Sakin Rotalar
Bundan sonra bu sayfalarda yol hikâyeleri ve lezzet durakları ile bir arada olacağız.
Herkese merhabalar!
Bundan sonra bu sayfalarda yol hikâyeleri ve lezzet durakları ile bir arada olacağız. Öncelikle kendimi tanıtarak başlamak istiyorum. Özgür Zümrüt ben. Yaklaşık 4 yıldır sosyal medyada @bugünbiraradayiz ismi ile blog yazıyor ve sosyal medyada içerik üretiyorum. Kişisel lezzet serüvenim anne sütü ile başlıyor. Aslen göçmen bir ailenin torunuyum ve çok renkli bir mutfağı olan bir ailem var. Babam bir satışçı ve Anadolu’nun birçok yerinde görev yaptı. Çocukluğum babamın seyahatlerinden evimize getireceği lezzetleri beklemek ve çoğu kez onunla seyahat ederek geçti. Onlarca şehir gezdim ve mutfakları ile tanıştım. Çanakkale doğumlu olmama rağmen, İstanbul, Bursa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İzmir ve en son 3 senedir İstanbul’da yaşamaktayım. Ben de babam gibi satışçı oldum ve çeşitli coğrafyalarda çalışmaktayım. Büyük bir çoğunluk gibi üç öğün yiyorum. Yıllar önce “Bir Satışçının Yemesi Gereken 101 Yer” blogunu açmış ama sürekliliğini sağlayamamıştım. 2000’li yıllar sosyal medyanın gelişimi ve hayatımızın birçok alanına girmesi ile yaşanırken ben de yıllar önceki fikrimi hayata geçirmek için sosyal medyada bir hesap yaratarak hobime devam ediyorum. Sizler için kişisel lezzet haritamı paylaşıyor ve yeni yerler keşfetmek için serüvenimi sizler ile yaşıyorum. Sosyal medya demişken bu yazıyı okuyan sayın okur, sizler sosyal medya var mısınız? Yazının sonunda mail adresimi paylaşıyor olacağım. Bana her zaman yazabilir ve eleştirilerinizi gönderebilirsiniz. İnteraktif bir yazar okur ilişkisi beni çok memnun edecektir.
Bir gün doymak için değil, lezzet için yediğimi fark ettiğimden bugüne serüvenim devam ediyor. Lezzetli bir yemek beni her zaman mutlu ediyor. Beynim o noktada serotonin hormonu salgılamaya başlıyor. Serotonin hormonu insan bedenini ve ruhsal yapısını hemen etkiler. Ruh hali, uyku, sosyal davranışlar, iştah gibi birçok durumu etkilediği gibi mutluluğumuz için önemli bir hormondur. Serotonin doğal yöntemlerle arttırılabilir; örneğin iyi bir sabah egzersizi, doğal besinlerle yaptığınız sıkı bir kahvaltı, güneşli bir gün ise güneş ışığından alacağınız D vitamini gibi bir durumda da mutluluğunuzu arttıracaktır. Bunlar benim sizler için küçük tavsiyelerim olsun. Her zaman, lezzetli bir yemek sonrasında mutlu olduğumu fark ettim. Sonrasında planlı bir lezzet serüveni yaşıyorum.
