Denizcilik Harikası Kitabı Bahriye Ve Piri Reis Haritası’nın Şifresi

Birbirinden güzel sahilleri ve koylarının yanı sıra, stratejik açıdan çok önemli limanların olduğu bir şehirde yaşıyoruz.

Değerli okurlar, Temmuz ayı bizi çok değerli bir günle karşılıyor. Birbirinden güzel sahilleri ve koylarının yanı sıra, stratejik açıdan çok önemli limanların olduğu bir şehirde yaşıyoruz. Limanlar,  pek çok açıdan önemlidir. 

Osmanlı Devleti’nde kapitülasyonlar nedeniyle deniz ticareti güçlü değildi. Bu durumun en büyük nedeni, Türk limanları arasında yolcu ve yük taşıma işinin yani kabotaj hakkının başka devletlere ait olmasıydı. Deniz ulaşımının büyük bölümü ve önemli limanların işletilmesi yabancı şirketlerin elindeydi. İzmir İktisat Kongresi’nde kabotaj hakkının Türk gemilerine tanınması ve deniz taşımacılığının devlet tarafından teşviki karara bağlandı. Ayrıca Lozan Antlaşması’yla Türk gemilerinin kabotaj hakkı kabul edildi. Bu hakkın tam olarak uygulamaya konulması 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren kabotaj kanunu ile gerçekleşti.

Kabotaj Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren Türk ulusuna armağan edilen Denizcilik ve Kabotaj Bayramı vesilesiyle, Mustafa Kemal Atatürk’ün TBMM'de söylediği sözün değerini anlamamızı sağlayacak yücelikte hizmet eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığının tüm değerli Komutanlarının, Koramiralleri ve Oramirallerinin huzurunda, hem deniz aşığı bir vatandaş olarak, hem de emekli bir Albay torunu olarak asker selamı vermekten ömrüm boyunca gurur duyacağım.  Zira Mustafa 1 Kasım 1937 tarihinde TBMM’de söylediği söz şudur: 

Arkadaşlar, en güzel coğrafi konumda ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmalıyız. Denizciliği Türk'ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve bunu en kısa zamanda başarmalıyız.”

 Bu yazıda benim için çok değerli bir yazarın kitabından bahsedeceğim. Bu kitabın içeriğinden söz etmeden önce, yazarlarla tanışma öykümü de kısaca sizlerle paylaşacağım. Bu yazıda tanıtacağım kitabı kaleme alan Metin Soylu ile tanışmamın öyküsü de benim için, kitabın yazarı ve içeriği kadar önemlidir, çünkü benzer, benzeri çeker. 1999 yılında, daha üniversiteye girmeden Ankara’da Sıhhiye’de bulunan bir dershanenin Coğrafya dersinde tesadüfen (!) tanıştığımızda Piri Reis Haritası’nın tamamlanması projesinin aşamalarına şahit olacağım günlerin ve bugüne kadar sürecek yirmi yıllık dostluğun başlangıcında olduğumun farkında değildim. On yedi yaşında, heyecanlı bir lise öğrencisi, yaşının çok üstünde bulunan bilimsel bir araştırmanın peşine düşmüştü… Coğrafya dersinde bir sıra arkadaşına sorulan zekice sorularla başlayan ve 10 Ağustos 1999 tarihinde ODTÜ’deki 36 metrekarelik Piri Reis Haritası sergisi ve konferansında içeriğini daha iyi anladığım, Piri Reis Haritası’na ait zorlu sürece şahit olmak, beni de araştırma ve sorgulamalara yönlendirmiştir. Bu sebeple, Piri Reis Haritası’nın Şifresi adlı kitabının hem ilk baskısını hem de son baskısını armağan eden değerli dostum Metin Soylu’ya teşekkürü bir borç bilirim.

Piri Reis Haritası’nın Şifresi adlı eserin ilk baskısı Temmuz 2005’te, sekizinci baskısı ise Piri Reis Haritası’nın 500. yıl dönümü olması sebebiyle UNESCO tarafından “Piri Reis Yılı” ilan edilen 2013 yılında Truva Yayınları’ndan çıkmıştır. Alıntılarına yer verdiğim Piri Reis Haritası’nın Şifreleri‘nin ilk baskısı Mayıs 2017’de, Şubat 2019’da Cenova Yayınları’ndan çıkmıştır. Bu yayımlanma bilgilerini vermemin amacı ise, bu kitabın, yeni araştırmalar, yazılar, makalelerle ilk günden bu kadar içeriğinin ve kanıtlarının zenginleştirilerek okura sunulmasıdır.

Piri Reis Haritası’nın Şifreleri adlı kitabı tanıtmadan önce, Metin Soylu’nun özel röportajından birkaç satırla başlamak yerinde olacaktır. Piri Reis Haritası’nın Şifreleri ile ilgili pek çok televizyon Programına da konuk olan Metin Soylu’nun Röportajlarına bu yazının sonundaki kaynakça listesinden ulaşabilirsiniz.

Piri Reis’in tarihte kayıp olan dünya haritasını ilk kez tümevarım metodu ile tamamladığınızı biliyoruz. Nasıl başardınız?

Metin Soylu: Piri Reis’in günümüze kadar parçalanmış halde gelen haritasına ilişkin ayrıntılı incelemelerimin sonucunda aslının kopyasını satın alarak (90x65cm ebatlarında) projeye başlamış oldum. Tüm samimiyetimle itiraf etmeliyim ki, haritayı tamamlamak yalnızca sekiz buçuk ayımı aldı. Piri Reis’in parçalanmış olan dünya haritasını tümevarım metodu ile tamamlayarak şaşırtıcı bir takım gerçeklerle karşı karşıya kaldım. Harita üzerindeki Atlas Okyanusu ortasında yer alan iki büyük ve üç küçük olmak üzere beş yuvarlak şekilden yola çıkarak, matematiksel bir hesap tespit ettim. Buna göre: İki büyük yuvarlak şekil arası 44 derecedir. Bir büyük bir küçük yuvarlak şekil arası ise merkezden merkeze 22,5 derecedir. Dolayısıyla 1 derecelik açı kaybı sola doğru kaymıştır.  22,5 x16=360 derece (Dünya'nın çevresini dahi bulmuştur!)

Metin Soylu’nun, kitabında “Piri Reis Haritası ve Enerji Izgaraları” adlı bölümde şöyle yazmaktadır:  “Bu konuyu hemen tartışmaya açmak istedim. Nedeni ise uzun zamandır üzerinde çalıştığım enerji ızgaraları konusu, geçmişte Rus bilim adamları tarafından ilk kez ortaya konmuş çok ilginç bir araştırmanın ürünüdür”. 

Eserinde Piri Reis’in “Kitab-ı Bahriyesinden de örnekler vermektedir: 

“Kim okursa bu kitabı ey kişi! 

Şunu bilin ki bütün ilimleri, 

Okuyup öğrenmeli dünyanın illerini,

Akıllı adam odur ki kendi halini bilir

Ona arif der hep anlayanlar,

Ömrümüz eğer geçse de yüzyılları, 

Giden ömür gelmez bir daha ele.” 

Altı bölümden oluşan kitapta “Dünya Haritası”nın çizeri ve birçok denizcilik başarısının sahibi Piri Reis, neden Osmanlı Devleti’ne yıllarca başarıyla hizmet ettikten sonra 80’li yaşlarında idam edildi? Piri Reis, haritasında dünyanın merkezi olarak gösterdiği Mısır’da ne aradı? Piri Reis, Haritası’nı nasıl çizdi? Haritasının Süleyman Peygamber ile ilgisi neydi? Piri Reis, kitaplarında bahsettiği hazinesini nereye sakladı? Amerika’yı Kristof Kolomb mu keşfetti?” sorularına bilimsel kanıtlarla cevap veren Metin Soylu, Piri Reis’ten geriye kalan Rosetta Taşı”, Piri Reis Haritası’na Denizden Bakış” gibi bilimsel kanıtlarla hem Piri Reis’in eserinin günümüze etkilerini, hem de bu süreçteki araştırma, resmi yazışma ve raporlarla araştırma projesindeki evreleri, pek çok harita ve fotoğrafları da samimiyetle okura sunmaktadır. 

