AR(akla)-Ge(tir)

Konu : Ekonomi

Hemen anladınız elbette neden bahsettiğimi. Son yılların en moda tabiri en yakışıklısı AR GE.

Hemen anladınız elbette neden bahsettiğimi. Son yılların en moda tabiri en yakışıklısı AR GE. Bu temel üzerinde geliştirilecek olan her şeye devletten sonsuz destek vaat ediyor yapılıyor da. İşte her üniversitenin bir teknokenti oldu her birinde AG GE faaliyetleri yapılıyor. İyi de yapılan ne acaba. Zamanında TUBİTAK ta çalışırken doğal üyesi olduğumuz ve özgün araştırmaların desteklendiği TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) yönetim kurulunda sanayici bir üyenin yakınışı hala kulaklarımda. Kalktı dedi ki; bana bir ama bir tek özgün bir araştırma gösterin dedi. Bizim geliştirdiğimiz ve dünyaya tanıttığımız. Bir tane dedi. İki değil bir tane dedi. 

 

Sustuk kaldık.

 

Örnek verecek bir şey yoktu ki?

 

Sonra devam etti doların kurundaki üç ve dördüncü haneler sizler için belki bir şey ifade etmiyor ama biz sanayiciler için ne demek bilirimsiniz dedi, yine sustuk. Akşam yatıyoruz dolar kuru şu sabah kalkıyoruz 3 ve 4 hanelerde artış. Milyonlarca dolar dış kaynak kullanan bir sanayici bir kuruluş için bu on binlerce lira demek ama benim ürettiğim mal geceden sabaha aynı değerde kaldı ama borcum arttı derdi. 

 

Yine susardık. Bu tartışma 2000 yıllarında yapılmıştı yani aradan 17 yıl geçti.

 

Bağlı olduğum Üniversitenin Teknokenti aracılığı ile Almanya’da bir politeknik üniversiteye gittik.  Bizim anlayacağımız lisan ile mühendis ile yalın çalışan arası teknikerlerin yetiştirildiği bir ara eğitim kuruluşu. Başına gelecek kişi (Prof.) yanlış hatırlamıyorsam en az 12 sene bir sanayi kuruluşunda üst düzey yöneticilik yapmış ise Politeknik Üniversitenin başına geçebiliyor. Yani sanayicinin dertlerini bilmek zorunda. Bizim ziyaret ettiğimiz yerde Mercedes firmasının adına yetiştirilen ve otomotiv dalında iş garantisi olan bir merkez vardı. Laboratuvarında da bir adet Mercedes 600 vardı ve eğitim alan yüzlerce seçilmiş talebe. Şaşırdık. Dediler ki eğitilen kişiler için bu elzem, nedeni de bu aracın gelecek on sene içerisinde üretilecek her türlü teknolojiye şimdiden sahip olması şeklinde açıklamada bulundular. 

 

Mercedes neden Mercedes şimdi daha iyi anlayabiliyorsunuz sanırım. 

 

ARGE ve buna yatkın insanları daha ağaç yaşken eğitmek. 

 

Ya bizde.

 

Televizyonlarda, Allah’ın diş fırçasının reklamı bile yurt dışında bilmem ne laboratuvarlarında geliştirilen diye başlar, sağlık programlarında da Atlantiğin öte yanındaki devletlerde yapılan son araştırmalar diye devam eder. Hiç Türkiye’de yapılan diye bir şey duydunuz mu? Duymazsınız ama bu yaklaşımlar genç beyinlerde dahi bir aşağılık kompleksi yaratır.  İlla ve de mutlaka yurt dışı damga olmalı ki kabul edilsin. RTÜK evlendirme programlarının aile yapısını bozduğu gerekçesi ile bu programları yasaklar ama gençlerin beynine işlenen yabancı laboratuvarlarda keşfedilen geliştirilen ürün reklamlarını görmezden gelir. Gençlerin tutkun olduğu oyunlara bakın her biri batı devletlerinin kötüye karşı şavaşı. İyi, batı gelişmiş ülkeler kötü, diğerleri. Bununla eğitilen gençlik şuur altı batıya bağımlı yetişiyor. Halbuki bunlar şuuraltı öyle kötü birikimlere neden oluyor ki ?  İşte benim size yazdım konu başlığı da maalesef böyle bir şey. AR GE dünyada bu Araştırma Geliştirme demek ama ya bizde. ARakla GEtir demek.

