Doğadan Düşle ve Tarımda Sergile

Teknoloji bizi hep bir adım ileriye götürecektir diye düşünürüm. İzleyip takip ettiğim gelişmeler gerçekten de bize sunulan nimetlerdir şüphesiz.

Teknoloji bizi hep bir adım ileriye götürecektir diye düşünürüm. İzleyip takip ettiğim gelişmeler gerçekten de bize sunulan nimetlerdir şüphesiz. Ama teknoloji, doğallıktan da uzaklaştıracaktır düşüncesinin doğruluk payı da azımsanamaz. Hele ki her şeyin doğalının arzulandığı şu zamanlarda. Domatesin en pembesi, tarladan olsun mutlaka… Mısırın, buğdayın, pirincin en temizi, GDO’suz olmalı ama… Kimyasal kullanmadan yetişen meyveler candır… Organik olsun, eski tohumlar olsun, mutasyon geçirmemiş olsun yani doğal olsun kısaca… (Çoğu bildiğimiz ve yanlış algıladığımız terimler üzerinde durmayacağım, ilgililerin zaten araştıracağından şüphem yok çünkü). Tamam doğal olsun, doğadan olsun, teknolojimiz de doğal olsun, tabiat ananın elinden olsun. Neden teknolojiyi kullanma gereği duyarız düşündünüz mü? Hayatımızı kolaylaştırmak ilk hedef sanırım. Peki nasıl? Daha az iş gücü, daha az maliyet, doğal enerji kaynaklarından tasarruf… Tasarruf,  evet. Yaklaşık 150 bin yıllık doğanın nimetlerinden yararlanan canlılar olarak bizim doğaya tasarruf borcumuz var ve bunu doğadan esinlenerek yapabiliriz.

Janine M. Benyus adında bir biyolog ve yazarın 1990 yıllarında ortaya çıkarttığı fakat bizlerin zaten içerisinde olduğu ama farkında olmadığı bir terim ya da akım biyomimikri. Onun deyişine göre hala doğadan ilham alarak ya da doğayı taklit ederek insan problemleri ve ihtiyaçları için çözüm üreten disiplinsel bir yaklaşımdır biyomimikri. Fikrin ilk örnekleri muhteşem deha Leonardo da Vinci’nin buluşlarında görülmüş; kuşların kanatlarından ve çırpınışlarından esinlenen Vinci, ilk uçan makineyi icat etmiştir. Onu, Wright kardeşlerin güvercin kanadından ilham alınarak ilk motorlu uçağı uçurmaları takip etmiştir. 1940 yıllarında İsviçreli mühendis olan olan George de Mestral’in köpeğiyle yürüyüşe çıktığında tesadüfen pantolonuna yapışan Arctium lappa’dan (dul avrat otu) esinlenerek günümüzde bilinen cırt cırtı üretmiş ve ürünün patentini almıştır. İlk kez 1997 yılında “Biomimicry: Innovation Inspired by Nature” adlı kitabında terimsel olarak kullanılmış ve farkındalık yaratmıştır. 

Biyo kelimesi Latin dilinde “yaşam” anlamına gelirken mimesis kelimesi de “taklit etmek” anlamına gelmektedir. Biyomimikri, ilham alınan örneği tüm aşamaları ile tasarlamaya ve yaşam döngüsünün içine dahil etmeye dayanan bir akımdır. Durumdan ve aşamalarından da anlaşılacağı üzere, tasarım, mühendislik, biyoloji hatta sunuşu açısından pazarlamanın da koordine çalışmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır.

Nasıl tarım sektöründe teknolojik devrim yaratıp, biyomimikri ile bağdaştırdın bunu dediğinizi duyar gibiyim 

Sizlere biyomimikrinin en güzel örneklerinden sunuşum bu yüzdendir. Hadi biraz beyin fırtınası yapalım…

Ayçiçeği-güneş panelleri: MIT’den üç öğrenci (Forrest Liau, Vyom Sharma ve George Whitfield) güneş enerjisinden daha fazla enerji elde etmek amacıyla güneş panellerinin tasarlanmasında Helianthus annus’u (ayçiçeği) esin kaynağı olarak kullanmışlardır. Paneller üzerine yerleştirdikleri güneşi algılayıcı parçacıklar sayesinde, güneşli ve gölgeli kısımlar arasındaki sıcaklık farkını algılayarak yön belirleyebilen ve bunun için hiçbir elektriksel kaynağa ihtiyaç duymayan güneş panelleri elde etmişlerdir.

Groasis Waterboxx: Popular Science dergisi, 2010 yılında en çok ses yaratan icatları seçti. Onlardan birisi de zambaklardan esinlenerek ortaya çıkartılmış olan bir saksıydı Groasis Waterboxx. Ürünü geliştiren Hollandalı bilim adamı Pieter Hoff, zambakların sabaha karşı havada oluşan nemi yapraklarında çiğ olarak toplandığını keşfetti. Oluşan fikrini hayata geçirdi ve aynı işleyişle çalışan, yani zambaklar gibi suyu yoğunlaştırarak toplayan Groasis Waterboxx ürününü ortaya çıkardı. Bu buluş ile çorak bir arazi veya çöl, üzerinde tarım yapılabilen bir alana dönüşebiliyor. Havayı yoğunlaştıran özelliği sayesinde her gün 3 yemek kaşığı su üretebiliyor bu alet. Bu ürettiği suyu etrafını sardığı bitkinin köklerine salarak köklerin daha da derinlere gitmesine olanak sağlıyor. Sahara çölünde yapılan deneylerde Groasis Waterboxx ürünü ile yetiştirilen fidanların %80’inin hayatta kaldığı biliniyor.

