Tarihçe

Bitkilerin tedavi amacıyla kullanılması insanlık tarihi kadar eski olduğu, antik kentlerin ve kalıntıların incelenmesiyle gözler önüne seriliyor. Hakkari’nin hemen güneyinde Kuzey Irak’ta Şanidar Mağarasında 1957 yılında yapılan kazılarda bulunan ve bir Şamana ait olduğu düşünülen mezarda; civanperçemi, kanarya otu, gül hatmi, peygamber çiçeği, ebegümeci ve deniz üzümü gibi bitki türlerinin bulunduğu tespit edilmiştir. Günümüzden 60 bin yıl öncesine ait mezarda bulunanlar “şimdilik” bitki insan ilişkisinin başlangıcına ait ilk veri olarak kabul edilmektedir.

Ölülerini gömmeye başlayan bir toplumda, ölen kişinin tekrar yaşama döndüğün de kullanacağı düşüncesiyle mezara konulduğu tahmin edilen bu bitkilerin, yenenler ve şifalı olanlar diye ayrılmaya başlandığının da bir göstergesi olabileceği düşünülmektedir.

Tarihte bilinen en eski reçete kalıplarından biri Hititlere aittir. 

Eski Mısır dönemine ait tıbbi papirusların bulunması Mısır tıbbı ve ilaçları hakkındaki bilgileri genişletmiştir. İlaçlar ve tedavi ile ilgili papirusların en önemlisi İ.Ö. 1550 yıllarında yazıldığı tahmin edilen Ebers Papirusudur. Bu papirüs Teb’de EL Assassaif’in mezarında bir mumyanın bacakları arasında bulunmuştur. 77 bitkisel, hayvansal ve madensel drog ve 800 den fazla reçete taşımaktadır. Reçetelerde en çok Acımarul, dağsoğanı, ardıç meyvası, banotu, çiğdem, hardal, hintyağı, incir, centiyane, keten tohumu, kişniş, mürver, nar kabuğu, pelinotu, sakız, sarısabır, soğan, tarçın, terementi ve üzümün adı geçmektedir.

Tıbbi bitkiler ile ilgili ilk yazılı kaynakların Sümerlere ve Çinlilere ait olduğu araştırmacılar tarafından belirtilmektedir. Sümerlere ait olanı tabletler şeklinde M.Ö. 4000 yılına, Çinlilere ait olanı da M.Ö. 3700 yıllarına denk geldiği belirtilmektedir. 

Mezopotamya uygarlığı döneminde kullanılan bitkisel drog miktarının 250 civarında olduğu ve bu döneme ait tabletlerdeki reçetelerde adamotu, banotu, çöpleme, eğir kökü, haşhaş, hardal, kekik, kitre, meşe mazısı, nane, nar kabuğu, rezene, safran, terementine rastlandığı görülmektedir.

Grekler döneminde 600 kadar, Arap Fas uygarlığı döneminde de 4.000 kadar tıbbi bitki kullanıldığı tahmin edilmektedir. 

Dioskorides’in ilk farmakope sayılabilecek “De Materia Medica” isimli 5 ciltlik eserinde 500 tıbbi bitkinin ve bu bitkilerden hazırlanan ilaçların kullanımı ile ilgili ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Bu bitkilerin çoğunun da Anadolu’da yetişen bitkiler olması da güzelliğidir.

Asya ile Avrupa arasında bir köprü görevi üstlenen, göç ve ticaret yollarının önemli halkası olan Anadolu; yüz yıllardır bitkisel ilaç ve baharat ticaretinde önemli rol oynamıştır.

İnsanlar başlangıçta kendi yörelerinde yetişen bitkileri tedavide kullanırlarken, ticaretin gelişmesine bağlı olarak zamanla, diğer ülkelerde kullanılan bitkiler de tedavide kullanılmaya başlamıştır.