Yeni Denizlere Yelken Açmak; Mavi Yolculuk Pahalı Bir Tatil Seçeneği midir?

Yazar : Feride KARASU
Konu : Turizm

Benim neslimde tatil denildiğinde, babalarımızın çalıştığı işyeri olanaklarıyla sınırlı kalan kurumsal kamplar ya da sahil kasabalarında yaşayan yakın akrabaların evlerinde geçirilen zamanlar akla gelirdi.

Benim neslimde tatil denildiğinde, babalarımızın çalıştığı işyeri olanaklarıyla sınırlı kalan kurumsal kamplar ya da sahil kasabalarında yaşayan yakın akrabaların evlerinde geçirilen zamanlar akla gelirdi. 

1985’lerde etkisini hissettirmeye başlayan dönemle birlikte Türkiye’nin tüm resmi değişti. Devlet Teşvikleriyle – yapay tatil yöreleri –  olarak bildiğimiz köy çınarı ya da kahvesi bile olmayan suni tatil köylerine kavuşuverdik. 

Zenginleri seven Dünya Liderlerine layık olmak adına,  o çok bilinen aile işletmeleri yani pansiyonlar ‘Tu kaka – banal’  sayılarak,  ‘Ennnn ama ennn 5 Yıldızlı’   tatil köylerinde,  öğün saatlerinde uzun kantin önü (!) kuyrukları oluşturma, plajda en ön sırada olma, havuz başlarında en mevkii yerlerdeki şezlonglarda güneşlenme yarışımız başladı.  Sabahın erkeninde havlularımızı sererek,   sınıf atladık, aslında var olmayan , ‘mış’ gibi zenginliğimizi sınadığımız ortamlar yarattık ve bundan pek bir memnun kaldık.

Zenginleştiğimizi varsayarken, En 5 yıldız uğruna ödediğimiz bedelin karşılığında, açık büfelerde madrabaz sunumlarla;  ayna tabaklarda sergilenen yarıdan kesilmiş dolmaların geleneksel damak tadımızı ve geleneklerimizi nasıl da fakirleştirdiğinin  farkına varamadık, halen de varamıyoruz…

2000’ li yılların başında sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla yeni olgularla tanıştık.

Yavaştan da olsa ‘een eeen 5 Yıldızlı‘  tatil köyleri OUT, bal gibi eskinin aile işletmesi pansiyonları ise trendist bir onurlandırmayla ‘BOUTIQUE‘ oteller IN olmaya başladı…

Sosyal medyanın sihirli değneğiyle küçülüveren dünya, ‘Y kuşağının’  yabancı dildeki hakimiyeti, cesareti ve sosyal ortamların çoğulluğuna inat ‘ tekbaşınalığın’ dayanılmaz farkındalığından mıdır bilinmez bizi  ‘tasarım tatil konsepti’ (tailor made) ile buluşturdu. 

Olumlarsak; bu yeni konseptle ağzımızın tadı yerine geliyor da diyebiliriz.

Entelektüel birey farkındalığında tasarlanmış, gezginci tatminlerin yanı sıra doğayı keşfetmenin, korumanın esas olduğu, bir arada yaşamı paylaşarak, keyiften hedonizme yükseliş pratiğine açıldık. Bu anlamda mavi sürgününden Mavi Yolculuğu doğuran Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı patentlidir Türkiye’nin ilk Tasarım Tatil Konsepti yani Mavi Yolculuk. 

1970’ li yıllarda entelektüeller arasında basit süngerci tekneleriyle yapılan bu ritüellere yorumlar : “ bir avuç entelektüelin ayrıksı tatil anlayışı” kısırlığındaydı.

Ta ki; bu ayrıksı tatil anlayışı, ‘o bir avuç entelektüelin’  çevresindeki başka ülke entelektüellerini de cezbedince ahşap teknelerde konaklamalı tatil fikri -  bu defa Bodrum’lu tekne yapımcılarının odağına yerleşti.

Hakkını yemeyelim İstanbul’dan göçüp Bodrum’a göçmeyi göze alan bazı birkaç donanımlı ve öngörüşü olan girişimcileri de unutmamak lazım.

Bu aşamadan sonrası olağanüstü hızla gelişmiştir. Zira İspanya’da veya Yunanistan’ da kitle turizmini önce tüketen, sonra da bundan bıkan yabancı turist bizimle aynı iklim kuşağında olmasına rağmen daha özgün arayışlar içindedir. Deniz üzerindeki konaklamalı tatil kabulü ancak TV dizisi  ‘Aşk Gemisi’yle sınırlı olan Türk turist profili konuya yabancıdır. 

Nihayetinde; arz ve talep önce dış pazarda oluşmuştur. Bu nedenle bu iş alanındaki gelir birimi de yabancı tarifelidir. 

Tekne yapımından sonra, tekneyi ekmek teknesi yapmaya vardıran tüm aşamalarda bugün dahi yabancı para birimi esas alınmaktadır.

“Mavi yolculuk pahalıdır”

peşin yargısını oluşturan ilk nedenlerden birisi budur. 

Oysa dışa bağımlı ekonomimizde farklı pazarlarda da farklı birçok ürün tarifesinin de yabancı para biriminden olduğu bir başka gerçektir. 

Gelelim asıl sorumuza; 

Mavi yolculuk Pahallı bir tatil seçeneği midir?

Mavi Yolculuğun layıkıyla “Tasarım Tatil” olduğu gerçeğinden yola çıkarsak hiç de öyle değildir.

Bu savımı daha kuvvetlendirmek için bir karşılaştırma yapacağım:

1 Çift ( 2 Kişi ) ;

Batı Akdeniz kıyı bandında, sahilden uzak yüzme havuzlu  BOUTIQUE bir otelde; 1 hafta için yaklaşık  min. 1,610.-EU ödeme yapar.

Bu bedele dahil olanlar ;

Dahil Olmayanlar ise;

 

Hesaplamaya baz oluşturan fiyat;

*150.-EU Oda &Kahvaltı gecelik fiyat. ( Yüksek Sezon )

 

Aynı Çift ; 1 haftalık tatillerini Mavi Yolculuk olarak değerlendirmek isterse ;

26 – 28 metrelik, 6 kabin En Suite (*) tekne için ödeyecekleri miktar: 1,645.-EU

 

Bu bedele dahil olanlar;

Dahil olmayanlar ise ;

 

(*) : Teknedeki her kabinin kendine ait duş /WC bulunması.

 

Hesaplamaya baz oluşturan fiyat;

* 8,400.- EU Tekne haftalık kiralama bedeli (Yüksek Sezon )

 

Tekne yapımcılığı son 15 yıldır hızla,  hem kalite hem de estetik olarak çok büyük aşamalar kaydetti. Bu da Mavi Yolculuk alanında hizmet veren tekne çeşitliliğini konfora konfor katma zenginliğini beraberinde getirdi.

İlk yıllarda ortak kullanıma açık tek banyo ve tuvaleti ancak bulunan süngerci teknelerinden sonra geldiğimiz nokta da; teknelerde her kabinin kendine ait (En Suite) duş&WC  ‘olmazsa olmaz’   koşuludur.

Tekne çeşitliliği; Standart – Standart Plus – Lux – De Lux ve Superior De Lux kategorileri olarak özetlenebilir.

Teknenin kategorisi fiyatları etkileyen en belirgin faktördür.

Mavi Yolculuğun çok pahallı bir tatil seçeneği olduğu algısının oluşmasında da; Türk müşteri profilinin öncelikle en yüksek kategorideki tekne fiyatlandırmasını peşinen konuya malzeme etmesi etkendir. 

Bu profilin ideal bir Mavi yolculuk için; öncelikle sorgulanması gerekenler konusunda da çok yanlış alışkanlıkları bulunmaktadır. 

İdeal bir Mavi Yolculuk için;

Teknenin yaşı ve boyundan önce sorgulanması gereken en can alıcı husus tekne personelinin eski dilde söylersek ihtiramıdır. (itibar) Bu, maalesef hep göz ardı edilir.

Bu nedenle yaygın bir ifadeyle ; ‘ iyi bir tekneyi kötü personel batırır, kötü bir tekneyi ise iyi personel yüceltir’  demek çok yanlış olmaz. 

Servis sektöründe kalite her zaman ödenen bedelin yüksekliğiyle ve ambalajın albenisiyle garantilenmiyor. Gelin görün ki; tekne seçiminde yapılan en belirgin yanılsama kişinin gelir düzey ve standartlarının çok üstündeki teknelere gönül vermesi ve doğrudan bu tekneler üzerinden fiyat sorgulamasını başlatmasından kaynaklanmaktadır. 

Böylesi bir ön araştırma sonucunda uğranılan hüsran “ulaşılamayan kötü yaftalanır eylem”ine dönüşmektedir.

Ayağınızı yorganınıza göre uzatırsanız, mavi yolculuk deneyiminin faturası değil tadını unutamazsınız.