Sulamanın Çevresel Etkileri

Yazar : Salih GÖKKÜR

Tarımda sulama suyunun etkin olarak kullanılmamasından kaynaklı olarak toprak tuzluluğu, drenaj suyu gibi bazı çevresel sorunlar oluşabilmektedir

Tarımda sulama suyunun etkin olarak kullanılmamasından kaynaklı olarak toprak tuzluluğu, drenaj suyu gibi bazı çevresel sorunlar oluşabilmektedir. Sulama uygulamalarıyla, tarımsal üretim arttırılırken; kaynak kaybının yanı sıra, çevreye zarar verilmekte ve doğal dengenin bozulmasına neden olunmaktadır. Bir taraftan artan nüfus ve buna bağlı olarak su gereksinimindeki artış talebi, öte yandan iklim değişikliği nedeniyle azalması beklenen tatlı su kaynakları göz önüne alındığında, tarımsal üretimin dengede olması için tarımda suyun etkin kullanılması gerekmektedir. Sulama ve drenaj projelerinin olumlu etkilerinin yanında, olumsuz çevresel etkileri de bulunmaktadır. Bu etkiler sulama projelerinin sürdürülebilirliğini kısıtlayabilmektedirler (Özkay ve ark., 2008). Arazi drenajı, yeraltı su seviyesinin düşmesine ve aynı zamanda birçok türün yaşam alanı olan sulak alanların tahribatına yol açabilmektedir. Ayrıca, pestisitler, gübre kullanımından kaynaklı nitratlar yeraltı sularına sızabilmekte, yine gübre kullanımından kaynaklı azot ve fosfor yüzey akışına karışabilmektedir. Sulama ve drenaj yeraltı su seviyelerini etkileyebilmekte ve toprakta tuzlanmaya neden olabilmektedir (Dişbudak, 2008).

 

Sulama ile ürün verimliliği arttırılmakta ve kurak dönemlerdeki riskler azaltılarak daha karlı ürün yetiştirmeye olanak sağlanmaktadır. Bununla birlikte, yanlış sulama uygulamaları sonucunda ciddi boyutlara ulaşabilen çevresel sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bunların önemlileri:

• Besin maddeleri ve zirai mücadele ilaçları kaynaklı su kirliliği,

• Yeraltı su kaynaklarından aşırı su çekimi,

• Yaşam alanlarına ve canlılara verilen hasar,

• Yoğun sulu tarım biçimlerinin yüksek değerdeki yarı doğal ekosistemlerinin yerini alması,

• Bazı geleneksel sulama metotlarının yerel ölçekte biyoçeşitliliğe katkıda bulunması ve peyzaj değerleri yaratması,

• Eğimli arazilerde toprağın işlenmesiyle birlikte erozyondaki artış,

• Tuzluluk, yüzey ve yeraltı sularının minerallerle kirliliği,

• Sulama projeleriyle ilgili olarak, büyük ölçekteki su transferlerinin olumlu ve olumsuz etkileri (Dişbudak, 2008).

 

Gübre kullanımının yüzey suları üzerindeki olumsuz etkileri en çok azotlu ve kısmen de fosforlu gübrelerin dengesiz bir şekilde kullanımından kaynaklanmaktadır. Gübre kullanımı ile sulara karışan veya bitki bünyesinde birikebilen nitrat, kirliliğe neden olan başlıca maddelerdendir. İçme suları nitrat azotu sınır değeri yoğun gübre kullanımının olduğu yerlere yakın su kaynaklarında ve yüksek infiltrasyon kapasitesine sahip topraklarda oluşan yüksek azot kayıpları ile aşılabilmektedir. Bu nedenle pek çok Avrupa ülkesinde yeraltı suları koruma bölgelerinde azotlu gübreleme kısıtlanmaktadır (Taşkaya, 2004; Dişbudak, 2008). 

 

Azot içeriği yüksek gübre kullanımının sonucu bitki dokularında önemli oranda nitrat ve nitrat birikimi görülmektedir. Bu azot formlarının bitkide birikimi, bu bitkilerle beslenen insan ve hayvanlarda önemli sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Gereğinden fazla gübre kullanımın su kaynaklarına etkisi şu şekilde özetlenebilir:

• Yüksek düzeyde azotlu gübre kullanımı sonucu topraktan yıkanmalarla, yüzey ve yeraltı sularındaki nitrat miktarında artış,

• Fosforlu gübrelerin yüzey akışlarıyla taşınması sonucu, yüzey ve yeraltı sularındaki fosfat miktarında yükselme,

• Başlıca nedeni azot ve fosfor miktarının artmasıyla, bitki büyümesindeki aşırı artış olan sucul ekosistemlerin ötrofikasyonu.

Ülkemizde ise Avrupa Birliğinin 1991 tarihli Suların Tarımdan Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Korunması Hakkındaki Direktifiyle uyumlu olarak Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği hazırlanmış ve 2004 yılında yürürlüğe girmiştir (Dişbudak, 2008).

 

Bir diğer önemli nokta tarımdan kaynaklanan sera gazlarıdır. Azot içerikli kimyasal gübre kullanımı kaynaklı azot oksitler, fermantasyonun (hayvan yetiştiriciliği kaynaklı) neden olduğu metan, hayvan gübresi kullanımından kaynaklı metan ve azot oksitler başlıca tarımsal sera gazı emisyonu kaynaklarıdır. Sera gazlarının azaltılmasına yönelik teknik önlemler ise, toplam kullanım miktarını düşürmek üzere daha verimli gübre kullanımının teşvik edilmesi, kompostlama ve anaerobik çürütme sistemlerinin geliştirilmesi, biyokütle üretimine önem verilmesi ve organik tarım olarak sıralanabilir(Dişbudak, 2008).

 

Sulama projelerinin çevreye ve insan yaşamına çok sayıda olumlu etkisi bulunmakla beraber, önemli olumsuz etkileri de bulunmakta ve bu etkiler sonuç olarak sulama projelerinin sürdürülebilirliğini etkilemektedirler. Bu nedenle beklenen olumsuz etkileri belirlemek ve önlemek için gerekli önlemleri almak amacıyla, sulama projelerinde Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) yapılmasının gereği ortaya çıkmıştır. ÇED; bir projenin yalnızca ilk aşamalarında değil, uygulamaya geçirildikten sonra izleme ve değerlendirme aşamasında da yapılabilmektedir. Çevresel verilerin toplanması ve değerlendirilmesinin zorluğu göz önüne alındığında, Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS)’nin uygunluğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, bu çalışmalardan sorumlu tüm kamu kuruluşlarında ve özel sektörde coğrafi bilgi sistemleri kullanımının yaygınlaşması zorunlu gözükmektedir (Büyükcangaz, 2003). Drenaj sisteminin çevre kirliliğinde taşıyıcı ve aktarıcı bir yapıda olduğu unutulmamalı, anılan sistemlerin projelendirilmesinde ve işletiminde çevresel etkiler ayrıntılı olarak irdelenmelidir. Özellikle büyük sulama projeleri büyük barajların yapımını gerektirmektedir. Baraj yapımı esnasında doğal dengenin bozulması bazı endemik türlerin yok olması kaçınılmaz hale gelmektedir (Özkay ve ark., 2008).

 

Tarımın yapıldığı kırsal alanlardaki su kuyuları zirai ilaç kalıntılarının tehdidi altındadır. Bu nedenle birçok ülkede zirai ilaç kullanımına çeşitli sınırlamalar getirilmiştir. Hastalık ve zararlılarla mücadelede, organik tarımda kullanılan bitki koruma yöntemlerinin uygulanması sorunun çözümüne yardımcı olacaktır. Aşırı sulama toprak erozyonuna, toprağın tuzlanmasına, hatta verim kayıplarına bile neden olabilir. Önemli olan bitkilerin maksimum verimi elde edebileceği sulama eşiğine kadar sulama yapmaktır. Etkin su kullanımı için sulama oranı ve sulama randımanını arttıran sulama sistemlerinin kurulmasına yönelik verilen destekler arttırılmalıdır. Bu sistemler iklim değişikliğine karşı mücadelede su tasarrufuna ve sulama suyu kalitesinin korunmasına hizmet edecektir. Yeraltı suyunun azalması ekolojiyi olumsuz etkiler. Bazı bölgelerde oluşan obrukların yarattığı tehlikeleri azaltmak için, yeraltı suyu kullanımına sınırlama getirilmelidir. Deniz suyu girişimine maruz kalan kıyılarda yeraltı suyu çekimi, belirli bir seviyede dengede tutmalıdır. Aksi taktirde biyolojik çeşitliliğimiz bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Çayır mera bitkileri ile kaplı alanlar yağışların yeraltı suyunu beslemesine, tuzlu ve alkali toprakların ıslahına yardımcı olur. Doğanın korunması için ekolojik restorasyon kurallarına uygun alanlar bu bitkilerle kaplanarak, yeraltı su kaynaklarımızın zenginleşmesine hizmet edebilir. Drenaj sistemi olmayan araziler ve aşırı sulamalar yeraltı sularımızın kirlenmesine neden olduğundan, su fiyatlandırmaları belirlenirken yeraltı sularının kullanımını azaltacak şekilde, hacim esasına göre planlanması yapılmalıdır. Ayrıca, yeraltı sularının çekimlerine bölgesel sınırlandırmalar getirilebilir. İklim değişikliği yeraltı sularının beslenme miktarında değişikliğe yol açar. Standartlara uygun şekilde daha fazla alanda gözlem kuyuları açılarak, yeraltı sularımızın seviyeleri kontrol edilmelidir (Gökkür, 2016).

