Tarımda Sanayide Ekonomide Yeni Marka Devlet Ekonomisi

Yazar : Salih GÖKKÜR

Marka, öne çıkmak demektir. Benzer olanlardan farklı olma, yani lider olmanın bir başka ifadesidir.

Marka, öne çıkmak demektir. Benzer olanlardan farklı olma, yani lider olmanın bir başka ifadesidir. Markanın barındırdığı ifadelerin ilk akla gelenlerini denkleme çevirdiğimizde bize anımsattığı aslında ekonomidir. 

 

Türkiye dünyanın her yerinde tüm tanıtım olanakları değerlendirilerek, marka değerini sürekli arttırdığında, ülke gelirlerini de arttıracaktır.

 

Markalaşma bir işletme için stratejik bir konudur. İşletmeler büyük farklar yaratabilen ayrıntılar sayesinde farklı bir imaja sahip olmaktadır. Bu farkları yaratan unsurlardan biri olan marka, o ürünün değerini arttıran bir isim, sembol, tasarım ya da işaret olarak karşımıza çıkmaktadır. Ürün özelliklerinden dolayı kolayca ayırt edilemeyen ürünler için marka ayırt edici bir özellik olarak bulunmakta ve ürün hakkında müşteriye bilgi vermektedir. Bu nedenle günümüzde bütün mal ve hizmetler markalaşmaktadır. (Karpat, 2000). 

Markanın asıl fonksiyonu, önceden hissedilebilen finansal veya psikolojik riskleri azaltmaktır. Satın alma faaliyeti riskler içerir ve tüketici bu riskleri araştırır. Markaların ikinci fonksiyonu ise, tüketiciler için hayatı kolaylaştırması ve alıcının kendine uygun bulduğu ürünleri benzerlerinden ayırt etmesini ve satıcılara da markaların tutunması halinde sadık müşteri edinme olanağı sağlamasıdır. Alıcılar açısından marka ürünle ilgili bir sorun yaşanması halinde muhatap bulma kolaylığıdır (Doğan, 2004). Kısacası markalaşma güven demektir. Ekonomide istikrar güvenle sağlanabilir. Bu nedenle tüm sektörlerde markalaşmaya önem verilmesi gereklilik haline gelmeye başlamıştır.

İhracat ülkeye düzenli döviz girişidir, büyümeye olumlu katkı sağlar, ülkelerin küresel ekonomik krizlere dayanıklılığını arttırır. İhracatın bir diğer önemli faydası, tarım ürünlerinde değer zincirine olumlu katkılarıyla ülkelerin gıda güvenliğine ve tarımda teknolojik ilerlemelere hizmet etmesidir. İşletmelerin sermayelerinin ve marka değerlerinin artmasını, pazar paylarının genişlemesini olumlu etkiler (Gökkür, 2017).

 

İklim değişikliği bahçe bitkileri ve tarla bitkilerinde fenolojik dönemlerde değişikliğe neden olacağından, verim azalışlarına, hastalık ve zararlılarda artışlara neden olacaktır. Sıcaklık artışı bahçe bitkilerinde ve tarla bitkilerinde çiçek dökümüne, canlılık ve çimlenme oranlarının azalmasına, verim ve kalite düşüklüklerine sebep olmaktadır. Bitkilerin çiçeklenme dönemleri değişecek ve bazı bitkiler ilkbahar geç donlarından zarar görebilecektir. Meyve büyüklüğünde küçülmeler, düzensiz meydana gelen aşırı yağışlarla hastalıkların artması, bazı meyve türlerinde meydana gelen çatlamalar da verim ve kaliteyi olumsuz etkileyecektir. İklim değişikliklerinden az etkilenecek çeşitlerin geliştirilmesine yönelik ıslah çalışmaları desteklenmelidir (Gökkür, 2016b). Tarımda yeni teknolojiler, yeni üretim yöntemleri ve pazarlama stratejilerine yönelik çalışmalar tüm dünyada hızla yayılmaktadır. Tarım sektörüne yapılan destekler, yeni teknolojilerin kullanımına yönelik olursa, tarımda gerçek verim artışı sağlanabilir. İklim değişikliği nedeniyle meydana gelen hastalık ve zararlılardaki artışların verime olumsuz etkileri ancak bu şekilde tolere edebilir (Gökkür, 2018a). Sulanan alanların artmasıyla oluşabilecek verim artışının işletmelerin gelirlerinin artmasına, kırsal alanda yaşayanların milli gelirden daha fazla pay almasına ve sosyal yönden gelişmelerine, göçün önlenmesine, toplulaştırma yapılacak bölgelerde sanayinin gelişmesine ve ekonomimize olumlu katkıları olacaktır (Gökkür, 2016a). 15-64 yaş aralığındaki nüfusun istihdamını arttırıcı tedbirler alınmalıdır. Kırsal alanda yaşayan nüfusun koşullarını iyileştirmek için verilebilecek desteklemelerle, istihdam yaratıcı projelerin arttırılmasıyla, düşük faiz politikasıyla sektörleri üretime yönlendirmeyle, stratejik ve ihracata yönelik tarım ve sanayi ürünlerine verilecek teşviklerle, nüfus, istihdam ve işsizlik arasında denge sağlanabilir.

 

Tarımsal işletmelerde altyapı ve mekanizasyon sorunları, bu alanlara yapılacak yatırımlarla iyileştirilebilir. Tarımsal üretimde kullanılan ekipmanların modernizasyonuyla zamandan, enerjiden tasarruf sağlayan, doğaya en az zarar veren, üretim maliyetlerini düşüren bir sistem çiftçilerimizin çalışma koşullarında olumlu gelişmeler sağlayacaktır. Tarım işletmeleri ve hayvancılıkla ilgili işletmelerin yeni teknolojiye erişmeleri teşvik edilmelidir. Tarımın gelişmesi sanayimizin gelişmesi demektir. Bu gelişme hem tarıma dayalı sanayide hem de diğer kollarında üretim artışını teşvik edecek, işsizliğin ve kırsal kesimden kentsel kesime doğru olan göçlerin azalmasına olumlu katkılar sağlayacaktır. Kırsal alanda yaşayanların refahı arttıkça, diğer sanayilere yönelik ürünleri kullanma talebi artacaktır (Gökkür, 2016c).

 

Tarım sektörü, sanayi sektöründen birçok sektöre hammadde sağlar. Tarımda stratejik planlamalar yapılırken, sanayi sektörüyle bağlantısı göz ardı edilmemeli; teşvikler ve desteklemeler bu iki sektör birlikte düşünülerek belirlenmelidir. Tarım sektöründe ülkemizin potansiyeline göre, yeni bir yapılanmaya gidilmelidir. Dünyada tarım sektöründe küresel değer zincirinin değişmekte olan faaliyetleri daha fazla dikkate alınarak, politikalar geliştirilmelidir. Sanayileşme hızının yüksek olması demek, kalkınma hızının yüksek olması demektir. Türk sanayisinin yapısal gelişimi için hazırlanacak her stratejik plan, imalat sanayinin faaliyet alanının geliştirilmesi için yapılacak her çalışma üretimin, yatırımın ve istihdamın artmasına olumlu katkılar sağlayacaktır  (Gökkür, 2018b).

 

Hayvancılıkta karşılaşılan problemlerin başında kaynakların etkin olarak kullanılamaması gelmektedir. Hayvancılıktan elde edilen ürünlerin pazarlama sorunları, küçük aile işletmelerini zor durumda bırakmaktadır. Yörelere özgü gıdaların koruma altına alınması ve pazarlama olanaklarının sağlanması hayvancılık sektörüne olumlu katkı sağlayacaktır. Hayvan barınaklarında standardizasyona gidilerek, hayvan sağlığını koruma önlemleri geliştirilmelidir. Hayvan hastalıkları yeni bir düzenlemeyle, aşılama programlarıyla eğitim çalışmalarıyla birlikte kontrol altında tutulmalıdır. Meraların aşırı otlatılmasıyla tahrip olmasının önüne geçilmelidir. Sürdürülebilir yem sağlanması için, mera ıslah çalışmalarına önem verilmelidir. Kaba yem ve kaliteli karma yem üretimi arttırılmalıdır. Çoban eğitimleriyle, çoban yetiştirme teşvik edilmelidir. Hayvan ıslahı çalışmalarına verilen destekler arttırılmalıdır. Doğada arı olduğu sürece yüksek verim artışları olur. Bilinçsizce yapılan zirai ilaçlamalar arı ölümleriyle sonuçlanmaktadır. Bu konuda aşırı zirai ilaç kullanımını caydırıcı, yeni yasal düzenlemeler hazırlanmalıdır. Aşırı zirai ilaçlama ve gübreleme bitkiye, toprağa, su kaynaklarımıza karışarak doğaya ve tüm canlılara zarar vermektedir. Bu konuda yapılacak yeni yayım faaliyetleriyle çiftçilerimiz bilinçlendirilmelidir (Gökkür, 2016c).

 

Küreselleşen dünyada tüm sektörler önemlidir. Daha az yatırımla daha fazla gelir elde edeceğimiz sektörleri yeniden gözden geçirerek politikalarımızı bu yönde şekillendirmemiz, yeni bir ekonomi modeli oluşturarak refaha ulaşmamıza katkı sağlayacaktır. Yeni gelişmekte olan sektörlere yatırım yapmak, gelecekte bu sektörlerle ilgili ticaret hacmimizi arttırmamıza ve bu sektörlerde ilerlememize olumlu katkılar sağlayacaktır. Yatırımlar bütçe açığına sebep olmayacak şekilde dengeli bir biçimde yapılmalıdır. Aşırı yatırımlar bütçe dengesine zarar verebilir. Ödemeler bilançosu dengesindeki değişkenlerdeki hareketlere göre ekonomimiz planlanırsa, orta ve uzun vadede dış ekonomide denge sağlanabilir. Döviz talebinin ve kur artışlarının önüne geçebilmek için yapılacak aşırı faiz artırımı, ekonomide sağlanan başarıların kaybedilmesine neden olabilir. Faizler aşırı yükselirse, üretimden vazgeçecek işletmelerin sayısı hızla artacaktır. Yüksek faiz gelecekte borç stoğumuzun artmasına neden olabilir. Sermaye yoğunluğunun tüm sektörlere yayılmasına yönelik yapılacak planlamalar ve çalışmalar, gelecekte dünya piyasalarında yaşanacak krizlerin ülkemize olan olumsuz etkileri azalacaktır (Gökkür, 2018a). 

 

Marka ekonomisi, üretim sonrası işlevlerin eklenmesi ile ortaya çıkan değer zinciri içindeki iktisadi faaliyetlerden ve bu faaliyetlerin yarattığı katma değerden oluşmaktadır (Anonim, 2018).

 

Yazının devamı