Sultani Çekirdeksiz Bağcılık
Atadan bir bağcı çiftçi olarak deneyimlerimi, bir Ziraat Mühendisi olarak teknik bilgilerim ile harmanlayarak bölüm bölüm olmak üzere, herkesin anlayabileceği şekilde, basit ifadeler ile anlatmaya çalıştığım yazı dizisinin bu sayısında tekrar sizlerleyim.
Atadan bir bağcı çiftçi olarak deneyimlerimi, bir Ziraat Mühendisi olarak teknik bilgilerim ile harmanlayarak bölüm bölüm olmak üzere, herkesin anlayabileceği şekilde, basit ifadeler ile anlatmaya çalıştığım yazı dizisinin bu sayısında tekrar sizlerleyim.
İlk yazımda bağcılığın tarihsel gelişiminden bahsetmiştim. Bu yazım da ise biraz daha teknik konulara değinmeye çalışacağım.
İlk olarak asmayı bir tanıyalım; Asma, toprak altı ve toprak üstü organlardan meydana gelmektedir.
- 1. Toprak Altı Organlar:
- • Kök; Asmanın bulunduğu ortamda ayakta durmasını ve toprağa bağlanmasını sağlamakta olup, gerekli olan su ve suda erimiş bitki besin elementlerini topraktan alan en önemli bitki organıdır.
Kökler; kazık, yan ve saçak kök olarak üç bölümde incelenmektedir.
- 2. Toprak Üstü Organlar:
- • Gövde; Asmanın toprağın hemen üstünden başlayıp sürgünlerin taç yaptığı yere kadar olan bölgedir. Her yıl enine doğru kalınlaşır.
- • Kara Kollar; Omcanın taç kısmında yer alan iki ve daha yaşlı organlardır.
- • Çubuklar; Kara kollardan çıkan yeşil sürgünün odunlaşmış halidir.
- • Gözler; Çubuklar üzerinde oluşmuş, asmanın verimini belirleyecek olan kısımlardır.
- • Yeşil sürgün; Kışlık gözlerin ilkbaharda sürmesiyle oluşurlar. Vejetasyon sonunda boyları 5 – 6 m uzunluğa kadar erişebilir.
- • Koltuk sürgünleri; Yeşil sürgün üzerinde aynı vejetasyon sürecinde oluşurlar. Bu sürgünler gelişmez ancak ana sürgünde uç alma işlemi gerçekleşirse tepe hakimiyeti koltuk sürgüne geçeceğinden hızlı bir gelişme gösterirler.
- • Sülükler; Asmanın geliştiği ortamda tutunmalarını ve herhangi bir desteğe sarılmalarını sağlar.
- • Yapraklar; Yaprak denilince akla sadece yaprak ayası gelmektedir ama sapı ve yaprak kınıda yaprağın parçalarıdır. Yaprak bitkide özümleme yaparak bitkiyi ve meyveyi besleyen en önemli kısımdır. Yapılan çalışmalarda 1 gr ürün için 5-10 cm2 yaprak alanına ihtiyaç duyulduğu görülmüştür. Buda bize gösterir ki salkım sayısı arttıkça yaprak sayısının da artması gerekmektedir.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi, asma ilkbaharda yıllık dallar üzerindeki gözlerin kabarmasıyla uyanmaya başlar ve hasattan sonra sonbahar içerisinde yapraklarını dökerek dinlenme dönemine girmektedir. İşte bu yüzden asmaların bir yıl içerisinde uyandığı ve dinlemeye girdiği dönem olarak iki aşamalı yaşam döngüleri bulunmaktadır. Şimdi bu sürecin döngüsüne bir göz atalım.
Bağların iyi bir yönetim sağlamak birçok unsura dayanmaktadır. İyi bir ürün planlaması için asmaların yıldan yıla değişiklik gösteren fenolojik gelişim dönemlerinin iyi bir şekilde takip edilmesi gerekmektedir. Bu fenolojik dönemler iklim koşullarına ve yapılan kültürel işlemlere göre çeşitlilik gösterebilmektedir. İlkbaharda gözlerin uyanması sonrasında genç sürgünler görülmeye başlar. Oluşan sürgünlerin uzaması sonucunda yaprak ve salkımların oluşur ve sonrasında salkımlar üzerinde çiçeklenme başlar. Çiçeklenme sonrasında döllenme sonucu salkımların üzerinde yer alan taneler oluşmaktadır. Belli bir dönemden sonra üzüm tanelerinde hacimsel bir artışın olmasının sonucunda meyve olgunlaşmaya başlayacaktır. Meyve büyümesinin takiben ‘ben düşme’ diye ifade edilen fenolojik dönemden sonra tanelerde renk değişimi başlamış olup, tanelerin olgunlaşma döneminde sonrasında nihai ürün elde edilerek hasat dönemine girilecektir. Hasat sonrası asma dinlenme dönemine girerek yaprak dökümünü başlatacaktır. Bu süreçler yaklaşık 5-6 ay kadar sürer.
Her asmanın bir soğuklanma gereksinimi vardır. Bu gereksinim üzüm çeşitleri arasında değişiklik göstermektedir. Bu süreç tamamlandığında, çevre şartları uygun olduğunda gözlerin uyanması sonrasında yeni sürgünler vermeye başlar. Ilıman bölgelerde gözlerin erken uyanması, özellikle don riskinin yaşanabilir olan soğuk bölgelerde ise gözlerin geç uyanması istenir. Uyumanın kontrolü ve uyanmanın homojen bir şekilde olması bazı bitki gelişim düzenleyiciler ve kimyasallarla düzenlenebilir fakat bazı dönemlerde yapacak çok fazla bir şey kalmayabilir. Bu yıl olduğu gibi.
Asma ilkbaharda günlük sıcaklık ortalaması 10 0C ye ulaşıncaya kadar uyur vaziyettedir. Sıcaklık artışıyla beraber uyanma tetiklenir ve artık asma uyanmıştır. Bu anda asma tarafından rezerv edilmiş besin maddeleri büyümenin kontrol edildiği noktalara doğru gitmeye başlar. Gözler üzerindeki kabuklar açılarak pamuklanma dediğimiz görüntü ortaya çıkar. Daha sonra sürgün harekete geçer. Aynı zamanda kök gelişimi de hızlanmaya başlamaktadır. Sürgün uzamaya ve salkımlar görülmeye başlamakla gelişim hızının en fazla olduğu dönemdir. Çiçeklenme başlangıcı ile sürgünlerin hızlı uzaması yavaşlar, sonra bu yavaşlama sezon sonuna kadar devam eder.
Hasat sonrası bitki dormanciye (durgunluk) girmeden önce sürgünler yeterli sıcaklık, su ve Azota (N) sahipse büyümede devam eder. Çünkü yaprakların ürettiği besin maddeleri için vegetatif aksam ile rekabete girecek ürün yoktur. Erken hasat edilen bağlarda genelde görülmektedir. Bu durum beraberinde erken donlardan dolayı sürgün kurumalarına sebep vermekte ve ertesi yılın verim çubuklarının kaybedilmesine yol açacaktır.
Asmanın bir üretim sezonu içerisinde izlediği yolu elimden geldiğince anlatmaya çalıştım. Şimdi asmanın uyanmadan itibaren hasata kadar olan süreçleri daha ayrıntılı bir şekilde inceleyelim.