Kuru Üzümde Okratoksin-A Sorunu & Alınacak Tedbirler

Konu : Tarım

Üzüm, dünyada oldukça geniş alana yayılan meyve türlerinden biri olmakla birlikte ülkemizde toplam tarım alanlarının %1,83’ünü bağcılık tarımı oluşturmaktadır.

Kuru Üzüm Potansiyelimiz ve Okratoksin-A Sorunu:

 

Üzüm, dünyada oldukça geniş alana yayılan meyve türlerinden biri olmakla birlikte ülkemizde toplam tarım alanlarının %1,83’ünü bağcılık tarımı oluşturmaktadır.  Türkiye, ABD, Çin, İran, dünyanın önemli çekirdeksiz kuru üzüm üreticilerindendir. Çekirdeksiz kuru üzüm üretimi amacıyla hasat işlemleri, kuzey yarım küre ülkelerinde Ağustos-Eylül, güney yarım küre ülkelerinde ise Mart-Nisan dönemlerinde yapılmaktadır. 2017-18 yılı dünya kuru üzüm üretimi incelendiğinde bir önceki yıla göre yaklaşık %2 azaldığı ve 1,22 milyon ton civarında olduğu görülmektedir. 

Son yıllarda doğal beslenmeye olan ilginin artması nedeniyle kuru meyvelere olan talep hızla yayılmıştır. En yüksek kuru üzüm tüketimine sahip ülkeler AB ülkeleri, ABD ve Çin’dir. Dünya kuru üzüm ihracatında ilk sırada yer alan Türkiye 2017 yılında 268.977 ton ihracat karşılığında 408.3 milyon $ gelir elde etmiştir. En fazla çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı gerçekleştirilen ülke Birleşik Krallık olmuştur. Bu ülkeyi, Almanya ve Hollanda takip etmektedir. Öte yandan dış pazarda Çin, İran, Şili gibi ülkelerin her yıl artan üretim rekoltesine karşılık rekabetin artacağını da göz önünde tutmak gerekmektedir. Özellikle İran ihracatta 2. sıraya yükselmiş olup üretim maliyetleri ile fiyatları açısından Türkiye için önemli bir rakip olacağı dikkate alınmalıdır. Üretimde dünya ikincisi, ihracatta ise dünya birincisi olduğumuz ve üretimin de yüzde 80-90’ını ihraç ettiğimiz kuru üzümde mevcut ve potansiyel pazarlarımızı kaybetmemek için tarımsal ilaç kalıntısı olmayan ürün elde etme konusuna dikkat edilmelidir. Bu çerçevede üreticilerin bilinçli ilaç kullanımı ile kurutma ortamlarına özen göstermeleri gerekmektedir. Ülkemiz üzüm yetiştiriciliği açısından uygun bir ekolojiye sahip olsa da maalesef üzüm üretimi bakımından dünya standartlarını yakalayabildiğini söylemek güçtür. Bunun için de üretimde planlama, amaca yönelik dünya standartlarına uygun üretimin yapılması ve bu kapsamda istenilen kalitede üzüm üretebilmek gibi birtakım sorunlara üreticilerimizin dikkat etmesi gerekmektedir.

 

Tarımsal üretimde iyi tarım uygulamaları çerçevesinde gıda güvenliğini garanti eden uygulamaların yaygınlaştırılması son derece önemlidir. Özellikle kuru üzüm üretiminde sık karşılaşılan Okratoksin-A’nın kanserojen, genotoksik, teratojenik, immunotoksik ve nefrotoksik etkileri olması sebebiyle üretimden tüketime kadar geçen süreçte yer alan tüm uygulamalara dikkat etmek gerekmektedir. 

 

Bazı Aspergillus ve Penicillium türleri tarafından üretilen bir mikotoksin olan Okratoksinin A, B ve C olmak üzere üç farklı tipi vardır. Ancak en sık görüleni ve en toksik tipi Okratoksin-A (OTA)’ dır. Uluslararası Kanser Araştırma Dairesi (IARC), OTA’yı insanlarda kansere yol açan etmenler arasında sınıflandırmıştır (Grup 2B). Bu sebeple Avrupa Birliği’nin resmi kontrol uygulamasına ilişkin, Türkiye ve İran gibi kuru üzüm ihracatçısı ülkelerden yaptığı kuru üzüm ithalatında 01.07.2017’den itibaren OTA ile ilgili olarak %5 kontrol sıklığı uygulamasına başlanmıştır. Ayrıca AB, kuru üzümlerde Okratoksin-A içeriği 10 ppb sınır değerinde kabul etmektedir ve bu değerin üzerindeki kuru üzümlerin bu ülkelere girişine izin verilmeyeceği ifade edilmektedir. Bu bağlamda, geleneksel ihraç ürünlerimiz arasında yer alan kuru üzümün en önemli ihraç pazarımız olan Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak ihracı önem arz etmekte olup, bu sebeple ihracatta herhangi bir sorun yaşanmaması amacıyla kuru üzüm üretiminde uygulanan kültürel işlemlere dikkat edilmelidir.

“Okratoksin A” yı oluşturan küflerin ana kaynağının toprak olması nedeniyle, topraktaki küflerin üzüm tanelerine bulaşmasını azaltmak temel gerekliliktir. 

Yazının devamı