Nereye Kadar Organik

Organik (Ekolojik, Biyolojik) tarımsal üretim 1900’lerin başlarında bireysel çabalarla başlamıştır. 1970’lerde Avrupa ve Amerika’da tarım ürünlerdeki başta DDT olmak üzere pek çok zararlı kalıntının yarattığı tehditlerin ortaya çıkması üzerine vatandaşlar organik adıyla markalaşan bu ürünleri talep etmeye başlamıştır. Tüketici güveni üzerine oluşan sistemlerle çiftlikten tüketiciye satış yöntemleri market zincirlerini tehdit eder hale gelmiştir. Bunun üzerine market zincirleri bu çiftliklerden ve bu işin ticari başarısından etkilenen yeni üreticilerden ürün alıp ‘organik’ adı altında satmaya başlamıştır.

Az önce anlattıklarımızı hatırlayalım… Ticarileşme genelde kolay para kazanmak isteyenleri peşinden sürükler. Kolay para kazanmak isteyenlerin konvansiyonel ürünleri organik adı altında satmaya başlaması ile Marketlerde satılan organik ürünlere de güven azalmaya başlar. Marketler kendi standartlarını oluşturur. Ancak bu standartlara da sadık kalamazlar ya da izlemeyi, denetimi sağlayamazlar. 

Süreç içerisinde organik tarım bu ülkelerden başlayarak ulusal ve uluslar arası hukukun konusu haline gelmeye başladı. Yalnızca ülkedeki faaliyetler değil ihracatçı üçüncü ülkeler tarafından yapılan faaliyetlerin de organik tarım standartlarına uygun olduğu kanıtlanmalıydı. Önce organik tarım standartları oluşmaya başladı ve sonunda, tarım ve gıda mevzuatının bir parçası haline gelmeye başladı. Standartlara uyum kontrol be belgelendirme sistemi ile sağlanmaya başladı.