Peki, hayvan refahı…

Hayvan refahı hayvanın ihtiyaçlarının doğal yaşamına uygun bir şekilde karşılanmasına ilişkin bir kavramdır. Yetiştiriciliği yapılan hayvanların doğal yaşam biçimleri, özgün davranışlarına uygun barınak koşullarında ve hayvanın fizyolojik, biyolojik ve psikolojik bütünlüğünü bozmadan beslenme, ihtiyaçlarının karşılanması; Üretim faaliyetlerinin hayvanın sağlığını bozmayacak, hareketlerini kısıtlamayacak şekilde gerçekleştirilmesini sağlamayı hedefleyen hayvansal üretim anlayışıdır.

Hayvan refahı insan refahı gibi ucu belirsiz bir kavram değildir. Dört başlık bir hayvan ailesi için 150 metre kare alan, çeşit çeşit eşyalar yoktur. Mesela salona deri koltuklar koymazsınız. Yataklık olarak saman kullanabilirsiniz. Deri koltuk mu dedim. Düşünseniz ya hayvanları kendi türlerinden hayvanların derileriyle yapılmış eşyalarla karşı karşıya bırakmak... 

Mesela hayvan refahı açısından en geniş olanakları sağlayan organik tarımda inek başına dört metrekare iç alan ve otlak hariç üç metrekare her an ulaşabileceği gezinti alanı olması istenir. Barınakların serbest sistem, korunaklı, kolay temizlenebilir, hayvanın toprakla temasını önlemeyen, havalandırma olanakları yeterli, folluk, tünek gibi hayvanların özgün ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde inşa edilmesi gerekir. Organik tarım mevzuatına uygun ve temiz yem ile içme suyu niteliğindeki suya; ruminantların (sığır, koyun, keçi) çayır – meralara ulaşımın kolay olması, ter bezleri olmayan kanatlılar için gezinti alanlarında gölgeliklerin yapılması gibi önlemler alınmalıdır.

Hayvan refahı yalnızca üretim değil yetiştiricilik, canlı hayvan ticareti, hayvan nakliyesi, kesim, pet, binek, taşıma, gösteri, yarış, deney ve analiz amaçlı hayvan üretim ve kullanımında da kendini göstermektedir. Hatta sokak hayvanlarının da yaşam ortamlarında çeşitli önlemlerle yaşamlarını sürdürmelerini önerir.

Hayvan refahı hayvansal ürünlerin kalitesine de etkileri vardır. Hayvanların doğalarına aykırı koşullarda yaşamasının sağlıklarını bozduğu, hayvansal ürünlerde sorunlara yol açtığı anlaşılmaktadır. Et, süt ve yumurtada karşılaşılan antibiyotik, stres sonucu hayvanların bağışıklık sisteminin gerilemesi hatta çökmesi ile ilişkilidir. Doğalarına aykırı koşullarda, egzersiz yapmadan fazla üretime zorlanan hayvanlarda ortaya çıkan stres hayvan sağlığını bozmaktadır. Sıkışık ortamda hastalıkların bulaşma riski arttığından, antibiyotikler yem katkı maddesi gibi hayvanlara sürekli verilmektedir. Antibiyotikli ürünlerle beslenmek insanlarda sağlık sorunları yaratır. Aynı zamanda insan vücudundaki hastalık etmenlerinin antibiyotiklere dayanıklılık kazanmasının önünü de açar. 

Ya da stres sonucu ürünlerdeki bazı enzim ve proteinlerin bozulduğu, özellikle pişirme esnasında bozulan maddelerin üründeki sağlıklı besin maddelerine olumsuz etkilerde bulunduğuna ilişkin bulgular vardır. Hayvanların stresle başa çıkmak için ürettiği hormon ve enzimlerin de ürünlerine geçtiği, bu tür maddelerin insanlarda duygu durum bozukluğu riskini arttırdığı gözlemlenmiştir.

Toprakla doğrudan temas etmeyen, doğal beslenme olanaklarından yararlanamayan hayvanlardan elde edilen ürünlerde bazı maddelerin eksik olduğuna dair bulgular da dikkat çekmektedir. Son dönemde yumurta raflarında yer alan ‘selenyumlu yumurta’ etiketini görmüşsünüzdür. Doğal olarak eşinme olanağı bulan bir tavuğun yumurtasında bulunması gereken bir maddedir. Eksikliğinde uyku bozukluklarından hiper aktiviteye kadar pek çok probleme neden olabilmektedir. Hamile beslenmesinde selenyum zihinsel sağlık sorunlarının önlenmesinde önem taşımaktadır. Yine zihinsel engelli çocukların beslenmesinde de selenyumlu yumurtanın çocukların uyum ve eğitim güçlüğü sorunlarını azalttığı araştırma sonuçlarında yer almaktadır.