Çanak Çömlekten Akıllı Ambalaja

Yazar : M. Ufuk PEKER

Fazla ürünün kıtlık dönemlerine kadar saklanabilmesi gıdanın korunması ihtiyacını doğurmuştur. Ürünleri taşımak ve farklı işlemler için ise uygun kaplara sahip olmak gerekmektedir. İşte ambalajlama bu ihtiyaçtan doğmuştur.

Yazar: M. Ufuk Peker
 
Doğada yaşayan insanı medeniyet kurmaya götüren yolun alet kullanmaya başlaması olduğu hep söylenir. Ama bugün biliyoruz ki pek çok hayvan alet kullanabilmektedir. Gruplar halinde yaşayan canlıların iletişim kurduğu, işbirliği yaptığı; Avlanma, kaçma, korunma, besin kaynaklarının yerlerini bulma gibi becerileri yavrularına öğrettikleri sayısız örnekle kanıtlanmıştır. (Simon M., Dora B., 2010) O halde insanı diğer canlılardan farklı kılan soyutlama ve tasarım yeteneği olmalı... 

Yazının bulunmasından önce insanlık tarihini anlamaya çalışanların başvuracakları kaynak en dayanıklı kalıntılardır. Bu kalıntılar içerisinde en iyi korunan kalıntıların şekillendirilmiş taşlar olması tesadüf sayılmasa gerek. Buluntulardan taş devrine kadar insanın çevresindeki cisimlerden şekli itibarı ile uygun olanları seçerek alet olarak kullandığı görülür. İnsanlar taş devrinden itibaren işe yarayan cisimleri daha işe yarar hale getirmek üzere müdahalelerde bulunmaya başlar. Kaba taş devrinde taş, odun gibi cisimlerin doğal formundan daha fazla yararlanmak amacıyla küçük müdahaleler yapılır. Yontma taş devrinde ise giderek taşı dahi, daha incelikli, daha düzgün işlemeye, şekillendirmeye (keskinleştirmek, tutmayı kolaylaştırmak, bağlamak vb.) başlar. (ÖZBEK, M., 2010)

Cilalı taş devrinde (neolitik çağ) benzersiz bir gelişme olur. Artık cisimlerin doğal formuna bağlı kalınmamaktadır. Çevresindeki cisimleri ve hatta çevresini tasarlayarak değiştirmeye başlamıştır. Muhtemelen aynı dönemde insanın soyutlama yeteneğinin geliştiğini (topluluklara ortak isim vermek, kavramları aktarabilmek) söyleyebiliriz. Cilalı taş devrindeki bu değişimin insan medeniyetinin sağladığı olanaklardan kaynaklandığı sık dile getirilen bir görüştür. Oysa icatların ihtiyaçlardan kaynaklandığı bilinmektedir. Peki, insanı doğada var olmayan bir formu tasarlayıp cisimleri tasarladığı şekle uygun şekilde biçimlendirmeye iten neydi? 
 

Ürünün Fazlası

 
Neolitik çağ yalnızca insanın tasarlama becerisini, soyut tasarımdan somut çıktı (doğal formun dışında alet) elde etme düzeyine geliştiği dönemi ifade etmez. Aynı zamanda tarımsal faaliyetler de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Genel görüş insanın aletleri geliştirmesinin tarımın ortaya çıkmasını sağladığı yönünde olsa da ben böyle olmadığını düşünüyorum. Tarım insanın ihtiyaçlarının çeşitlenmesinin kaynağıdır aslında. Çeşitlenen ihtiyaçlarını doğal formdaki nesnelerden karşılayamayan insan, ortaya çıkan yeni ihtiyacı karşılayacak aletleri geliştirme yoluna gidecektir. Bu da teknolojik tasarımın kaynağındaki ihtiyacın tarımsal faaliyetlerle ortaya çıktığını gösterir.

Tarımsal faaliyetlerin neolitik çağdan öncesinde gelişmeye başladığı düşünülmektedir. İlkel hayvansal üretim etinden faydalanılan hayvan sürülerinin etçil hayvan saldırılarından ve otlak rekabetinden korunması ile başlamış olması muhtemeldir. Bitkisel üretim ise yine ürünlerinden yararlanılan bitkilerin kurak dönemde sulanması, tohumlarının çevrede yaygınlaştırılması veya göçle gidilen yerlere tohumların bilinçli olarak taşınması gibi faaliyetlerle başladığını düşünebiliriz. 

Bu şekilde hayvan ve bitkilerin çoğalmasını sağlayan insanın zaman içerisinde bunları daha kontrollü hale getirmiş olması mümkündür. Tarımsal etkinlik insanın gerçek anlamdaki ilk ekonomik etkinliğidir. Tarımsal faaliyetin sonunda ortaya çıkan fazla ürün zayi olurken, iklim nedeniyle ürün üretilemeyen dönemlerde kıtlık yaşanması ile ortaya çıkan sorunlar ise muhtemelen insanı daha da fazla zorlamış olmalı… (ÖZBEK, M., 2010)

Fazla ürünün kıtlık dönemlerine kadar saklanabilmesi gıdanın korunması ihtiyacını doğurmuştur. Öncelikle depolama, kurutma, tuzlama, pişirme, açık fermantasyon gibi basit işlemlerin farklı ürünlerin saklanmasında kullanıldığını tahmin edebiliriz. Ancak tüm bu işlemlerin yapılabilmesi için ürünleri taşımak ve farklı işlemler için uygun kaplara sahip olmakla mümkündür. Ve bunun için doğal formdaki cisimler genelde kap yapımı için uygun değildir. Bu nedenle farklı amaçlara uygun kap yapımında kullanılabilecek uygun materyal arayışının başladığını tahmin edebiliriz. 

Neolitik çağın ‘çanak çömleksiz’, ‘çanak çömlekli’ olarak iki döneme ayrılması aslında buluntularla ilgilidir. Ama aynı zamanda tarımsal faaliyetlerin insanlığın gelişimine etkisini göstermesi açısından önemlidir. Kalıntılar içerisinde günümüze kadar gelen taş devri eserleri içerisinde çanak çömlekler belirgin eserlerdir. Karbon testi için uygun materyaller genelde çanak çömleklerde bulunabilmektedir. Çanak çömleklerde bulunan gıda kalıntıları bölgede üretilen ürünleri de tespit etmemizi sağlar. Ve antropologlar için çok önemli veriler sağlar. Bulunan medeniyetin yaşadığı tarih, medeniyet seviyesi, kültürel özelliklerinin belirlenmesinde çanak çömlek kalıntılarının rolü büyüktür. 

Tarımsal üretimle tanışan uygarlıkların hızla kap kacak yapımını öğrendiğini görürüz. Bu dönemde yapılan kap kacakların çevredeki malzeme ile ilişkisi açıkça görülebilir. Örneğin sulak alanlarla komşu olan Çatalhöyük yerleşiminde örgü sepet kalıntılarına sıkça rastlanmaktadır. Hacılar höyüğünde ise az sayıda taş ve mermer kap kacağın bulunmuş olması Torosların eteğindeki bölgede kap kacak yapmaya elverişli fazla malzeme olmadığını gösterir. Yine neolitik çağın sonundan başlayarak çeşitli yerleşimlerde uzak bölgelerdeki yerleşimlerdeki buluntularla birebir eş kap kacak buluntularının ortaya çıkması tarımsal ürünlerin ticaretinde bu kapların kullanıldığını göstermektedir.

Geçmişi aydınlatan çanak çömlek aslında uygarlığın ilerlemesinde de önemli işlevler üstlenmiştir. Çanak çömlek yapılan, depolamayı ve ürünün dayanıklılığını arttırmayı sağlayan ürünler ürünün bir yerleşimden diğerine taşınabilmesini sağlamıştır. Tarımın Doğu Akdeniz bölgesinde hızla yayılmasını sağlayan toplumlar arası ilişkinin temelinde gıda ihtiyacı vardır. Ancak gıda ticaretinin bir nedeni de tarım ürünlerinin üretimi ve işlenmesi ile ilgili faaliyetlerin üretici kesimin ihtiyaçları çeşitlendirmesidir. (Kap-kacak, örtüler, ipler, deriler, tarım araç gereçleri, ham maddeler.) (Erdoğu, B., 2004)


Tarımın Zenginleştirdiği Kentler


Gıda ticaretinde kavanoz, testi, çuval, bez torba, metal kutu gibi kapların ne zaman kullanılmaya başladığına dair bir belge bulunmuyor. Ancak daha önce belirtildiği üzere Bakır Çağı (MÖ 5000-3000) olarak adlandırılan dönemlerde farklı yerleşimlerde sepet, testi ve küplerin ticarette kullanıldığına dair buluntular vardır. Aynı dönemde kent görünümündeki ilk yerleşimlere de rastlanması (Çatal Höyük, Hacılar) tesadüf sayılmamalıdır. (Mellaart, J., & Yazıcıoğlu, G. B., 2003) 

Ticaret özellikle ticaret yollarında bulunan yerleşimlerin büyümesini ve zenginleşmesini sağlar. Zenginleşme sosyal ve kültürel değişimi beraberinde getirir. Genişleyen topluluklarda dikkati çekme, statü kazanma, zenginliğini gösterme gibi kaygılar ön plana çıkmaya başlar. Bu daha incelikli ve estetik ihtiyaçların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Artık topraktan yapılan çanak çömlek üretimi de bu yeni işlevlere göre şekillenmeye başlar. Zenginleşen büyüyen şehirler de önce daha incelikli işlenmiş kap kacakların yapılmaya başlandığı görülür. Giderek kap kacak boyanmaya, daha yüksek derecelerde fırınlanmaya başlamış seramik kaplar ortaya çıkar.

Bakır çağından itibaren kaplarda kabartma, oyma, şekillendirme ve boyama ile süslemeler yapıldığı görülmektedir. Kapların hayvan figürlerine benzetilmesi soyutlamanın da gelişmesini sağlar. Örneğin ördek şekilli bir kap bu günkü ibrik ve çaydanlık türü kapların ilk örneği olarak nitelendirilebilir. Bu kapların benzerlerinin farklı bölgelerdeki kentlerde aynı dönemlerde görülmesi de bu kapların ticarette kullanıldığının kanıtıdır. Tüm bu bulgular tarım, ticaret, teknoloji ve kentleşme arasındaki ilişkilere ait ipuçlarını görmek mümkündür. (Erdoğu, B., 2004)

Zenginlik seçkinlerin ortaya çıkmasına yol açmaya başladı. Karmaşık kent yapısının sorunlarına çözüm getirmek amacıyla ortaya çıkan yönetici ve memurlarla birlikte seçkinlerin giderek kendilerini üstün (soylu) olarak nitelendirmeye başlamasıyla kentlerde sınıfsal ayrımlar ortaya çıkmaya başladı. Seçkinlerin belirleyici olduğu bu yapıda seçkinlere yönelik ürünlerin ticareti önem kazanmaya başlar.


Ambalajın Değişen İşlevleri


Artık çok uzaklardan getirilen özel ürünler (Baharat, İpek, değerli taşlar vb.) için özel ambalajlar kutu, kap, kılıf vb. tasarlandığı bir döneme girilmiştir. Bu ambalajların genel anlamda ürüne ilişkin bilgi vermediğini söylememize gerek yok. Kim bilir, belki bu süslü ambalaj örnekleri insanların hediye verirken de ambalaj paketlerinden, kutulardan yararlanmasının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu ambalajların içerik hakkında bilgi vermemesi sürpriz etkisi yaratması da bugün ki armağan kültürüne uygun düşmektedir.

Tarihte ilk etiket kullanımının çok fazla çeşit ürünü satışını yapan tüccarların ürünlerini ayırmak amacıyla kullandığını söylemek mümkündür. Ancak bunu kanıtlama olanağımız da bulunmuyor. Sanayi devrimi ile birlikte toplum yapısındaki kökten değişiklik sayesinde refah kısmen de olsa topluma yayılmaya başlar. Yine bu dönemde kitle kültürünün de ortaya çıktığı söylenebilir. Bu yeni durum tanışmayanlar arası ilişkilerin (İkincil ilişki) derinleşmeye başlamasına neden olacaktır.

Günümüzde üretici, aracı, satıcı, tüketici silsilesinde ilk üretici ile tüketicinin birbiri hakkında fikir dahi yürütmesi zordur. Tüketici aslında satıcıyı tanımayabilir veya tanışıyor olmaları ticari güven ilişkisinin oluşmasını sağlamayabilir. Bu yeni durum giderek etiketin ambalajın unsurları arasına girmesini ve ambalajın iletişim fonksiyonun ortaya çıkmasını sağlar. Artık ambalaj ürünün içeriği hakkında bilgi vermektedir.

Kitle kültürü kitlesel tüketim yani kitlelerin aynı tip tüketim yapması ile tanımlansa da bu durumun ortaya çıkması kitlesel üretime bağlıdır. Kitlesel üretim yani bir malın kitlelerin ihtiyacını karşılayacak şekilde üretimi tüketen açısından ürünün içeriğini bilme isteğini; Üreten açısından kendi ürettiği ürünün farklılaşması ve yerleşmesi ihtiyacını doğurmuştur. Ambalaj zamanla marka adı verilen kısa isim, üreticinin isim ve işareti (logo), ürünün cinsi, içeriği gibi yeni bilgilerle donanmaya başlar.  Böylece ambalaj tam bir iletişim unsuru haline gelir. Yani bilgi vermekle kalmaz aynı zamanda tanıtım ve reklam fonksiyonlarını da üstlenir. 

Ambalaj gelişen teknoloji sayesinde gıdayı fiziki şartların dışında mikrobiyolojik, kimyasal etkilerden ve sıcaklık gibi iklimsel şartlardan koruyacak şekilde gelişmiştir. Pastörizasyon, konserve, vakumlu paketleme, dondurulmuş hazır gıda gibi yöntemler, bu yöntemlere uygun ambalajlarla desteklenmektedir. (KOCAMAZ, E., 1986)


Gıda Güvenliği ve Akıllı Ambalaj 


Sanayi devrimi üçüncü ve en büyük demografik sıçrama ile sonuçlanmıştır. 1900’lerin başlarında bir milyar civarında olan nüfusun 1990’larda yedi kat artarak yedi milyar civarına çıkmıştır. Artan gıda ihtiyacı tarımsal üretimde birim alandan yüksek verim almak amacıyla yapılan uygulamaların günümüzde hem çevre hem de insan sağlığı açısından olumsuz sonuçları ortaya çıkmaya başlar.  Aynı zamanda tarım ürünlerinin gıda olarak pazara gelinceye kadar ki aşamalarla birlikte fiyatlarının aşırı yükselmesine neden olmuştur. 

Geniş kitleler ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar silsilesi (mobilya, beyaz eşya, elektronik eşya, elektronik iletişim araçları vb.) içersinde gıda harcamalarının ağırlığını düşürme eğilimi de geliştirmeye başlamıştır. Gıda harcamalarını düşürecek ucuz gıda üretimi amacıyla yoğun kimyasal kullanımı (gübre, ilaç, hormon, katkı) topraksız tarım, kafes tavukçuluğu, genetik modifikasyon (GDO) gibi yöntemlerin tarımsal üretimde kullanılmasına yol açmıştır. Toplum bu yöntemlerden kaynaklanabilecek zararları algılamaya başlamışken hileli gıdalar ve sonunda da sahte gıdalar ortaya çıkmaya başladı. 

Tüm bu durum gıda güvenliği önlemlerinin önem kazanmasına neden olmuştur. Gıda güvenliği ürünün içeriği ile ilgili ise de gıdanın içeriği, üretimi ve gıda güvenliği önlemlerine ilişkin bilgilerin tüketiciye aktarılması işlevi de ambalajlarla sağlanmaktadır. Ambalajların üzerine konulan yazı, kod ve işaretler giderek artmakta, bilinçli tüketiciler ambalajların üzerindeki bilgiler ışığında tercihlerini yapabilmektedir.

Ambalajda yer alan marka ve üretici firma bilgileri, ürün içeriğine ilişkin bilgiler, üretim bilgileri, barkod, ürün takip kodları, işletme kalite ve gıda güvenliği standartları, bu standartların logoları, varsa denetim ve belgelendirme firmasının isim ve logosu ile gibi unsurlar ambalajın gıda güvenliği işlevi ile ilgilidir. Son olarak sahte içkilerde eski içki şişelerinin kullanıldığının saptanması ile emniyetli kapak uygulaması ambalajın gıda güvenliğinde geldiği uç noktayı ifade etmektedir diye düşünürdüm.

Bugün teknolojinin hızlı gelişimi ile ortaya çıkan mikro yenilikler gıda güvenliği açısından ambalajlamayı daha da üst seviyelere doğru ivmelendirmiş görünmektedir. Akıllı ambalaj kavramı ile ifade edilen indikatör ve sensor görevi gören unsurların ambalajlardaki ısı, sıvılaşma, gaz oluşumu gibi değerler konusunda verdiği bilgiler sayesinde paket içerisindeki gıdaların kalite değerleri takip edilebilmektedir. (KOKANGÜL, G., FENERCİOĞLU, H., 2012).


Sonuç Olarak


Modern anlamda ambalajın fonksiyonlarının tarihteki ambalaj mantığı ile çok farklılaştığını görebiliriz. Geçmişte kap kacağın ana işlevi gıdaları nakliyat sırasında dış etkilerden koruma ve daha fazla ürünü taşıyabilmektir. Özellikle sıvı (Zeytinyağı, şarap vb.) ve küçük daneli (Hububat vb. tohumları) gıdaların taşınmasında ve muhafazasında ortaya çıkan sorunlar testi, küp, amfora gibi kapların kullanılması sayesinde çözülmüştür. Daha sonraki süreçte satılan ürünün fiyatı arttıkça ürünün daha süslü ambalajlara konması ile ambalaj aynı zamanda bir statü göstergesi işlevi de kazanmaya başlamış görünmektedir. 

Aslında ambalajın evrimi de ortaya çıkan ihtiyaçları karşılayacak şekilde değişmesini sağlamıştır. Bugün artık gıda ambalajından beklenen gıda güvenliğinin sağlanmasıdır. Etiketleme ve akıllı ambalaj sistemi bu ihtiyacın giderilmesine ilişkindir.

İnsan yarattığı sorunlara çözüm getirebilen bir akla sahiptir şüphesiz. Örneğin; Ambalajla ilgili en önemli sorun ambalajların pek çoğunun doğada çok uzun sürelerde çözünmesidir. Ambalajların geri dönüşüm kutularına atılması gerekirken çöp kutularının da ötesinde çevreye atılması hem kendi çevremize hem de doğaya zarar vermektedir. Bu nedenle örneğin plastiği oluşturan moleküller arasına oksijen yerleştirerek plastiği doğada çözünebilir hale getiren teknolojiler üretilmiştir.
 
İnsan nüfusu bu şekilde artmaya devam ettikçe hangi tür üretim yaparsak yapalım gıda bir sorun olmaya devam edecektir. Bu durum daha az maliyetle ve kalitesiz, sağlıklı olmayan gıda üretimini teşvik edecektir. Ayrıca bu gıdaların işlenmesinde ve ambalajlanmasında kullanılan yöntemlerin de bu gıdaların kalite değerlerine olumsuz etkileri olacaktır. Yine sağlık açısından çok sayıda ve yoğun katkı maddeleri ile GDO gibi yöntemlerin gıda üretiminde kullanılması da riskleri arttırmaya devam edecektir.

Ne kadar akıllı olursa olsun ambalajın ana işlevi ‘duygusal’dır. Gıdanın en uzun süre, en az kayıpla, kalıntıya neden olmadan korunması üzerine daha çok kafa yorulması gerekmektedir. Tabii ki izlenebilirlik ve bilgilendirme işlevlerinin de giderek önem kazanacağı açıktır. Etikette yer alacak bilgi, kod ve işaretlerin daha bilgi verici, anlaşılabilir olması hedeflenmelidir. Yine ambalajın üzerinde bulunması gereken ifadeler kadar bulunmaması gereken ifadeler de (Doğal, köy ürünü, sağlıklı vb.) dikkate alınmalıdır. Örneğin yumurtada doğal olarak selenyum bulunması gerekir. Kafes ve yoğun kümes tavukçuluğunda üretilen yumurtada ise selenyum bulunmaz. Bu tip tavukçulukta selenyum katkılı yemlerle beslenmiş hayvanların yumurtalarının piyasada ‘selenyumlu’ etiketiyle satılması organik ve free range (gezen) tavuk yumurtacılığı açısından haksız rekabettir.

Diğer önemli bir noktada etiketleme ve akıllı ambalaj ancak bilinçli tüketici açısından yararlı olmaktadır. Bir diğer deyişle ambalaj akıllı olsa da aklını kullanamayan insanlar için yararlı değildir. Hatta bazen ‘Bu ürün çok kaliteli olabilir ama ambalajı çok kaba...’ diyen insanlarla da karşılaştığımız olur (En azından ben karşılaştım). Sürekli ifade etmeye çalıştığım gibi; Gıda güvenliği açısından tüketici bilincinin geliştirilmesi en önemli konudur.

Kaynaklar:
  1. Erdoğu, B. (2004), Karşılaştırmalı Tablolara Göre Anadolu Kronolojisi. B. ERDOĞU–O. TANINDI–D. 
  2. KOCAMAZ, E. (1986). Ambalaj ve Fonksiyonları. Ambalaj Bülteni, Eylül - Ekim 2009, Sayfa 34-38
  3. Ambalaj.org
  4. KOKANGÜL, G., FENERCİOĞLU, H. (2012). Gıda Endüstrisinde Akıllı Ambalaj Kullanımı. Electronic Journal of Food Technologies, 7(2), 31-43.
  5. MELLAART, J., YAZICIOĞLU, G. B. (2003). Çatalhöyük: Anadolu'da bir neolitik kent. YKY.
  6. S. M., & Biro, D. (2010). Experimental identification of social learning in wild animals. Learning & Behavior, 38(3), 265-283; https://bit.ly/3yTIFgB
  7. ÖZBEK M. (2010), 50 Soruda İnsanın Tarihöncesi Evrimi, Bilim ve Gelecek Kitaplığı, 1. Baskı, İstanbul,