Durun! Yemeyin, Önce Fotoğrafını Çekeceğim
Yazar :
Nejat KUTUP
Dergi : 2023 01 / Sayı: 109
Konu :
Gastronomi, Yaşam
Sonuç olarak gerek selfie, gerekse önce fotografını çekip ardınan yenen yemeğin fotografını sosyal medyada paylaşmak hayatımızda var olacak. Bu görsel şölen büyüyüp gelişerek varlığını daha uzun zaman sürdürecek gibime geliyor.
Yazar: Nejat Kutup
Bundan birkaç yıl evvel uluslararası medyada “selfitis” (takıntılı bir şekilde özçekim yapma) işleminin Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından zihinsel bir bozukluk olarak sınıflandırılacağı ve durumun sınırda, akut veya kronik bir hastalık başlangıcı olabileceği yazılmıştı [1].
Hatta bu haberi hazırlayan gazeteci biraz daha abartarak şöyle bir sınıflandırma da yapmıştı:
- Sınırda özçekim: kişinin günde en az üç kez kendi fotoğrafını çekmesi ancak bunları sosyal medyada yayınlamaması
- Akut selfitis: günde en az üç kez kendi fotoğrafını çekmek ve her bir fotoğrafı sosyal medyada yayınlamak
- Kronik selfitis: Kişinin 24 saat kendi fotoğrafını çekme arzusu ve bu fotoğrafları günde altı defadan fazla sosyal medyada yayınlama konusunda kontrol edilemeyen dürtüsü
Bu yazının birçok dergi ve internet medyasında paylaşıldıktan sonra Amerikan Psikiyatri Derneği yazılı bir açıklama yaparak bu haberin asılsız ve gerçeği yansıtmadığını ve APA nın böyle bir tanım da yapmadığını yazdı. Fakat bu haber öylesine rağbet gördü ve yayıldı ki, bir çok bilim insanı ve araştırma enstitüsü bu konuya ilgi duyarak, konuyu daha da genişletilmiş bir şekilde araştırmalar yapmaya başladılar.

Oxford İngilizce Sözlüğü: “bir selfie kişinin kendi çektiği, genellikle bir akıllı telefon veya web kamerası ile çekilmiş ve sosyal medya aracılığıyla paylaşılan bir fotoğrafıdır." diye tanımlıyor. Ayrıca ekliyor: “Psikolojik bir bakış açısıyla, özçekim yapmak, kullanıcıların bireyselliklerini ve öz-önemlerini oluşturmalarına izin veren, kendine yönelik bir eylemdir; aynı zamanda narsisizm gibi kişilik özellikleriyle de ilişkilendirilir”.
Yemek
Yemek pişirmek ve yemek yemek insanlık tarihi kadar eski bir eylem. İnsanoğlu yaşamak için acıktığında yemek yiyerek ayakta kalmayı ve varlığını sürdürerek neslini devam ettirmeyi başarmıştır. Günümüzde yemek yemek sadece somut biyolojik ihtiyaçlarımızı karşılayan bir eylem olarak görülmemelidir, o artık bir tüketim nesnesi olmuştur. Gösteriş objesi olarak, paylaşılacak, hava atılacak bir ürün haline gelmiştir. Bu da yemeğin yenmekten öte seyredildiği ve paylaşıldığı yeni olgunun ortaya çıkmasına nedendir.
Web siteleri, kitaplar, televizyon programları, bloglar, workshoplar, yarışmalar, özel yemek kursları, üniversitelerin ardı ardına Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümleri açmaları.
Görsel dünya yemek ile kendine yeni bir alan açmaktadır.
Bu yukarıda saydığım başlıklar içinde lokantalar, pastaneler, üçüncü nesil kahve salonları, ünlü kebapçılar, otellerin lüks restoranları yoklar.
Onlar bu birazdan gireceğimiz başlık konusunda sadece mekan ve bir araç vazifesi görüyorlar.
Bu tanımları yaptıktan sonra hızlıca başlıkta da yazan esas konumuza dönmek istiyorum.
Bu tanımları yaptıktan sonra hızlıca başlıkta da yazan esas konumuza dönmek istiyorum.
Peki kim bu “Durun! yemeyin, önce fotografını çekeceğim” diyen kim?
Yanıt: Elbetteki herbirimiz!

Babanızın evinde, arkadaşınızın yaşgününde, bayramda aile ile, gittiğiniz meyhane de rakı sofrasında yada çok pahalı bir lokantada, Yunan adalarında “balık burada ah ne kadar ucuz” cümlesi ile elimizdeki cep telefonları ile fotograf çekip ardından paylaşıp duruyoruz.

Babanızın evinde, arkadaşınızın yaşgününde, bayramda aile ile, gittiğiniz meyhane de rakı sofrasında yada çok pahalı bir lokantada, Yunan adalarında “balık burada ah ne kadar ucuz” cümlesi ile elimizdeki cep telefonları ile fotograf çekip ardından paylaşıp duruyoruz.
Bu akım ile her gittiği yerdeki yemek tabağının fotografını sosyal medyaya yükleyip, aldığı like sayısı ile mutlu olan kişilerin sayısı her geçen gün artıyor.
Bu akımın hoş ta bir tanımı var “foodporn”, ama bu ilginç tanım başlı başına başka bir yazınız konusu.
Televizyonlarda dönen yemek programları sınırlarımız aşmış dünya ile aynı anda yayınlanıyor.
Bazen “bu tarifleri hiç evinde yapan oluyor mu” diye eşe dosta soruyorum “evet” diyen çıkmadı.
“Ama şefin çalışması ve görüntüsü çok güzel” diyen çok çıktı.
“Ama şefin çalışması ve görüntüsü çok güzel” diyen çok çıktı.
Ömür boyu diyette olan ve ağzına hiçbir şekilde koymayacağımız fıstıklı baklavayı instagram’a koyuyoruz. Neden acaba?
Yemek yemenin bu kadar görsel dünyada bir meta gibi kullanılması giderek tüm dünya da çok geniş kullanım alanları açmakta.
Gurme turlar, gastronomi turizmi noktaları, “Bir dakika fotografı çekeyim sonra yemeye başlayın” cümlesinin ardında bence birkaç dürtünün olduğunu düşünüyorum.
Bu dürtüler, yemek olgusunun temel tanımı olan, yaşamak için gerekli olan enerjiyi almaktan çok:
- Gıda ve mekan pazarlaması aktivitelerini beslemek,
- Hava atmak,
- Başkasından daha zengin ve daha özgür olduğunu herkese göstermek,
- Akşam 1,5 acılı Adana kebapı afiyetle yerken, bunu örtmek ve “Aslında ben çok sağlıklı besleniyorum” mesajını yaymak için brokoli tabağının fotografını instagrama koymak,
- Zaman zaman çok masum bir şekilde “ben burada yedim, işte fotografı da” mesajı ve önerisinde bulunmak,
Başlıca dürtüler olarak sayılabilir.
Sonuç olarak gerek selfie, gerekse önce fotografını çekip ardınan yenen yemeğin fotografını sosyal medyada paylaşmak hayatımızda var olacak. Bu görsel şölen büyüyüp gelişerek varlığını daha uzun zaman sürdürecek gibime geliyor.
Sonuç olarak gerek selfie, gerekse önce fotografını çekip ardınan yenen yemeğin fotografını sosyal medyada paylaşmak hayatımızda var olacak. Bu görsel şölen büyüyüp gelişerek varlığını daha uzun zaman sürdürecek gibime geliyor.
Bol fotograflar çekilen yemeklere…
Görseller: