Avrupa Leylek Köyü Eski Karaağaç

Yazar : Mine PAKKANER

Leylek Köyü’nü duydunuz mu? Hani şu Avrupa Leylek Köyleri Birliği’ ne üye olan tek Türk Köyü.

Leylek Köyü’nü duydunuz mu? Hani şu Avrupa Leylek Köyleri Birliği’ ne üye olan tek Türk Köyü.  

Köyün asıl adı Eski Karaağaç Köyü. Köy RAMSAR alanı. Uluslararası öneme sahip korunması gereken sulak alanlar listesinde.

Ayrıca Avrupa Tabiat Mirası vakfı tarafından leylek dostu köy olduğu belirlenmiş, hem çevre hem tarım koşullarını sağladıkları için 2011 yılında Avrupa leylek köyü olarak seçilmiş.

Leylek Köyü’ne gittiğimde gördüğüm 40-50 leylek hem doğal yuvalarında hem de köylüler tarafından yapılmış özel yuvalarda yazı geçiriyorlar. Her bahar uzak ülkelerden çıktıkları yolun son noktası Bursa. 

Uluabat Gölü’nün içine doğru süzülen bir yarımada ada var. İşte köy bu yarımadanın üzerinde, eski bir Rum Köyü. 1922 yılında köyden gidenlerin yerine Yunanistan’dan gelen mübadiller yerleşmiş.  Şirin temiz düzenli bir köy, köyde kadınlar tarafından kurulmuş bir de kooperatif var. Sizi güler yüzle karşılayıp çay içmeye gözleme yemeye davet ediyorlar.

Köyü rahatça geziyorsunuz, her taraftan bir satıcı fırlamıyor. Gölyazı gibi ziyaretçi yoğunluğu yaşamadığı için sakin sessiz huzur dolu, uygun olan da böylesi. Gölyazı’daki gibi çirkin let ışıklı, çıstak çıstak ses çıkaran müzikli gezinti tekneleri olsa kuşlar kaçar gider.

Köyün girişinde sizi bilgilendirme tabelaları karşılıyor. Örneğin tepesinde poşet geçmiş leylek fotoğrafı olan tabela o kadar etkili ki üzerine hiçbir şey yazması gerekmez.

Bir de yürüyüş güzergâhı bilgilendirmesi var. 

Dikkatinizi hemen koca bir kuş gözlem kulesi çekecek. Gerçekten çıkıp bakmaya da değer.

Köyün hemen her tarafında leylek yuvaları var. Sessizliği hemen fark ediyorsunuz, dingin bir yer burası. Mutlaka yarımadanın çevresinde kıyı boyu leylek yürüyüş yolunda dolaşın, bu rotayı arabayla dolaşanları da umursamayın, umarız yakında sahildeki yürüyüş yolundan araba geçmez. 

Balıkçı tekneleri rengârenk sazların arasında sizleri bekliyor, foto safaridesiniz unutmayın. Sazların arası kuş dolu, sadece leylek değil bir dolu kuş var.  Dikkat leylek çıkabilir tabelalarına gülümseyerek bakıyorum.  

Sahilde birkaç balıkçı da göreceksiniz, olta atmış bekliyorlar. Hafta içi gittiğimizden mi ne, ortalık çok sakin, huzurlu, umarım hep böyledir.  

Her şey kuşlar için, halkı da bir o kadar bilinçli, gerçekten leylekleri sahiplenmişler, uğur da sayıyorlar. Minicik bir çocuk sesleniyor ardımdan “ Teyze gel bu yana, burada yuvada  leylek var.” İçimiz ısınıyor. 

Leylekle Eskikaraağaç’lı balıkçının dostluk öyküsünü okumuş ve televizyonda da  izlemiş olduğumuzdan gözümüz gölü tarıyor, belki de rastlarız diye. Hani şu her gün aynı balıkçıyı bekleyip, kayığına konarak elinden balık yiyen leylekten bahsediyorum. Her yıl köye geliyor ve aynı balıkçıyla gölde besleniyor. Balıkçı yaz sonu leyleği uğurlarken seneye gelir mi diye hüzünleniyor.  Hikayeleri filme alınacakmış, memnun oluyorum.

 

Karşıda ada var bir tane, sahipliymiş, ne güzel bir yer diyorum çay içerken kadınlardan birine, “leylekler buraya geliyor, oraya değil” deyip omuz silkiyor.

Köyden ayrılmadan bakınıyorum, keşke diyorum buralara gelip şu göle bakan evlerin birinde birkaç gün kalsam, sabah kuş sesleri ve balıkçı teknelerinin motor homurtusuyla güne başlasam ve akşam da gölde gün batımını izlesem de ruhum dinlense.

 

Siz hiç gitmediniz mi, çok yazık, ben olsam bu yaz rotama eklerim, hem bir de bakarsınız balıkçıyla leyleği de görürsünüz.