Hoş Gele Cemreler, Hazırlanın Cemile’ler

Değirmencinin derdi un ile benimki de bahar ile! Zemheri bitip cemreleri karşılamaya hazırlanırken Ege’de farklı telaşlardan biri olan bahar şenlikleri başlar.

Değirmencinin derdi un ile benimki de bahar ile! Zemheri bitip cemreleri karşılamaya hazırlanırken Ege’de farklı telaşlardan biri olan bahar şenlikleri başlar. 

Badem çiçeğinden, nergis festivaline, mantar ve ot festivalinden çiçek festivallerine derken her bahar yenilenip yinelenen bir furyadır sürüp gider. İç piyasayı hareketlendirmek isteyen turizmciler ve tur acenteleri, bu günlerde Ege ilçe belediyeleri ile sıkı temasa geçerler. Öyle ya; otel rezervasyonları ve destinasyon bilgileri bir an önce kesinleşmelidir ki, kamuoyuyla paylaşıp duyuru ve reklama zaman kalsın.  İş böyle olunca tüm sektör bileşenlerini hummalı bir çalışma süreci esir almış olur. 

Kara kış tası tarağı toplayıp giderayak cüce Şubatın zamansızlığına bırakır bütün bu işleri. Mart ayının kazma kürek yaktıran soğuğu Ege’de pek görülmese de, soğuk günler az da olsa kendini gösterir. Nisan ayının ilk günleriyle bir aydınlanma yaşarcasına silkelenen kış yorgunu bedenler, birden bire güneşin ısıtan ışığına vurulurlar. 

Festivaller, ışığın dansına davet çıkaran baharın canlılık sembolü can simitleridir. Hele ki ot festivalleri tüm hayatın yemyeşil fışkırdığı zamana denk geldiğinden canlanmanın a b c’si görevi üstlenirler. 

 Bölgeler arası yerli turizmin canlandığı bahar günlerinde çeşitli otlarıyla öne çıkan Ege Bölgesi, yöre insanının da sahip çıkmasıyla son derece lezzetli bir görsel şölene ev sahipliği yapar.

Coğrafi özelliğinin farkında olan Egeliler gerçekleşen festivallerde bizzat emek vermese, canla başla çalışmasa bu festival ve şenlikler böylesi ses getirmezler. Başarıları söz konusu bile olamaz. 

Hep savunduğum bir tez vardır; belediye yönetimlerinin üç beş tanınmış kişiyi davet edip yerel halktan apayrı körler sağırlar bir birini ağırlar misali gerçekleştirdiği festival ve şenliklerin devri çoktan bitti! Yerel halkı bizzat şenliğin orta yerine oturtamazsanız o şenlikten hayır gelmez. Ayşe teyze, Cemile abla, tatlıcı Orhan, balıkçı Cevat, pazarcı Musa, otçu Zeynep, defçi Kıymet hep beraber el ele verecekler, güç birliği yapacaklar ki hepsi kazansın. Kasabanın adı duyulsun, turistin ilgisi sürsün, esnafından ev hanımına, düğmecisinden dövmecisine, börekçisinden kürekçisine, lokantacısından otelcisine hepsi kazansın…  

Farklı Kıyı Ege kültürünü merak edenler gelip gördüklerinden yiyip içtiklerinden memnun kalsın, dönünce keyifle anlatsın, bu döngü herkesin memnuniyetiyle sürsün gitsin. 

Cemrelerimiz de sırasıyla gelsinler aman yolu şaşırmasınlar! Önce havaya (19 – 20 Şubat) sonra suya (26 – 27 Şubat) ve en son da toprağa (5 – 6 Mart) düşecekler, bizlere de baharı yaşamak kalacak. 

Yazının devamı