“Süt Gölleri” Kurudu, “Tereyağı Dağları” Eridi Ve AB’de Süt Kotaları Sona Erdi

Konu : Hayvancılık

AB müktesebatının yarısından fazlası gıda, tarım ve hayvancılıkla ilişkilidir.

AB müktesebatının yarısından fazlası gıda, tarım ve hayvancılıkla ilişkilidir. 1957’de Roma Anlaşmasıyla temeli atılan Ortak Pazar’ın ilk temel ve ortak politikası “tarım” ile ilişkilidir. Örneğin, söz konusu anlaşmadaki “tarım” başlığı, malların serbest dolaşımı hakkındaki başlıktan hemen sonra bulunmaktadır.

Tarihsel açıdan bakıldığında, 60’lı, 70’li ve 80’li yıllarda AB bütçesinin yarısından fazlası tarım desteklerine ayrılmıştır. Zaman içerisinde, AB’nin tarıma ayırdığı destek azalmakla birlikte, hala en önemli gider kalemidir. Hâlihazırdaki 2014-2020 AB bütçesinin %38,9’u (373,2 Milyar Avro) “Ortak Tarım Politikası” (OTP)’na ayrılmıştır. 

OTP’nın en önemli sembollerinden bir tanesi hiç kuşkusuz, 1984 yılından beri uygulanan süt kotaları politikasıdır. “geçici çözüm” olarak düşünülmesine rağmen, sona erdirilmesi 5 kez ertelenmiş ve oluşturulduktan 31 sene sonra, 1 Nisan 2015 tarihinde bu kotalar kalmış bulunmaktadır. Kotaların kalkmış olmasıyla büyük süt üreticisi ve süt ürünleri ihracatçısı olan bazı AB ülkelerinin dış ticaret politikalarını tekrar şekillendirmektedir. Bu değişim, sektörde faaliyet gösteren Türk süt ürünleri firmalarını gerek iç piyasada, gerek AB ile olan ilişkilerinde, gerek ise ticari ilişkide oldukları üçüncü Dünya ülkelerinde yakından etkileyecektir.   

Avrupa’da süt üretiminin daha da artmasıyla fiyatlar gerilemekte, süt üretiminin talepten fazla artması, özellikle süt tozu üretiminde artışa ve dünya süt fiyatlarında tarihi düşüşe yol açmaktadır. Bunun yanında, konjonktürel olarak, Rusya’nın AB ülkelerine uygulamakta olduğu süt ve süt ürünlerini içeren gıda ambargosu, Dünya’daki ve AB’deki süt fiyatlarının nominal olarak tarihin en alt seviyesinde seyretmesi, diğer taraftan Türkiye iç piyasasında çiğ süt fiyatlarının çok düşük olması, sanayiciler ile üreticiler arasında çiğ süt fiyatı hakkında bir uzlaşı bulunamamış olması, süt üretimi ve tüketimi arasındaki dengesizlik gibi bir çok konu bulunmaktadır. 

Yazının devamı