 

Arazi toplulaştırması yapılan yerlerde başlangıçta sulama oranı ve verim artışı gözlenmektedir. Ancak drenaj sorunu olan arazilerde aşırı sulamadan kaynaklanan topraktaki tuzlulaşma, sonraki yıllarda verimde azalmaları beraberinde getirir. Tarımdan geçimini sağlayan kesimde refah azalışı meydana gelebilir. Bu nedenle sulama ve drenaj projeleri birlikte projelendirilmelidir.

Barajlar iklimi ve dolayısıyla ekolojiyi olumsuz etkileyebilmektedir. Baraj yeri seçiminde, ekolojik restorasyonu mümkün olmayan ve tarımsal üretimin yapıldığı yerlerden uzak alanlara öncelik verilmelidir. Barajların bölge ikliminde ve nem, sıcaklık gibi meteorolojik parametrelerde meydana getirebileceği değişmeler, yetiştiriciliği yapılan bitkilerde verim azalışlarına ya da artışlarına, hastalık ve zararlılarda artışlara ya da azalışlara, hasat tarihlerinde farklılaşmaya neden olabilir. Refah artışına, ekonomik kalkınmaya hizmet eden barajların ömrünü arttırmak için,  erozyon nedeniyle siltasyonla dolma tehlikesini engelleyecek şekilde projelendirilmesi gerekmektedir. Barajların kurulduğu alanların suya kavuşmasıyla, yetiştirilen ürün çeşitliliğinde artış gözlenmektedir. Barajlara yakın yerlerde turizm alanları, nüfus artışına bağlı yeni yerleşim alanları, sanayi bölgeleri hızla gelişmektedir. Bölge insanının gelirinin artmasıyla, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişiminde artış meydana gelmektedir. Unutulmamalıdır ki tarımın ve refahın sürdürülebilirliliği, çevrenin korunmasıyla mümkündür.

Kaynaklar:

Büyükcangaz, H., 2003. Sulama Projelerinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) ve Bursa-Mustafakemalpaşa Sulama Projesi Örneği, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Fen ve Mühendislik Dergisi, 6(2):108-117, http://fmd.ksu.edu.tr/sayi/62/62.108-116.pdf

 

Dişbudak, K., 2008. Avrupa Birliği’nde Tarım-Çevre İlişkisi ve Türkiye’nin Uyumu, T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı, AB Uzmanlık Tezi, S.1-87, Ankara.

 

Gökkür S., 2016. Yeraltı Su Kaynaklarımızın Önemi, Apelasyon, ISSN:2149-4908, Nisan 2016, Sayı 29, http://www.apelasyon.com/Yazi/426-yeralti-su-kaynaklarimizin-onemi 

 

Özkay, F., Taş, İ., Çelik, A., 2008. Sulama Projelerinin Çevresel Etkileri. TMMOB 2. Su Politikaları Kongresi, S.501-508, 20-22 Mart 2008, Ankara,  http://www.imo.org.tr/resimler/ekutuphane/pdf/10956.pdf

 

Taşkaya, B., 2004. Tarım ve Çevre, Bakış Dergisi, 5. Sayı, Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü, Ankara.

 

Görseller:

Yazara aittir.