Sakin Rotalar
Bu ay sizlere içinde bulunduğum keyifli bir proje olan Sakin Rotalardan bahsetmek istiyorum. Üniversiten çok samimi arkadaşım Tolga Özpamuk'un projesi. Türkiye’nin sakin rotalarını çıkartmaya başladılar. Asfaltsız yollardan şehirlerarası yolculuklar yapıyorlar ve bu zorlu yolların ekip arkadaşları ile birlikte keyfini ve macerasını yaşıyorlar. Tolga sosyal medya ismi ile @pina_ kendisini uzun yıllardır doğaya ve doğada yaşama adamış bir insan. '99 depreminde kendisi Gemlik’te ve yardım amaçlı katıldığı arama kurtarma grupları ile doğada tek başına yaşamda kalmanın farkındalığını yaratmış keyifli bir doğa insanı. Bir gece çadırındayken ileride aile kurup, çocuk sahibi olduğumda başıma böyle bir afet gelse, onları ilkel şartlarda "nasıl ayakta tutarım"ı kendisine sorduğu günden bugüne doğada kendisini bu yönde eğiten birisi. Hiç unutmuyorum yıllar önce bana şöyle ifade etmişti: “Özgür, sen şimdi bir beyaz yakalı olarak anlattığım ilkel yaşamın başına nasıl geleceğini düşünemeyebilirsin. Senin gibi Suriye’de de beyaz yakalı olan insanlar vardı. Savaşın etkilerinden ailelerini kurtarmak için kaçtılar, göç ettiler. Birçok insan bu göç yolunda ne zorluklar yaşadı, bunu düşün” demişti. Ben de inanılmaz bir farkındalık yaratmıştı. En basitinden doğada tek başına kalan insanın neler yapması gerektiğini düşündürmüştü.
İşte o Tolga Abinin bir hayalidir Sakin Rotalar. İhtiyaç duyulduğunda bir ili diğeri ile bağlayan alternatif yollar. İhtiyaç hali, yani 1. derecede deprem kuşağında yaşayan bizlerin başımıza gelmemesini umut ettiğimiz bir ortamda nasıl alternatif yollar ile ulaşım sağlarız, bunun bir yol haritası.
Sakin Rotalar'ın 1. bölümünde Bursa'dan Kaz Dağları'na kadar bir rota ile 3 günde yolu yapmışlardı. Amaçları tüm ülkenin içinde bir rota ile şehirleri biribirine bağlamak. Aslında özünde çok eski zamanlardaki yollar var. Teknolojinin olmadığı zamanlarda insanoğlu kendi yönünü bulmak için çeşitli işaretlemeler, haritalar ile seyahat ediyordu. Yön bulma kavramı gelişmiş bir insanoğlu vardı. Teknoloji bu kasımızı ne kadar zayıflattı değil mi? Okuduğum bir kitapta insanoğlunun bağımlıkları arasında artık navigasyon uygulamalarının da olduğundan bahsediliyordu. Düşünün ki, dünyada navigasyon bağımlılıkları ölümü kazalara neden oluyor. Dikkatsizlikten bahsetmiyorum; aslında sebep, sorgulamadan navigasyona itaat. Sola dön denildiğinde uçurumdan yuvarlanan Japon tursitlerin kazasını belki okumuşsunuzdur. İşte bir posta güvercini kadar yuvasını bulma yetisi gelişmiş insanlık son yıllarda teknoloji ile bunu nasıl kaybediyor.
Yolculuğumuz bir cuma günü, İzmit Yuvacık Barajı'nın yanında başlayan yolculuğumuzda üç gün boyunca birlikte yol süreceğimiz ve soframızı paylaşacağımız ekip arkadaşlarımla tanışmakla başladık. Ekip olarak içlerinde birbirini tanıyan insanlar olsa da tek ortak noktamız takım liderimiz Tolga ve yolu sürme motivasyonumuz du başlangıçta. Yolun sonuna geldiğimizde gerçekten yolda her koşulda birbirine yardım eden bir takım ve dosttuk.
Nefis bir güneşli kış gününde Yuvacık Barajı ile start verip ilk gün konaklamamızı yapacağımız İznik Gölü kıyısındaki Müşküle Köyü'ne varmak amaçtı ve asfalt yollardan uzaklaşıp tamamen doğanın ortasına bıraktık kendimizi. Yol boyunca sonbaharın sonu, kışın ilk günlerinin tabiata vermiş olduğu renkleri zevkle izledik. Bir ara gözlerimi kapatıp hayal kurdum; gözlerimi açtığımda sanırım bulunduğum yerden çok daha uzaklardaydım. Modern dünyadan uzaktık, yanımızdaki tek modernlik araçlarımız ve kullandığımız ekipmanlarımızdı.
