Zeytinyağı İhracatını Yeniden Ele Alalım Mı?
Yazar :
Zeytindostu Derneği
Dergi : 2022 02 / Sayı: 99
Pandeminin bize hatırlattığı sağlıklı yaşam kavramının en önemli bileşeni beslenme… Zeytinyağı, sağlık beslenme denince akla gelen ilk gıdalardan biri olması nedeniyle tüm dünyada önemli bir ürün. Ülkemizin dış ticaret yapısını gözden geçirdiğimizde ihracat gelirlerinin artmasının ülkemizde yaratacağı refah artışı da hedeflenen bir durum. Pandemi vesilesiyle “Zeytinyağı ihracatını yeniden ele alalım mı?” sorusunu sormamız da bu yüzden
Yazar: Seçil Tireli
Pandeminin bize hatırlattığı sağlıklı yaşam kavramının en önemli bileşeni beslenme… Zeytinyağı, sağlık beslenme denince akla gelen ilk gıdalardan biri olması nedeniyle tüm dünyada önemli bir ürün. Ülkemizin dış ticaret yapısını gözden geçirdiğimizde ihracat gelirlerinin artmasının ülkemizde yaratacağı refah artışı da hedeflenen bir durum. Pandemi vesilesiyle “Zeytinyağı ihracatını yeniden ele alalım mı?” sorusunu sormamız da bu yüzden…
Beslenme içinde natürel sızma zeytinyağına yer verilmesinin kardiyovasküler hastalıklar, alzheimer, diyabet, bazı kanser türleri ve otoimmun hastalıklar konusunda olumlu etkilerine yönelik pek çok bilimsel araştırma yayınlanıyor. Öte yandan uzmanlar, bu olumlu etkilerin ortaya çıkabilmesi için zeytinyağının içindeki sağlık bileşenlerinin (yağ asitleri, vitaminler, polifenoller vb.) mümkün olan en yüksek düzeyde korunması gerektiğini belirtiyorlar. Ne yazık ki bu bileşenler o kadar narin bir yapıda ki sıcaklık, hava ve su ile temas, yabancı madde, çevre kokusu ve ışık söz konusu bileşenlere kolaylıkla zarar verebiliyor. Dolayısıyla bu bileşenleri, ağaçtaki her bir zeytin tanesinin yağ haline getirilerek nihai tüketicinin damağına değdiği ana kadar olan tüm süreç boyunca, korumak zeytinyağı üretimine özgü, özel bir lojistik planlamayı da zorunlu kılıyor.
Ülkemizde köylerden kentlere göç kalkınmanın bir parçası haline gelirken bu durum geçimini sadece zeytincilik ile sağlayan nüfusun miktarını da azalttı. Buna rağmen hala Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde önemli sayıda ailenin geçimine zeytin ve zeytinyağından elde edilen gelirin kısmen katkıda bulunduğunu görüyoruz. Öte yandan, bu ailelerin “Zeytinden para kazanamıyoruz” sözlerini de sık sık duyuyoruz. Bu sözler zeytin çiftçilerinin harcadıkları emek ve yaptıkları harcamalarla karşılaştırıldığında, elde ettikleri gelire ilişkin memnuniyetsizliklerini de açıkça ortaya koyuyor. Hatta bu memnuniyetsizliğin, ülkemizde tarımsal alanların parçalı yapıda olmasının getirdiği anlaşmazlıklarla birleştiğinde bakımsız, yıllarca meyve vermeyen hastalıklı zeytinlikler nedeniyle rekolte düşüşü gibi ikincil sonuçlar ortaya çıkarması da olası…
Ülkemizde zeytincilik sektörüne baktığımızda;
- Özellikle 2006 yılından itibaren verilen desteklerle ülkemizde zeytin ağacı sayısında önemli artış kaydedildiğini,
- Zeytin ağacının anavatanı olan toprakların (yukarı Mezopotamya) bir bölümü ülkemiz sınırları içinde yer almakla birlikte, yurtdışındaki tüketicilerin ülkemizde zeytin yetiştiriciliği yapıldığını nadiren duyduğunu,
- Hem sofralık zeytin hem de zeytinyağının, ülkemiz gastronomi kültürü içinde önemli bir yer teşkil ettiğini,
- Üreticinin yaptığı harcamaları karşılayabileceği ve üretimini sürdürülebilir kılabileceği düzeydeki bir piyasa fiyatı ile ürününü satmakta zorlandığını,
- Yurt içindeki tüketicinin bir bölümünün zeytinyağını, diğer yağlara göre fiyatının yüksek olması nedeniyle satın almaktan imtina ettiğini; bir bölümünün ise “tadı ağır olur” önyargısı (yoğun kusurlar taşıyan zeytinyağından bahsedildiğini tahmin ediyorum) ile yemeklerinde kullanmaktan çekindiğini,
- Ülkemiz zeytinliklerinin yüksek eğimli arazilerde bulunduğunu, bu durumun hasat ve bakım maliyetleri açısından yüksek giderler yarattığını,
- Yüksek gider ve düşük katma değer nedeniyle zeytinliklerin bakımsız kalabildiğini, bu bakımsızlığın ülke potansiyelinin altında ürün elde edilmesine neden olduğunu ve ne yazık ki bu iki durumun negatif bir kısırdöngü haline geldiğini,
- Her geçen gün zeytinyağının içindeki fenolik bileşenlerin sağlık için faydasını ortaya çıkaran yeni bir araştırmanın yayınlandığını,
- Kusursuz zeytinyağı üretimini hedefleyen küçük üreticilerin sayısının giderek arttığını,
- Zeytindostu Derneği başta olmak üzere zeytinyağında hem üreticiyi, hem de tüketiciyi bilgilendirmeyi hedefleyen sivil toplum hareketlerinin ve gönüllülerin daha etkin olduğunu
görüyoruz.
Dünyada zeytincilik sektörüne baktığımızda ise;
- Zeytin ağacından elde edilen en bilinen ürünün zeytinyağı olduğunu, ülkemizin aksine sofralık zeytinin öğünün ana bileşeni olarak diğer ülkelerde yaygın olarak tüketilmediğini,
- İspanya’nın makineli hasada uygun konumlandırılmış zeytinlikleri ve geniş taç oluşturmayan çeşitleri ile dünyanın en büyük zeytin ve zeytinyağı üreticisi olduğunu,
- İtalya’nın ikinci büyük üretici olmakla birlikte gurme sektördeki gücü sayesinde dünya zeytincilik sektöründe en çok gelir elde eden ülke olduğunu,
- Yunanistan’ın üçüncü büyük üretici olduğunu; öte yandan kişi başına düşen yıllık zeytinyağı tüketiminin yüksekliği nedeniyle ürettiğinin nerdeyse tamamını iç piyasada tükettiğini, bu nedenle dünya zeytinyağı ihracatında aktif rol almadığını, (Öte yandan, Yunanistan’ı ziyaret eden turistlere “Yunan Zeytinyağı” sloganıyla yapılan satışın, iç piyasa satışı olarak göründüğünü ve azımsanmayacak miktarda olabileceğini de göz önünde bulundurmakta fayda var.)
- Ülkemizin üretim miktarı açısından dünyada dördüncü sırada olduğunu,
- Suriye, Tunus, Fas, Cezayir, Portekiz, Arjantin, Ürdün, İsrail ve Şili’nin diğer üreticiler olduğunu,
- ABD, Avustralya, Çin gibi geniş arazilere sahip ülkelerin İspanya modelini örnek alarak sık dikilmiş, makineli hasada uygun zeytinlikler oluşturmaya başladığını,
- Ülkemizde iç piyasada kişi başına düşen zeytinyağı tüketim miktarının ilk üç sırayı paylaşan ülkelere (İspanya, İtalya, Yunanistan) göre çok daha az olduğunu,
- Çoğunluğunu dökme olarak ihraç ettiğimiz zeytinyağının üreticimizin gelir beklentilerini karşılamaktan uzak fiyatlarla ihraç edildiğini,
- Küçük ambalajlarda ve katma değeri yüksek şekilde ihraç ettiğimiz zeytinyağının toplam zeytinyağı ihracatımız içerisinde çok az bir yer teşkil ettiğini,
- Dünya piyasalarında, markalaşma ve imaj açısından İtalya ile üretim miktarı açısından İspanya ile rekabet etmemizin kısa vadede mümkün olamayacağını
görmekteyiz.
Bütün bu tespitler doğrultusunda ülkemizin zeytinyağı ihracatında cevaplanması gereken temel sorular şu şekilde ortaya çıkmaktadır:
- Türk zeytinyağı uluslararası piyasalarda nasıl yer alabilir?
- Ülkemizde zeytincilikte kalite anlayışı nasıl geliştirilir?
- Üreticinin “zeytinyağından para kazanamıyorum ki ağaçlarıma bakayım” şeklinde ifade etmeye çalıştığı kısırdöngü nasıl kırılır?
- Ülkemizin gastronomi kültürü ve turizm anlayışı içinde zeytinyağının yeri geliştirilebilir mi?
- Zeytinyağı öncelikle yurt içinde ardından da yurt dışında gıda takviyesi olarak kullanım ve önleyici tıp anlayışına dercedilebilir mi?
Bu sorulara verilebilecek cevapların “zeytinyağına katma değer kazandırmak” ve “kalite” temalarında kesiştiğini gözlemliyoruz. Akademisyenlerin ve butik üreticilerin ülkemiz zeytinyağına dünya piyasasında nasıl katma değer kazandırılacağına dair görüşleri ise:
- Mutfak kültüründe zeytinyağı olmayan, ancak sağlık için günde 1 kaşık natürel sızma zeytinyağı tüketebilecek olan tüketiciye,
- Sağlık bileşenleri açısından yüksek değerlere sahip,
- Kusursuz,
- Küçük cam şişelerde,Gıda takviyesi satılan yerlerde pazarlanan,
“sağlık için zeytinyağı” temasında birleşiyor.
Elbette ki dünyanın henüz yeterince tanımadığı, sağlık için faydaları son 15 yıldır bilimsel araştırmalarla ispatlanmaya başlamış böyle özel nitelikli bir ürünün ihracatı için ticari ortamın oluşturulması, gerek yurt içinde, gerekse yurtdışında başarılı şekilde pazarlanması hem tıp, eczacılık, ziraat mühendisliği, gıda mühendisliği ve kimya alanlarında interdisipliner bir çalışma anlayışı; hem de üniversiteler, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı arasında işbirliği oluşturulmasını gerekli kılıyor.
İnsanların sağlıklı yaşam arzularını giderek daha açık bir şekilde dile getirdikleri ortam, besin takviyesi olarak tüketilen ürünlerin kolaylıkla alıcı bulabildikleri bir pazarı da beraberinde getiriyor. Ülkemizin de dünya çapındaki bu pazardan pay alabilmesinin yolu, katma değeri yüksek ürünler pazarlamaktan geçiyor. Zeytindostu Derneği Bilimsel Danışma Kurulu üyesi Doç. Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA, ülkemizin 200.000 tona yaklaşan zeytinyağı üretiminin sadece %10’u olan 20.000 ton (yaklaşık 20.000.000 litre) zeytinyağının kusursuz üretim süreçleri içinde, yukarıda belirtildiği gibi katma değerli bir ürün olarak ihraç edilmesi halinde 2.000.000.000 (iki milyar) Avro ihracat geliri elde edilebileceğini belirtiyor. İhracattan elde edilen bu gelirin az basamaklı bir yapı içerisinde zeytin çiftçisinin gelirlerini artırmasını, böylece üreticinin zeytin ağaçlarına daha çok bakım vermesini umabiliriz.
