Altın Elma

Konu : Tarih

Elma, Rosales takımının, Rosaceae familyası, Pomoideae alt familyası, Malus cinsi.

Elma, Rosales takımının, Rosaceae familyası, Pomoideae alt familyası, Malus cinsi.  

Anna, Dorset Golden, Ein Shemer, Vistabella, Mondial Gala, Fuji, Gordon, Pettingil, Pink Lady bazı türleridir. Dünyada günümüzde 6000 kadar türü yetiştirilmekle birlikte, çok azı ticari öneme sahiptir (Fig. 1).  Elmanın ne zaman kültüre alındığı alındığı bilinmemekle birlikte, MÖ 3.binden itibaren Asya ve Avrupa’da elma yetiştiriciliği yapıldığı; Anadolu’dan Hellas, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerine yayıldığı belirtilmektedir. Günümüzde, Kuzey Amerika, Güney Afrika, Yeni Zelanda ve Avustralya’da da bol miktarda yetiştirilmektedir.     

Elma, ılıman, özellikle soğuk- ılıman iklim meyvesidir. Genellikle çok çeşitli toprak türlerinde yetişebilir ve elma ağacı kış soğuklarına karşı dirençlidir. Kış dinlenme periyodunda genç olanlar -35, -40 °C’ye, yaşlı sürgünler ise -20 °C’ye dek dayanmaktadır. Türkiye 2007 yılı üretim değeri 2.266.437 ton’dur. Dünya elma üretimi ise 64.255.520 ton’dur ve ilk sıralarda Çin, ABD, İran, Türkiye ve Fransa yer almaktadır 

 

(Fig. 2,3)

 

Antik dönemde Mezopotamya, Anadolu, Mısır, İtalya, Hellas, İspanya gibi çeşitli kültürlerde elmanın gündelik yaşantıda önemli olduğu, çeşitli törenlerde kullanıldığı; özellikle bereket,  bolluk ve aşkı simgelediği görülmektedir. Antik dönemden günümüze sembolik anlamı değişmeden gelmiştir. 

Antik Grek ve Latin mitolojisinde elmayla ilişkili mitolojik olaylar görülmektedir. Aleksandros (Paris) ile ilgili efsanede, “Üç Güzeller” ‘den söz edilmektedir. Peleus ile Thetis’in düğününe kavga tanrıçası Eris, çağrılmadığı için kızarak, ortaya üzerinde  “ en güzeli” ne yazan elmayı atar ve Zeus kimi seçeceğini bilemediği için, kararı Paris’e bırakır. Hera, Athena ve Aphrodite bu güzellik yarışmasına katılırlar ve Paris’in elmayı kendilerine vermesi karşılığında bir teklif sunarlar.  Athena, Paris’ aklı ve başarı sunarken, Hera Asia krallığını ve Aphrodite ise Spartalı Helene’nin aşkını sunar. Paris, altın elmayı Aphrodite’ye verir 

 

(Fig.4 ). 

Grek mitolojisinde, elmanın yer aldığı başka bir efsane Atalanta (Atalante) ile ilişkilidir. Arkadia ya da Boiotia bölgelerinde, Artemis’i simgeleyen bir avcı kız olan Atalanta, Kalydon domuz avına katılıp, büyük bir başarı kazanmış olmakla birlikte, Melanion tarafından yenilir. Melanion, koşuya başlamadan önce yanına üç altın elma alır ve Atalanta’yı görünce, elmalardan birini yere düşürdüğünde, her seferinde Atalante yere eğilip elmaları alınca geride kalmıştır. Melanion, yarışı kazandıktan sonra Atalante ile evlenir. Yine içinde elmanın ve evliliğin geçtiği dikkat çekmektedir 

 

(Fig. 5). 

Hesperidler efsanesinde “altın elma” dan söz edilir. Hesperdiler’in görevi, “altın elma”nın yetiştiği bahçeye bekçilik yapmaktır. Gaia’nın (Toprak Ana) Hera’ya düğün hediyesi olarak verdiği elmaları, dünyanın batı ucundaki bir bahçeye dikerler ve bekçi olarak Hesperidler ile bir ejderha koyarlar. “Altın elma” ların ölümsüzlük verdiğine inanılır ve Herakles, elmaları koparıp, ölümsüzlüğe hak kazanır

 

(Fig. 6, 7).

Yabani elmanın Anadolu’dan yayıldığı ve Mezopotamia’da yetiştirildiği bildirilmektedir. Hellas’ta ise elma, Odysseus’tan itibaren bilinmektedir. Antik dönemde birçok kültürde aşk, sevgi ve sağlığın sembolü olmuştur. MÖ 620-570’lerde yaşamış olan şair Lesboslu Sappho, şiirlerinde kızları, “glykymelon” yani “tatlı elma” ya benzetmekte ya da elma ile kıyaslamaktadır.

Kutsal kitaplarda, “insaoğlunun yaradılışı”nda geçmektedir. Adem ile Havva, yasak olan bu meyveyi yemişler ve bunun sonucunda yaratıcı tarafından cezalandırılıp, cennetten kovulup, yeryüzüne bırakılmışlardır. Kutsal kitapların çoğunda, insanlar tarafından yenilmesi yasaklanmış bir meyve olarak elmanın geçtiği söylense de,  açıkça adı verilmez.

Tevrat’ta şöyle geçer: “ Günler geçmeye başladı. Bir gün tanrının yarattığı hayvanların en hilekârı olan yılan Havva’ya yaklaşarak onu kandırmaya çalıştı. “Tanrının yemenizi yasakladığı bir meyve var mı?” diye sordu. Havva, “bahçenin bütün ağaçlarından yiyebiliriz; ama bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yerseniz ölürsünüz diye yasakladı” dedi yılana. Yılan, “kesinlikle ölmezsiniz, ondan yerseniz iyiyi ve kötüyü bilmeye başlarsınız; tanrı gibi olursunuz” diye kışkırttı. Bunun üzerine Havva, ağaca ve meyvesine tekrar baktı ve ağacın meyvelerinin cazibesini fark etti. Elini uzatarak bir tane kopardı ve ağzına götürerek ısırdı. Tadı öyle hoştu ki, yemeğe devam etti. Tadını çok beğendiği için onu Âdem’le de paylaşmak istedi ve ona da verdi. Âdem de meyveyi yedi. İkisinin de gözleri açıldı ve bedenlerinin çırılçıplak olduğunu fark ettiler”. 

Kur’an Araf Suresi,19:  - (Sonra Allah, Âdem'e hitab etti): "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz (Kuran'ı Kerim Türkçe meali, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır). 

Latince “malum”, Grekçe “melon” elma anlamındadır ( mela: elmalar).  Islah edilmiş elma “malus pumila”’dır. Roma’da “matiana”, “orbiculata”, Grekler’de “epeirotika”, “melimela” ve Sappho ile Dioscorides tarafından sözü edilen “gylykemela”  bilinmektedir.  

Elmanın yiyecek olarak çeşitli kullanımlarından çok sayıda antik yazar söz etmiştir. Kos’lu ünlü fizikçi “Tıp’ın babası” olarak anılan Hippokrates (MÖ 460-377) Regimen’de ve Epidemics VII’de pişirilmiş elmadansa, taze elma yemeyi önermemiştir. Ayrıca Hippokrates, elma sirkesinin doğal arınma, temizlenme, sağlık ve enerji kalitesi arttırmada elma sirkesinin önemini vurgulamaktadır. Aristophanes ise Mezopotamya’da olduğu gibi, taze olandansa, kuru olanı yemeyi önermiştir. Kallimakhos ve Meleager tarafından da söz edilmiştir. Theophrastus (MÖ310’larda) zamanında, Babil’de elma yetiştiriciliğinden söz edilmektedir. Arkhestratus(MÖ 350’ler) tarafından elmalar “tragemata” yani kuru meyveler ve sert kabuklu yemişler arasında sayılmaktadır. MS 2. yüzyılda (MS. 130-210) yaşamış Pergamon’lu (Bergama’lı) Galenus, elmaların çeşitlerini “ bazısı sulu, bazısı asitli ve bazısı tatlı” diye anlatmaktadır. 

