Son Adım: Mülakat

Yazar : Nursel KEYKUBAT
Konu : Yaşam

6 yaşında anaokulu ile başlayan eğitim hayatı, yaş 25-30 arası olunca yerini başka bir telaşa bırakıyor: iş bulma telaşı…

6 yaşında anaokulu ile başlayan eğitim hayatı, yaş 25-30 arası olunca yerini başka bir telaşa bırakıyor: iş bulma telaşı… Keyifli, eğlenceli, rahat, sorumlulukların daha az olduğu okul hayatının sonu zorlu, sorumluluklarla dolu iş hayatının başlangıcı... İşte her zaman ‘Finish’ çizgisinin ardından start diyemiyoruz. Arada iş başvurularının yapılması, mülakatlar, kişilik envanterlerinin uygulanması, bekleme süresi gibi bir duraklama dönemi oluyor.  Aslında bu duraklama belki de yaşarken kıymetini bilemediğimiz, geriye dönüp baktığımızda iyi ki dediğimiz bir soluklanma dönemi.

Yeni mezun ya da mezun olacak herkesin blogları, kariyer dergilerini, gazetelerin İK eklerini her gün taradığı, çalışmak istedikleri şirketin özellikle İnsan Kaynakları bölümlerini yakın markaj altına aldıkları bir dönemdeyiz. Hızlı olanın, çabuk davrananın, hemen karar alanın bir adım öne geçtiği bir dönem… 

İş hayatında ben de varım diyen birçok insan ilk adımı özgeçmiş oluşturarak atar. İş başvurusunun ilk aşaması sizi diğer iş arayan adaylardan farklı kılacak bir özgeçmiş oluşturmaktır.   Özgeçmişinizi farklı kılmak da bu zamana kadar kendinizi ne kadar geliştirdiğinizle, kendinize ne kadar yatırım yaptığınızla ve kendinizi ne kadar iyi ifade ettiğinizle alakalıdır. Oluşturduğunuz ve içini yaşadıklarınızla doldurduğunuz özgeçmişiniz sizin mülakata davet edilme aracınızdır. Telefonunuz bu sefer sizi mülakata davet etmek isteyen bir işveren tarafından çaldırılmıştır ve siz zorlu iş bulma sürecinin 2. etabına geçmişsinizdir. 

Mülakat, karşılıklı görüşme anlamına gelmektedir. Aslında her iki tarafında birbirini tanıma, değerlendirme sürecidir. Mülakatta işverenin amacı işe ve şirkete uygun kişiyi temin etmek, adayın amacı ise şirket ile ilgili içeriden bilgi sahibi olarak kendine uygun olup olmadığı hakkında fikir sahibi olmaktır. Şimdi kısacık süre içinde ne adayın ne de adayı seçecek işe alımcının birbirlerini nasıl tanıyabileceğine dair sorularınızı duyar gibiyim. Bunun birçok belirteci vardır. Yüzde yüz algılanamasa da birçok uyaran her iki tarafı da karşılıklı fikir sahibi yapar. Sorulan sorular, mülakatı gerçekleştiren kişi/kişilerin tavırları, odadaki eşyalar gibi ayrıntılar önemlidir. Mülakata gelen adayın içeri girişi, kılık kıyafeti, düzeni, konuşma tarzı, sorulara verdiği cevaplar diğer ayrıntıları oluşturur. 

Mülakatlarda sorulan sorular hemen hemen aynıdır ve tüm adaylar da bunları bilir ve bu sorulara çalışarak gider. Klasik olarak ilk soru “Bize kendinizden bahseder misiniz?” olur. Beklenen durum abartıya kaçmadan, başkalarından farklı olarak yapılan şey neyse onu ifade etmektir. Çok basit bir başarı olabilir bu örneğin ama güzel ifadeyle dile getirildiğinde taçlanırsınız. Burada şöyle bir strateji uygulanabilir. Siz nereden soru gelmesini istiyorsanız konuşma sırasında ondan bahsetmelisiniz. Böylece karşınızdaki mülakatçı sizinle diyaloga geçmek için o konudan sorular yöneltecektir. 

Bir diğer soru “Bu alanda/ bu işte neden çalışmak istiyorsunuz?” olacaktır.  Yeni mezun kişiler için biraz daha zordur bu sorunun cevabı ama onlar da daha önceki staj tecrübelerine, part-time çalışma tecrübelerine dayanarak güzel cevaplar verebilirler.  Deneyimli adaylar ise zaten yolunu neden bu alana çevirdiyse onu açık yüreklilikle anlatmalı. Bu işi neden tercih ettiğini belirtmeli. Beklentilerini, bu iş hakkındaki projelerini ifade etmeli.  

Klasikleşen bir başka soru “Önümüzdeki 5 yıl içinde nerede olmak istersiniz?/Kendini nerede görüyorsunuz?”dur. Bu soru tamamen adayın gelecekten beklentilerini almaya, gelişim ile ilgili bilgi sahibi olmaya yöneliktir. Verilecek cevapta her hangi bir pozisyon adı belirtilmemeli ve şirketteki işlere, süreçlere hakim olduktan sonra basamakları yavaş yavaş tırmanarak kariyer yolunda ilerlemekten bahsedilmelidir. 

Son olarak eklemeden geçemeyeceğim bir soru daha var ki hazırlıksız adayı zorlayacak cinstendir. “Sizi neden işe alalım?”… Aslında yukarıda bahsettiğim “Bu alanda neden çalışmak istiyorsunuz?” sorusuna paralel bir soru. Her iki sorunun da adaya yöneltilmesi durumunda cevapların birbirini karşılar nitelikte ve tutarlı olması gerekir. Bu soruya cevap verirken ilk önce aday kendini övme girişiminde bulunmamalı, şirket hakkında araştırma yapmış olmalı, kültürü ve iklimi hakkında fikir sahibi olmalıdır. Şirketle adayın kişisel özellikleri arasında benzerlik varsa bu ön plana çıkarılarak mülakata yön verilmelidir.  

Bu sorulardan en az biri mülakatlarda mutlaka adaya yöneltilir. Kısa bir özet yapacak olursam, iş başvurusu yapan aday;

Tüm iş arayanlara bu zorlu süreçte ışık olması, yolunuzu aydınlatması dileğimle…