Tarımda IoT ve Büyük Veri: Geleceğin Sorunlarına Bugünden Çözümler

Yazar : Tanzer BİLGEN
Konu : Tarım

Tarımda verimi artırmak için teknolojinin kullanılmasının tarihi bundan yüzlerce yıl öncesine kadar dayansa da günümüze en yakın ve belki de en büyük etkiyi yaratmış olan gelişmeler geçtiğimiz 70 yıllık dönemde gerçekleşti.

Tarımda verimi artırmak için teknolojinin kullanılmasının tarihi bundan yüzlerce yıl öncesine kadar dayansa da günümüze en yakın ve belki de en büyük etkiyi yaratmış olan gelişmeler geçtiğimiz 70 yıllık dönemde gerçekleşti. 1940’lı yıllarda tarım makinelerinin yaygınlaşmasıyla başlayan ve daha fazla alanı daha az emekle ekip biçmemizi sağlayan mekanizasyon sürecini 1960’larda inorganik gübrelerin geliştirilmesi takip etti; bunun sonucunda 1990’lara kadar birim alandan aldığımız verim iki katına çıktı. 1980’li yıllarda yapılan genetik araştırmaları ve 2000’li yıllarda ortaya çıkan makine takip teknolojileri de tarlalardan alınan verim üzerinde etkili oldu. Bütün bu tarihsel sürecin sonucunda günümüz dünyasında toplam 3.5 trilyon ABD Doları değerinde tarımsal üretim gerçekleştiriliyor. Bugün tüm dünya, hem tarımsal üretimde sürdürülebilir bir büyüme yaratmak için hem de tarımsal faaliyetin doğal çevre üstündeki muhtemel olumsuz etkilerini en aza indirmek için yeni bir dönüşümün eşiğinde. 

 

2050 yılında Dünya nüfusunun 9.3 milyar kişi olması bekleniyor. Ancak 2050 yılına kadar sadece nüfus artmakla kalmayacak, artan nüfusla beraber kişi başına düşen gelir de yükselecek. Gelir artışı beraberinde gelişmekte olan ülkelerdeki protein talebinde de bir artışa yol açacak. Dünya çapındaki toplam 1.6 milyar hektarlık tarım arazisinin %45’i işte bu protein talebini karşılamak üzere yetiştirilen hayvanlara yem üretmek için kullanılıyor. 

 

2050 yılında dünya nüfusunu beslemeye devam edebilmek için bugün çözüm bulmamız gereken üç temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan ilki tatlı su kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılması; zira tüm dünyadaki su rezervlerinin sadece %3’ü tatlı sudan oluşuyor ve bu %3’ün de sadece üçte birine ekonomik olarak erişebiliyoruz. İkinci sorun, tarıma elverişli arazilerin verimliliği: Dünya üzerinde tarıma elverişli arazilerin tamamı halihazırda kullanılmakta. Bu da demek oluyor ki 2050 yılına gelindiğinde dünyayı elimizde bulunan 1.6 milyar hektarlık tarım arazisiyle beslemeye devam etmek zorundayız. Önümüzde duran üçüncü sorunsa hem suyu hem de toprağı doğrudan ilgilendiren küresel ısınma ve buna bağlı kuraklık. Örneğin, bugün Türkiye’de yetişen bir ürün, küresel ısınmanın etkisiyle 20 yıl sonra Türkiye’de yetiştirilemezken daha kuzeydeki bir ülkede örneğin Ukrayna veya Sibirya’da yetiştirilecek.

 

2050 yılına gelene dek hem tüm bu sorunlara çözümler üretip hem de birim alandan elde edeceğimiz verimi 1.6 kat artırmamız gerekiyor. Karşımızdaki tablonun zorlayıcı gözükse de bu sorunları çözmek mümkün. Bugün eşiğinde durduğumuz 4. tarım devrimi, diğer bir deyişle tarımda dijital dönüşüm ve büyük veri kullanımına dayalı bilişim teknolojileri, bu sorunların çözümünde kilit rolü oynuyor.

Yazının devamı