Eastgate Binası: Mimarisi Mick Pearce’e ait olan ve 1996 yılında Zimbabwe’de tamamlanan bina termit kulelerinin taklit edilmesiyle, doğal havalandırma sisteminin kullanıldığı ilk yapıdır. Termit tümsekleri, yanlarında alçak hava basıncı barındıran bacalara sahip ve bunlar sayesinde hafif rüzgarları rahatlıkla içlerine alabiliyorlar. Termitlerin açtığı tünel yardımıyla sıcak hava yapıdan dışarı çıkıyor ve bu yolla yuvanın soğuması sağlanmış oluyor. Bu sistemin ilk beş yılda sakinlerine $3.5 milyon dolarlık enerji tasarrufu sağladığı bilinmektedir.

Köpekbalığı derisinden yüzücü mayoları: Uluslararası bir mayo üretici olan Speedo’nun köpekbalıklarının cilt yapısını inceleyerek tasarladığı mayolar büyük ilgi çekmişti. Köpekbalıklarının ciltlerinde deri dişleri denilen ve oluklardan oluşan minik yapılar mevcuttur. Oluklar sayesinde suyun çalkantılı durumuna karşı hızlı hareket sağlanmaktadır. Bu canlılardan esinlenerek üretilen mayoların da yüzme sırasında meydana gelen sürtünmeyi %6 oranında azalttığı, aynı zamanda da korse gibi iş görerek vücutta oluşan kas titreşimlerini en aza indirip, bu sebeple oluşan oksijen kullanımını ve yorgunluk hissini azalttığı belirtilmiştir. 

Kendi kendini temizleyen yüzeyler: Lotus bitkisinin yaprak yüzeyinde en üst seviyede olan ve yüzeyi kaplayan lipidler ile bitkinin sabuna ihtiyacı olmadan sadece yağmur ile kendi kendini temizleme ve parlatma özelliği birçok sektöre ilham vermiştir. Boya, tekstil ve cam sektörleri başta olmak üzere; temizliğe ihtiyaç duyan ürünler üreten şirketler lotus bitkisinin çözümünü kullanıyor. Örneğin, bu yöntemle üretilen dış cephe boyası sayesinde binalar yağmurla temizlenebilmektedir.

Balinalardan rüzgar türbinlerine: Duke Üniversitesi, Batı Chester Üniversitesi ve ABD Deniz Kuvvetleri Akademisi araştırmaları sonucunda, balinaların çıkıntılı yüzgeçlerinin sudaki sürtünmeyi %32 oranına kadar düşürdüğünü gözlemlemişlerdir. Bunun neticesinde rüzgar türbinlerini balina yüzgeçlerinden esinlenerek yenilemişlerdir. Ve bu yenilik sayesinde rüzgar türbinleri, geleneksel fanlara nazaran %25 daha fazla hava hareketi sağlayarak, %20 daha az enerji harcayabilir duruma getirmişlerdir. 

Morphotex: Çoğu kelebek türünün kanatlarında renk pigmenteleri buşunmamasına karşın ışıkla etkileşimleri sonucu farklı renklere bürünebilmeleri, bazı endüstriyel ürünlere ilham vermiştir. Ürünlere renk vermek amacıyla çoğunlukla kullanılan kimyasal boyaların içerisindeki pigmentler ışığın dalga boylarını statik olarak emerek veya yansıtarak renk yaratmaktadır. Morfo kelebeği ışık ile oynayarak renk elde etmede son derece yeteneklidir. Morfo kelebeğinden esinlenerek ‘Morphotex’ isimli özel kumaş geliştiren bir şirket, ürettiği kumaşlarında hiçbir pigment veya boya kullanmamakta, ürünlerini optik olarak renk elde eden liflerden üretmektedir.

Hydris (Kuru aşı): Durgun sularda yaşamını sürdüren ve su ayıcığı (Tardigrada) denen canlılar, +151 oC sıcaklıklığa, -200 oC düşük sıcaklığa dayanabilmektedirler. Radyasyona, sıcağa ve soğuğa maruz kaldıklarında dahi ölmeyen su ayıcıkları 10 yıl susuz kalabildiği bilinmektedir. Su ayıcıklarının bu özelliğinden faydalanarak Hydris adı verilen kuru bir aşı üretilmiştir. Böylece uzak yerlere gönderilen aşıların zarar görmesi engellenebilmektedir.

Biyomimikri adına yukarıda gösterebildiğim örnekler sadece bazılarıdır. Daha birçok örneği mevcuttur. Çünkü doğanın mucizeleri sınırsızdır. Neden biz bunu ihtiyaçlarımız doğrultusunda kullanmayalım ki? Ancak teknolojiyi doğru şekilde kullandığımız zaman, geriye dönüşünden olumlu cevaplar alabiliriz diye düşünüyorum. Tarım, olmazsa olmazımız. Ülkemizin arazileri bu kadar verimliyken, bu kadar gelişmiş beyin mevcut ve doğanın bize sundukları varken ortaya güzel icatların çıkmaması mümkün değil. 

Unutmayın doğaya tasarruf borcumuz var. 

 

Görseller

1.4. http://biomimicryidaho.org/inspiring

3. http://biomimicrytr.org/biyomimikriornekleri/

2, 6. https://netvent.com/biyomimikri-ile-tanismis-miydiniz/

5. https://www.popsci.com/science/article/2009-10/saving-skin

7. http://www.technologystudent.com/prddes1/biomimetic1.html

8. https://www.asme.org/engineering-topics/articles/bioengineering/biomimicry-engineering-s-sincerest-form-of-flatter

9. https://www.bresslergroup.com/blog/biomimicry-for-innovation