Zafer Derin’le 8500 yıl Derinliğinde bir Söyleşi

Bir söyleÅŸi ne kadar derin olabilir. 8500 yıllık bir derinlikte ve bir diÅŸçinin hassaslığı ile toprağı kazarcasına yapılan bir sohbet bizimki. İzmir’in 8500 yıl öncesinin, İzmir’de biline en eski tarım toplumunun, dünyada eÅŸi benzeri olmayan ziyaretçi ve kazı merkezlerinin hikâyesini okuyun. Kazılar sürerken Türkiye’den ve dünyanın her yanından 16.500’ü bulan ziyaretçinin akın ettiÄŸi, ziyaret edenlerin unutamadığı bu deneyimi Zafer Derin’e soruyoruz.
 
 
“Hayatımıza, yaptıklarımıza ve sosyal yapımıza, davranışlarımıza ışık tutan 8500 yıl önceki insanların kullandığı eÅŸyalara ilk dokunan olmak ta elbette büyülü bir ÅŸey…”
 
Yrd.Doç.Dr.Zafer DERİN
YeÅŸilova HöyüÄŸü Kazı BaÅŸkanı

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
 
Çanakkaleli'yim. Kırsal bir bölgede toprakla haşır neÅŸir olarak büyüdüm. Her zaman toprakla uÄŸraÅŸmayı sevdim. Ancak bir de meraklıydım. 1979 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümüne girdim. O günden bu yana gönül verdiÄŸim arkeoloji, bu gün yaÅŸam biçimim haline geldi.  Ben daha çok Neolitik ÇaÄŸi (Cilalı TaÅŸ Devri), Kalkolitik ÇaÄŸ (TaÅŸ devrinin sonunda taÅŸ alet kullanımının sürdüÄŸü ve bakırın kullanılmaya baÅŸladığı geçiÅŸ dönemi) ve Tunç ÇaÄŸları üzerine çalışıyorum.

Özellikle DoÄŸu ve Güney DoÄŸu Anadolu’da pek çok kazıda yer aldım. 1995 yılından itibaren İzmir’de araÅŸtırmalara baÅŸladım. İzmir’deki kazı çalışmalarına katıldım. 2005 yılından itibaren de çalışmalarımı YeÅŸilova HöyüÄŸü kazılarıyla sürdürüyorum. 

Film ve roman gibi eserlerde İndiana Jones,  Lara Craft gibi pek çok arkeolog kahramana hayran kaldık. Onların yaÅŸadıkları gibi bir macera deÄŸilse de 8500 yıl önce yaÅŸamış bir insanın ürettiÄŸi, kullandığı bir ürüne dokunmak büyülü bir deneyim olmalı… Siz nasıl hissediyorsunuz?

Tabii ki büyülü! Zaten o büyü olmasa insan sıcağın altında ve çok yavaÅŸ hareketlerle, fırçalarla, diÅŸçi malzemeleri ile çalışarak bir eseri çıkarmak için saatlerce mücadele etmezdi herhalde…

Binlerce yıl önce yaÅŸamış bir insan nasıl yaşıyordu? Ne yer ne içerdi? YerleÅŸimler nasıl ortaya çıkmıştı? Neler yapmaktaydı? Giyim kuÅŸamları nasıldı? Nereden gelmiÅŸlerdi? Bize ne kadar benziyorlardı? Bugünkü yaÅŸamın köklerini ilk elden görmek büyülü…

Hayatımıza, yaptıklarımıza ve sosyal yapımıza, davranışlarımıza ışık tutan 8500 yıl önceki insanların kullandığı eÅŸyalara ilk dokunan olmak da elbette büyülü bir ÅŸey. Bizi biz yapan bu ülkenin medeniyetlerin beÅŸiÄŸi olması, yani geçmiÅŸimiz. Anadolu’nun zenginliÄŸi tarihinden kaynaklanıyor. Tarımdan, tarımla birlikte geliÅŸen alet edevat yapımından, ticaretten, ticaretle kültürün yaygınlaÅŸmasından gelen bir güç… 
 
YeÅŸilova HöyüÄŸü'nün ortaya çıkışı ve öneminin kavranmasına iliÅŸkin hikâyeyi çokça okuduk. Ancak bir de birinci ağızdan dinlemek isterim.

Höyük bölgedeki çimento fabrikasına ait özel arazide yer almaktadır. Harfiyat alanı olarak kullanılıyormuÅŸ. Belediyeler buradan parklar için toprak alıyorlarmış. Bu nedenle höyük fark edilmeden kısmen zarar görmüÅŸ durumda.

Höyük ilk olarak 2003 yılında tespit edilmiÅŸtir. Yapılan incelemeler sonucunda bu höyüÄŸün çok eski bir yerleÅŸim olduÄŸuna dair bulgular elde edildikten sonra bölge arkeolojik sit alanı olarak ilan edilir. 2005 - 2006 yıllarında İzmir Arkeoloji Müzesi'yle baÅŸlanan kazılar bir yıllık aradan sonra 2008 yılından bu yana Ege Üniversitesi- Kültür Turizm Bakanlığı adına baÅŸkanlığım altında devam etmektedir. Kazı çalışmaları Kültür Bakanlığı, İzmir BüyükÅŸehir Belediyesi, Ege Üniversitesi, Bornova Belediyesi ve sivil toplum kuruluÅŸlarınca desteklenmektedir. Ülkemizde tamamen yerli kaynaklarla yürütülen ve 2016 yılından itibaren kazı çalışmalarının kesintisiz olarak yıl boyu sürdüÄŸü tek kazı alanı olduÄŸu söylenebilir. Tabii ziyaretçi ve kazı merkezlerini de söylemem gerek…

“Daha sonra ise yaklaşık bir saat tarih yolculuÄŸu yapılıyor.  Dönemin giysilerinin benzerleri giyilerek, 5 adet dikdörtgen ve bir yuvarlak ÅŸekilli kulübeden oluÅŸan köyümüze gidiyoruz.”
 
Ben de oraya gelecektim. YeÅŸilova HöyüÄŸü Ziyaretçi Merkezi'nden de bahsedelim. GördüÄŸüm kadarı ile gerçekten çok önemli olanaklara sahipsiniz.

Ziyaretçi Merkezi fikri kazı çalışmaları sırasında geliÅŸti. Kafamdaki ziyaretçi merkezini desteÄŸini alabileceÄŸimiz kurum ve kuruluÅŸlarla paylaşıyordum. Bornova Belediyesi’nin çeÅŸitli birimleri ile ilk taslaklarını yaptığımız merkez,  belediye tarafından Ziyaretçi Merkezi Mimari Yarışma projesi olarak hayata geçirildi. Yarışmada birinci olan proje doÄŸrultusunda gördüÄŸünüz tesis yaptırıldı. Ziyaretçi merkezimizde gezi yazıt görünümündeki bir giriÅŸle baÅŸlıyor. Koridorumuzda yazılarla devam ettiriliyor. Burada yazılarla verilmeye çalışılan mesajlar ziyaretin sonundaki etkinlikle pekiÅŸtirilerek kalıcı hale getirilmeye çalışılıyor. Toplantı, etkinlik, sergi ve müze olarak kullanılan salonlarımızın bulunduÄŸu binada sunum, film gösterimi, etkinliklerin yanında resim, fotoÄŸraf sergileri ve buluntuların temizlenmesi, onarılması vb. iÅŸlemler sonucu sergilenmeye hazır hale getirilen eserlerin sergilendiÄŸi müze gezdiriliyor.

Bina çıkışında bir kule bulunuyor. Kulede yer alan meÅŸale 8500 yıl önce burada yaÅŸayan insanların yaktığı ateÅŸin kazı çalışmalarını yürüten ve destekleyenler tarafından yeniden yakılmasını temsil ediyor. Bina çıkışında yürütülen kazı çalışmaları gözlenebiliyor.

Daha sonra ise yaklaşık bir saat tarih yolculuÄŸu yapılıyor.  Dönemin giysilerinin benzerleri giyilerek, 5 adet dikdörtgen ve bir yuvarlak ÅŸekilli kulübeden oluÅŸan köyümüze gidiyoruz. Köyde dönemin en çok rastlanan ürünlerinden küçücük de olsa buÄŸday ve mercimek parselleri, öteden beri yerleÅŸimlerin genelde kenarında yer aldığı dere, ocaklar,  un öÄŸütmede kullanılan taÅŸlar, hasır örtüler, taÅŸ aletler, çanak, çömlek ve küpler vb eÅŸyalar yer alıyor. Yani 8500 yıl öncesini taklit etmeye çalıştık.

Tüm bu tur boyunca ekibimizdeki uzman arkeologlar ziyaretçilerimize eÅŸlik ediyor...
MuhteÅŸem. Ülkemizde veya dünyada bunun bir benzeri var mı? Yani kazı yerinde bu tür olanakların olduÄŸu bir örnek var mı?

Ziyaretçi Merkezi dünyada ilk ve tek… Bazı kazılarda ziyaretçiler ve kazı ekibine bazı olanaklar saÄŸlanabilir. Ancak, bizimki gibi bir ziyaretçi merkezi yok.
 
Ama asıl sorun ziyaretçi geliyor mu?

2009 yılında baÅŸladığımız eÄŸitim çalışmaları, İzmir’in içinden gelen topluluklarla artmaya baÅŸladı. Ziyaretçi Merkezi kurulduktan sonra açıldığı 2014 yılından itibaren ziyaretçi sayısının arttığını, sadece 2015 yılında Amerika ve Avrupa ülkelerinden gelen ziyaretçilerle birlikte sayının yaklaşık 16.000 ziyaretçiye ulaÅŸtığını söylemek mümkündür. 
 
Bu daha da sevindirici. Ziyaretçi Merkezi'nin yanında bir de kazı evi bulunuyor. Buranın iÅŸlevi nedir?

Tabii burada daha çok kazı çalışmalarının yürütülmesi, buluntuların deÄŸerlendirilmesi, temizlenmesi, onarım, birleÅŸtirme gibi iÅŸlemlerle sergilenmeye hazır hale getirilmesi çalışmaları için yapıldı. Akademik ve teknik çalışmalarımızı, derslerimizi, toplantılarımızı burada yapıyoruz. Tabii ki dinlenme ve misafir ağırlama için de uygun bir mekân.
 
Bornova ovası verimli bir ova. YeÅŸilova’nın o dönemde denize daha yakın ve sulak bir alan olduÄŸu ve tarım açısından oldukça elveriÅŸli bir bölge olduÄŸunu anlıyoruz. Tarımın bu yerleÅŸimin ortaya çıkmasındaki önemi nedir?

Tarım insanın toplumsallaÅŸmasında, kültürleÅŸmesinde önemli katkılara sahip. Önce taşın ÅŸekillendirilmesinde, sonra çanak çömleÄŸin ortaya çıkması ve geliÅŸmesinde tarımdan kaynaklanan ihtiyaçlar var. Önce üretmek ve hasat için kafa yoran insan sonradan fazla ürünü deÄŸerlendirmek için kap kacaÄŸa yöneliyor. Tarım insanların bir arada yaÅŸayabilmesi için koÅŸulları da uygun hale getiriyor. Gıda yeterli olduÄŸundan insanların gıda için birbirlerine düÅŸmesi söz konusu deÄŸil. Eski grup ve klanların yerini toplumsal özelliÄŸe sahip organize topluluklar almaya baÅŸlamış.

Burada organize bir toplumla karşı karşıyayız. Her kulübede farklı iÅŸler yapılıyor.  Ve buluntular arasında savaÅŸ aletleri yok. Aynı zamanda barışçıl bir toplum.

Bu halkın kökeni konusunda bir bilgi var mı? Yerli halk mı? Yoksa baÅŸka yerden mi geldiler? BaÅŸka medeniyetler kurdular mı?

Üç höyüÄŸümüz var ancak bu güne kadar Neolitik Dönem dediÄŸimiz Cilalı TaÅŸ Çağı'na ait hiç mezarlık bulamadık. Mezarlıklar hem genetik materyal saÄŸlar, hem de ölü gömme ritüelleri ve ölülerin gömülme ÅŸekilleri kültürün inançları, dini ve hangi kültürlerle etkileÅŸim halinde oldukları konusunda fikir verir.  Ve maalesef ki biz tüm bu bilgilerden yoksun konumdayız. Ancak bulduÄŸumuz Tunç Çağı mezarları en azından bir dönem ile ilgili bize bir miktar fikir saÄŸlayacak diye umut ediyoruz.

Yine de düÅŸüncemiz bu halkın erken Ege halkı olarak kabul edilmesi yönünde….

YeÅŸilova höyüÄŸünü oluÅŸturan yerleÅŸimin diÄŸer bölge yerleÅŸimleri ile benzerlik ve farklarını nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz. YerleÅŸimi diÄŸer yerleÅŸimlerden ayıran özgün yönleri var mı?

Buradaki topluluÄŸun Neolitik ÇaÄŸ'a göre geliÅŸmiÅŸ bir medeniyet olduÄŸunu söyleyebiliriz. Genelde bu gibi yerleÅŸimler bitiÅŸik nizamken, buradaki yapılar dikdörtgen ÅŸeklinde ve birbirinden ayrı. TaÅŸ temelli, kerpiç duvarlı evlerde kolon ve kiriÅŸ olarak yontulmuÅŸ aÄŸaç dallarını kullanmışlar. O dönemde ilk kez çatılı evlerle karşılaşıyoruz. Baca olmayan evlerde ocaklardan kaynaklı gazın tahliyesi için çatı ile duvar arasında bir boÅŸluk bırakıldığı anlaşılıyor. Tabii benzer ÅŸekilde olsa da yuvarlak ÅŸekilli evler de mevcut.

