Apiterapi 2

Konu : Sağlık

Arı ürünleri kullanarak yapılan sağlık koruma ve tedavi amaçlı uygulamalara Apiterapi adı verildiğini önceki sayımızda belirtmiştik. Bu sayımızda arı sütü ve polen üzerinde duracağız.

Arı Sütü

Arıların ana arı ve larvalarını beslemede kullandıkları harika besin olan arı sütü normalde koşullarda 6-12 günlük işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları bir maddedir. Arı sütünün kovan içerinde kullanım amacına bağlı olarak farklı bileşimde ve dolayısıyla farklı kalitede olabilir. Kovanda en yüksek değerde arı sütü, ana arı ve ana arı larvalarının beslenmesinde kullanılır. Bu farklı besleme sonucu ana arı hastalıklara karşı direnç kazanmakta, günde kendi ağırlığının iki katı kadar yumurta üretebilmekte ve yıllarca yaşayabilmektedir. Buna karşın işçi arılar kolayca hastalanabilmekte, dişi olduğu halde döl verememekte ve üretim sezonunda 4-5 hafta yaşayabilmektedirler. Arı sütü süt beyazına yakın krem renkte olup, yapışkan, kendine has bir kokuya ve yakıcı ekşimtrak bir tada sahiptir. Arı sütünde mevcut 10 hydroxy, 2 decanoic asit insan sağlığı için birçok zararlı virüs, bakteri ve fungusa karşı geniş spektrumlu doğal antibiyotik etkisi göstermektedir. Bakteri ve virüslerin gelişmesi ve hastalık yapması, bu serbest yağ asidinde bulunan “gamma globülin” maddesinin tesiri ile önlenmektedir. Böylece çeşitli viral ve bakteriyel orijinli hastalıklara karşı vücut direnci arttırılmakta ve hastalık yapan mikroorganizmaların gelişmesine engel olunmaktadır. 

Bedensel ve zihinsel yorgunluğun giderilmesinde,

Kolestrol, lipid, trigliserid seviyelerin düşürülmesinde,

Bağışıklık sistemini desteklenmesi ve kanser ile hepatit de dahil bütün hastalılara karşı vücudun korunmasında,

Mide ve bağırsak ile ilgili ülser, vb hastalıkların iyileştirilmesinde,

Kan basıncı düzenleyici etkisi nedeniyle düşük ve yüksek tansiyonun ayarlanmasında,

Salgı sisteminin düzenlenmesinde,

Prostat tedavisinde,

Çocukların zekâ gelişimini hızlandırmada,

Yetişkinlerde unutkanlık ve erken bunama gibi sorunların giderilmesinde,

Sporcuların enerji ihtiyacını karşılamada,

Kozmetikte, cilt hastalıklarının iyileştirilmesinde,

Kansızlıkta, cinsel sorunların ve üreme ile ilgili problemlerin giderilmesinde,

Zayıflığı önlemede ve daha birçok rahatsızlıkta, 

son derece yararlı sonuçlar verir.

 

Arı Sütünün Depolanması ve Kullanımı

Arı sütü taze olarak satılabilir, işlenmeden dondurulabilir veya soğutularak diğer ürünlere karıştırılabilir ya da farklı kullanım amaçları için liyofilize edilebilir. Liyofilize arı sütü oldukça higroskopik bir tozdur. Bu ürün vakum ile dondurulmuş üründeki suyun buharlaştırılması ile elde edilir. Bu yöntem ile ürünün orijinal karakteristiği korunabilmektedir. 

Arı sütünün raf ömrü oldukça kısadır. Arı sütü kısa süreli 0oC ile 4oC arasında koyu cam kaplarda saklanabilir. En iyi depolama ev dondurucularında ulaşılabilen –17 oC’ nin altındaki depolama koşullarıdır. Ortalama depolama süresi 24 ay olarak tavsiye edilir. Saf arı sütü buzdolabında 7 günden daha fazla tutulmamalıdır. Liyofilize arı sütü ve arı sütünün temel ürünleri genel olarak oda sıcaklığında bazen birkaç yıl depolanabilir. 

 

Tüketimi

Günlük alınması gerekli doz konusunda değişik görüşler olmakla beraber kg canlı ağırlık başına 10 mg, yaklaşık günde ortalama 1 gr belirtilmiştir. Alışkanlık yapmayan, her yaşta alınabilen bir gıda olarak bilinmektedir. Arı sütünün doğal bir besin maddesi olduğunu unutulmamalıdır. Belirtilen dozların üzerinde kullanımı doktor gözetiminde yapılmalıdır. Yemekten yarım saat önce plastik veya tahta kaşıkla birlikte ağızda uzun süre tutularak alınmasında fayda vardır. Arı sütü sağlığa destek amacıyla sürekli tüketilmemeli, yılda iki kez kür şeklinde alınmalıdır. 

 

Polen

Polen çiçeklerin erkek üreme birimi olarak zengin bir besin maddesi olması yanında arının ağız salgılarını da içermesi nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Ayrıca yapısında bulunan çeşitli enzimler, koenzimler, steroitler, vitaminler, antibiyotikler, mikro elementler, karotenoitler ve flavanoitler nedeniyle doğal “ilaç konsantratı” olarak kabul edilmektedir. 

Bağışıklık sisteminin gelişiminde, organ ve sistemlerin ve bunlarla ilgili salgı sisteminin uyumlu ve verimli çalışmasını sağlamada,

Büyüme, enerji, sağlık, üreme, zihinsel ve psikolojik sorunlar açısından organizmaya büyük katkı ve yarar sağlamada,

Düzenli bir şekilde ve özellikle de arı sütü ve bal ile birlikte alındığında, herhangi bir nedene bağlı bütün halsizlik ve nekahet durumlarında organizmayı canlandırmada,

Çocuklarda büyüme, raşitizm ve diş sağlığıyla ilgili sorunlarda,

Yetişkinlerde ve özellikle kadınlarda kemik erimesiyle ilgili sorunlarda,

Karaciğerde travmatik, toksik, hepatitik veya herhangi bir etki sonucunda oluşan dejenerasyonun onarılmasında,

Kilo verme veya kilo denetimi sırsında vücut metabolizmasında anormal kilo kaybı ve anormal kilo almaya neden olan kimyasal dengesizliği düzeltilmesinde,

Bütün besinlere oranla daha emin ve hızlı bir biçimde kolesterolünün düşürülmesinde,

Kansızlık çeken ve iştahsız çocuklara, 

Özellikle tropik bölgelerdeki yetişkinlerde alyuvar sayısını normale getirmede,

Polenin insan sağlığı için en iyi belgelendiği konu kronik prostatit tedavisidir. Sağlıksız ve yaşlı görünümlü ciltlerde, besin olarak alındığı gibi çeşitli maddelerle karıştırılarak krem halinde de kullanılmakta cilde dıştan etki etmektedir.

 

Tüketimi

Günlük polen tüketimi küçük çocuklarda 2 çay kaşığından başlamak ve yaş ilerledikçe arttırmak suretiyle yetişkinlerde 20 grama kadar çıkabilir. Yetişkinler başlangıçta 4 kez birer çay kaşığı, daha sonraları ise 4 kez birer tatlı kaşığı alabilir. Polenin hava almayacak şekilde ağzı kapalı kaplarda soğukta saklanması etkinliğinin korumasında yardımcı olur. Aç karnına yemeklerde yarım saat önce ve iyice çiğnenerek tüketilmesi polenden yararlanma oranını arttırır. Tüketimde taze polen ve renkli polen tercih edilmelidir. 

Alerjik durumlarda poleni kullanmayınız veya doktor kontrollü kullanınız. Tadı değişik ve ağır kokulu polenleri kullanmayınız. Ürünleri buzdolabında ağzı kapalı olarak saklayınız. 

Arı ürünleri tıbbi tedavi yöntemlerine alternatif değildir. Doktorunuzun önerdiği tedavi programına ek olarak algılanmalı ve kullanılmalıdır.