Gerçek Gıdalar için Kooperatifler

Konu : Sağlık

Küreselleşme ve değişen gıda-tarım sistemleri ile birlikte gıda temininde artış yaşanırken gıda güvenilirliği ve gıda gerçekliği konusu dolayısıyla gıda hileleri gündemimizi daha çok meşgul ediyor.

Küreselleşme ve değişen gıda-tarım sistemleri ile birlikte gıda temininde artış yaşanırken gıda güvenilirliği ve gıda gerçekliği konusu dolayısıyla gıda hileleri gündemimizi daha çok meşgul ediyor. Gıda hileleri aslında antik çağa kadar uzanıyor ve “eski problem yeni konu” olarak tanımlanıyor (1).

Gıda gerçekliği; bir gıdanın aslına uygun olup olmadığı ya da kendine özgü özellikleri taşıyıp taşımadığıdır. Gıda hilesi ise gıda gerçekliğinden sapmaların (taklit, tağşiş vb.) genel adıdır (2).

Gıda hileleri kısaca; ekonomik kazanç elde etmek için tüketicilerin yanıltılması amacıyla yapılanlardır ve suç unsuru oluşturmaktadır. Üretim eksikliği, vergi yüksekliği veya fiyat farkı gibi etmenler, gıdada hileye başvurulmasının nedenleri olarak gösteriliyor (3). Küreselleşme ve artan karmaşık, uzun tedarik zincirleri hilekarlar için büyük fırsatlar ve ödüller yaratıyor. Gıda hilelerinin küresel gıda endüstrisinde her yıl 30-40 milyar dolar gibi bir kayba neden olduğu tahmin ediliyor (4).

Peki, gıdaların ne kadarı gerçekliğinden sapmış?

Dünya ölçeğinde pazarlanan gıdaların yüzde 7 ila yüzde 10’nun hileli olduğu tahmin ediliyor (5)(6). Birleşik Krallıkta 2 bin kişiyle yürütülen bir araştırmada, görüşülenlerin yüzde 27’si en az bir kez hileli gıda deneyimi yaşadığını belirtmiş. Yine aynı araştırmada görüşülenlerin yüzde 33’ü beş yıl öncesine göre gıdalara ve perakendecilere daha az güvendiğini; dörtte biri de yerel ürünleri ve kısa, yerel arz zincirini tercih ettiğini belirtmiş (7).

Hileli gıdalar sadece tüketicileri yanıltmakla kalmıyor. Yenilen sağlıksız ve sahte yiyecekler, çoğu kez bebeklerden, öğrencilere ve son zamanlarda ülkemizde sıklıkla karşılaştığımız gibi askerlere kadar herkesin sağlığını kaybetmesine ve hatta zaman zaman da yaşamının sonlanmasına neden olabiliyor…

Aslında birçok olayda, toplatma kararı bulunması ya da satışı adli kurumlarca durdurulmasına rağmen satışının devam ettirildiği belirlenmiştir. Buna en güncel olaylardan biri; Fransa’da çok sayıda küçük öğrencinin hastalanmasına neden olan salmonella bakterisi içeren süt tozları ve mamaların satışı yasaklanmasına rağmen yine de birçok zincir mağazada satıldığının belirlenmesidir.

Hileli gıdaları üretenler ve ürünleri halka duyurulmaktadır. Ülkemizde 2012 yılında başlayan duyurular ile bugüne kadar 642 firmaya ait 1323 parti gerçekliğinden sapmış ürün hakkında bilgi verilmiştir (8).

Buraya kadar hileli ya da sağlıksız gıdaların genel durumu hakkında kısaca bilgi vermeye çalıştım. Acıdır ki bu yazının konusunu, 2017 yılında 2 bini aşkın askerin yedikleri nedeniyle zehirlenmesi ve ardından ocak ayında imzalanan işbirliği protokolü oluşturuyor. Söz konusu protokol, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nin gıda teminine ilişkin… Başka bir söylemle; Mehmetçik’in sağlıklı ve güvenli beslenmesini sağlamakla ilgili… Protokolün ayrıca çiftçilere destek olmak ve yerli ürün temin etmek gibi amaçları da bulunuyor.

Tarih boyunca askerlerin dengeli ve düzenli beslenebilmeleri için her türlü önlem alınmaya çalışılmıştır. Örneğin, tarihin ilk profesyonel gücü olan Roma ordusunda askerlere yeterli gıda temin etmek ilgilenilmesi gereken en önemli problemlerden biri olmuş, yiyecekleri devlet tarafından karşılanmıştır(9). Yine önemli Roma askeri tarihçilerinden biri olan Vegetius da askerlerin beslenmesinin önemini belirtmiş ve yeterli yiyecek sağlanamadığı durumlarda ordunun daha baştan savaşı kaybedeceğini iddia etmiştir (10). Fransız Devrimi’nin ünlü generali Napolyon ise “Ordu, midesi üzerinde yürür” diyerek 1795’te askerlerin gıdalarının kolay ve sağlıklı bir şekilde muhafaza edilmesini sağlayana 12 bin franklık bir ödül verileceğini açıklamıştır. Bunun üzerine 14 yıl sonra Nicholas Appert sterilizasyon ile Fransa Hükümetinin istediği muhafaza yöntemini geliştirerek ödülü alırken konserveciliğin babası olarak da tarihe geçmiştir (11).

Protokole geri dönecek olursak, TSK’nın gıda ile ilgili ihtiyaçları kooperatif ve birliklerden, Et ve Süt Kurumu (ESK), Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), ÇAYKUR vs. gibi GTHB’ye bağlı kuruluşlardan temin edilmesi planlanıyor. 2018 yılı için 758 milyon liralık malzemenin ağırlıklı olarak söz konusu kuruluşlardan alınacağı belirtiliyor. Alımlar için belirlenen rakamın yüzde 67’sinin ESK’dan alınacak gıdalar için ayrıldığını görüyoruz. Bununla beraber yapılan açıklamalarda, alımların özel sektörden de yapılabileceği ama her firmanın ihalelere katılamayacağı ifade ediliyor. Ayrıca Doğu ve Güneydoğu’daki askeri birliklerde tüketilmek üzere organik süt ve yumurta alınması düşünülüyor. Yapılan açıklamalardan firmaların davet edildiğini, ihalelerin yapıldığını ve kazananların belirlendiğini anlıyoruz…

Ülkemizde tarımsal kooperatifleri incelediğimizde; kooperatiflerin çok amaçlı olmakla birlikte genellikle pazar etkinliklerinin düşük olduğu konu yazınında sıklıkla dile getirilmektedir. Bununla beraber çoğunun küçük ölçekli de olsa kendi tesisleri bulunmaktadır ve birçoğu da son derece başarılıdır. Bahse konu olan protokol, amacına yönelik uygulanırsa başta pazarlama sorunu bulunan kooperatifler olmak üzere tüm kooperatifler için çok etkili bir pazarlama kanalı olabilir. 

Bu bağlamda özellikle yerli ve yerel üretim yapan, küçük üreticilerin desteklenerek kooperatifleşmesi, kooperatif olan yerlerde dahil olmak üzere ekolojik üretime geçilmesi sağlanmalıdır. Böylelikle hem kooperatiflerin sayısı ve etkinliği artırılır hem de gerçek gıda temini sağlanır.

Sözlerimizi, sağlıklı ve gerçekliğinden sapmamış gıdaları tüketmenin tüm insanların en temel hakkı olduğunu tekrar hatırlayarak ve hatırlatarak, sosyal ve ekonomik açıdan kooperatifler aracılığıyla güçlenebilen küçük üreticilerin ve kooperatif oluşumlarının protokoldeki haklı yerini bir an önce alması ve sağlıklı, gerçek gıdaları üretmeleri umuduyla tamamlayalım.

 

 

(1) Shears, P., 2008. Food Fraud a Current Issue but an Old Problem. http://pearl.plymouth.ac.uk, (Erişim: 09 Ocak 2018).

(2) Ekşi, A., 2017. Gıda Gerçekliği ve Doğrulanması, Uluslararası Katılımlı 1. Gıda ve Tarım   Etiği Kongresi Kitabı, 27-35.

(3) Carcea, M., Brereton, P., Hsu, R., Kelly, SD, Marmiroli, N., Melini, F., Soukoulis, C., Wenping, D., 2009. Food Authenticity Assessment: Ensuring Compliance with Food Legislation and Traceability Requrements, Quality Assurance and Safety of Crops and Food. 1(2).

(4) Lissaur, Q., 2017. Tacling Food Fraud on a Global Level, FoodSafety Magazine, June/July 2017, www.foodsafetymagazine.com, (Erişim: 08 Ocak 2018).

(5) Pimental, P., 2014, Trend and Solution in Combating Global Food Fraud. Food Safety Magazine, www.foodsafetymagazine.com, (Erişim: 08 Ocak 2018).

(6) Johnson, R., 2014. Food Fraud and Economically Motivated Adulteration of Food and Food Ingredients, CRS Report, Congressional Research Service, R43358, http://fas.org/sgp/crs/misc/R43358.pdf, (Erişim: 09 Ocak 2018).

(7) Woods,F., 2017. NFU Food Fraud Report 2017, The National Farmers Union Mutual Insurance  Society Limited, http://nfumutual.co.uk/globalassets, (Erişim: 09 Ocak 2018).

(8) GTHB, 2017. Taklit Ürünler, www. tarim.gov.tr, (Erişim: 08 Ocak 2018).

(9) Turan, O., 2016. Roma Ordusunda Beslenme Düzeni, Tarih ve Gelecek Dergisi, Aralık 2016, Cilt:2, Sayı:3, http://dx.doi.org/.21551/jhf.281938, (Erişim: 08 Ocak 2018).

(10) Renatus, FV., 1995. Epitoma Rei Militaris, Çev.N.P. Milner, Liverpool University Press.

(11) Anonim, 2018. Öner Teneke Ambalaj Makine Müzesi, http://www.tenekemuzesi.com, (Erişim: 08 Ocak 2018).