Ayrıca, Kitabı Bahriye’den örneklerle okurlara önemli detayları aktaran Metin Soylu’nun kitabını okurken hem Piri Reis’in satırlarının en gizemli detaylarını, hem de Piri Reis  hakkında yazılmış akademik makaleleri ve Piri Reis Hazineleri ile ilgili Metin Soylu tarafından  Kilitbahir Kalesi hakkında Kültür Bakanlığı’na gönderilen resmi yazıya da ulaşmak mümkündür. 

 Piri Reis Haritası’nın Şifresi adlı eserde, hakkında detaylı açıklamalara yer Kitab-ı Bahriye’de Foça Kaleleri, İzmir ve Karaburun Kıyılarının anlatıldığı satırlar, oldukça değerlidir. 

“Adları geçen bu Foçalar hakkında şöyle rivayet olunur: Eski Foça’yı ilk önce Venedik tüccarları inşa etmişlerdir. Yeni Foça’yı ise Ceneviz tüccarları yaptırmış. Bu iki kale hakkında yaygın anlatılanlar şunlardır: Eski zamanlarda, Anadolu kıyıları, Hristiyanların elinde iken, Venedik’ten pek çok tüccarlar gelir. Anadolu’nun hükümdarına, her ne verirlerse verirler bir kale yapılabilecek yer isterler. Bu kaleden de o hükümdara pek çok gelir sağlanacağını vadederler. Hem de tüccarların bundan yaralanacağını bildirirler. Bu isteklerini uygun görülmesi üzerine, adı geçen Eski Foça’yı kurarlar. Bu eski Foça’nın kıskanılacak hale gelmesinden dolayı, Ceneviz tüccarları da kendilerinin kumaşları ile mallarını getirmek için bir liman isteğinde bulunurlar ve sözü edilen Yeni Foça’yı kurarlar. […] Eski Foça’ya Kara Foça da derler. Bu ad ile meşhurdur. Eğer İzmir Liman’na varmayıp da Urla Limanı’na varılırsa,  büyük gemiler Yolluca Ada’da yatarlar. […] Anadolu kıyısında Eğri Liman dedikleri bir liman vardır. Bu limanın ağzı, kara yönüne ve yıldıza karşıdır. Bu limanın ağzından çıktıktan sonra, kıble tarafı içe doğru uzayan büyük bir körfezdir. Buraya Çarpan Körfezi derler. […] Adı geçen bu Eğri Liman’ın denizden işareti, limanın üstündeki yüksek dağdır.” 

Kitabı-ı Bahriye’deki anlatımlara kitabında yer veren Metin Soylu, Selanik Şehri ile onun yakınındaki kıyılar ve limanların anlatıldığı, gemici diliyle fırtınaların açıklandığı bölümler ve dizelere de yer vermektedir. Ayrıca, ilerleyen bölümlerde, Kitab-ı Bahriye’de Okyanus’ta Kozmografya’nın uygulanmasının, Rodos Adasının, Cenova Kıyılarının anlatıldığı bölümleri, Osmanlıca örnekleriyle birlikte okura sunmakta, denize ve denizciliğe meraklı, Kitab-ı Bahriye’yi incelemiş olan pek kişiye bu açıklamalarla karşılaştırma imkânı sunmaktadır. Ayrıca kitabın sonunda, Piri Reis Haritası da hediye edilmektedir. 

Her ne kadar günümüzde navigasyon cihazları ve Google haritalar gibi uygulamalar geliştirilmiş olsa dahi, haritalar özellikle 1500’lü yıllarda hem geniş bir bilgi kaynağı, hem de estetik yazı ve çizimlerle birer sanat eseri niteliği taşımaktaydı. Hem Türkiye’deki devlet arşivlerinde hem de Vatikan sarayı arşivlerinde yer alan haritalar, Osmanlı-Venedik-Cenova ticari ilişkileri sebebiyle hem stratejik hem de sanatsal değerini korumaktadır.  

RÜZGARIMIZ BOL; PRUVAMIZ NETA, KABOTAJ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN.