Bağcılıkta Anaç Islahının Tarihsel Gelişimi

Bağcılıkta anaç kullanımının temel nedeni, filoksera ve nematodlar gibi biyotik problemlerdi (Sanjun 2005). Bilim adamları filokseranın Kuzey Amerika’dan geldiğini fark ettikten sonra, Kuzey Amerika’da yetişen yabani asmaların filoksera ile bulaşık alanlarda zarar görmeden büyüyebildiklerini ve bunların köklerinin bir şekilde filokseraya dayanıklı olabileceğini düşündüler. Böylelikle, Avrupa bağları için hangi Kuzey Amerikan asma seleksiyonlarının uygun anaç olacağını tanımlamaya yönelik yaygın bir deneme süreci başladı (Cousin, 2005). (Şekil 2).

Şekil 2. Vitis cinsinin sınıflandırılması ve orjinleri Unwin’den).

Planchon 1873’de ABD gezisinden dönüşte, doğrudan üretimde, anaç olarak ya da her iki şekilde de kullanılabilecek bir dizi asma çeşidi önerdi. Ancak, ne yazık ki bu önerileri arasında ‘Concord’ ve ‘Clinton’ gibi bazı çeşitler serin kuzey-doğu iklimine adapte olmuş V.labrusca türüne ait ebeveynlere sahipti. Bu asmalar hemen üç önemli eksiklik gösterdiler: İlki; ‘zeytin bölgesi’ olarak bilinen Güney Fransa’nın sıcağını tolere edemediler, ikincisi; Fransa şartlarında yeterli filoksara dayanımını sağlayamadılar ve son olarak da; şarapları içilebilir değildi (Gale, 2003). 1872 ve 1873 kışlarında St. Louis (Missouri)’den, V.labrusca kökenli 700.000 asma çeliği ithal edildi. V. labruska kökenli çeşitlerin yetersiz dayanıklılığı ve V. aestivales kökenli çeşitlerin kabul edilemez aşı tutum oranları nedeniyle ilk girişimler başarısız oldu. 1888’de Sahut, üzüm üreticilerinin bir kez filoksera tarafından ve ikinci kez de ‘Concord’ hastalığı tarafından hezimete uğradığını bildirdi (Gale 2003).Yeni saf Amerikan yabani çeşitleri keşfedildi. Özellikle, V.riparia ve daha sonra V. rupestris gündeme geldi.  İlk olarak, bu çeşitlere ait çelik siparişleri Missouri ve diğer bazı eyaletlere gönderildi. Fransa ‘da bu çelikler köklendirildi ve ikinci sezonda aşılandılar. Ancak, hem dayanıklılık hem de aşı tutumu fazlasıyla varyasyon göstermekteydi. Ne yabani V. riparia, ne de V.rupestris asmaları birbirinin aynı değildi (Gale 2003). İkinci bir popüler akım Millardet’nin saf Amerikan türlerine ait tohumların doğadan toplanarak anaç yetiştirme düşüncesi etrafında toplandı (Gale 2003). Bu düşünce sonradan fidanlar arsında dayanıklılık açısından çok fazla varyasyon bulunması nedeniyle eleştiriye uğradı. Sonunda Montpellier bu sorunu, devasa saf Amerikan tür koleksiyonu içerisinden sadece kolay aşılanan, pek çok Fransız çeşidiyle rekabet edebilen ve filokseraya yüksek dayanım gösteren bireyleri seçerek çözdü. Düzinelerce bireyin arasından seçilerek çoğaltılan ve yaygınlaştırılan en iyi çeşitler ‘Riparia Gloire de Montpellier’ ve ‘Rupestris du Lot’ oldu ve her ikisi de halen dünya çapında kullanılmaktadır. 1879’da Millardet V. rupestris’in dayanıklılığını keşfetti (Galet, 1988). Ancak başlangıçta Amerikan asmaları aşılama için önerildiğinde, bunların toprak, iklim ve bitki ile olan ilişkilerine çok da önem verilmedi. Kısa süre sonra, Amerikan türlerinin başarısızlığı da filoksera konusu kadar önemli bir hale geldi ( Harry, 1996). Yeni aşılı asmaların kirece karşı çok daha az tolerant olduğu ve yüksek kireç içeren topraklarda klorosise yol açtıkları kanıtlandı. Bazı durumlarda bağ alanlarının kireçli yamaç arazilerden daha derin ve daha asidik topraklara taşınmasına neden oldu (Unwin, 1991). Gustave Foex, kireçli topraklarda tesis edilen bağlarda görülen klorosis üzerine çalışmalar yaptı (Harry,1996) ve Pierre Viala, 1887’de Cognac ve Champagne yörelerinin öldürücü topraklarına benzer topraklarda bulunan asmaları aradığı Birleşik Devletler ziyareti sonrasında soruna çözüm aradı (Viala, 1889). Viala, 5 Haziran – 8 Aralık arasında Amerika’da kaldı. İlk ziyaretinde New Jersey, Maryland, Virginia, North Carolina, New York ve Ohio eyaletlerini sonrakinde ise, Tennessee, Missouri, Yerli Bölgesi, California ve Texas’ta bulundu. Texas, Missouri ve Tennessee’de önemli bulgulara ulaştı (Gale, 2011). Bu eyaletlerde özellikle, Denison Texas’ta  M.T.V. Munson tarafından kurulmuş başarılı bir fidanlıkta dahil bazı fidanlıkları ziyaret etti. Burada Munson’un yardımıyla kuzeyde Pecos Nehri ve New Mexico sınırından başlayıp batıda, Dallas ve Austin ‘i kuzeyden güneye ve doğuda St. Antonio’yu bağlayan, Charente Bölgesi (Cognac yöresi)’ne benzer çok geniş bir kireçli alan keşfetti (Gale, 2011). Şans eseri burada, , V. cordifolia, V. cinerea, V. candicans, V. monticola ve bu türlerin arasındaki melezlemeler sonucu ortaya çıkmış pek çok melez bulunuyordu (Gale,2011). V. berlandieri, V. cordifolia, V. cinerea onun keşifleridir. Viala, V. berlandieri’yi Belton Texas’ta diğer asmaların klorosis nedeniyle çöktüğü bir toprakta serpilerek büyür bir halde buldu (Harry, 1996). V. berlandieri (aynı zamanda V. aestivalis ve V. monticola Buckley olarak ta bilinir) bilim dünyasına ilk kez 1834 yılında onu Texas’ta bulan, Belçikalı-İsviçreli botanikçi J.-L. Berlandieri tarafından tanıştırılmıştı. 1880’de bu asmanın yeni çeşit statüsüne yükselmesiyle, Planchon onu Mr. Berlandieri’ye ithaf etti (Harry, 1996). Viala bir sonraki yıl Fransa’ya geri döndü ve onunla birlikte tüm Fransız şarap endüstrisi, lezzetli Fransız Vinifera kalemlerinin, dayanıklı Amerikan Vitis labrusca anaçlarına, esasen Orta Texas’tan gelen mustang asmalarına aşılandığı yeni bir döneme girdi. Ocak 1889’da Thomas Volney Munson, Fransa’nın bağlarını ve şarapçılığını korumadaki önemli katkılarından ötürü Chevalier dv Merite Agricole of the Legion of Honor nişanıyla ödüllendirildi (Woodruff, 1998). Viala 1886’da bağcılık profesörü olduğu Montpellier’e dönüşünde, filoksera üzerine bilimsel bir saldırı başlattı. Planchon, bu hastalığı getiren Amerikan asmalarının aynı zamanda Fransız bağcılığını kurtarabileceğine dikkat çekti. Ancak asmalar, genelde hastalıklıydı ve adapte olmaları zordu. En kötüsü de, verdikleri üzümler ve şaraplar foxy aromasına sahipti. Viala ailesinden kalan iki bağı, Cournonterral ve Laverune, farklı anaçlara aşılı 400 çeşit üzerinde önemli hastalıklara dayanıklılık yönünden bir dizi deneme için kullandı. On yıllık laboratuvar ve arazi çalışmaları kesin sonuçların temelini oluşturdu ve Viala, Fransız bağlarının yeniden tesisi için ilerleme kaydetti (Harry, 1996). ‘Can salı’ olarak düşünülen V.berlandieri, aşırı zor köklenmesi nedeniyle can sıkıcı bir sürpriz yarattı (Gale, 1943). Bu nedenle yeni girişimler, V.berlandieri melezlerinin elde edilmesi üzerinde yoğunlaştı. Üç temel ıslahçı, berlandieri melezlerinin ‘raslantısal’ yaratıcısı oldu: Foex, Couderc ve Millardet. Özellikle Couderc ve Millardet, 1880’lerin başında melezlerin filoksera dayanımlarının nasıl olduğu konusundaki derin ilgileri nedeniyle amaçlı bir biçimde V.berlandieri ve diğer türleri çaprazladılar (Gale, 2011). 1888’de Couderc ve Millardet berlandieri melezlerini test etmeye başladılar (Gale, 2011). 1890’larla birlikte ikinci-generasyon melez anaçlar tipik Fransız toprakları ile daha uyumlu olarak tasarlanmış oldu (Şekil 1). İtalyan otoriteleri bu Fransız melez anaçlarını ithal etmiş olsalar da yöreye özgü farklı araziler nedeniyle başarı tam değildi. İtalyan bağcılar, özellikle Sicilya’dan Federico Poulsen, kendilerine özel anaç çeşitleri geliştirmek zorunda kaldı (Gale, 2003). Filoksera salgını İtalya’ya 1880’lerin başında, Fransa’dan on yıl kadar sonra gelmişti (Nesto ve Di Savino, 2013). Filoksera dayanımının ötesinde Sicilya’nın, kuru, tuzlu ve yüksek kireçli karakteristik topraklarına adapte olabilen anaçlara ihtiyacı vardı. Sicilya, 19. yüzyılın sonlarında ve sonraki yüzyılın başlarında, yoğun çalışmalarla bugün bile yaygın olan yeni anaçların ıslah edildiği, saygın bir laboratuvar haline geldi. 1888’de,  Marsala, Milazzo, Catania, Caltagirone, Noto ve Piazza Armerina’da şubeleri ile birlikte Palermo Kraliyet Amerikan Asma Fidanlığı kuruldu. Federico Poulsen (1861-1943) başına getirildi. 1894-1897 yılları arasında en önemli Sicilyalı anaçlarından birini elde etmeyi başardı (1896): 1103 P (Nesto ve Di Savino, 2013). 1894’de Messina’dan Antonio Ruggeri, Ragusa bölgesinde, Vittoria ve Ragusa araştıma faaliyetlerinde çalıştığı sırada bir dizi melezleme gerçekleştirdi (Nesto ve Di Savino, 2013). Vittoria ‘da en önemli melezlerinden ilkini elde etti: berlandieri x rupestris du lot n.42. 1896’da Tarım Bakanlığı’nın kendisine yöneticiliğini verdiği Milazzo’daki yerel devlet fidanlığına geçti ve 1897’de bir diğer önemli Sicilyalı anaç selekte edildi: 140Ru (Nesto ve Di Savino, 2013). Anaç ıslahı alanında çalışan diğer önemli bilim adamları da birkaç koleksiyon elde ettiler (Teleki Richter Kober seleksiyonları) (Galet, 1988). Islahçılar, V. berlandieri’yi V. rupestris ve V. riparia ile melezlediler ve kireçli topraklara uyumlu aynı zamanda kolay üretilebilen bir seri yeni anaç elde ettiler (Şekil 3). Bu türlerin melezlenmesiyle elde edilen üç gurup anaç, bugün en önemli olanlardır (Cousin, 2005). 

Şekil 3: V. berlandieri X V. riparia melezlerine ait nesiller (Guerra ve Meredith, 1995)

 

Referanslar:

 

Cousin P., 2005. Evolution, Genetics, and Breeding: Viticultural Applications of the Origins of Our Rootstocks - Grapevine Rootstocks: Current Use, Research, and Application Proceedings of the 2005 Rootstock Symposium: 1-7.

Unwin T., 1991. Wine and the Vine. An Historical Geography of Viticulture and the Wine Trade: 249-260.

Galet P., 1988. Cépages et Vignobles de France : Tome 1, Les Vignes américaines

Lachiver M., 1988. Vins, Vignes et Vignerons: Histoire des Vignobles Français, Paris: Fayard.

Pouget R., 1990. Histoire de la lutte contre le phylloxéra de la vigne en France: (1868-1895) Institut National de la Recherche Agronomique: 1-7

Viala P., 1889. Une Mission Viticole en Amèrique

Nesto B., Di Savino F., 2013. The word of Sicilian Wine. University of California Press.

Gale G., 2003. Saving the vine from Phylloxera: a never-ending battle. Wine: A Scientific Exploration. Ed Merton Sander and Roger Pinder: 70-91 

 

Gale G., 2011. Dying on the Vine: How Phylloxera Transformed Wine.

Ainsworth G.C., 1976. Introduction to the history of mycology: 160.

 

Calò A., 1992. La fillossera attraverso l’Atlantico. L’Enotecnico Novembre 1992: 71-78

Maffi L., 2010. Storia di un territorio rurale. Vigne e vini nell’Oltrepò Pavese. Geostoria del Territorio. Franco Angeli s.r.l., Milano, Italy: 102-111.

 

Sanjun G., 2005. Effect of Rootstocks on Grapevines. Kentucky State University.

 

Woodruff C.M., R.Rose P. and James W. Sansom, 1998. The hill country appellation. A Geologic Tour of SelectedVineyards and Wineries of CentralTexas: 4. 

 

Guerra B. and Meredith C. P., 1995. Comparison of Vitis Berlandieri x Vitis riparia rootstock cultivars by restriction fragment length polymorphism analysis. Vitis 34, 109-112.

Nesto B., Di Savino F., 2013. The word of Sicilian Wine. University of California Press. 36. 

 

Zavaglia C.G., Pecile M., Gardiman M., Bavaresco L., 2014. Production of propagating material of grapevine rootstock in the EU and Italy. First International Symphosium on Grapevine Roots. Rauscedo Italy 16-17 October 2014. 

 

Ferris H., Zheng L., Walker M. A., 2012 Resistance of Grape Rootstocks to Plant-parasitic Nematodes. Journal of Nematology 44(4):377–386.

 

Orjinal makale:

 

Grossi, D.,  2015. Eco-Physiological Characterization of New Grapevine Rootstocks under Drought Stress, Ph.D. Thesis  Università Degli Studi Di Milano Graduate School In Molecular Sciences And Plant, Food And Environmental Biotechnology Disaa- Department Of Agricultural And Environmental Sciences, Production, Landscape, Agroenergy Of The University Of Milan.