 

İtalya’da ise daha küçük elmaların daha kaliteli olarak yorumlandığı dikkati çekmektedir. Romalılar’ın elmayı gündelik yaşantılarında bolca tükettikleri hem antik yazarlardan bilinmekte hem de ele geçen çeşitli duvar resimleri ve mozaiklerden anlaşılmaktadır (Fig.8). Hatta kışın kullanmak üzere, elmaları depoladıkları bilinmektedir. 

Elma, geçmişten günümüze Anadolu’da çeşitli sembolik anlamlarda kullanılmaya devam etmiştir. Türk mitolojisinde ise, bazı hayvanlar ve bitkilerin sembolik anlamlarda kullanıldığı görülür. Doğaya ait çok sayıda bitki türleri arasında elma da sayılır.  Gençlik, sağlık, bolluk ve bereketin sembolüdür. İslamiyet’in kabulünden önce Türkler’de gelinlerin başına saçılan çeşitli meyveler arasında elma da sayılmaktadır.   

Kızıl Elma, Türk mitolojisinde, Türkler ve de özellikle Oğuz Türkleri için,  ülküleri, düşleri ve amaçları simgeler. Osmanlı İmparatorluğu’nda ise,  Avrupa’da fethetmeyi istediği önemli kentleri sembolize eder ve Yeniçeri Ocağı’nın simgeler. Evliya Çelebi’nn Seyahatnamesi’nde, Kuzey Kafkasya, Bizans (İstanbul), Budin, Belgrad, Estergon, Viyana, Roma ve Köln’ü “kızıl elma” olarak saymaktadır. 

Sağlığın, sevginin, bereketin sembolü ve şifa kaynağı olarak görülen elma, Anadolu’da bazı yörelerde çocuk sahibi olmak için,  evlilik ve cenaze törenlerde, ibadet törenlerinde kullanılmıştır İnsan sağlığındaki önemi, halk arasındaki “ Günde bir elma, dert alma sözü” ile vurgulanmıştır.  

Türk Sanatı’nda bezeme elemanı olarak minyatürlerde, çinilerde, ahşap işçiliğinde, çeşme ve camiilerin bezenmesinde daha çok görülen elma motifi, halı, kilim ve çeşitli kumaşlarda bezeme elemanı olarak karşımıza çıkmaktadır. 

 

Summary

Apple is an important fruit from ancient times. History of the apple trees extend thousands of years. It was thougth that the spread of the apple tree was began from Anatolia to Hellas and Europe.  Ancient writers Homeros, Theophrastus, Callimachus, Sappho, Apicius, Hippocrates, Galenus mention apple tree and fruit. “Malum” in Latin, “melon” in Greek means apple. Apple was described in ancient Greek and Latin mythology and it sybolizes the life, sacred marriage, love, good health and abundance.  

Keywordords: archaeology, ancient, plants, apple, history.  

 

 

 

 

K a y n a k ç a

Galen, On Natural Faculties 

https://www.gutenberg.org/ebooks/43383

Hippocrates, On the Articulations, translated by Francis Adam’s Publications. 

http://classics.mit.edu/Hippocrates/artic.html

Hippocrates,  On Regimen in Acute Diseases, Translated by Francis Adam’s Publications.  

http://classics.mit.edu/Hippocrates/artic.8.8.html

http://classics.mit.edu/Hippocrates/acutedis.html

http://classics.mit.edu/Hippocrates/acutedis.html

Homeros, The Iliad, with an English Translation by A.T. Murray, Ph.D. in two volumes. Cambridge, MA., Harvard University Press; London, William Heinemann, Ltd. 1924.

http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus:text:1999.01.0134:book=1:card=1

Homeros, İlyada, Türkçesi: Azra Erhat-A. Kadir, İş Bankası Kültür Yayınları, 2016.  

Homeros, Odysseia, Türkçesi: Fulya Koçak, 2014.  

Homer. The Odyssey, with an English Translation by A.T. Murray, PH.D. in two volumes. Cambridge, MA., Harvard University Press; London, William Heinemann, Ltd. 1919.

http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus:text:1999.01.0135

 

A.Nilgün Atay,  Ersin Atay, Fatma Koyuncu, “Dünya Elma Islah Programlarına Genel Bir  Bakış”, Bahçe,  39 (1), 2010, 31-44.  

Abdullah Harmancı, “Yeni Türk Edebiyatında Kızıl Elma”,  International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 5/3, 2010, 1470-1491. 

Ahmet Emre Dağtaşoğlu, “The Motıf of Apple in Different Cultures and Its Usage in Anatolıan Folk Songs”, 169-186.  

Andrew Dalby, Food in the Ancient World from A to Z,  London, 2003. 

Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul, 1984. 

Banu Çiçek Kırzıoğlu,  “Kızılelma'nın Türklük İçin Anlamı ve Cengiz Aytmatov'un Kızıl Elma Hikayesi”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 1997, 7, 89-101. 

Cathy K. Kaufman, Cooking in Ancient Civilizations, USA, 2006. 

Deniz Karakurt, Elma : Geleneksel Bir Halk Öyküsü, Sosyal Yayınlar, Cinius Yayınevi, 2009. 

Ebru Şenocak, “Halk Anlatı ve İnanışlarında Mitolojik Bir Meyve: Nar”,  Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, Cilt: 4,Sayı: 8, 2016, 228-251. 

Esma Şimşek, “Ölümsüzlük İlacı Elma”, International Periodical For the Languages, Literature, and History of Turkish or Turkic, Vol 3/5, 2008, 193-204.  

Filiz Ölmez, “Meyve Türk Sanatları Bağlamında Elma”, Süleyman Demirel Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi, ART-E Kasım-Aralık 2012, Sayı:10, 77-102.

Gregory Nagy, Greek Hero in 24 Hours, USA, 2013. 

Gülay Mirzaoğlu-Sıvacı , “Türkülerde Mitolojik Unsurlar”,  Türkbilig, 2005/10: 34-53. 

H. Feriha Akpınarlı, Zeynep Balkanal, “ 16-18. Yüzyıllarda İstanbul’da Üretilen Kumaşlarda Bitkisel Bezemelerin İncelenmesi”,  Motif Akademi Halkbilimi Dergisi / 2012-1 (Ocak-Haziran) (Balkan Özel Sayısı-I), 179-209.

Işıl Altun, “ Türk Halk Kültüründe Elma”, Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Vol. 3/5, 2008, 262-281. 

Joe Schwarcz, Günde Bir Elma,  Çevirmen : Rana Alpöz, İstanbul, 2013. 

John Wilkins, The Boastful Chef, The Discourse of Food in Ancient Greek Comedy, Oxford, 2000. 

Kerime Üstünova, “Erzurum Düğünlerinde Elma Atma Geleneği”, Milli Folklor, 2011, 146-155. 

Özkan Daşdemir, “Alevi Bektaşi Geleneğinde Elma”, Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi The Journal of International Social Research, Cilt: 8 Sayı: 37, 8,37, 2015, 83-97. 

S. Yurteri, , F. Ölmez, “Türk Dokumalarında Ağaç Motifleri”, 38. ICANAS Kongresi 10-15 Eylül 2007-Ankara, Bildiriler - Maddi Kültür, III. Cilt, T. C. Başbakanlık Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı Ankara, 2008, 1435-1445. 

Serenat İstanbullu, “Niğde’de Elma Gelenekleri ve Bir Türkü”,  The Journal of Academic Social Science Studies,51, 2016, 295-304.