İstihdam Niçin Önemlidir?

Eğitim sistemimiz ve gençlerdeki sermaye yetersizliği ile toplumda tarım mesleği cazibesini yitirdikçe ve ne yazık ki hem idari hem de işveren cephesinde işgücüne verilen değeri belirleyen zihniyet bu kadar yanlış olduğu sürece istihdam sorunları çözülemez.

Yazar: Dr. Mehmet Erhan Ekmen
 
Ülkemizde istihdam yeterli seviyede olmadığı için ne yazık ki, işsizlik kelimesi ile birlikte anılmaktadır. Aslında mevcut işgücü potansiyelinin iş sahibi olması anlamına gelmesi gereken bu kelime, özellikle tarımda geniş manada ise emek, sermaye ve toprak gibi üretim sürecinde rol alan tüm faktörlerle ele alınması gereken bir kavramdır. Emek ve sermaye açısından kıt kaynaklara sahip olsak da, emek açısından ciddi bir genç potansiyele sahip olduğumuz söylenebilir. Düz mantık gereği; genç olanların özellikle de teknik bilgi sahibi eğitimli kişilerin daha kolay istihdam edilmeleri gerekir. Fakat her ne hikmetse bu mantık bizde tersine işlemekte; işsizlik gençlerde daha fazla, özellikle okumuş gençler arasında çok daha fazla görülmektedir. Bu durum daldan kopan bir elmanın yerçekimi kanunlarına karşı gelerek yere düşmemesi gibi imkansız olarak bile nitelendirilebilir. Üstelik bu akıl almaz duruma ciddi anlamda eksik istihdam eşlik etmektedir. Eksik istihdam, kişinin eğitimli, yetenekli veya deneyimli olmasına rağmen daha az ücretle, vasıfsız işlerde ya da yarı zamanla çalıştırılmasıdır. Ülkemiz yaygın olarak görülen bu çalışma biçimine rağmen; bir takım çokbilmiş kişiler “gençler iş beğenmiyor” şeklinde yorumlarda bulunabilmektedirler. Yurdun her köşesinde, yılın 366 günü, haftanın 8 günü, günün 25 saati çalışma karşılığında asgari ücret, otobüs abonmanı ve yemek fişi veren bu zihniyet, sorunun temelini oluşturmaktadır.

Tarımın her alanında, her zaman, her aşamada, her türlü işgücüne ihtiyaç var. İster aile içinde olsun, ister aile dışından olsun, hane dışı işgücü ister bölgeden olsun ister bölge hatta yurt dışından gelsin mutlaka bir işgücüne hep ihtiyaç duyuluyor. İşin aslı, işgücünün doğru şekilde istihdamının tarımda birçok konunun belirleyicisi olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü üretimden hasada ve sonrasında sofraya kadar her şeyin planlandığı şekilde tam zamanında ve gerektiği gibi yapılmasında doğru istihdamın etkisi çok büyüktür veverilen bütün emeği etkilemektedir. Burada yapılan hatalar hem üretimden hem de fazla ve hatalı girdi kullanımı nedeniyle maliyetlerden sonuç olarak da gelirden büyük kayıplara neden olmaktadır. Bu nedenle tarımda israfı azaltmak için istihdamdan başlamamız gerekmektedir. 

Bu kadar önemli olmasına karşın istihdam ile ilgili konulara önem vermediğimiz açıkça ortadır. Örneğin; maliyetler içinde çoğu zaman aile işgücü hesaba bile katılmamaktadır. Dışarıdan alınan işgücünü ise en ucuza getirmek için mevsimlik tarım işçilerine yapılan üzücü muameleler ortadadır. Her lafa başlarken çok önemli olduğu söylenen teknik bilgi kullanımına yönelik teknik personelin çalıştırılmasına gelince asgari ücret bile fazla görülmektedir. Bu durumları dikkate aldığımızda tarımda işgücünün istihdamına ne kadar değer verdiğimiz görülmektedir. 

İstihdama ilişkin ekonomik ve sosyolojik kemikleşmiş sorunlar bulunmaktadır. Bunların en başında yaş ortalaması 52’ye dayanmış çiftçilerin yerine gelecek genç çiftçilerin istihdamı gelmektedir. Fakat bunun önünde sosyal statü, sosyal güvence, eğitim ve sermaye gibi başlıklar altında toplayabileceğimiz çeşitli engeller bulunmaktadır. Öncelikle toplumda tarım ile uğraşmak ve çiftçilik yapmak sosyal açıdan itibar gören bir meslek olmaktan uzaklaşmıştır. Tabiri caizse çiftçi bile kızını, çiftçiye vermemektedir. Şehirde en kötü şartlara sahip zor işler dahi çiftçiliğe tercih edilir duruma gelmiştir. Bu durum şehirler üzerinde fiziksel ve ekonomik baskıyı arttırırken, tarımsal üretimi de riske sokmaktadır. Bir diğer sorun ise; tarımda istihdam edilen başta çiftçinin kendisi olmak üzere, ne aile fertlerinin ne de mevsimlik tarım işçilerinin gerçek anlamda sosyal güvenceleri bulunmamaktadır. Gelirin tatminkar olmadığı bir sektörde zaten sosyal güvencenin lüks bir hayal olarak görülmesi maalesef çok normaldir. 

Çiftçiliğe hem itibar hem de mesleki teknik bilgi kazandırmanın en iyi yollarından biri belki de birincisi eğitimdir. Tarım meslek liselerinin tekrar açılması ama bu sefer Devletin TİGEM ve TAGEM gibi kurumlar  marifetiyle uygulamanın içinde yer alması gerekmektedir. Gerekirse kooperatiflerin de içinde yer alacakları kolej tarzında tarım özel liseleri açılmalıdır. Buralarda yetişecek öğrencilerin en önemli eğitim konuları ise kooperatifçilik olmalıdır. Sayısal olarak yeterince ve yaygın halde bulunan kooperatiflerin mevcut atıl potansiyeli bu yolla kısa sürede arzu edilen etkin seviyeye getirilebilir. Bunların devamında tarım meslek yüksekokulları ve veteriner hekimlik, gıda ve ziraat mühendisliği gibi yükseköğretim kurumları ile ilişkili olarak eğitimin ihtiyaca göre yeniden belirlenmesi ve hatta duruma göre bazı fakültelerin uygulama ve araştırma enstitülerine çevrilerek kapatılması gerekmektedir.

Burada nihai olarak ele alınabilecek son konu ise; sermayedir. Tarımda bir şeyler yapma isteği olan gençlerin karşılaştıkları en büyük engel sermayedir. İşletmenin tesisi için sabit sermaye ihtiyacından, işletmenin sürdürülebilir şekilde yürütülebilmesi işin işletme sermayesine kadar ayni ve nakdi birçok kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır. Bunlar ne yazık ki bugüne kadar olduğu gibi mikro kredilerle ya da uzman eller projesinde olduğu üzere 100 bin TL gibi minik bütçeli hibelerle gerçekleştirilemez. Burada yapılan iş ölçek ekonomisinden uzak, küçücük mikro işletmeleri bu sefer okumuş gençlere yaptırma yanlışına sebep olacaktır. Bu limitlerin ve uygulama esaslarının acilen ülke şartlarına ve yetişmiş gençlerin yüksek potansiyellerine uygun şekilde saygın bir seviye getirilerek yeniden belirlenmesi gerekmektedir. 

Sonuç olarak; bu eğitim sistemi ve gençlerdeki sermaye yetersizliği ile toplumda tarım mesleği cazibesini yitirdikçe ve ne yazık ki hem idari hem de işveren cephesinde işgücüne verilen değeri belirleyen zihniyet bu kadar yanlış olduğu sürece istihdam sorunları çözülemez. Dolayısıyla da tarımın dertleri bitmez.
 
Görseller:
  1. Mohamed Hassan, Pixabay