Apelasyon

Apelasyon diye bir dergi çıktı karşınıza yakın bir zamanda; belki de az önce. Belki hemen altındaki açıklaması dergi hakkında bir fikir verdi size ama hayatınızda duymamışsınız “apelasyon” kelimesini, olur ya! Sonuçta her gün kullandığımız kelimelerden biri olmaktan birkaç ışık yılı kadar uzak, ama aslında her dakika üzerine bastığımız topraklar kadar da yakın, biz ne kadar fark etmesek de öyle olduğunu.

Önce açıp bir sözlüğe bakalım, ne diyor “apelasyon” kelimesi için. Türk Dil Kurumu’nun sitesine girerseniz ilk önce, beklentinizi yüksek tutmayın derim. Size kelimenin anlamı yerine, kafası karışmış bir şekilde “Unable to Connect Database Server.Please Contact your Administrator”cevabını verebilir çünkü. Dedik ya kelime sadece size, bize yabancı değil, bütün ülkemize yabancı daha. TDK’daki hayal kırıklığından sonra pek meşhur Merriam-Webster online sözlüğüne girdiğinizde ise size şu açıklamayı sunacaktır:

“a geographical name (as of a region, village, or vineyard) under which a winegrower is authorized to identify and market wine; also : the area designated by such a name”

Özellikle de genç kuşağın bir çoğunun tezlerini ve ödevlerini yapmalarına baş yardımcı kaynak olarak kullandığın Wikipedia’ya baktığımızda ise uzuuun uzun anlatır ama özetle şunu söyler “appellation” için:

“An appellation is a legally defined and protected geographical indication used to identify where the grapes for a wine were grown”

Yeterince uzatıp canınızı sıktıysak artık gelelim Türkçe’de “apelasyon” ne demek!?


Özellikle şaraplık üzüm yetiştiriciliğinde (ama Wikipedia’da da görebileceğiniz gibi daha başka yetişen tarım ürününde de) kaliteyi kontrol altında tutmak esasından meydana çıkmış; özellikle de Fransa’daki, sonrasında İtalya, Almanya, Portekiz ve İspanya’daki uygulamalarıyla bilinen; bir kurallar bütünüdür apelasyon sistemi. Bu kurallar bütünü ne içerire gelince.

En başta hangi bölgede hangi üzüm (ya da meyve, sebze, vb.) türünün yetiştirilebileceğini belirler sistem. Yani şöyle bir hayal kuralım birlikte. Türkiye’de elma yetiştiriciliğinde apelasyon sistemi oluşturulmuş. Buna göre Amasya elması Amasya çevresinde belirlenen bölge dışında ticari olarak yetiştirilemez. Bu kadarla bittiğini sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz sevgili okur; daha yeni başlıyoruz. Apelasyon sistemi hangi bölgede hangi çeşidi yetiştireceğinizi söyledikten sonra detaya girmeye başlıyor. Bu sefer örneği üzümden verecek olursak; asmaları ne kadar sıklıkla dikmeniz gerektiğini söylüyor size. Belirtilen üzümü, belirtilen aralıkta diktim, şimdi basayım suyu da kilolarca üzüm yetiştirip satayım demenize de izin yok! Veriminize de apelasyon sistemi karar veriyor, üzümünüzde hasat dönemi ne kadar şeker olması gerektiğine de, hasadı ne zaman yapmanız gerektiğine de. Detaylar ürüne göre daha da detaylanıp, çeşitlenebiliyor tabii. Peki bunca zahmete neden giriliyor?

KALİTE!  Bir ülke ürettiği ürününün dünyaca kabul gören bir kalitede olmasını istiyorsa tabii… Neden sizce şarap denince en başta Fransa aklımıza geliyor? Hayır, bilemediniz. Şarap yüz yıllardan beri bir tek Fransa’da üretilmiyor bir kere! Tecrübe, işin bir kültüre dönüşmesi tabii ki de önemli ama yeterli değil. İşte bu noktada apelasyon devreye giriyor.

Peki bir üretici neden bu kurallara uymak zorunda ya da uymak zorunda mı? Eğer ürününün üstüne koyacağı bir “Apelasyon Bilmemnere” lafıyla herkese “Arkadaşım benim ürünüm şu kalitede işte, ne bakıyorsun hala?!” demek istiyorsa evet bu kurallara uymak zorunda. Bunun yanında “Ben kurallara kılım, kafama göre üretirim ama yine de kaliteli üretirim ürettiğimi” deme hakkına da sahip.

Neyse, nereden nereye geldik kendimizi kaptırıp! “Apelasyon neydi”den girdik, kendimizi kaybettik yine.