Ama asıl heyecan verici olan bu medeniyetin yarattığı organizasyon ve disiplin… Her evde ayrı bir iÅŸ yapılıyor. Kimi çömlek, kimi küp, kimi taÅŸ aletler yapıyor. Kiminin asıl iÅŸi tarımsal ürün üretmek. Kazılarda bulunan sekiz adet mühür de bu uygarlığın yapısı hakkında fikir veriyor.

Mühürlerin iÅŸlevi nedir?

Mühürler üretimin depolanması ve karşılıklı deÄŸiÅŸ tokuÅŸunda kullanıldığını düÅŸünüyoruz.

BaÅŸka ne gibi buluntular mevcut?

Ürettikleri ürünler özgün ve giderek daha da mükemmelleÅŸiyorlar. Kap kacak yapımında çaÄŸdaÅŸlarıyla aynı teknikleri kullansalar da özgün modeller kullanıyorlar. Tasarım yapıyorlar. İhtiyaçlarına göre alet ekipmanda deÄŸiÅŸiklik yapıyorlar. Giderek daha ince, daha şık modeller tasarladıkları, bunları süsledikleri görülüyor ve farklı ihtiyaçlar için çok çeÅŸitli aletler yapabiliyorlar. Kap kacak yapımında kil kullanırken, tarım aletlerini taÅŸtan yapıyorlar. Ama bölgedeki taÅŸlar kolay ÅŸekillendirilmediÄŸinden deniz aşırı yerlerden (bugün Yunanistan’a baÄŸlı) Rodos Adası'ndan, Melenos civarından ve Çatal Höyük civarından oksidyen taşı (bir tür volkanik taÅŸ) getiriyorlar. Bu taşı iÅŸlemek daha kolay.

Hangi tarım ürünlerini üretiyorlar? Avcılık yapıyorlar mı?

En çok buÄŸday, arpa ve mercimek üretiyorlar. Her evde bulunan yayvan bir taÅŸ ve üstünde düzgün bir taÅŸ var. Bununla buÄŸdaydan un elde ediyorlar. Ekmek yapmak için kullandıkları kaplar yapıyorlar. Daha üst tabakalarda, yani daha sonraları üzüm ürettikleri, ÅŸarap yaptıkları anlaşılıyor. Bir kapta bulunan üzüm çekirdekleri mevcut…
 
Acaba tohum olabilir mi?

(Bu kez ben yanıtlıyorum) Asmayı tohumdan üretmek zordur. Üstelik zaman da alır. Tohum olarak kullandıklarını zannetmem. Asmayı çelikle üretiyor olmalılar.  Belki ilaç olarak veya baharat gibi kullanıyor da olabilirler… Neyse avcılık konusuna gelelim…

Evet, avcılık yapıyor olmalılar. Domuz ve geyik avlıyorlar. Deniz kabuklularını tükettiklerini görüyoruz. 8500 yıl önce deniz -35 metrede olduÄŸu için kıyı çizgisi daha uzakta olmasına karşın kıyıdaki toplayıcılardan bunları almış olabilirler.

TeÅŸekkür ederiz. Kolay gelsin
 
Soracak soru çok, ama yanıt alacak zaman yok. ‘YeÅŸilova HöyüÄŸü’nden çıkıp ‘Yassıtepe HöyüÄŸüne’ ve İpeklikuyu HöyüÄŸüne’ bile varamadan bitiveriyor söyleÅŸi. Siz okurların da, her sorunuza yanıt vermeye hazır her daim güler yüzlü Zafer Derin ve Uzman Arkeologlardan oluÅŸan koca yürekli ekibinin de sabrını zorlamak istemem… Zaten amaç biraz da merak etmeniz deÄŸil mi? Hadi çok uzak deÄŸil. İzmir’in göbeÄŸi. Zafer hocaya ve ekibine teÅŸekkür ederek ayrılıyoruz ve biraz da Yassı Tepe HöyüÄŸündeki kazı çalışmalarını izliyoruz.
 
Görseller:
Yazara aittir.
 

YORUMLAR

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan apelasyon.com sorumlu tutulamaz.