Waldorf Okulları

Yazar : Nilay GEZGİN
Konu : Yaşam

Anne baba olunca, insan en büyük kaygıları yaşamaya başlıyor sanırım.

Anne baba olunca, insan en büyük kaygıları yaşamaya başlıyor  sanırım. Bu kaygılar bebeğin beslenmesi, uyuması ve daha birçok konuyla başlayıp bebek büyüdükçe artarak devam ediyor, sonunda çocuğun geleceğini şekillendirmede en önemli konu olan eğitime takılıp kalıyor. Bu aşamaya kadar ebeveynler çocukları için her şeyin en iyisini araştırıp uygulamaya çalışırken konu eğitime gelince seçilebilecek alternatif pek yok. Günümüzde eğitim sistemlerinin,  çocukların farklı özelliklere sahip oldukları düşünülmeksizin, kime nasıl bir eğitim verilmesi gerektiği belirlenmeden ya da engelli, hasta, üstün yetenekli çocukların farklı gereksinimleri olabileceği göz ardı edilerek oluşturulduğu bir gerçek. Oysa, toplumun değişen ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı en çok okul denilen kurumları etkilemekte ve okulların artık sadece eğitim ve öğretim yapılan bir yer değil, gerektiğinde tedavi, sosyal destek vb. hizmetleri de sağlayan çok amaçlı ve çok boyutlu bir kurum olmak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

Giderek büyüyen eğitim sorunlarını çözmek için tüm dünyada farklı eğitim reformları gerçekleştirilmeye çalışılmakta, bu reform girişimleri de başarı ve başarısızlıkları beraberinde getirmektedir. Bu amaçla ortaya çıkmış alternatif eğitim yöntemlerinden biri de Waldorf Okulları’dır.  Eğitim sistemini “korkudan uzak eğitim, şuurlu davranış” olarak tanımlayan Waldorf okulları “insanın yüce benliği tarafından üretilen bilgi” tanımında anlamını bulan Antroposofi akımıyla desteklenmiştir. Felsefe ve doğu mistisizmi ile ilgilenen Rudolf Steiner, geliştirdiği ve Anthroposophy (insan bilgeliği) adını verdiği felsefeyle sadece akla önem veren, insanın iradi ve duygusal yanını yok sayan düşünce yapısına karşı çıktı. Steiner’e göre, akla verilen önem sayesinde insanlar birey olmuşlar fakat insanın irade ve duygusal yapısı gözardı edildiği için toplumsal ve doğal yaşamla insan arasında bir parçalanmışlık oluşmuştu. Steiner bu parçalanmışlığın kaçınılmaz olarak yıkım getireceğini öne sürüyordu. Antroposofi’nin kurucusu Steiner, kendi görüşlerini uygulamak amacıyla “Tinsel Bilim Okulu” olarak tanımladığı bir okul kurmuş ve bu okula Goetheanum adını vermiştir.

Yazının devamı