Eski Bir Şarkı, Yeni Bir Melodi ve Özgün Bir Bütün; Prag, Plzen ve Brno’dan İzler

Bugüne kadar gezdiğim ülkeleri ele alsak ezici çoğunluğun ortak noktası “Sovyet-Demir Perde” geçmişi olur herhalde.

Adı üzerinde tartışmalar olsa da Elif Şafak’ın Baba ve Piç’inin sayfalarını büyük bir hazla tüketmiştim. Malum orada Cafe Kundera adında bir mekan vardı, okuyanlar hatırlayacaktır. Milan Kundera’nın milliyetinden bağımsız olarak Çek Cumhuriyet aklıma gelirdi romanda Cafe Kundera kısımlarını okudukça. 

Bugüne kadar gezdiğim ülkeleri ele alsak ezici çoğunluğun ortak noktası “Sovyet-Demir Perde” geçmişi olur herhalde. En son Gabriel Garcia Marquez’in Doğu Avrupa’da Yolculuk’unu da bir çırpıda okumuş halde gittim yeni adı ile Çekya’ya.

Doğu Almanya’dan başlayarak Sovyetler’in en doğusuna uzanan topraklar ve Homo Sovieticus adı verilen buraların sakini insan türünün bugün orijinaline rastlanmasa da günümüze yansıyan izleri bende hep merak uyandırdı. Herhalde gezgin rotamın bu coğrafyalara yoğunlaşmasının altında yatan nedenlerden en önemlisi de bu. (Not: Bahar gibi Ermenistan ve Gürcistan’a gidiyorum)

Alışık olduğumun aksine Prag – Vaclav Havel Havalimanı’nda ve çevresinde Eski’nin izlerine pek rastlamadım. Ancak buradan ulaştığım ilk noktada (havalimanı şehirden uzakta) hem demiryolu taşımacılığı unsurları hem de evlerin yerleşim ve görünüşleri ile Eski’nin havasını ziyadesiyle hissetim. Ve elbette ki ister istemez Franz Kafka da zihnimde kendini öne çıkarmaya başladı. Öte yandan hemen herkesin görsel olarak daha Prag’a gitmeden etkilendiği barok, gotik ve şehre dokunan mimari esintinin yapılar üzerindeki etkisi de, vakit geçtikçe konuşmak yerine etrafı izlemeye itti bizleri.  

Şehir Merkezi’ne raylar üzerinde ilerledikçe tramvay içerisinde kitap okuyan insanların, aktarma yaptığımız yerlerde sigara içen insanların çokluğu dikkatimi çekti. Fakat iyi haber, Eski’nin en belirgin izleri olan ve Homo Sovieticus Coğrafyası’ndan aşina olduğumuz sıra sıra ürkütücü toplu konutlar Prag’da öyle çok da öne çıkmıyor. Yalnız dışarıdan normal görünen ve misafir olduğumuz kardeşimin kaldığı öğrenci yurdunun içi otomat makinaları hariç tam manası ile Eski Zamanlar’da kalmış. Mobilyalardan tutun kalorifer peteklerine herşey o zamanları yansıtıyor.

Yazının devamı