Birinci gün sonunda zorlu parkurlardan geçerek İznik Gölü kıyısındaki Müşküle Köyü'ne ulaştık. Gün batımını kaçırmamış olmak çok keyifliydi. Günün yorgunluğunu atmak için bol köpüklü bir bira ile sohbetimize artı bir keyif kattık. İlk olarak konaklama yapacağımız çadırlarımızı kurup, ateşimizi yaktık. Ve yemek hazırlıklarına başladık. Ateş ve kamp olunca aklımıza gelen lezzetlerin başında tabii ki kokoreç geliyor. Ekip arkadaşlarımızdan İlker özel sardırdığı süt kuzu kokoreçi keyfle pişirip İzmir usulü ekmek arası kokoreç ile günümüzü lezzetlendirdik.
İlk günün yorgunluğunun yanında ateş etrafında günü değerlendirmek, yaşanmışı ve yaşanacaklara dair umutlarımızı anlattığımz keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Sohbeti uzun uzun @sakinrotalar Youtube kanalından da dinleyebilirsiniz. Benim sakin rotalar deneyiminden aklımda kalan keyifli anlardandı.
İkinci gün sabah güne çok erken saatlerde başladık. Göl kıyısında bir sabahın keyfini çıkartmanın tam vaktiydi. Gün hedefimiz Uludağ güney cephesinde Ayı Kamp bölgesi. Ayı Kamp denmesinin nedeni bölgede mevsimine göre ayı popülasyonun yoğun olması diye söyleyebiliriz. 1.850 m rakımda, daha yüksek iltifada ciddi iklim farkı ile baş başa olduk. Daha engebeli bir arazide araç sürmemiz gerekliydi ve ciddi konsantrasyon gerekliydi diyebilirim. Sabah göl kenarında başlayan gün gece Uludağ’da tamamen doğanın göbeğinde bitirdik. Nefis bir tabiat ve tertemiz hava ile bol oksijenli bir gün geçirmenin keyfi anlatılmaz yaşanırdı.
Yine kamp ve kamp ateşi. Yine ateş başında yemeğin ustası İlker ve Hasan Abi. İlker aslında bir diş hekimi, Hasan Abi'nin de yardımı ile ikinci meslek konusunda aşçılık ve pişiriciliği hayatına alabilecek bir yeteneğe sahip. Tüm bunların yanında güveç tepside yapılan yemeğe, kaşığını sallayan bir ekip... Sofralar insanları her zaman birleştirir. Ben yemeğin ve sofranın birleştiriciliğini her zaman ön planda tutmuşumdur. İnsan doğar, yemekle hoş geldin denir; ölür, peşinden yemekle uğurlanır. Bu ritüeller birçok toplumda var. Ve aynı masada küsler, ayrımlar birleşir. Bu iki günden bende kalan doğa, tabiat ve dostluk paylaşımları oldu.
Zor günlerden, enteresan dönemlerden geçen biz insanların hayatlarının bir kısmında farklılık yaşayıp, rutin dışına çıkması gerektiğini düşünüyorum. Bu ay sizlere benim hayatımdaki farklı bir deneyimimi yazmaya çalıştım. Sakin Rotalar benim için özel bir deneyimdi. Başta Tolga Özpamuk olmak üzere, Tolga Demirci, Gökhan Bilgin, Dr. İlker Arslan’a, Dr. Deniz Tihan, Selçuk Atabekoğlu, Cem Atça’ya ve Hasan abiye çok teşekkürler. Dilerim yine bir Kırıntı Köy yolu ve keyfi paylaşırız.
Bundan sonraki aylarda sizlerle keyiflerimizi paylaşmaya devam edeceğim. Sağlıkla ve Afiyetle kalın.
info@bugunbiraradayiz.com
Görseller:
Yazara aittir, izinsiz kullanılamaz.