Türk Eğitimine Emeği Geçenler - I

Yazar : Mehtap YILMAZ
Konu : Tarih

Geçmişten günümüze pek çok Türk Devleti kurulmuş ve bu devletlerin geleneksel yapılarına göre çeşitli okullar eğitime yön vermiştir.

Geçmişten günümüze pek çok Türk Devleti kurulmuş ve bu devletlerin geleneksel yapılarına göre çeşitli okullar eğitime yön vermiştir. Kendi eğitim tarihimizi bilmek, günümüzdeki faaliyetleri, fikirleri daha sağlıklı değerlendirmek açısından önemlidir.

Modern Türkiye’nin eğitim yapısı da birden oluşmamış, yenileşme hareketleri, fikirler, şahsiyetler bugünkü eğitim anlayışının gelişip oluşmasında rol oynamıştır. Bu yazı dizisinde memleketimizdeki bugünkü eğitimin oluşmasında rol oynayan şahsiyetleri hatırlayacağız. Bazılarını hiç duymadık, bazıları ise hepimizin tanıdığı, az veya çok fikirlerini benimsediğimiz şahsiyetlerdir.

ABDURRAHMAN NUREDDİN PAŞA (1836-1912)

Abdurrahman Nureddin Paşa 28 Mart 1836 yılında Kütahya’da dünyaya geldi. Germiyanoğullarından Kütahyalı Vezir Hacı Ali Paşa'nın oğludur ve Hacı Mirzâde Hacı Mustafa Ağa'nın torunudur. Babası oğlunun iyi bir eğitim almasını sağlamış, yönetim işlerinin inceliklerini öğretmiştir. Aldığı bu eğitim ona hayatı boyunca faydalı olmuş, siyasi işlerde tecrübeli kararlar almasını sağlamıştır.

 

Kendisi kişilik olarak da dürüst, namuslu, çalışkan, bilgili, güçlü bir devlet adamıydı. Memuriyeti esansında pek çok farklı şehirde, pek çok farklı görevde bulunmuştur. Şumnu, Varna ve Niş mutasarrıflığı, vezirlik rütbesiyle Prizren Valiliği, Tuna , Ankara, Bağdat, Diyarbakır valilikleri yapmıştır. Sadrazam Küçük Mehmet Paşa’nın yerine  Başvekil olmuş, Mısır konusunda II. Abdülhamit ile anlaşamadıkları için sadaretten azladilmiştir. Kastamonu, Aydın ve Edirne valiliklerinde bulunmuş, daha sonra 12 yıl Adliye Nazırlığı yapmıştır. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra emekli olmuş, 1912 yılında vefat etmiştir.[1]

 

Abdurrahman Nureddin Paşa, Bağdat vilayetinde vali iken 29 Eylül 1880 yılında bir rapor hazırlamıştır.[2] Bu raporunda eğitimin eksikliklerinden bahsetmiş, sadece halkın ileri gelenlerinin eğitim gördüğünü, diğer halkın cahil kaldığını belirtmiştir. Halkın çocuğunu okula sanat ve ticaret öğrenmesi için yolladığını, ancak buralarda yetişenlerin devlette çok yükseklere atanamadığı için bu okulların önemini yitirdiğini anlatmıştır. Rüştiye mektebi olan yerlerde askeri rüştiye, rüştiye olmayan yerlerde ise bir rüştiye yapılmasını önermiştir. Okulu olmayan köylere de sıbyan mektebi kurulmasını, eğitimin zorunlu olmasını, uymayanların para ve tekdir cezasına çarptırılmasını talep etmiştir.[3]

 

Abdurrahmen Nureddin Paşa, Kastamonu valisi olduğunda da eğitime büyük önem vermiştir. İlk olarak bir maarif komisyonu kurdurmuş, eksik olan rüştiye ve idadilerin yapımını başlatmıştır. Anadolu'nun ilk devlet lisesi olan ve Çanakkale ile Kurtuluş savaşlarına katılan 120 öğrencisinden çoğunun şehit düşmesiyle bilinen Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi de bu okullardan biridir. Çanakkale Savaşı döneminde 120 öğrencisinin cepheye gitmesi nedeniyle 1914-1918 yıllarında hiç mezun verememiştir. 120 öğrencinin sadece 14’ü geri dönmüş, 30 u kesin şehit düşmüş, 76’sından ise haber alınamamıştır. Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi'nden, öğrencilerinin Kurtuluş Savaşı'na da katılması sonucu 1921 yılında da kimse mezun olamamıştır. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında 6 öğretmen de şehit düşmüştür[4].