Sonuç ve Değerlendirme
Ülkemizde ihracatın artırılması için hem kamu kurumları, hem de özel sektör pek çok çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmaları kalite odaklı kurguladığımızda hem ülkemiz tüketicilerine, hem de dünyaya katma değer yaratan bir ürün sunabiliriz. İç piyasaya uzanan olumlu etkileri nedeniyle katma değeri yüksek zeytinyağı ihracatının, tedarik zincirinin tüm halkalarını memnun edeceği umuluyor.
Öte yandan yukarıda yer verilen önerilerin, hayata geçmesi halinde; ilk etapta iç piyasada zeytinyağı fiyatlarının yükselebileceği dolayısıyla mevcut dökme zeytinyağı ihracatçılarının iç piyasadan yüksek fiyata zeytinyağı temin etmek zorunda kalarak İtalya ve İspanya karşısında rekabet güçlerinin düşebileceği gibi konularda tedirginlik yaşamaları gayet doğaldır. Söz konusu paydaşlar tarafından zeytinyağı ihracatındaki anlayış değişimine yöneltilebilecek engellemelerin kamu otoriteleri tarafından süreç tasarımında dikkate alınmasının önemli olduğu düşünülmektedir.
Kaynaklar:
- KİTAPLAR:
- Zeytinyağı - Prof. Dr. Fahrettin GÖĞÜŞ, Doç. Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA, Prof. Dr. Semih ÖTLEŞ
- Olive: A Global History - Fabrizia LANZA
- Olive Oil and Health - José L. QUILES, Joules L. Quiles, M. Carmen Ramírez
- Zeytinlikten Sofraya Zeytinyağının Hikayesi - Zeynep DELEN NİRCAN, Richard BLATCHLY, Patricia O’HARA
- RAPORLAR:
- TÜBİTAK TÜSSİDE/GTHB BİTKİSEL ÜRETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ - Zeytin ve Zeytinyağı Sektörü
- Ulusal Kümelenme Stratejisi Raporu, 25 Kasım 2015
- ULUSAL ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI KONSEYİ- 2020/2021 Üretim Sezonu Sofralık Zeytin ve Zeytinyağı Rekoltesi Ulusal Resmi Tespit Heyeti Raporu, 15 Ekim 2020-İZMİR
- TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI - TARIMSAL EKONOMİ VE POLİTİKA GELİŞTİRME ENSTİTÜSÜ - Tarım Ürünleri Piyasaları, Zeytinyağı Raporu, Ocak 2021
- DERGİLER:
- Türk Zeytinyağı Sektöründe Kalite Sorununun SWOT Analiziyle Değerlendirilmesi - Muzaffer Kerem SAVRAN, Nevin DEMİRBAŞ – (http://dergipark.gov.tr/download/article-file/298698)
- Zeytincilikte ARGE - Doç. Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA, Prof. Dr. Fügen DURLU ÖZKAYA, Doç. Dr. Renan TUNALIOĞLU - Apelasyon Dergisi sayı:21
- Kral Sofralarına Layık Üretim için Neler Yaşandı? - Doç. Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA, Doç. Dr. Renan TUNALIOĞLU - Apelasyon Dergisi sayı:25
- Dünyada ve Türkiye’de Ham Tane Zeytin, Sofralık Zeytin ve Zeytinyağı Piyasası – Kerem SAVRAN, Murat ÖZALTAŞ, Mehmet ULAŞ- Apelasyon Dergisi sayı:30
- Butik Zeytinyağı Üretiminde Hasatta Dikkat Edilmesi Gerekenler - Doç. Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA - Apelasyon Dergisi sayı:59
- Zeytin Gen Kaynaklarının Önemi - Doç. Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA - Apelasyon Dergisi sayı:62
- Olive Oil Source.com/page/chemical-characteristics
- Olive Oil Source.com/page/business-plan