Güllerin, Yüzü Gülenlerin Kenti “Güneykent”
Ölmeden önce yapmanız gereken 100 şeyden birisi de güllerle buluşmak, gül toplamakmış.
Ölmeden önce yapmanız gereken 100 şeyden birisi de güllerle buluşmak, gül toplamakmış. O meşhur mis kokulu güllerle, en güzel yetiştiği bölgede buluşmaksa en güzelidir herhalde.
Isparta’nın Gönen ilçesine bağlı 2082 kişilik bu şirin kasaba merkeze 40 kilometre uzaklıkta ama kokusu ve namıyla hiç mesafe tanıyacak gibi görünmüyor.
Yaklaşık 7 yıl önce yetiştiricilerin ilk başlarda pek de inanmadıkları bir gül turizmi başlamış bölgede ve yıldan yıla hızla yükselen bir ivme kazanmış.
Elini toprağa değdirmek, mis gibi gül kokan ürünleri almak isteyenlerin sıklıkla ziyaret ettiği kasabayı birçok organizasyon firması da tur planlarına dâhil etmiş.
Türkiye’nin değil artık dünyanın dört bir yanından misafirlerin geldiği kasabada haziran ayı içerisinde bir de “Gül Hasat Festivali” düzenleniyor.
Güllerin gökyüzüne güldüğü kentte Gül’e dair her şey var. Gülderen kadınlar kooperatifi, gül evi, gül yolu ve bir müzeden daha fazlası “GÜZE”...
Güneykentli’lerin en büyük şanslarından birisi de Fahretdin Gözgün gibi çalışkan, yenilikçi ve her daim üreticinin yanında olan bir başkanlarının olması. Neler yapmamış ki başkan, Japonları bile getirmiş!
Japon turistlerin yolu ilk defa 2011 yılında düşmüş Güneykent’e ve o günden beri sürekli de düşer olmuş. E düşünsenize gül karıklarının arasında hazırlanan gül kahvaltıları, gül toplama etkinlikleri, gülhane gezileri, elleri gül kokan kadınların atmayıp değerlendirdikleri, geri dönüşümle geçimlerine katkı sağladıkları sergilerin gezilmesi ve gül reçeli yapımı... Siz olsanız tekrar gelmez miydiniz?
Güneykent’i gezerken belediyeye ait 20 m2 alanda kurulu ve Türkiye’nin ilk gül müzesi olma özelliğine sahip Güze çıkıyor karşımıza. İsmi bölgede güzele güzel dememelerinden geliyor aslında. Güzele güze diyorlar yörede, e bir de müze ile uyumlu olunca “Güze” olup çıkmış buranın adı.
Güze içerisinde şerbetlikler, gül şişeleri, temsili bir gülhane ve bir de gül odası var. Nereden akıllarına gelmiş gül odası acaba derken, başkan şöyle anlatıyor hikâyesini; “Japon turistin gezinin sonunda evin içerisindeki halıdan yorgana, paspastan aynanın üzerindeki dantele kadar her bulduğu objenin fotoğrafını çektiğini fark ettik. Bir baktım ki fotoğrafını çektiği her şeyde gül motifleri işli. Fark etmeden hayatımızın her anına girivermiş gül, iyi de olmuş. Biz de müzenin içerisinde bir oda ayarladık ki, ziyaretçiler hayatımıza işlemiş güle dair aradıkları her şeyi burada bir arada bulabilsin”.
Geldik ve de bulduk açıkçası, her köşede geçmişten günümüze pek çok motifle gül var.
Gülderen Kadınlar Kooperatifi’nin hikayesini de anlatmadan geçmeyelim.
2016 yılında 40’tan fazla kadın Fahretdin başkanın da desteğiyle atıl eşyalardan yöresel bebekler, çamaşır makinesi kapaklarından saatler, birkaçı kırılıp takımı bozulan fincanlardan süs eşyaları yapmaya başlamış. Ellerine geçen her eşyayı bir şekilde tekrar kullanılabilir hale getirip ya evlerini süslüyorlar ya da ekonomilerine katkı sağlamak için satışa sunuyorlar. Hem bölgeyi ziyaret edenler tarafından hem de Antalya ve Ankara’da düzenlenen yöresel ürünler fuarında gül kokan ellerin emeği ürünler yoğun ilgi görüyor.
Yoksa siz hiç gül dermediniz mi?
Bölgeyi ziyaret ederek hem hayatınız boyunca bir kez bile olsa mutlaka yapmanız gereken bu güzel aktiviteyi yapabilir, hem de kooperatif vasıtasıyla kadınların hayatın içerisindeki devamlılığına destek verebilirsiniz.
Güneykent önümüzdeki dönemde mutlaka ajandanıza eklemeniz gereken bir köşe cennetten.
Düzenlenen turlara katılabilir veya arabanıza atlayarak yolunuza birkaç durak daha ekleyip güzel bir haftasonu geçirebilirsiniz.
Görseller:
Yazara aittir.