresinin, hayvanlarda yem alımının düşmesine dolayısıyla verim kaybına neden olacağı belirtilmiştir (Demir ve Cevger, 2007; Koyuncu ve Akgün, 2018). İklim değişikliği hayvanlar üzerine doğrudan etkilere sahiptir. Aşırı sıcaklar, üretim performansını (büyüme, et, süt, yumurta verimi, vb.), üreme fizyolojisini, metabolizmayı ve bağışıklık sistemini olumsuz etkilemektedir (Koyuncu ve Akgün, 2018). Yağışların miktarı, dağıtımı ve yoğunluğundaki değişiklikler meraların ve ekinlerin büyüme zamanlamasını ve süresini doğrudan etkiler. Hayvancılıkta hastalıkların ortaya çıkması, yayılması ve dağılımı, patojenlerin ve parazitlerin gelişim hızını etkileyen yüksek sıcaklıklardan dolayı hastalık vektörleri etkilenir. Bu etkiler, hayvanlarda canlı ağırlıkta ve süt veriminde kayıplara neden olmaktadır (Malik et al., 2015; Koç vd., 2016). Hayvansal üretim dünyanın su, toprak ve biyolojik çeşitlilik kaynakları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve iklim değişikliğine arazi kullanım değişikliği (CO2), enterik fermantasyon (CH4) ve gübre yönetimi (N2O) gibi pek çok yolla olumsuz etkisi bulunmaktadır (Steinfeld et al., 2006; Koç vd., 2016). Sera gazı salınımının %65’inin sığır eti ve sığır sütünden geldiği dikkati çekmektedir. Bu çerçevede küresel tarım ve gıda üretiminde ve tüketiminde sürdürülebilirliğin sağlanması için; hayvansal üretimin kaynaklarının geliştirilmesi ve çevresel performansının arttırılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra, sosyal ve ekonomik etkiler de dikkate alınmalıdır. İklim değişikliğine olan katkısının azaltılması, iklim değişikliğinin hayvancılık verimine etkilerinin minimuma indirilmesi ve nüfusun gıda ihtiyacının karşılanabilmesi adına sektörün geleceğinin planlanması önemlidir (Herrero and Thornton, 2013; Koç vd., 2016). Tüm bu olumsuz etkilerin minimuma indirgenmesi için hayvansal üretimin iklim değişikliğine adaptasyonunun sağlanması gerekmektedir. Tarımdan kaynaklı sera gazı emisyonlarını azaltmak için hayvansal üretim sera gazı artışını durdurmak bir öncelik olmalıdır. Bunun pek çok farklı yöntemi bulunmaktadır; daha kaliteli yemler kullanılması ve hayvan beslenmesinin sıcaklıktaki değişimlere göre geliştirilmesi, strese dayanıklı yeni hayvan ırklarının geliştirilmesi, etkin gübre taşıma ve stoklama yönetimi, otlatma yönetimi ve mera iyileştirme çalışmaları bunlardan bazılarıdır. Bu çalışmalar hem hayvansal üretimdeki iklim değişikliğinden kaynaklı verim düşüklüğünü giderecek, hem de hayvansal üretimin iklim değişikliğine etkilerini azaltacaktır (Koç vd., 2016).

Genetik seleksiyonda düşük metan üreten hayvanlar geliştirmek; hayvan beslemenin kaliteli ve stratejik temel besin maddeleri takviyesiyle iyileştirilmek; rasyonlarında (Rasyon, hayvanların günlük besin ve enerji ihtiyacını karşılayan yem miktarıdır.)  kaba yem oranını azaltıp, kesif yem oranını yükseltmek; daha az sera gazı salınımını sağlayan kaba yem ve mera yem bitkisi üretmek; tanen ve saponin içeriği yüksek alternatif yem bitkileri ve kesif yemler kullanmak; hayvanlarda verimliliği artırarak hayvan sayısını azaltmak; uçucu yağlar gibi ikincil bitki komponentlerinin hayvan beslemede kullanmak; rasyona bitkisel yağları eklemek; çiftlik hayvanlarında metan emisyonunu azaltmanın yollarına örnek verilebilir (Naqvi ve Sejian, 2011; Koyuncu ve Akgün, 2018)

