Tenhalarda Menhalarda ...

Apelasyon’umuzun içeriğine katkı yapan bizlerin yaşadığı coğrafyada ev, araba ve mülk sahibi olmanın “sosyal statü”nün de ötesinde bir yeri ve önemi vardır toplum nezdinde.

Apelasyon’umuzun içeriğine katkı yapan bizlerin yaşadığı coğrafyada ev, araba ve mülk sahibi olmanın “sosyal statü”nün de ötesinde bir yeri ve önemi vardır toplum nezdinde. Elde avuçta yoksa da haneye, evlada, yeğene araba alınır örneğin; o araba evin önünde durur yakıt masrafının altından kalkılamadığından hatta evin ihtiyaçlarında dara düşülür ama “o” yardan geçilmez.

Benzer kerametler; içilen sigara markası, cep telefonu, bilgisayar, giyim kuşam vesairede de görülebilir. 20.Yüzyıl ve özellikle iki kutuplu dünyanın ardından gelişen tabiri caizse “serbest pazar, liberal demokrasiler ve teknoloji” eksenindeki süreç, bilinen insan’ı ve toplumları kuşkusuz büyük değişikliklere uğrattı. Bu bağlamda tüketim perspektifinde baktığımızda hayatımıza giren mal ve hizmetlerin mahiyetinin gerek statü gerekse manevi bir takım olgular nezdinde tekabül ettiği noktalar, olanın çok daha derininde bir takım anlamlara gelebiliyor.

Bugün bile kapitalizm dendiğinde sanayi ve özellikle imalat sanayisi akla geliyorsa bu bir ölçüde geçmişin kültürel mirasından dolayıdır. Oysa en azından şu var ki bütün gelişmiş ülkelerde hizmet sektörü ve finans öne çıkalı on yıllar oldu. İleri merkezlerde yaratılan büyük teknolojik ilerlemelerin imalat sanayisinin geleneksel kollarında biriktiğini iddia etmek de artık kolay değil.” diyor Gündüz Fındıkçıoğlu. Son aylarda bir Uber ve Taksi kavgası aldı yürüyor malumunuz. Apelasyon, tam manası ile bir yaşam ve gastronomi portalı; burada işin meslek grubu ve toplumsal yansımaları boyutuna girmek haddimiz değil. Lakin, bu uzun girizgahta yaptığımız gibi yaşama dair yönünü ele alabiliriz diye düşünüyorum.

Şöyle ki; burada sıkça üzerine yazıp çizdiğimiz hizmet sektörünün ve hayatımıza neredeyse %99 oranında bir dinamik hali ile yön veren finansın çizdiği sınırlar içerisinde yaşadığımız gerçeğini artık aile-toplum-ülke ve Dünya olarak geç kalmadan idrak etmemiz gerekiyor. Bu durumun emek, hak ve özgürlükler noktasında pratiğini sorgulayabiliriz ama bu yoldan dönüş yok !

Uber ve Taksi kavgasının da ötesinde; tüketim temelli yaşantılarımızda ihtiyaçlarımıza en kısa en sorunsuz ve ekonomik biçimde karşılıklar aramak ve erişebildiklerimizi kalıcı kılmak yaşamlarımızın “a posteriori”si. Yani öncül kabullerimize ve alıştıklarımıza (a priori) karşın yeni düzenekte elde ettiğimiz “yeni” disiplinimiz.

Alanında Türkiye’nin önemli adlarından biri ile 6 ay kadar çalışma deneyimim oldu. Anlık gelişmeleri takip etmemiz ve hızlı aksiyon almamız gereken bir iş yaptığımızdan “yalnızca alanımızı ilgilendiren” hesapları takibe aldığım bir twitter hesabı oluşturup iş esnasında kolaçan ediyordum. Bu zatı muhterem bir gün buna rastlaması sonucunda “bu iş çocuk oyunu değil, burada olmaz twitter mwitter” dedi. Demesinin üzerinden 1 yıl geçmeden “örnek olması açısından söylüyorum” ülkemizde bir darbe girişimi oldu ve bu girişime gösterilen direnç sosyal medya (özellikle twitter) üzerinden serpildi. Tıpkı öncesindeki “Arap Baharı”nda yaşanan süreçlere benzer biçimde.

Roger Staples, Gelecek adlı makalesinde 1998’de KODAK’ta 170.000 kişinin çalıştığından ve şirketin ürettiği fotoğraf kâğıtlarının %85’ini dünya çapında satarken 2000’lerde dijital makinaların ortaya çıkması ile şirketin iflasın eşiğine gelişinden bahsediyordu. Aynı şirket 2017’de kendi kripto parasını çıkarmaya varacak bir süreçle hayata tutunabildi. Son dönemde popüler örneklerle Airbnb, dünyanın en büyük konaklama işletmesi olma yolunda ve hiç oteli yok, tıpkı önceleri bir yazılım zannedilen ve belki de dünyanın en büyük taşımacılık devi olacak olan Uber’in kendine ait bir filosunun, alibaba.com’un mağazasının olmaması gibi !

“Tüketime imkanları dahilinde katılabilmek” serbest piyasanın bir cilvesi, eğitim-sağlık-barınma-gıda’ya ise erişimin halen dünyanın bir sorunu olması ise en büyük ayıbı. Medeniyet(!)in teknoloji ve bunun 2 ayaklı olarak sermaye ile insan hayatına etkimedeki hızının, “insanın en temel hak ve özgürlükleri” noktasında oldukça yavaş olduğunu görüyoruz. Bu geçiş pasajının devamını temennilere bıraktıktan sonra “yeni”ye karşı olan dirence döner isek; birikimli sermaye ve bunun son evrede en çok beslediği alan olan teknolojinin karşısında “doğa hariç” hiçbir şeyin duramayacağını hatırlatmak gerek. İster taksici esnafı olun isterseniz bulunduğunuz alanda hocaların hocası bu akıntının karşısında durmakta ayak diretmenizin kısa vadede getirileri olsa da uzun vadede akıntıda boğulmaktan ya da akıntının bir parçası olmaktan başka seçeneğiniz bulunmuyor.

Sosyal statünüzü hali hazırda teknoloji ve finans belirliyor ancak sizin ya da başkalarının “edinimizden” çıkardıklarınız değişiyor. Hayatınızı kazandığınız yöntemler, servetinizi oluşturacak varlıklar değişiyor. Ve elbette ki; örneğin bir yerden başka bir yere gidiş biçiminiz de değişti ve değişecek.

Stephen Hawking’i anarak “Ayaklarınız altına değil, yıldızlara bakmayı unutmayın. Çalışmayı asla bırakmayın, bu size bir anlam ve amaç verir. Bunlarsız bir hayat boştur. Eğer aşkı bulacak kadar şanslıysanız, onun da olduğunu hatırlayın ve başınızdan atmayın.”

İster ekmek parası ister şanınızın göstergesi, vazgeçemediğiniz “yar” bu büyük değişimler çağında işleve sahip değilse ve de olmayacaksa “peşinden koşmak boştur şaşkın” ...

Tenhalarda menhalarda bitecektir aşkın !