Yaşamın Temeli Toprak - 3

Yazar : M. Ufuk PEKER

Toprak Tanrıçası (Toprak Ana) olarak bilinen Gaia’nın oğlu yarı dev Antaeus yenilmez bir savaşçıdır.

Toprak Tanrıçası (Toprak Ana) olarak bilinen Gaia’nın oğlu yarı dev Antaeus yenilmez bir savaşçıdır.  Kahramanımız Herkül (Herakles) 11. Görevini yerine getirmek üzere yola çıkar. Ancak Kuzey Afrika’da Libya civarında bir ülkenin Kralı olarak da bilinen Antaeus ile karşılaşır. Anteus rakip olabileceği herkesle güreş tutmakta ve onları öldürmektedir. Herkül, Anteus’a karşı güreşinde onun neden yorulmadığını ve kolayca iyileştiğini anlamaya çalışır. Sonunda onun topraktan güç aldığını anlar (Dedikodulara göre Athena’dan tüyo almıştır. Ama biz yüzüne vurmayalım. Ne de olsa yarı tanrı…) Sonunda Herkül Anteus’u havaya kaldırarak onun toprakla ilişkisini keser. Gücünü topraktan alan Anteus kısa süre sonra efsanevi gücünü kaybeder. Ve Herkül tarafından öldürülür. 

***

Biliyorum şimdi ‘çok film adamsın’ diyeceksiniz ama yazıya yine bir filmle başlayacağım. Uyumsuz (Divergent, Neil BURGER, 2014) edebiyat uyarlaması gençlik filmlerinden. (insanlığın Dünya’yı nereye sürüklediğine ilişkin serilerden biri; Resident Evil -  Ölümcül Deney, The Hungers Game - Açlık Oyunları, The Maze – Labirent vb.) Yaşanmaz hale gelen bir Dünya... Yüksek duvarlar arasında güvenli bir şehir… İnsanları erdemlerine göre ayrı gruplar halinde tutan bir gelecek… 16 yaşına gelen her çocuk bir testten geçer, testin sonucuna ve kökenine bakmaksızın kendine bir grup seçer. Bu grup hayatı boyunca ait olacağı gruptur. 

Test sonucunda birden fazla erdemi olanlar ‘uyumsuz’ olarak adlandırılır. Uyumsuzlar sistem için tehlikelidir. ‘Uyumsuz’ çıkan kahramanımız Beatrice (Shailene Dian Woodley) riskli bir karar alarak ailesinin içinde yer aldığı ‘Fedakar’lar grubunu bırakıp toplumun güvenliğini sağlayan ‘Korkusuz’ları seçer ve Tris adını alır. Tris, sorunlara kolayca çözüm bulabilmektedir. Ancak, ondan beklenen çözüm geliştirmek değil, kendi grubunun erdemine uygun çözümler bulmaktır. 

Her zaman başka türlüsü mümkündür. Buna karşın devlet belirsizlik olarak gördüğü değişimin karşısında, her şeyi kesin sınırlarla belirleyip değişimi (Ya da sistemi dönüştürebilecek ve güçler dengesini değiştirebilecek değişimleri) engellemeye çalışır. Uyumsuz denilen ve değişim dinamiği taşıyan unsurlar kesin bir şekilde elenmekte, toplumdan dışlanmakta, hatta yok edilmektedir. Neyse ki biz böyle bir toplumda yaşamıyoruz… Yoksa(?)…

Kastlar, sınıflar neolitik çağdan itibaren ortaya çıkan toplumlarda her zaman bulunur. Bu toplumlarda tarımsal faaliyetleri gerçekleştiren kesim giderek aşağı seviyelerde görülmeye başlamıştır. Neolitik çağdan bu güne tarım gıdadan, giyime yakıttan, alet yapımına pek çok konudaki katkıları sayesinde insanın toplumsal düzeninin temeli olmuştur. 

Tarımdaki her gelişme nüfus üzerindeki baskıları azaltmış, insan ömrünün uzamasına, insanın fiziksel ve zihinsel özelliklerinin gelişmesine, nüfusun artmasına olanak sağlamıştır. Tarımsal ürünlerin ticareti kentlerin doğmasını sağlamıştır. Tarımsal faaliyetler doğası gereği küçük birimlerde yaşayan ve topluluk yaşam biçimi özellikleri gösteren birimlerde yapılmaktadır. Bu özellikler sosyal bir ironi olarak, toplumsal değişimin kaynağı olan tarım kesimini en geleneksel, en muhafazakâr ve değişime kapalı kesimi olarak şekillenmesine neden olmuştur. 

Kentlerin dışında yaşayan, güçlü örgütlenme gelenekleri bulunmayan, toplumsal olanaklardan yararlanma şansları yetersiz olan dolayısıyla toplumda bir güç haline gelemeyen bir toplum kesimi… Üretimdeki değişim köylerde gerçekleşse de, kentlerin ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleşir. Kentlerin yönlendirmesi ile kentlilerin ön gördüğü yöntemlerle… Dolayısı ile toprağı, tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilirliğini, üretimin geleceğini düşünmeden yapılan üretimdir...