Meraya dayalı olmayan hayvancılık sistemleri, yeme dayalı maliyetin yüksek ve hayvan genotiplerinin adaptasyon yeteneklerinin düşük olmasına bağlı birçok riskle karşı karşıya kalabilirler (Nardone, 2002; Koyuncu ve Akgün, 2018). Yüksek sıcaklığın, sağmal hayvanlarda süt kalite ve kantitesi üzerinde olumsuz etkiler yarattığı, bazı çalışmalarda belirtilmektedir. Ayrıca bir çok çalışmada yaz aylarında süt sığırlarının süt verimi ve besi sığırlarının ise canlı ağırlık artışında azalma olduğu, süt sığırlarının yaz mevsimi boyunca gebelik oranında da bir azalmanın olduğu saptanmıştır (Nardone ve ark., 2010; Koyuncu ve Akgün, 2018).

 

İklim değişikliğinin dolaylı etkileri, hayvanların değişen iklim koşullarına adaptasyonunu olumsuz etkileyen yem ve su kıtlığı, beslenme kaynaklı hastalıklar, bulaşıcı konukçuların direnci, vektör kaynaklı hastalıkların yayılması şeklinde ortaya çıkabilir. Yüksek sıcaklık patojen veya parazitlerin gelişimini desteklerken, rüzgârlardaki değişimler ise bazı patojen ve hastalık taşıyıcıların daha geniş bir alana yayılmasına yol açabilir. İklim değişikliğinde hastalıkların yayılımında değişimler olabildiği gibi, bazı şiddetli hastalıkların önceden görülmeyen sürülerde de ortaya çıkması gözlenebilir (Petrovica ve ark., 2015; Koyuncu ve Akgün, 2018). Birçok araştırmada, sıcak ve nemli ortamların bulaşıcı hastalıkların yanı sıra çiftlik hayvanlarında sıcaklık stresi meydana getireceği ve hayvanların iklim değişikliğine uyum sürecinde sıcaklık değişiklikleri ile başa çıkmaya çalışırken yem tüketiminde azalma, sağlığın bozulması, üreme etkinliği ve verimin düşmesi ile bağlantılı birçok fizyolojik fonksiyonlarda değişiklik, hastalıklara karşı hassasiyet gibi davranışsal ve metabolik değişimlere sebep olacağı belirtilmektedir (Thorne, 2007; Tirado ve ark., 2010; Koyuncu ve Akgün, 2018). Yerli ırklar endüstriyel işletmelerde yetiştirilen kültür ırklarından daha güçlü ve dayanıklıdırlar. Bu nedenle hayvanların iklim değişikliğinden kaynaklanan sorunların üstesinden gelmeleri noktasında avantaj sağlayacaktır (Koyuncu ve Akgün, 2018). 

 

Tarımsal üretimde önemli bir yeri olan baklagillerin, toprakta organik madde miktarını artırarak havalanma, su tutma ve geçirgenliği iyileştirdikleri, toprağın verimliliğini artırdıkları, hastalık, zararlı ve yabancı otları baskılayarak kimyasal kullanımını azalttıkları, kısacası çevre dostu sürdürülebilir bir tarımı olanaklı kıldıkları unutulmamalıdır. Bölgelere en uygun baklagillerin sisteme dahil edilmesiyle, bunların en uygun olgunluk ve en yüksek sindirilebilir enerjinin olduğu dönemde hasat edilmesiyle, hayvancılık sektöründen kaynaklanan sera gazı salınımı ve tarımsal faaliyetlerle oluşan kirlilik önemli oranda azaltılabilir. Değişen koşullara uygun yeni çeşitlerin geliştirilmesi ve/veya mevcut çeşitlerin yaygınlığının artırılması ile üreticilerin değişen koşullarda üretimlerini artırmaları ve sera gazı salınımı ile çevre kirliliğini azaltmaları mümkün olabilir (Undi et al., 2016; Acar vd., 2018).

Ülkemizde bazı bölgelerde tarım hayvancılığa, hayvancılık mera alanlarının büyüklüğüne adeta mecburdur. Artan dünya nüfusu, hayvansal üretime dayalı sanayinin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlamıştır. İnsan kaynaklı etkilerle bozulan ekoloji ve daralan kırsal alanlar, toprak ve su kaynaklarındaki azalma, hayvancılık sektörünün gelişmesinin önündeki en büyük tehditlerdendir. İklim değişikliği ise yeryüzündeki tüm yaşamı etkilemektedir. Bu nedenle iklim değişikliğine adaptasyon sağlayacak mera ıslahı ve mera yönetimi çalışmaları geliştirilmelidir. Kırsal turizm olarak değerlendirilen mera alanlarında, kitle turizmi ile doğanın tahribatına izin verilmemelidir. Kırsal turizm küçük gruplarla yapılmalıdır. Mera alanlarında, sık ve bitki yeterince gelişmeden yapılan erken otlatmaların önüne geçilmelidir. Mera alanlarında yapılacak çalışmaların erozyonun önlenmesine olumlu etkileri olacaktır. Mera ıslah çalışmalarının etkili olması için çiftçilerimiz yayım çalışmalarıyla bilgilendirilmelidir.

 

Mera alanları birçok canlıyı barındıran önemli bir yaşam alanıdır. Bazı bölgelerde mera alanlarımız, aşırı otlatma ve yanlış kullanımlar sebebiyle, düşük kalitede meralar haline gelmiştir. Çok fazla bozulmamış mera alanlarında, otlatmanın planlanması, gübreleme çalışmaları, yabancı otla mücadele, drenaj sistemi hazırlama, bu alanların ıslahında başarılı sonuçlar almamıza olanak sağlayabilir. Mera alanlarındaki otun kalitesini arttırarak, hayvancılık sektöründe üretilen gıdaların kalitesinde de artış sağlanabilir. Mera alanları küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıkla uğraşanların yetiştiricilik maliyetlerini düşürür. Ekonomik olarak mera alanına dönüştürülebilecek ve ekolojik restorasyon yapılamayacak alanlarının, mera alanlarına dönüştürülmesi ile, kırsalın refahını ve ülkemizin refahını arttırmaya olumlu katkılar sağlayabiliriz. Meralar tüm erozyon alanlarında toprakları korumaya fayda sağlar. Yaşamın sigortası olan mera alanlarımızı, biyoçeşitliliğimizi korumak için, bozulmaya başlayan yaşam döngüsünün restorasyonu için, değer zincirinin geliştirilmesi için korumalıyız.

 

Abstract

The Importance of Climate Change and Rangeland Improvement

Increasing world population has enabled the rapid development of the industry based on animal production.  Climate change affects all life on earth. Therefore, rangeland improvement and rangeland management studies that will adapt to climate change should be developed. The destruction of nature with mass tourism should not be allowed in rangeland areas that are considered as rural tourism. Rural tourism should be done with small groups.  

Rangeland areas are an important habitat that contains many living things. By improving the quality of the herb in rangeland areas, the quality of the foods produced in the livestock sector can be increased.  Rangelands benefit to protect the soil in all erosion areas. We must protect our rangeland, which is the insurance of life, to protect our biodiversity, for the restoration of the deteriorating life cycle, for the development of the value chain.

 

Kaynaklar:

Acar, Z., Can, M., Aşçı, Ö., Gülümser, E., Kaymak, G., Ayan, İ., 2018. Sera Gazı Salınımı ve Çevre Kirliliğinin Azaltılması Yönünden Yemlik Baklagillerin Önemi. Iğdır Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 8 (3) , 313-317 . DOI: 10.21597/jist.404543

Altıntaş, G., Altıntaş, A., Çakmak, E., Demir, O., 2018. Islah Edilmiş Meraların Sürdürülebilirliği Üzerine Bir Araştırma: Amasya-Tokat-Sivas Örneği. Tarım Ekonomisi Araştırmaları Dergisi, 4(2): 1-16. Erişim Tarihi: 15/03/2020. https://dergipark.org.tr/tr/pub/tead/issue/41347/499818

Bakır, Ö., 1985. Çayır ve Mera Islahı. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları: 947, Ankara.

Çomaklı, B., Öner, T., Daşcı, M., 2012. Farklı Kullanım Geçmişine Sahip Mera Alanlarında Bitki Örtüsünün Değişimi. Journal of the Institute of Science and Technology , 2 (2) , 75-82 . Erişim Tarihi: 11/03/2020. https://dergipark.org.tr/tr/pub/jist/issue/7929/104299

Demir, P., Cevger, Y., 2007. Küresel Isınma ve Hayvancılık Sektörü. Veteriner Hekimler Derneği Dergisi, 78/1, S: 15-16, Ankara, Türkiye.

