Haberiniz Var Mı?

2020 yılına pandemi kabusuyla uyanıp, 2021’e büyük umutlarla girdik ancak pek de hayal ettiğimiz gibi olmadı.

2020 yılına pandemi kabusuyla uyanıp, 2021’e büyük umutlarla girdik ancak pek de hayal ettiğimiz gibi olmadı. Pandeminin, aşı sayesinde önünün alınabileceğini görüyoruz fakat çok daha önemli ve hatta Türkiye için geri dönülmez bir yola girdiğimizi gösteriyor bize doğa.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)  yayınladığı uydu fotoğrafıyla Türkiyenin yer altı su kaynaklarının ciddi şekilde azaldığını gösterdi. Düzenli bir şekilde yağmur yağmazsa mahsül alımının tehlikeye girebileceğini açıkladı. Kurum tarafından paylaşılan verilere dayanılarak hazırlanan raporda; Türkiye'de özellikle yeraltı su seviyesinin düşüklüğüne vurgu yapıldı.Bu duruma, aylarca devam eden düşük yağmur ve kar yağışının sebep olduğu belirtilirken, barajlardaki su seviyesinin son 15 yılın en düşük seviyesine gerilediği kaydedildi.

Kanal İstanbul'un inatla yapılmaya çalışılmasının Marmara Denizi'ne vereceği zararlar tartışılırken, müsilajla kaplanan denizin can çekiştiği görüntüleri bizleri dehşete düşürdü. Müsilaj; sanayi ve evsel atıklarla kirletilen denizde oksijenin azalmasıyla hemen hemen tüm bitkiler ve bazı mikroorganizmalar tarafından üretilen kalın, yapışkan bir maddedir. Müsilaj, parçalanabilmek için suda çözünmüş oksijene ihtiyaç duyar. Sudaki oksijen seviyesinin dengelenebilmesi için önemli bir parametre suyun ideal sıcaklıkta olmasıdır. Ancak, küresel ısınma ve deniz sularının kirlenmesiyle (deniz kirliliğinin, bulanıklık oluşturup güneş ışınlarının daha fazla toplanıp ısı artışına sebep olması; oksidasyonu artırıp oksijen seviyesini düşürmesi gibi) beraber deniz suları ısınır ve oksijen seviyesi düşer.

Denizlerdeki müsülajın diğer canlılara etkisi şudur: yapışkan bir yapıya sahip olan müsilaj, deniz yüzeyinde yüzer hâlde olan balık yumurtalarını hapsederek yaşamalarına engel olur. Deniz içerisindeki hayvansal besini (zooplanktonu) içine hapsettiğinden larvaların beslenmelerini engeller. Deniz çayırlarının üzerini örtüp, dipteki bazı canlıların (midye, istiridye, tunikatlar gibi) ışıkla temasını kesip beslenmelerini ve solunumlarını engellediğinden canlı çeşitliliğini azaltır.

Uzmanlar bu şartlarda 90’lardaki Marmara denizine dönüşün artık imkansız olduğunu belirtiyor.

Burdur'un Yeşilova ilçesinde, ilçe merkezine 4 km uzaklıkta, ormanla kaplı tepeler, kayalık araziler ve küçük alüvyal ovalarla çevrili hafif tuzlu karstik bir göl olan Salda; kendine has bembeyaz kumlarıyla dünyada eşsiz bir gölken, bugün ülkenin dört bir yanında süren doğa talanın bir parçası haline geldi. Rant hırsıyla  yalın ayak bile girilmemesi gereken Salda'ya iş makinaları girdi. Doğasına hiçbir zarar verilmeyeceği sözleriyle  bir millet bahçesi inşa edildi. Bugün bölgeden gelen görüntülerde betona teslim edilen saldanın beyaz kumları kararmaya başladı.

Tropik fırtınalar, dolular, seller, mevsim anormallerinde sıcaklık değişillikleri, kıtlık ve bunlar gibi bir çok doğal felake, Türkiye için iklim değişikliğinin hızla gerçekleştiğinin bir göstergesi. Artık kaybedilecek tek bir dakikamız dahi yok. Ülkenin suni gündemlerle, birilerinin şatafatlı yaşamlarının devamı için saçma sapan durumlara maruz kalmasına tahammülü yok. Devletin tüm kademeleriyle hiç vakit kaybetmeksizin doğa sorunlarını çözmesi için harekete geçmesi gerek. Olan biteni deve kuşu gibi kafasını kuma gömerek izlemeyi bırakmalı. Ülkenin dört bir yanında devam eden doğa talanları durdurulmalıdır. Bu satırları yazarken, ülkeyi yönetenleden hiç umudum olmadığını da belirtmek isterim. Ancak onları bir şekilde harekete geçirmeliyiz. Onları harekete geçirmek için bizler bir şekilde harekete geçmeliyiz, yoksa bırakın torunlarımıza nasıl bir ülkeyi miras bırakacağımızı konuşmayı, şimdi bizler ne şartlarda hayatta kalacağız bunu konuşuyor olacağız.
 
Kaynaklar:
Wikipedia - Müsilaj
Görseller:
Evrensel Gazetesi
Parlamento Haber
Anka Haber Ajansı