Atatürk ve Matematik
Hepimizin bildiği gibi, tarihimizin en büyük bağımsızlık mücadelesi olan Milli Mücadelemiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ayak basmasıyla başlamıştır.
“Ben öğrenim devrimde matematik konusuna çok önem vermişimdir ve bundan hayatımın çeşitli safhalarında başarı elde etmek için faydalanmış olduğumu söyleyebilirim. Onun için herkes matematik bilgisinin çok gerekli olduğuna inanmalıdır.”[1]
Mustafa Kemal Atatürk
Bir matematik dersinde öğretmeninizden şu cümleleri duyduğunuzu düşünün:
“Bir mustatîlin mesâha-i sathiyyesi, ufkî kaaidesi ile şâkulî dılısının darpıdır.” ya da “Bir müselles-i mütesâviyü’ssâkeynin kaaide-i zaviyeleri müsavidir.” ya da “Müsellesin, zaviyetan-ı dahiletan mecmu’ü 180 derece ve müselles-i mütesaviyü’l-adla, zaviyeleri birbirine müsavi müselles demektir.”
Aslında öğretmeniniz size “Bir dikdörtgenin alanı, eni ile boyunun çarpımıdır.” ya da “Bir ikizkenar üçgenin taban açıları eşittir.” ya da “Üçgenin iç açılarının toplamı 180 derecedir ve eşkenar üçgen, açıları birbirine eşit üçgen demektir.” demek istiyordur.
Hepimizin bildiği gibi, tarihimizin en büyük bağımsızlık mücadelesi olan Milli Mücadelemiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ayak basmasıyla başlamıştır. Atatürk, Türk Gençliği’ne her zaman büyük önem vermiştir. Geleceğin gençlere ait olduğunu, refah seviyesi yüksek bir ülke olabilmenin ancak gençlerle mümkün olabileceğini biliyordu. Samsun’a varış tarihini gençlere armağan ederek bunu bir kez daha göstermiştir. Bu tarih, “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanmaktadır. Bu yıl bu kutsal mücadelemizin başlangıcının 100. yılıdır.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, kurulan genç Cumhuriyetin istediği gelişmişlik düzeyine ulaşabilmesi için eğitimin ne kadar önemli olduğunun farkına varılmış, milletçe örneğine az rastlanır bir eğitim seferberliğine başlanmıştır. Atatürk’ün başöğretmenliğinde, kurulan Millet Mektepleri ile önce halkın Latin harfleriyle okuyup yazması hedeflenmiştir. Yorulmaz bir çabayla, okuma yazma oranı %8’lerden %21’lere çıkarılmıştır[2]. Yeni Türk Alfabesiyle okuyup yazma, Türk Eğitiminde önemli atılımlar yapılmasını sağlamıştır. İyi bir eğitimin, öncelikle Türk Dili’ni anlamaktan geçtiğine inanmış, Türkçe’yi Arapça ve Farsça kelimelerden kelimelerinden temizleme çalışmaları başlatmıştır. Bunun için 12 Temmuz 1932 yılında Türk Dil Kurumu’nun kurulması talimatını vermiş, kuruluşta dönemin önemli edebiyatçıları görev almıştır.
Atatürk, ileri görüşlü bir asker ve siyaset adamı olmasının yanı sıra, çok yönlü bir eğitimcidir. Dil ve tarih alanında yaptığı çalışmaların yanı sıra matematiğe olan ilgisi herkes tarafından bilinmektedir. Çocukluk yıllarımızdan itibaren, Atatürk’ün Selanik Askeri Rüştiyesi’nde kendisine “Kemal” adını veren matematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi’yle olan anısı, hepimizin hafızalarında yer etmiştir.
Bir matematik problemini ya da işlemini çözmenin ilk adımı soruyu iyi anlamaktır. Daha önceleri kullanılan Osmanlıca, Türkçe’ye uygun bir dil olmadığı, aynı zamanda Arapça ve Farsça kelimeleri bolca içerdiği için, öğrenilmesi oldukça zor bir dildi. Matematik ise soyut olarak algılanan bir ders olduğu için öğrenilmesi zor olarak kabul edilmektedir. Öğrenilmesi zor kabul edilen bir dersin anlamı bilinmeyen kelimeler içeren bir dil ile öğrenilmesi ise daha zordur. Atatürk Türkçe’nin sadeleştirilmesini, bir bilim dili de olabilmesi adına istemiştir. Kendisi de boş durmamış, matematikteki kavramları yalın Türkçe’ye çevirdiği “Geometri” kitabını yazmıştır. Bu kitap bir matematik kitabı değil, geometrinin temel kavramlarının açıklanıp Türkçeleştirildiği bir terimler sözlüğü gibidir. Bir sözlük gibi düşünülmemiştir. Bugün geometri ve matematikte Türkçe olarak kullandığımız pek çok terimi Atatürk’e borçluyuz. Türkçe’ye çevrilen bazı matematik terimleri şöyledir:
Osmanlıca |
Türkçe |
Müsavi |
Eşittir |
Mecnu |
Toplam |
Tarh |
Çıkarma |
Taksim |
Bölme |
Darb |
Çarpma |
Mustatil |
Dikdörtgen |
Müselles |
Üçgen |
Murabba |
Kare |
Muhammes |
Beşgen |
Muhit-i daire |
Daire |
Şibh-i münharif |
Yamuk |
Mahrut |
Koni |
Mesaha-i sathiyye |
Alan |
Kaide |
Taban |
Zaviye |
Açı |
Tenasüb |
Oran |
Nisbet |
Orantı |
Nısf-ı kutur |
Yarıçap |
Muhit |
Çevre |
Aşar/Aşari |
Ondalık |
Bu’ud |
Boyut |
Ufki |
Yatay |
Amud |
Dikey |
Şakuli |
Düşey |
Mukavvas |
Eğri |
Re’sen mütekabil zâviyeler |
Ters açılar |
Zâviyetân-ı mütevâfıkatân |
Yöndeş açılar |
Kaim zaviyeli müselles |
Dik üçgen |
Müselles-i mütesâviyü’l-adlâ |
Eşkenar üçgen |
Müselles-i mütesâviyü’ssâkeyn |
İkizkenar üçgen |
Dılı |
Kenar |
Menşur |
Prizma |
Müştak |
Türev |
Hattı mail |
Eğik |
Mekan |
Uzay |
Satıh |
Yüzey |
Kutur |
Çap |
Kavis |
Yay |
Mümas |
Teğet |
Faraziye |
Varsayı |
Veter |
Kiriş |
Re’s |
Köşe |
Kelimeler ve karşılıkları: www.matematiksel.org
Atatürk’ün yazdığı kitap, ilk olarak geometri öğretenlere yardımcı olması amacıyla 1937 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanmıştır. Aynı yıl Kitaptaki terim çalışmalarının sonuçlarını incelemek için Sivas Lisesi’nde derse girmiş, derse kaldırdığı öğrencinin terimleri söylemekte zorluk çektiğini görünce “Bu anlaşılmaz Arapça terimlerle bilgi verilemez” diyerek Türkçe terimlerle Pisagor Teoremi’ni anlatmıştır.
Atatürk’ün yapmış olduğu bu çalışma ülkemizdeki matematik biliminin ve derslerinin gelişimini büyük katkılar sağlamıştır.
KAYNAKLAR
[1] https://isteataturk.com/g/icerik/Ataturk-ve-Matematik/1584
[2] Maarif Vekilliği, Amerikan Heyeti Raporundan: Maarif İşleri, 1939, İstanbul Devlet Basımevi.