Özgün Bir Eğitim Deneyimi: Köy Enstitüleri

Yazar : Mehtap YILMAZ

Milli Mücadele’mizin ardından yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti için başka bir cephede mücadele başlamıştı.

Milli Mücadele’mizin ardından yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti için başka bir cephede mücadele başlamıştı. İstenilen gelişimin sağlanması için öncelikle eğitimli elemanlara ihtiyaç vardı. Ancak nüfusunun %80’i köylü olan bir ulusun, öncelikle Latin harfleriyle okuyup yazmayı öğrenmesi gerekiyordu. Harf İnkılabı’ndan sonra kurulan Millet Mektepleri sayesinde başlangıçta %8,2 olan okur yazarlık oranı, yorulmaz gayretlerle %21 lere çıkarılabilmiştir[1]. Fakat Millet Mektepleri, başlangıçta çok faydalı olsa da, köylü eğitiminde istenen faydayı sağlayamamıştır. Çünkü, yapılan inkılaplar, köylerde etkisini gösterememiş, bu nedenle köylü eğitimi için farklı arayışlara gidilmiştir. Hükümet, köylünün kalkınması gerektiğine, bunun için de öncelikle onları eğitecek insanları yetiştirmeye karar vermiştir. 

2. Mahmut zamanında Türkiye’de medreselerin yanı sıra Avrupai okulların da açılmaya başlanmasıyla, eğitimde ikilikler ve kültür çatışmaları oluşmaya başlamış,  Cumhuriyetin kurulmasına kadar olan sürede Türk eğitim sistemi, yabancı etkiler altında kalmıştır. Türkiye’deki eğitim sorunlarıyla batı ülkelerindeki eğitim sorunları arasında keskin farklılıklar olduğunu gören ilk isim İsmail Hakkı Baltacıoğlu’dur. Eğitimde “iyi” diye ortaya atılan düşüncelerin,  Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili değil, batılı ülkelerin kendi sorunlarına ait çözümler olduğunu savunmuştur. Ona göre Türk Milleti’nin ve çoğunluğu oluşturan köylünün alın teriyle elde edilen para, üretime dönük olarak değerlendirilmeliydi. Öğrenci elişleriyle bir kaç tüketim gereksinimini karşılamalı, her şeyden önce araç-gereci, kaynakları ve kendisini değerlendirmeliydi. İsmail Hakkı Tonguç ta benzer bir düşünceyle, geleneksel ezberci eğitim veren okullar yerine, iş eğitimine dayalı okullar kurmaya çalışmıştır.

İsmail Hakkı Tonguç, köylünün sorunlarını anlayan ve çözebilen aydınların ancak kendi içlerinden çıkabileceği düşüncesiyle “Köy Enstitüleri” nin kurulması yolunda ilk adımı atmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, halkı cehalet ve yoksulluktan kurtarmak, köylü eğitimine katkı sağlamak amacıyla, askerliğini çavuş ve onbaşı olarak yapmış ve okuma yazma öğrenip terhis olmuş askerlerden faydalanmayı düşünmüştür.  Bu proje için de İsmail Hakkı Tonguç’u görevlendirmiştir. Başlangıçta 85 kişi eğitime çağrılmış ve Eskişehir Çifteler’de eğitim verilmiştir. Ancak, 1 yıl sonra bu projenin de köylü eğitimi için yeterli olmadığı görülmüş, daha farklı okulların kurulmasına karar verilmiştir. 

İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olduğunda hükümeti kurma görevini Celal Bayar’a vermiş ve Hasan Ali Yücel de Milli Eğitim Bakanı olmuştur. Hasan Ali Yücel, Üniversiteler Kanunu’nun çıkarılması, Dünya Klasiklerinin Türkçe’ye çevrilmesi için bir tercüme bürosu kurulması gibi eğitime katkı sağlayacak işler yapmış bir isimdir. Ancak yaptığı en önemli iş,  Köy Enstitüleri projesindeki başarısıdır. Bir kanun tasarısı hazırlayarak, ülkedeki tarım koşullarına göre, ülkeyi 21 bölgeye ayırmıştır. Her bölgede 3-4 il bulunacak ve bunlardan özellikle tren istasyonlarına yakın olanları merkez kabul edilecekti ve bu merkezlere okullar kurulacaktı. İlkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetişip, yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışması düşüncesi temel alınarak, 17 Nisan 1940 tarihli 3803 numaralı yasa ile Köy Enstitüleri İsmet İnönü’nün desteğiyle açılmıştır. 

Çifteler-Eskişehir

1937

Kızılçullu-İzmir

1937

Kepirtepe-Trakya

1938

Gölköy-Kastamonu

1939

Akçadağ-Malatya

1940

Akpınar-Samsun

1940

Aksu-Antalya

1940

Arifiye-Kocaeli

1940

Beşikdüzü-Tarbzon

1940

Cılavuz-Kars

1940

Düziçi-Adana(Osmaniye)

1940

Gönen-Isparta

1940

Pazarören-Kayseri

1940

Savaştepe-Balıkesir

1940

Hasanoğlan-Ankara

1941

Pamukpınar-Sivas

1941

İvriz-Konya

1941

Pulur-Erzurum

1942

Dicle-Diyarbakır

1944

Ortaklar-Aydın

1944

Ernis-Van

1948

Yukarıdaki köy enstitülerinden Hasanoğlan Köy Enstitüsü  bünyesine bir de Yüksek Köy Enstitüsü eklenmiştir. Amacı, köy enstitüsü mezunlarından enstitülere öğretmen ve müfettiş yetiştirmekti.

Enstitülere tam devreli köy ilkokullarını bitirmiş akıllı ve sağlıklı köylü çocukları seçilecekti. Öğrenim süresi en az 5 yıldı ve bu okulu bitirip öğretmen olarak tayin edilenler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın göstereceği yerlerde 20 yıl çalışmaya mecbur olacaklardı. Mecburi hizmetlerini tamamlamadan ayrılanlar, devlete tazminat ödeyeceklerdi.

Köy enstitülerinde kız-erkek karma eğitim veriliyordu. Enstitü binalarının, öğretmenlerin evlerinin, atölyelerin inşaat giderleri köyün bütçesinden karşılanacak, binalar köylülerle birlikte yapılacak, öğrenciler işçi olarak çalıştırılacaktı. Bir öğretmen bir köye atandığı zaman üretim araçları, tohumlar, fidanlar, v.b.  malzemeler devlet tarafından verilecekti. 

Köy enstitülerinde 1943, 1947 ve 1953 tarihli üç öğretim programı uygulanmıştır. 1943 Öğretim Programında haftalık ders yükü 44 saatti ve dersler üç  grupta toplanmaktaydı.  Derslerin yarısı “Genel Kültür ve Meslek Dersleri”ne, dörtte biri “Teknik Dersler ve Çalışmaları”na, dörtte biri “Tarım Dersleri ve Çalışmaları”na ayrılmıştır. Genel kültür dersleri yanında ayrıca, edebiyat, resim, müzik ve spor gibi etkinlikler de yer alıyordu. 1947 Öğretim programı, derslerin öğretmen okulları programına yaklaştırıldığı, 1953 Öğretim programı ise diğer öğretmen okulları ile birleştirildiği programdır [2].

1940-1946 yılları arasında 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş, 750.000 yeni fidan dikilmiş, 1200 dönüm bağ oluşturulmuştur. Bununla birlikte, 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane ve 100 km yol yapılmıştır[3].

1946 seçimlerinde Hasan Ali Yücel’in kadro dışı kalması, İsmail Hakkı Tonguç ve arkadaşlarının görevden uzaklaştırılmasıyla Köy Enstitülerindeki iş eğitim anlayışı yavaş yavaş değiştirilmeye başlanmıştır. Zira 2. Dünya Savaşı sonlarında Stalin, Türkiye’den Kars ve Ardahan’ı ve ayrıca Boğazlarda da askeri üs istemiştir. 1947 yılında ABD Başkanı Harry Truman Sovyet tehdidine karşı bir plan hazırlamış ve plan gereğince, “komünizm tehditi” altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıştır. Tarihte bu plan “Truman Doktrini” olarak anılır. İsmet İnönü Sovyet tehlikesi karşısında ABD’den askeri destek istemiş, ABD ise bu desteği vermeye hazır olduğunu belirtmiştir. Karşılık olarak ise, Türkiye’de serbest seçimlere dayanan demokrasinin yerleştirilmesi, Milli Şeflik, 5 yıllık kalkınma planları, Köy Enstitüleri gibi Sovyetlerden esinlenilmiş uygulamaların kaldırılmasını istemiştir. 

1947 yılından sonra dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer öncülüğüne Köy Enstitülerinin temel ilkeleri yavaş yavaş zedelenmeye başlamıştır. Öğretmenler ellerindeki tüm araç gereçleri geri vermeye zorlanmış, kişisel kullanımına verilen topraklar geri alınmış, tümüyle devlet tarafından ödenen bir ücrete mahkum edilmişlerdir. Benzer okullar olduğu gerekçesiyle Yüksek Köy Enstitüsü kapatılmıştır. Enstitülerdeki okuma saatleri kaldırılarak birçok kitap yasaklı olduğu gerekçesiyle toplatılmıştır[4]. Bu sürecin sonunda Köy Enstitüleri klasik öğretmen okullarına dönüştürülmüştür.

14 Mayıs 1950 seçimleriyle Türkiye'de iktidara gelen Demokrat Parti, yoğun Amerikan yardımı sayesinde, tarımsal üretimde bir patlama sağlamış, köylüyü memnun ederek 1954 seçimlerinde oy oranını artırmıştır [5]. 1954/6234 Sayılı Yasayla Köy Enstitüleri ile öğretmen okulları birleştirilmiş, Köy Enstitülerinin adı İlk öğretmen Okulu olmuştur. Böylece, köye yönelik eğitim ve öğretim kurumlarının varlığına son verilmiş oluyordu.

Köy Enstitüleri ülkemizin eğitim sorunlarını çözmek amacıyla 1940-1954 yılları arasında hayata geçirilmiş bürük bir projeydi. Türkiye’ye özgü bu olağanüstü eğitim deneyinden faydalanılamamıştır[6]. Var olduğu süre boyunca Köy Enstitülerinde 1308 kadın ve 15.943 erkek, toplam 17.251 köy öğretmeni yetiştirilmiştir. 

 

 

KAYNAKLAR

[1] Maarif Vekilliği, Amerikan Heyeti Raporundan: Maarif İşleri, 1939, İstanbul Devlet Basımevi.

[2] Aytaç K., Köy Enstitüleri ve İsmayıl H. Baltacıoğlu’nun Değerlendirmeleri, Sosyoloji Konferansları No: 55 (2017-1) / 351-367, Kuramsal Makale/Theoretical Article DOI: 10.18368/iusoskon.328231.

 

[3]  http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/82644/can-dundar-koy-enstituleri-60-dk

[4] Kapluhan E., Atatürk Dönemi Eğitim Seferberliği ve Köy Enstitüleri, Marmara Coğrafya Dergisi  Sayı: 26, Temmuz - 2012, S. 172-194 İsta nbul – ISSN:1303-2429.

 

[5]Erhan Ç., Ortya Çıkışı ve Uygulanışıyla Marshall Planı, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/476/5519.pdf

 

[6] Kirby F. ,(2012). Türkiye’de Köy Enstitüleri, İstanbul: Tarihçi Kitabevi.