Zeytinyağı İhracatını Yeniden Ele Alalım Mı?

Pandeminin bize hatırlattığı sağlıklı yaşam kavramının en önemli bileşeni beslenme… Zeytinyağı, sağlık beslenme denince akla gelen ilk gıdalardan biri olması nedeniyle tüm dünyada önemli bir ürün. Ülkemizin dış ticaret yapısını gözden geçirdiğimizde ihracat gelirlerinin artmasının ülkemizde yaratacağı refah artışı da hedeflenen bir durum. Pandemi vesilesiyle “Zeytinyağı ihracatını yeniden ele alalım mı?” sorusunu sormamız da bu yüzden

Yazar: Seçil Tireli
 
Pandeminin bize hatırlattığı sağlıklı yaşam kavramının en önemli bileşeni beslenme… Zeytinyağı, sağlık beslenme denince akla gelen ilk gıdalardan biri olması nedeniyle tüm dünyada önemli bir ürün. Ülkemizin dış ticaret yapısını gözden geçirdiğimizde ihracat gelirlerinin artmasının ülkemizde yaratacağı refah artışı da hedeflenen bir durum. Pandemi vesilesiyle “Zeytinyağı ihracatını yeniden ele alalım mı?” sorusunu sormamız da bu yüzden…

Beslenme içinde natürel sızma zeytinyağına yer verilmesinin kardiyovasküler hastalıklar, alzheimer, diyabet, bazı kanser türleri ve otoimmun hastalıklar konusunda olumlu etkilerine yönelik pek çok bilimsel araştırma yayınlanıyor. Öte yandan uzmanlar, bu olumlu etkilerin ortaya çıkabilmesi için zeytinyağının içindeki sağlık bileşenlerinin (yağ asitleri, vitaminler, polifenoller vb.) mümkün olan en yüksek düzeyde korunması gerektiğini belirtiyorlar. Ne yazık ki bu bileşenler o kadar narin bir yapıda ki sıcaklık, hava ve su ile temas, yabancı madde, çevre kokusu ve ışık söz konusu bileşenlere kolaylıkla zarar verebiliyor. Dolayısıyla bu bileşenleri, ağaçtaki her bir zeytin tanesinin yağ haline getirilerek nihai tüketicinin damağına değdiği ana kadar olan tüm süreç boyunca, korumak zeytinyağı üretimine özgü, özel bir lojistik planlamayı da zorunlu kılıyor.

Ülkemizde köylerden kentlere göç kalkınmanın bir parçası haline gelirken bu durum geçimini sadece zeytincilik ile sağlayan nüfusun miktarını da azalttı. Buna rağmen hala Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde önemli sayıda ailenin geçimine zeytin ve zeytinyağından elde edilen gelirin kısmen katkıda bulunduğunu görüyoruz. Öte yandan, bu ailelerin “Zeytinden para kazanamıyoruz” sözlerini de sık sık duyuyoruz. Bu sözler zeytin çiftçilerinin harcadıkları emek ve yaptıkları harcamalarla karşılaştırıldığında, elde ettikleri gelire ilişkin memnuniyetsizliklerini de açıkça ortaya koyuyor. Hatta bu memnuniyetsizliğin, ülkemizde tarımsal alanların parçalı yapıda olmasının getirdiği anlaşmazlıklarla birleştiğinde bakımsız, yıllarca meyve vermeyen hastalıklı zeytinlikler nedeniyle rekolte düşüşü gibi ikincil sonuçlar ortaya çıkarması da olası…

Ülkemizde zeytincilik sektörüne baktığımızda;
görüyoruz.

Dünyada zeytincilik sektörüne baktığımızda ise;
görmekteyiz.

Bütün bu tespitler doğrultusunda ülkemizin zeytinyağı ihracatında cevaplanması gereken temel sorular şu şekilde ortaya çıkmaktadır:
Bu sorulara verilebilecek cevapların “zeytinyağına katma değer kazandırmak” ve “kalite” temalarında kesiştiğini gözlemliyoruz. Akademisyenlerin ve butik üreticilerin ülkemiz zeytinyağına dünya piyasasında nasıl katma değer kazandırılacağına dair görüşleri ise:
“sağlık için zeytinyağı” temasında birleşiyor. 

Elbette ki dünyanın henüz yeterince tanımadığı, sağlık için faydaları son 15 yıldır bilimsel araştırmalarla ispatlanmaya başlamış böyle özel nitelikli bir ürünün ihracatı için ticari ortamın oluşturulması, gerek yurt içinde, gerekse yurtdışında başarılı şekilde pazarlanması hem tıp, eczacılık, ziraat mühendisliği, gıda mühendisliği ve kimya alanlarında interdisipliner bir çalışma anlayışı; hem de üniversiteler, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı arasında işbirliği oluşturulmasını gerekli kılıyor. 

İnsanların sağlıklı yaşam arzularını giderek daha açık bir şekilde dile getirdikleri ortam, besin takviyesi olarak tüketilen ürünlerin kolaylıkla alıcı bulabildikleri bir pazarı da beraberinde getiriyor. Ülkemizin de dünya çapındaki bu pazardan pay alabilmesinin yolu, katma değeri yüksek ürünler pazarlamaktan geçiyor. Zeytindostu Derneği Bilimsel Danışma Kurulu üyesi Doç. Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA, ülkemizin 200.000 tona yaklaşan zeytinyağı üretiminin sadece %10’u olan 20.000 ton (yaklaşık 20.000.000 litre) zeytinyağının kusursuz üretim süreçleri içinde, yukarıda belirtildiği gibi katma değerli bir ürün olarak ihraç edilmesi halinde 2.000.000.000 (iki milyar) Avro ihracat geliri elde edilebileceğini belirtiyor. İhracattan elde edilen bu gelirin az basamaklı bir yapı içerisinde zeytin çiftçisinin gelirlerini artırmasını, böylece üreticinin zeytin ağaçlarına daha çok bakım vermesini umabiliriz.


Sonuç ve Değerlendirme


Ülkemizde ihracatın artırılması için hem kamu kurumları, hem de özel sektör pek çok çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmaları kalite odaklı kurguladığımızda hem ülkemiz tüketicilerine, hem de dünyaya katma değer yaratan bir ürün sunabiliriz.  İç piyasaya uzanan olumlu etkileri nedeniyle katma değeri yüksek zeytinyağı ihracatının, tedarik zincirinin tüm halkalarını memnun edeceği umuluyor.
 
Öte yandan yukarıda yer verilen önerilerin, hayata geçmesi halinde; ilk etapta iç piyasada zeytinyağı fiyatlarının yükselebileceği dolayısıyla mevcut dökme zeytinyağı ihracatçılarının iç piyasadan yüksek fiyata zeytinyağı temin etmek zorunda kalarak İtalya ve İspanya karşısında rekabet güçlerinin düşebileceği gibi konularda tedirginlik yaşamaları gayet doğaldır. Söz konusu paydaşlar tarafından zeytinyağı ihracatındaki anlayış değişimine yöneltilebilecek engellemelerin kamu otoriteleri tarafından süreç tasarımında dikkate alınmasının önemli olduğu düşünülmektedir.
 
Kaynaklar: