PEMBE GÜL, PEMBE ÖRÜMCEK

Yazar : Toprak Cadısı

Birkaç yıl önce Mayıs ayında, güllerin şölen şölen açtığı günlerde, elde fotoğraf makinası gül fotoğrafı çekerken birden çok ilginç bir olayla karşılaştım.

Birkaç yıl önce Mayıs ayında, güllerin şölen şölen açtığı günlerde, elde fotoğraf makinası gül fotoğrafı çekerken birden çok ilginç bir olayla karşılaştım: Pembe bir gülün göbeğinde, aynı kendisi gibi pespembe bir örümcek hareket ediyordu. İkisi de tam aynı renkteydi; sanki gülden minik bir parça koparılmış, örümcek yapılmış ve oraya oturtulmuştu. Bahçemizin kurduna kuşuna, böceğine sineğine gayet alışkın olmamıza rağmen şimdiye kadar böylesine bir renk benzerliği görmemiştik. Acaba örümcek “kendi rengimde bir gül bulayım da ortasına kurulayım” diye mi arayıp bulmuştu o gülü? Yoksa o pembe gül o örümceği çekmek için mi var edilmişti? Yoksa örümcek çevrenin renklerine birebir uyan hayvanlar gibi hangi zemindeyse oranın rengine mi dönüşüyordu? Ne bitki bilgimiz, ne örümcek bilgimiz yeterli geldi ve bu mucizeyi izlemek ve belgelemek dışında bir şey yapamadık.

Bu görüntü bana hemen ünlü Amerikan şairi Robert Frost’un “Design” isimli şiirini hatırlattı:

D  Ü  Z  E  N

Gamzeli bir örümcek buldum, beyaz ve tombul,

Beyaz yara otunun üstünde, elinde gece kelebeği,

Diri bir saten parçası gibi, bembeyaz—

Ölümün ve belânın derlenmiş tipleri

Bir araya getirilmiş, doğru başlamak üzere sabaha,

Sanki cadının kaynattığı çorba—

Kar tanesi örümcek, köpük gibi çiçek,

Ve ölü kanatlar, sanki kâğıt uçurtma.

 

Niye öyle beyaz olmuş o çiçek,

Yol kenarının mavi, günahsız yara otu?

Ne çıkardı bildiğimiz örümceği onca yükseğe,

Sonra da yöneltti beyaz kelebeği oraya, gecenin içinde?

Karanlığın işi bu; başka ne olabilir?

Olsa olsa bizi irkiltmek içindir—

Tabii bu minicik şeyde düzen geçerliyse.

 

Robert Frost

(Çeviren: Ayşe Lahur Kırtunç)

 

Robert Frost burada doğanın sıradışı olaylarını yorumlarken kaos kurallarını da sorgulamakta. Yara otu dediği çiçek ballıbabagiller familyasında Prunella Vulgaris isimli ülkemizde de bulunan mavimsi bir çiçek. Şairin anlattığı tabloda ise normalde mavi olması gereken bir çiçek “tesadüfen” beyaz olmuş, albino gibi. Üstüne de beyaz bir örümcek tırmanmış. Bu da yetmezmiş gibi örümcek de beyaz bir gece kelebeği yakalamış yemek için. Tesadüfün böylesi şaire işte o soruları sorduruyor. Acaba bu tasarımı kim yaptı? Böyle bir düzenleme hangi elden çıktı? Yoksa bunca önemsiz bir mikro dünyada tasarımcı aramak, düzen vehmetmek saçma mı? Ölüm, bela ve karanlık güçleri çağrıştıran bu minik albino tablo ilahi bir düzen ve tasarım sonucu mu oluştu yoksa yaşam yalnızca kaotik bir tesadüfler bütünü müdür? Yoksa tasarımı gerçekleştiren Kötülükler Tasarımcısı mıdır? Kabul etmeli ki ilginç ve felsefi sorular bunlar.

Robert Frost bu şiirinde Amerikan kültürünün dünyaya yaptığı en önemli katkı olan “pragmatizm” felsefesinin yaratıcısı William James’e cevap vermektedir sanki. William James Psychology isimli eserinde doğanın Tanrı tarafından tasarlandığı ve her yaratığın, her cismin var oluşunun bir nedeni olduğu fikrinin kanıtlanmasının zor olduğunu söyler. James’e göre ilahi bir tasarımcının olup olmadığı tartışması boş bir iştir. Dünyayı ve evreni incelemek ve açıklamaya çalışmak bilimin işidir ama “dünyaya düzen veren tasarımcı” tartışması yersizdir. Bunun yerine doğanın ilkelerini ve yasalarını anlamaya çalışmak daha “pratik” sonuçlar verecektir. Pragmatizm de işte bu “pratik, uygulanabilir, sonuç alınabilir” olmaktan ibarettir.

Pembe bir örümcek ve pembe bir gül. Nereden nereye…