Gökkuş, A., Koç, A., 1996. Sürülen Meralarda Bitki Örtüsü Toprak İlişkisi. Mersin Üniv. Mühendislik Fak. Tarım-Çevre İlişkileri Sempozyumu, Doğal Kaynakların Sürdürülebilir Kullanımı Bildiri Kitabı, 13-15 Mayıs 1996, s: 336-344, Mersin. 

Gökkuş, A., 2014. Kurak Alanlarda Yapay Mera Kurulması ve Yönetimi. ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Dergisi, 2 (2): 151-158. Erişim Tarihi: 15/03/2020. https://dergipark.org.tr/tr/pub/comuagri/issue/25672/270790

Herrero, M., Thornton, P. K., 2013. Livestock and Global Change: Emerging Issues for Sustainable Food Systems. Proceedings of the National Academy of Sciences, 110(52):20878-20881.

Koç, G., Uzmay, A., Çukur, F., 2016. İklim Değişikliği ve Hayvancılık Sektörü İlişkisinin Dünya'da ve Türkiye'de Tarım Ekonomisi Açısından Değerlendirilmesi. XII. Tarım Ekonomisi Kongresi, 25-57 Mayıs 2016, s.203-212, Isparta.

Koyuncu, M., Akgün, H., 2018. Çiftlik Hayvanları ve Küresel İklim Değişikliği Arasındaki Etkileşim. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 32 (1): 151-164, Erişim Tarihi: 15/03/2020. https://dergipark.org.tr/tr/pub/ziraatuludag/issue/37182/429394

Malik, P. K., Bhatta, R., Takahashi, J., Kohn, R., Prasad, C. S. (Eds.). 2015. Livestock Production and Climate Change. CABI Climate Change Series:6, p. 395.

Naqvi, S.M.K., Sejian, V., 2011. Global Climate Change: Role of Livestock. Asian Journal of Agricultural Sciences, 3:19-25.

Nardone, A., 2002. Evolution of Livestock Production and Quality of Animal Products. Proc. 39th Annual Meeting of the Brazilian Society of Animal Science Brazil, 29th July-2nd August, pp. 486-513.

Nardone, A., Ronchi, B., Lacetera, N., Ranieri, M.S., Bernabucci, U., 2010. Effects of Climate Changes on Animal Production and Sustainability of Livestock Systems. Livestock Science, Sy. 57-69, Viterbo, Italia.

Petrovica, Z., Djordjevic, V., Milicevic, D., Nastasijevic, I., Parunovic, N., 2015. Meat Production and Consumption: Environmental Consequences Procedia Food Science 5, Sy.235 – 238, Belgrade, Serbia.

Steinfeld, H., Gerber, P., Wassenaar, T. D., Castel, V., de Haan, C., 2006. Livestock's Long Shadow: Environmental Issues and Options. FAO, p.390.

Thorne, P.S., 2007. Environmental Health Impacts of Concentrated Animal Feeding Operations: Anticipating Hazards-Searching For Solutions. Environ Health Perspect. 115: 296-297.

Tirado, M.C., Clarke, R., Jaykus, L.A., McQuatters-Gollop, A., Frank, J.M., 2010. Climate Change and Food Safety: A review. Food Research International, 43 (7): 1745-1765.

Tosun, F., 1996. Türkiye’de Kaba Yem Üretiminde Çayır-Mera ve Yem Bitkileri Yetiştiriciliğinin Dünü, Bugünü ve Yarını. Türkiye III. Çayır- Mera ve Yem Bitkileri Kong., 17-19 Haziran, s. 1-4, Erzurum.

Ulucak, N., 1981. Mera Islahında Bitki Türü Seçimi, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, Seri:B, Cilt:31, Sayı:2, s:95-109. 

Undi, M., Wittenberg, K., McGeough, E.J., Ominski, K.H., 2016. Impact of Forage Legumes on Greenhouse Gas Output and Carbon Footprint of Meat and Milk. The journal of the International Legume Society, Issue 12, April 2016, 26-28.