Bir Kadeh Sağlık

Alkollü içkiler dünyasında bir kültür simgesi olarak gösterilen şarap sosyal yaşamımızı renklendirirken, ölçülü içilmesi halinde sağlığımıza da olumlu etkiler katar.

Abstract

A GLASS OF HEALTH

The polyphenolic compounds in red wine may play an active role in limiting the development and deepening of different health problems.

 Wine consumption may have some protective effects on our health. The effects can be categorized under three headings:  Antioxidant, vasodilating and antithrombotic.

Many epidemiological studies have shown that moderate red wine intake decreases the risk of coronary heart diseases. It has been related with  resveratrol’s beneficial  side effects of drinking red wine 1 or 2 glasses in a day. An inverse correlation between consumption of red wine and incidence of cardiovascular diseases led to the concept of the ‘French Paradox’

Dünyanın hemen her bölgesinde pek çok ülkede en sevilen içkiler arasında yer alan şarap üretildikleri üzüm çeşitleri, üzümlerin geliştiği toprak özellikleri, iklim ve şarap yapımında kullanılan teknikler nedeniyle birbirinden farklı karakteristikler gösterir. Alkollü içkiler dünyasında bir kültür simgesi olarak gösterilen bu naif içki sosyal yaşamımızı renklendirirken, ölçülü içilmesi halinde sağlığımıza da olumlu etkiler katar.

Şarabın sağlık üzerindeki etkilerinden söz ederken  yüksek antioksidan yapısından dolayı kırmızı  şarabı , roze ve beyaz şaraptan ayırmak  gerekir.

Yapılan araştırmalarda diğer batılı ülkelerde sağlık şartlarına uygun yaşayan insanlara göre Fransızların doymuş yağ oranı yüksek gıdaları daha çok tüketmesi, daha fazla sigara kullanması ve daha az egzersiz yapmasına rağmen, kalp ve damar rahatsızlıklarının daha az olduğu gözlemlenmiştir. Ortaya çıkan bu çelişkili durum Fransız Paradoksu olarak tanımlanmaktadır. Bu paradoks düzenli şarap tüketimi ile ilişkilendirilmektedir

Aynı miktarda hayvansal yağ tüketimine rağmen Fransa’da koroner kalp yetmezliğinden görülen ölümler, Amerikan toplumuna göre yarı orandadır (Tunstall-Pedoe et al, 1999). Genelleme yapıldığında Akdeniz ülkelerinde kalp hastalıklarından kaynaklanan ölümler oldukça düşük seviyede seyrederken, bu olumlu tablo İngiltere, Finlandiya ve İrlanda’da  görülmemektedir.

Şarabın sağlığımız üzerindeki olumlu etkilerini, temel olarak antioksidan, kan damarlarını genişletici ve antitrombotik etkiler olarak özetlemek mümkündür. Özellikle kırmızı şarabın içinde bulunan resveratrol ve kuersetin en önemli ve etkili antioksidanlardır. 

Koroner kalp hastalıklarının önlenmesinde bir polifenol bileşiği olan resveratrol, kardiyovasküler sistemin yanı sıra kanser üzerinde de koruyucu özelliklere sahiptir (de Santi et al, 2000). 

Klinik çalışmalar, farmösetik formda saflaştırılmış resveratrolün özellikle tütün kaynaklı kanser hastalıklarının tedavilerinde kullanılacağına işaret etmektedir. Resveratolün ayrıca insanlarda karaciğer, deri, ve lipid metabolizmasındaki bozukluklara karşı yararlı etkilerinin olduğu yapılan çalışmalar sonucunda kanıtlanmıştır (La torre et al,2004).

Kırmızı şarabın yararlılığı konusunda şarabın kimyasal yapısının büyük payı vardır. Şarabın kan damarlarını genişletici ve antitrombotik etkisi, kuersetin ve nitrik oksit ile ilgilidir.  Kırmızı şarapta bulunan etilalkol ve polifenolik bileşikler, nitrik oksit ile sağlıklı kan damarlarına sahip olmamızı sağlamaktadır. Nitrik oksit damarları zedelenmeye karşı korur, damar çeperlerinde iltihaplı hücrelerin birikmesini önler ve kanın damarlarda pıhtılaşmasına neden olan plakların aktivitesini sınırlar (Szmitko and Verma, 2005).

Çalışmalar, şarap tüketimi ile koroner kalp hastalıklarının görülme riskinin düşük olması arasındaki ilişkiyi ortaya koymalarına rağmen, yaşam şekli, yapılan diyet ve kültürel faktörler de farklı ve tutarsız sonuçlar elde edilmesine neden olmaktadır.

 Şarabın kalp üzerindeki koruyucu etkisi içerdiği antioksidan maddelerle ilgilidir, ancak taze meyve-sebzeler ve alkol içermeyen üzüm içecekleri de kırmızı şaraptakine benzer antioksidan etki göstermektedir (Goldberg et al, 2001).

Şarap, ağızda salgılanan tükürük miktarını artırarak nişastalı besinlerin hazmını kolaylaştırmaktadır. Ayrıca pankreas enzimlerinin salgısıyla proteinlerin ince bağırsaktaki sindirimi de hızlanmaktadır (Topaloğlu, 1976).  

Şarap midede hazımsızlık, şişkinlik gibi yakınmaların azalmasında da yararlı olmaktadır (İlter, 2009). Düzenli olarak günde bir kadeh şarap içen kişilerde,   Alzheimer hastalığının  görülme sıklığının şarap içmeyenlere göre oldukça düşmüş olduğu belirlenmiştir (Aktan, 2000). 

Kronik enflamasyon   sonucunda ülsere neden olan Helicobacter pylori bakterisinin şarap içen kişilerde, içmeyenlerden daha az düzeyde geliştiği saptanmıştır. Ilımlı olarak tanımlanan günde bir- iki kadeh şarap tüketimi  menapoz sonrası kadınlarda kemik yoğunluğunu daha iyi duruma getirirken, 50 -91 yaş aralığındaki insanlarda da işitme fonksiyonlarının azalmasını engellemiştir (İlter, 2009).

Yazının devamı