Bir Almanya Klasiği: Yılbaşı Marketleri

Yazar : Onno PALUYAN

Yeni yıla sayılı günler kala herkesin aklının bir köşesinde asılı duran aynı soru yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlıyor: “Peki ne hediye alacağım?”.

Yeni yıla sayılı günler kala herkesin aklının bir köşesinde asılı duran aynı soru yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlıyor: “Peki ne hediye alacağım?”. Aralık başından itibaren ülkemizde bulunan birçok mağaza yeni yıl ile ilgili yaptığı kampanyaları gözümüze sokmaya başladıkça, bizim de hediye seçimlerimiz pek kolay olamıyor. Babaya kravat, anneye mutfak gereci, sevgiliye kıyafet derken haliyle durum işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Her ne kadar herkes kendi kesesine uygun olan hediyeyi eninde sonunda seçmeyi başarsa da, harcanan çaba ve zaman yanınıza kar kalıyor. Bu yüzden tatil ve hediye alışverişini birleştirip yüzyıllardır Almanya’nın her köşesinde devam eden bir geleneğe davet etmek istiyorum sizleri: Almanya Yılbaşı Marketleri.

Ortaçağ sonlarına doğru Almanya sınırları içinde kurulmaya başlayan Yılbaşı Marketleri (Pazarları) ilk olarak 1310 yılında Münih’te başladı. Bavyera bölgesinde bulunan şehir ve kasabaların hemen ardından 1393 yılında Frankfurt, 1434 yılında Dresden’da kurulan Yılbaşı Marketleri, ülke genelinde bir gelenek halini almaya başladı. Günümüzde Almanya genelinde 40’dan fazla şehir ve kasabada her yıl düzenli olarak kurulan bu marketler hem yerel halkın hem de turistlerin ilgisini cezbetmeye devam ediyor.

Yılbaşı Marketleri bizim ülkemizde gördüğümüz pazar anlayışından pek bir farkı yok, sadece bizden çok daha planlı ve programlı olduğunu düşünebilirsiniz. Devlet ve belediye destekli kurulan bu marketlerde tüm stantları kurma ve etrafı süsleme görevini belediye çalışanları yapıyor. Öncelikle yılbaşı marketi hangi şehirde kuruluyorsa o şehrin en büyük meydanı bu çalışma için kapatılıyor. Ortaya kocaman bir çam ağacı getirilip süsleniyor, hemen yanına konser, müzik dinletisi, tiyatro gösterisi gibi etkinlikler için sahne kuruluyor ve bu sahnenin etrafına oldukça planlı bir şekilde stantlar yerleştiriliyor. Marketin ana giriş ve çıkış kapısı da belirlendikten sonra gezmeye gelen halk, bir kapıdan girip tüm marketi dolaşıp diğer kapıdan çıkabiliyor. Hava sıcaklığına aldırmadan her yıl düzenli olarak sokakta kurulan bu marketler yaklaşık bir ay boyunca sabahtan akşama kadar halkı bir araya topluyor. 

Münih, Köln, Berlin gibi büyük şehirlerde yılbaşı marketleri sadece tek bir meydanda kurulmuyor. Genelde bir şehrin beş veya altı farklı bölgesine yayılmış, birbirinden farklı konseptlerde marketler kuruluyor. Örneğin Köln’de Dom Katedrali’nin hemen yanındaki büyük meydanda en geniş alana yayılan ve oldukça kalabalık olan en büyük yılbaşı marketi (Cathedral X-Mas Market) bulunuyor. Marketin ortasında yer alan sahnede gün boyu etkinlikler devam ediyor. Sıcak şarabınızı yudumlarken Dom Katedrali’nin ihtişamlı gölgesindeki bu marketin tadına doyum olmuyor. Bu marketten 300 metre ilerde eski şehrin tam göbeğinde bir başka market (Old Town Market) yer alıyor. Meydana bakan evlerin birçoğu 400 yıllık geçmişe sahip olduğu için bu isimle anılan markette, bir yılbaşı geleneği olan buz pateni pisti bulunuyor. Dileyen ziyaretçiler kiraladıkları patenlerle bu pistte buzun keyfini çıkarıyor veya pistin hemen etrafında bulunan mekânlara oturup buz pateni yapanları izleyebiliyorlar. Şehrin ortasından geçen Ren Nehri’nin hemen kenarında kurulan markette ise (Harbor X-Mas Market) sizi ışıklarla süslenmiş kocaman bir gemi karşılıyor. Çikolata Müzesi’nin yanı başında bulunan bu markette liman ve deniz temaları kullanılıyor. Marketin içine stant açan insanlar bu temalara uygun kıyafetler giydikleri için size biranızın bir korsan tarafından servis edildiğini görürseniz şaşırmayın. Şehrin alışveriş caddesi üzerindeki parka kurulan bir başka yılbaşı marketinde (Angel’s X-Mas Market) siz Belçika usulü patates kızartmanızı yerken çocuğunuzun resim ve müzik gibi aktivitelere katılmasına imkân sağlayan stantlar bulunuyor. Bu marketin 500 metre ilerisinde Noel Baba Köyü olarak da adlandırılan şehirdeki son yılbaşı marketi (Rudolfplatz X-Mas Market) yer alıyor. Adından da anlaşılacağı üzere ren geyikleri ve Noel Baba heykelleri ile dolu bu markette yine çocuklarınızın hayal dünyasına hitap edecek bir tema uygulanıyor. Köln şehrinde kurulan bir başka yılbaşı marketi ise ilk ve tek LGBT temasını kullanan marketlerden biridir (X-Mas Avenue). Renkli gramofon kağıtları ve pembe tonlarının hakim olduğu bu markette gay ve lezbiyen bireylere yönelik birçok hediyelik eşya bulmak mümkün oluyor.

 

Köln’ün beş farklı bölgesine kurulan bu yılbaşı marketlerinin bana göre en temel özelliği; her bir marketin kendi konseptine uygun bardakta sunduğu sıcak şaraplar olabilir. Şarabınızı merkezde bulunan markette içiyorsanız bardağınızın üstünde Dom Katedrali resmedilirken, limanda içtiğiniz sıcak şarap bardağınızda bir korsan gemisi bulunuyor. Dilerseniz bu bardakları hediye olarak alabileceğiniz gibi, şarabınızı içtikten sonra götürüp iade ettiğinizde size depozito ödemesi yapılıyor. Sıcak şarabın içine eklenen tarçın, karanfil, kakule, elma ve portakal kabuğu gibi malzemeler burnunuza mükemmel bir karışım olarak gelirken, damağınızda bıraktığı tadı ile de içinizi ısıtmaya yetiyor. 

Yılbaşı marketlerini sadece turist olarak gezmenin yanı sıra; hediyelik eşya alışverişleriniz için de birçok seçenek bulabilirsiniz. Marketlerde peynirden salama, kurabiyeden pastaya, kaşkolden eldivene, tshirtten kazağa her şeyi bulmanız mümkün oluyor. İster kıyafet üzerine kurulan stantları gezin, ister atıştırmalık veya hediye alabileceğiniz yiyeceklere göz atın seçim size kalmış. Yorulduğunuzda market içinde bir kafeye oturup Alman biralarının tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca yılbaşı ağacı süslemeleri için de marketlerde birçok süs eşyası bulmanız mümkün oluyor. 

Almanya’da yüzyıllardır devam eden yılbaşı marketleri geleneği ülkenin turizmine katkı sağladığı gibi, halkı aynı çatı altından bir araya getirip birleştiren bir güç görevi de görüyor. Her yıl 24 Kasım – 24 Aralık tarihleri arasında ülke genelinde 40’dan fazla şehir ve kasabada kurulan bu marketleri sadece hafta sonu için bile ziyaret etmeyi düşünebilirsiniz. Bir şehrin renkli ışıklar altında, devasa çam ağaçlarının gölgesinde nasıl büyülü bir yere dönüştüğünü siz de yerinde görmelisiniz.