 

Bana kızmayın hemen yapılanlara bakın bu işlere para yatıranlara bakın desteklenen ARaştırma GEliştirme mi ARakla GEtir mi. ARGE’yi destekleyen bir işi adamına arakla getir ile yaklaşınca inanın daha memnun oluyor. Araklandığı için zaten ortada olan ürünü en başından itibaren görebiliyor. Allah için arakladığımız fikri de çok ama çok iyi geliştiriyoruz bu konuda çok ama çok iyiyiz. Dedim ya özellikle savunma sanayinde, dışa para harcamadan da kurtularak ama var olanı geliştirerek. Etrafta yüzlerce örnek var ama TTGV deki iş adamının söylediğini hatırlayın. Demişti ki bana bir ama bir adet özgün bize ait her şeyi bizim olan ve dünyaya kabul ettirdiğimiz ve milyarlarca dolar kazandığımız bir ama bir icat.  Hala yok. Olacağı da yok çünkü buna para yatıracak kişi yok. Ama bakın insanız hava araçlarına? Bize satmadılar ama çalıştık çabaladık en iyisinden de iyisini yaptık. Ama temeli arakla getire dayalı. Ama bir LED lamba keşfedebildik mi? Apple denen şirkete bakın. Bütçesine bakın birde Türkiye Cumhuriyetinin bütçesine bakın. Zamanında aynı seviyeden dünya pazarlarına açılan Güney Kore’ye bakın bir de bize bakın. Geçmiş yazılarımdan birinde de bu konuya değinmiştim. Onlarda Samsung  biz de Samsun. Bir ufak “g” nin nelere kadir olacağını düşünebilirmiydiniz. Oluyor işte, düşünürseniz.

 

Diyelim ki hakikaten bir şey geliştirdiniz yaptınız ilk kösteği yurt dışından değil yurt içinden yersiniz. Ben zamanında TUBİTAK Başkan Yardımcısıyken bulutları yağışa itelemenin sırrını öğrendik bu bizim ülkenin kaderini değiştirecek bir şey diye o zamanın toplantılarında temas kurabildiğim bir bakana bunu söyledim. Bana verilen cevap “hocam Amerikalı aptal mı ya, dedi. Bende onu bilmem ama ben değilim dedim ve konuşma bitti. Halbuki ben bu konunun patentini dahi aldım. Türkiye bana verdiği geçici patenti iptal etti ama Avrupa Petent Ofisinin ülkemize verdiği ilk çevre alanındaki patentini aldım. Aldım da ne oldu. Hiç. Ama ben bunu yabancı bir ülkede yapsaydım adım da bir yabancı adı olsaydı işler başka olurdu. Bu ülkenin kaderi değişirdi. Orta Doğu’nun en ama en önemli sorunu olan su sorununun anahtarı elimizde olurdu.

 

İşte bu nedenle ARakla GEtire devam. Araştırma Geliştirme henüz bizim işimiz değil. Bu konuya dergimizde ikinci kez değinmem ama bu konu ilerisi için çok önemli. Gelecek Araştıran Geliştiren ülkeler için bir şeyler vaat ediyor. Takip edenlerden olmamalıyız biz de geleceği şekillendiren ülkeler sınıfına geçmeliyiz. 

 

Cam filmi misalinde olduğu gibi takalım mı takmayalım şeklindeki tartışmanın hangi kademelere kadar ulaştığı gerçeğinden öte, geliştirilecek olan ve güneş enerjisinin aracın içinde yüksek ısıya neden olmasını engelleyen dolayısı ile enerji tasarrufu sağlayan milli ekonomiye katkıda bulunan ama güvenlik kontrolü sürecinde de polisin elindeki bir cihaz ile şeffaf hale gelen bir cam filmini ülkemizde geliştirmeliyiz, imal etmeliyiz. Olmuyor değil ya. Eskiden trafik muayenelerinde sigorta belgesi istenirdi şimdi sadece ehliyet ruhsat diyorlar gerisi merkezdeki beyinde. Ama polisin o merkeze ulaşmak için kullandığı tablet bir yabancı marka. Hepimizin elindeki akıllı telefonlara bir bakın. Bankacılık işlemlerini nasılda sorunsuz ve de en gelişmiş ülkelerden de öteye halledişimize bakın, hepsi bizdeki pırıl pırıl beyinler nedeni ile ama kullanılan araçlar hep yabancı marka.

 

Bana kızmayın bir düşünün. Bu ülkede hakiki gerçek tam anlamı ile yapılan bir ARGE sonucunda bulunmuş geliştirilmiş küresel başarı sağlamış bir ama bir tek ürün sayın lütfen. 

 

İki değil bir tane.

 

Haksız mıyım..