Görünen Köy Kılavuz İstemez

Zincirleme ilerleyen, göz göre göre devasa bir kartopuna dönüşen iklim krizi sorunu, yakında dünyanın sonunu getirecek.

Yazar: Oğuzhan Mecit Uslu
 
Açıkça görünen ve ne yazık ki sıradanlaşan sorunların bilinmez hiçbir yanı yok artık. Çocuk aklının bile çözüm üretebildiği konularda saatlerce konuşmaya, ahkam kesmeye gerek yok artık. Zincirleme ilerleyen, göz göre göre devasa bir kartopuna dönüşen iklim krizi sorunu, yakında dünyanın sonunu getirecek.

İklim krizi; 18.yüzyıldaki sanayi devrimi ile dünya yarım küreleri arasındaki sıcaklık farkları ve kuzey yarım küredeki deniz buzullarının erimesiyle birlikte baş gösterdi. İnsanın hiçbir zaman sona ermeyecek olan tüketim hırsı, bu sorunu önü alınamayacak bir noktaya taşıdı. Bu önü alınamayan noktaya nasıl geldik, kısaca göz atalım.

Sanayi devriminden sonra 20.YY başlarından itibaren kutup bölgelerinde sıcaklık artmaya başladı. Bu artışın temel sebebi sera gazlarındaki artıştı. Salınım yıl yıl giderek fazlalaştı. Dünya nufusunun artışı daha fazla üretim gerektirdi. Bu da daha fazla enerji demekti. Enerjiyi en kolay elde etme yolu petrol ve türevleriydi, yani fosil yakıt. Bu enerji elde yöntemi bol miktarda CO2 gazı açığa çıkardı ve bu da doğada sera gazı salınımına neden oldu. Örneğin Çin ve Hindistan’ın 2000 yılından bu yana kömür kullanarak termik santrallerle elde ettiği enerji ile sera gazı salınımına etkisi, tüm dünya ülkelerine göre kat ve kat fazla. Yine doğalgaz, petrol gibi diğer fosil yakıtların sanayide ağırlıklı kullanımı, hepimizin yakından tanıdığı ozon deliğini giderek büyüttü. Tabii sadece sanayinin enerji ihtiyacı problem yaratmamakta, giderek artan nüfusun gelişen teknolojiyi kullanma arzusu da elektrik tüketimini arttırmaktadır. Bu arzu dolu ihtiyacı tatmin etmek için daha fazla fosil yakıt, sera gazı olarak doğaya salınmaktadır.

Bu hızda artan insan nüfusunu doyurmak için de enerjiye ihtiyaç var. Artık milyarlarla telaffuz edilen insan sayısı, endüstriyel tarım ve hayvancılığın doğuşuna neden olmuştur. Günümüzde pek dikkate alınmayan ancak önem arz eden bir enerji sorunudur endüstriyel tarım ve hayvancılık. Bir tarım ürünü ya da hayvansal ürün üretimi için harcanan enerji ve metan gazı, sera gazları açısından önemlidir.

Tarımda kullanılan mineral gübreler ve yapay azot, hayvan yemi için üretilen mısır vb. ürünler için kullanılan su ve enerji, iklim krizinin ciddi sorunlarındandır. Ayrıca tarım ve hayvancılık yapabilmek için yok edilen ormanlar emisyon artışlarında ciddi bir oran olarak göze çarpar. Küresel emisyon oranlarının yaklaşık  % 14’ünün hayvancılık kaynaklı olduğu 2013 Birleşmiş Milletler gıda tarım örgütü raporlarında yer almaktadır.

İklim krizinin bir diğer önemli sebebi de ormansızlaşmadır. Tarım, hayvancılık, sanayi ve inşaat alanı açmak için kesilen ormanlar hem o bölgelerdeki biyoçeşitliliği yok etmekte hem dünya ısısını artırmakta hem de yapılan faaliyetler neticesinde sera gazları salınımını arttırmaktadır.

Aslında insanlık için konfor ve zaman tasarrufu olarak gördüğümüz ulaşımın, yıllar içindeki gelişimi ve yoğunlaşan kullanımı, benzin ve dizel yakıt tüketimini arttırmıştır. Misal, ulaşım sektörü şu anda ABD’de en büyük karbon emisyon kaynağıdır ve birçok ülke de ABD yolunda ilerlemektedir. Ayrıca ulaşımda bireysel araç kullanımı da oldukça kirleticidir.  

Bütün bu durumların yanında bir de dünyanın doğal işleyişi de devreye girince iş çığırından çıkıyor. Volkanik patlamalar ve depremler de iklim krizine tuz biber oluyor.

Yazımın başında da söylediğim gibi, çocuk aklı dahi bütün bunların farkında ve kendilerince çözümleri bile var. Sorunların neler olduğu, neyi yapmamız ve yapmamamız, nasıl bir tasarruf yolu izlememiz gerektiği açıkça ortada. Sanayi devrimi ile başlayan tüketim hırsının adım adım bizi getirdiği nokta iklim krizi… Daha fazla durum tespiti yapmaktansa, defalarca tekrarlanan çözümleri bir an önce hayata geçirmek gerekli. Aksi, yakın zamanda karşılaşacağımız gıda krizi ve açlık gibi sorunları defalarca karşımıza çıkaracak. Akıllanmalıyız. Yokmuş gibi davranmamalıyız. Sorunlara sorun katmak için akılsızca hareket edenlere dur demeliyiz. Bugün karşımıza çıkan enflasyon artışları yarın karşımıza çıkacak olan gıda krizi, Afganistan, Irak ve Suriye’de emperyalist güçlerin savaşına dur demediğimiz için. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini engelleyemediğimiz için… Bütün bu sorunların en büyük müsebbibi devletlerin, hükümetlerinin anlamsız politikalarıdır.

Bireysel önlemlerle böylesi devasa sorunları aşacağımıza inanmak ‘Polyannacılık’tır. Tabii ki pipet ve plastik bardak kullanımı saçmalık ama bunları kullanmayı bırakarak dünyayı kurtaracağımıza inanmak daha büyük bir saçmalıktır.

Sözün özü; anlaşılan aç kalmadan, felaketler yaşamadan, acılar çekmeden durumun vehametini anlayamayacağız. Ne yapalım ‘bir müsibet bin nasihattan evladır.’ 
 
Görseller:
  1. Temizenerji.org