Yeni Neslin İletişimi

Konu : Yaşam

Yeni Neslin İletişimini tartışmaya başlarken de ilk konunun, İletişim’in tanımı olması gerektiği kesindir.

Yeni neslin “kimseyle konuşmadığı”, “Handan teyzeleri ile iki dakika oturmadığı”, “odasından çıkmadığı”, “elinde telefonla tıkır tıkır gömüldüğü”, vb. cümleler aslında iletişimin düşüklüğüne işaret ediyor. Yeni Neslin İletişimini tartışmaya başlarken de ilk konunun, İletişim’in tanımı olması gerektiği kesindir... Türk Dil Kurumu Büyük Sözlüğü’nün; “Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması” olarak tanımlamakta...

Yapılan tanım dahilinde görülmekte ki, iletişim olması için (iki taraf için de) aktarılması istenen bir duygu, düşünce veya bilgi olmalıdır. Diyalogları hatırlayacak olursak, tüm dünyada yaşananları anlık olarak edinebilen gencimizi “Handan teyze”sinden alabileceği bilgi çok kısıtlı olmasının yanında, aslında “Handan teyze”nin de gencimizden almak istediği bilgi bulunmamakta, sadece evin annesi çayı getirinceye kadar zaman geçirmek için “Okulun nasıl gittiği” sorulmaktadır. Bu noktada herşeyin “eskisi gibi” olmamasının en önemli nedeni de, eskiden oraya mahkum olan gencimizin artık yerinden kalkmadan dünyanın heryerinden bilgi alabiliyor, dost edinebiliyor, birlikte eğlenebiliyor olmasıdır. 

Tanımı detaylandırmaya devam edecek olursak, iletişim bir aktarım sürecidir. Tek aktarım yöntemini kelimeleri arka arkaya sıralamak zanneden bir insan grubunun iki insanın yazı diliyle sınırlı da olsa iletişim kurabileceğini reddetmesi ironiktir. İletişim çift taraflı bir aktarım sürecidir. Bu durumda aktarım yapan kişinin, gönderdiği bilgiyi karşı taraftan algılanacak şekilde aktarımını yapması (Örneğin; insan olarak konuşmanın fayda ve gerekleri arasında bulunan mimik ve jestleri kullanarak) ve muhatap kişinin anladığını kontrol etmesi ve duruma göre iletişimini çeşitlendirmesi gerekir. Eğer sadece kelimeleri kullanarak soruyor, cevabı  dinlemiyor veya sorunun anlaşıldığından bile emin olamıyorsa, dinleyenin cep telefonundan “konuştuğu”, “kendisini dinleyen” ve “kendisi ile “aynı dili” konuşan” kişilerle iletişim kurmaya çalışmasından daha doğal ne olabilir?

İletişim tanımının dışında, bir de yeni neslin özellikleri var ki, aslında başka bir yazı ile detaylandırılması gerekir. Tanımımız dahilinde değerlendirecek olursak, yeni neslin (ki son dönem dahilinde oluşan kuşak ayırımları 3 veya 4ü bulmaktadır.) kuşaklarının ortak özellikleri arasında ihtiyacı olanı (veya ihtiyacı olduğunu kabul ettiğini) aldığı, ihtiyacı olmayanı kabul etmediği bilinmektedir. Bu nedenle bilginin içeriğinin de eğer yeni nesilden bahsediyorsak ihtiyaç dahilinde olmalıdır. Bir başka deyişle, siz almak istemediği veya ihtiyaç olmayan bilgiyi veriyorsanız, karşınızdaki kişinin de, internetten “istediği” bilgiyi almaya çalışmasına kızmanız saçma olacaktır.  

Ortada ihtiyaç olmayan bir duygu veya bilginin paylaşımı varsa, bu paylaşımı iki tarafta istemiyor veya bundan faydalanmayacaksa ve daha iyi alternatifler de varsa, bu iletişim ısrarının nedenini basit bir histeri olarak bile tanımlayabiliriz. Ama bu iletişim sürdürmek istiyorsak da, parametrelerden birisini değiştirmenin çok gerekli olduğu kesin; Örneğin Handan Teyze artık okulun nasıl gittiğini sormasa veya verilen cevabı dinlese, iletişimi daha başarılı olacaktır, “O elindeki telefonu biraz bırak!”arak değil...