 

Kastamonu’da o dönem erkek ve kız iki rüştiye, yirmi yedi İslam Sıbyan Mektebi ile Rumlara ait erkek ve kız iki mektep ve bir Ermeni mektebi bulunmaktaydı.[5] Bolu İdadisi de o dönemde yapılmıştır[6]. Halktan yardım toplanarak Askeri Rüştiye yapılmıştır. Ayrıca eğitimde öğretmenin önemine inandığı için 1884’te Kastamonu’da Erkek Öğretmen Okulu (Darülmuallimin) yapılmıştır. Abdurrahman Paşa Kastamonu'ya geldiğinde beş sınıflı bir Dârü'l-muallimin açmak için teşebbüse geçmiş ve bir de nizamname yaptırmıştır. Bu nizamnameye göre ilkokul ve köy öğretmenleri ve aynı zamanda Köy İmam-Hatipleri buradan yetiştirilecekti. Bunun için kendi başkanlığı altında bir maarif komisyonu kurmuştur. Abdurrahman Paşa, eğitim faaliyetlerini sadece Kastamonu merkezinde yoğunlaştırmamış; o zaman Kastamonu'ya bağlı Çankırı, Sinop ve Bolu sancak merkezlerinde de yeni okulların açılmasına önem vermiştir [3].

 

Kastamonu yöre tarihiyle ilgili araştırmalar yapmış olan İlköğretim Müfettişi Turgut Kavraal, Abdurrahman N. Paşa’nın eğitimle ilgili çalışmaları için şu bilgileri vermiştir:

 

…”Özellikle kız çocuklarının okutulması üzerinde durmuş, erkek okulları yanında kız okullarının da açılmasını sağlamıştır. … Kastamonu vilayetinde bi yılda köylere 500 okul yapmayı planlamış, Devleti Aliye’den iki milyon kuruş istemiş; devletin maarifin yaygınlaştırılması çalışmasını memnuniyetle karşıladığı, bütçede para olmadığı için bir kuruş bile maarife harcanmak üzere gönderilemeyeceği, halkı ezmeden durumun yapılabildiği kadar mahalen yapılması, Mabeyni Hümayun’dan bildirilmiştir.

 

Abdurrahman Paşa da bu işleri mahallen yapmaya, yaptırmaya karar vermiştir. Her pazartesi çıkan Kastamonu gazetesinde “Bir Mektep Küşadı Daha” diyerek, kendisinin de bulunduğu her okulun açılış töreni, eğitim çalışmalarıyla ilgili haberler yayımlatmış, halkı da teşvik etmiştir.”

 

Kavraal’ın anlattıklarından, özellikle önemli bir konuya daha değinmemek olmaz.

 

Taşköprü’de bir kız ve erkek okulu yan yan yanadır ve bu iki okul arasında taş duvar yükselmektedir. Abdurrahman Paşa bu okulların açılışında, bu duvarın erkek ve kızların birbirini görmemesi için yapıldığını, bu duvarın ”utanç duvarı” olduğunu, yakın gelecekte erkek ve kız öğrencilerin aynı okullarda hatta aynı sıralarda okuyacaklarını, bunu gördüğü için bu duvarı yıkılacak şekilde yaptırdığını söylemiştir [7].

 

İsmail Hakkı Tonguç, Rıfat Ilgaz gibi eğitimde önemli isimler bu okullarda okumuştur.

 

Köy enstitüleri fikrinin öncülerinden, Mebusan Meclisi’nde Kastamonu milletvekilliği yapmış olan eğitimci İsmail Mahir Efendi, Kastamonu’da eğitim gördüğü yıllarda Abdurrahman Paşa’nın bu faaliyetlerinden etkilenmiş, meclis konuşmalarında sık sık Paşa’dan bahsetmiştir.

 

Abdurrahman Nureddin Paşa bir idarecinin devlet bütçesine dayanmadan, nasıl okullar yaptırıldığını yaptığı çalışmalarla göstermiştir. Bu fikirleri ileride kurulacak olan köy enstitülerine ilham kaynağı olmuştur.

 

Kaynaklar:

Görseller: