Güneydoğu'da İklim ve Tarım

Konu : Tarım

Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi için bölgenin mevcut kaynaklarının, fırsatlarının ve kısıtlarının analiz edilmesi suretiyle kalkınma ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bölge potansiyelinin optimal düzeyde kullanılmasına yönelik amaç ve stratejiler geliştirerek bölgeye uygun tarımsal program ve proje alanları oluşturulmalıdır.

Yazar: Sima Oral*
 
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin fiziki yapısına bakacak olursak toprakların genelde düzlüklerden meydana geldiğini görürüz. Bölgenin orta bölümleri ova görünümündedir. Düz olan bölgeyi Kollubaba Doruğu'nda 1957 m. yüksekliğe ulaşan Karacadağ ile 1500 metreyi aşan Midyat-Mardin eşiği engebelendirir. Karacadağ ile Mardin-Midyat eşiği Diyarbakır Havzası ile Şanlıurfa Platosu'nu birbirinden ayırır. Şanlıurfa Platosu ile Suriye sınırı arasında Harran Ovası yer alır. Fırat Vadisi'nin batısında Gaziantep Platosu uzanır. Güneydoğuda tarımın çok verimli  olduğu başlıca  illeri Gaziantep, Siirt, Diyarbakır ve Şanlıurfa illeridir.

Ekonomik yönden ülkemizde önemli bir konuma sahip olan güneydoğu topraklarında, ormanlık alan ülke geneline göre ortalamanın altında bulunmaktadır.T ürkiyede %13.5 olan ormanlık alan güneydoğuda sadece %8 oranındadır. Bunda tabii ki yağışların etkisi çok fazla diyebiliriz. Sade bir örtü dokusuna sahip olan güneydoğu çoğunluk olarak çayır ve çimenlerden oluşur. Bu da doğuda hayvancılığın neden yaygın olduğunu gösterir. Tabii son yıllarda çayır ve çimenlik alanlarının azaldığını ve bu bölgelerin ekilebilir hale getirildiğini  de söylemeliyiz. Ama tarıma çevrilen alanların hepsi elverişli olamıyor.

Doğuda tarım deyince akıllara gelen ilk şey kuru tahıllardır. Buğday, arpa, baklagiller gibi ürünler güneydoğunun %24.5'luk alanını kapsamaktadır. Doğuda kuru tahılların daha fazla olmasının sebebi elbette ki su kaynaklarının ülke genelinden daha az olmasıdır. Bu nedenle doğal şartlardan ötürü bölgede suya çok az ihtiyaç duyan bitkiler yetiştirilir. Çünkü çiftçi tarlasında her zaman bol verimli ürün ister.
     
Bölgenin topoğrafik yapısına bakacak olursak bölge yüksekliği fazla olmayan platolar ve ovalarla kaplıdır. Bölgenin doğu ve batı tarafı az da olsa farklı özelliklere sahiptir. Karacadağ volkanik kütlesinin doğusunda kalan kısım daha engebellidir. Bu alanın güneyinde Mardin eşiği yer alır. Bölgenin özellikle "verimli ay" olarak isimlendirilen ve içinden İpek Yolu da geçen Gaziantep, Diyarbakır ve Mardin illeri arasında kalan bölüm, kuzeydoğu ve doğudaki arazilere göre daha yumuşak bir topoğrafyaya sahiptir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi topraklarının çoğunu "kırmızı kahverengi topraklar" ve "kahverengi toprak" grupları oluşturmaktadır. Yaz aylarında kurak geçen havalar, kışları yağışlı ve ılıktır. Akdeniz iklimi ile karşılaştırıldığında kışlar daha soğuk, yazlar ise daha sıcak geçmektedir. Aşırı sıcaklar buğday, arpa gibi tahılların yanmasına neden olmaktadır .Ve bu da "Kuraklıktan olumsuz yönde etkilenen Güneydoğu Anadolu bölgesindeki çifçiler destek bekliyor. Tarım alanlarının yüzde 80'nin kuruduğu bölgede çiftçiye dönüm bazlı destek verilmesi talep ediliyor." gibi haberlere sebep olabiliyor. Güneydoğuda beklenenin aksine çifçi topraktan umduğunu alamıyor. Çünkü doğuda çiftçiler makineleşmeye, ilaçlama  ve bir ziraat mühendisine ihtiyaç duymuyor. Bu da çifçinin yanlış yöntemlerle verimsiz ürünler yetiştirmesine neden oluyor. Bu yüzden çiftçi bilinçlenmelidir. Bu da  gazete, televizyon, dergi, makale gibi platformlarda makineleşme, ilaçlama konusunda her türlü teknolojik yeniliklerden bahsedilerek  bu bilgiler çiftçiye empoze edilmelidir.
 
Güneydoğu Anadolu Bölgesi tarımda kimyasalların en az kullanıldığı bölgelerimizin başında gelir. Ürünlerin büyük çoğunluğu bölgeye has olup ekolojik olarak yetiştirilmektedir. Güney Doğu Anadolu Bölgesi toprağın çok az işlendiği, birçok alanda çiftlik gübresinin kullanıldığı ve kimyasalların neredeyse hiç kullanılmadığı alanlarla kaplıdır. Kimyasallar ile yüksek oranda verimlilk sağlanılıyor olsa bile son derece önemli insan, hayvan, bitki ve çevre sağlığı riskleri oluşturabilmektedir. Bölgede, Türkiye ortalamasına göre daha az miktarlarda tarım ilacı kullanılıyor olması insan ve çevre sağlığı açıısndan olumlu gibi gözükse de tarım ilaçlarında uygulayan kişinin yapmış olduğu küçük ölçekteki uygulama hataları durumu dezavantaja çevirebilmektedir.

Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi için bölgenin mevcut kaynaklarının (doğal, fiziki sermaye, işgücü ve finans kaynakları), fırsatlarının ve kısıtlarının analiz edilmesi suretiyle kalkınma ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bölge potansiyelinin optimal düzeyde kullanılmasına yönelik amaç ve stratejiler geliştirerek bölgeye uygun tarımsal program ve proje alanları oluşturulmalıdır. Bu amaç için tarımsal üretim, pazarlama, eğitim-yayım, çevre ve doğal kaynakları koruma ile yatırımlar üzerinde doğrudan veya dolaylı etkisi bulunan kamu kurum/kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve diğer kuruluşlarla yakın işbirliği ve bilgi alışverişi yapılmalıdır.
 
Görseller:
Yazara aittir.
 
Not:
*Sima Oral, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü 1. sınıf öğrencisi olarak eğitim hayatına devam etmektedir.