Bal Arılarının Yaban Arıları Üzerindeki Potansiyel Etkileri
Yazar :
Murat GÜRSOY, Dr.
Dergi : 2022 11 / Sayı: 107
Konu :
Doğa ve Çevre
Sınırlı sayıdaki kanıtlar, ticari bal arıcılığının ekosistem işleyişine ve yaban arılarına olumsuz yönde etki ettiğini göstermektedir.
Yazar: Dr. Murat Gürsoy
“Tarım için önemliler ama yaban hayat için pek iyi değiller” (Allison MaCafee, 2020).
Bal arıları, birçok insan için refahı, sürdürülebilirliği ve çevreciliği sembolize eder. Einstein arıların önemini “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır, arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan ve insan olmaz” sözleri ile vurgulamıştır. Arıcılık ve arı kavramları bir araya gelince hemen hemen hepimizin zihninde koşulsuz olarak bir olumlama söz konusu olur. Şık (2022), bu durumu “arıcılık ve arı ürünleri sektörünün endüstriyel bir karakter kazanması ve bu sektörün gerek faaliyetleri ve gerekse piyasaya sunduğu ürünler açısından toplumsal hayatta bütünüyle olumlu bir imaja sahip olmasıyla” açıklamaktadır [1]. Bilim insanları ticari arıcılık faaliyetlerini ekosistem açısından değerlendirdiklerinde bal arılarının bir takım olumsuzluklara sebep olduklarını tespit etmişlerdir. Bazı araştırmalar, arıcılık faaliyetlerinin genişlemesinin canlılar arasındaki karşılıklı etkileşimleri etkilediğini, doğal ekosistemlerdeki tozlaşma ağlarının yapısını ve işleyişini potansiyel olarak bozduğunu göstermiştir. Bu konuya duygusal olarak yaklaştığımızda bunu kabullenmek pek de kolay değil. Fakat bilimsel açıdan baktığımızda ise işin seyri değişmekte ve sürecin yaban hayata nasıl etki ettiğini anlayabilmekteyiz.
“Bal arıları düşünülenin aksine dünya geneline insan eliyle yaygın bir şekilde dağıtılmış ve en çok korunan-kollanan tozlaştırıcı tek böcek türü olup, soylarının tükenmesinin söz konusu bile olmadığı, aksine varlıkları diğer tozlaştırıcı canlı türleri için bir tehdit olabileceği” bilgisi Şık (2022) tarafından detaylıca ifade edilmektedir [1]. Benzer şekilde bir bal arısı araştırmacısı olan Alison McAfee (2020)’de ticari arıcılığın ekosistemin dengesi için farklı bir boyutta ele alınması gerektiğini vurguluyor. Araştırmacı, bal arılarının tarım için önemli olduğunu fakat bazı risk altındaki yerli yaban arı türleri için baskı oluşturabileceğini ve zamanla ekosistemde bir istikrarsızlaşmaya sebep olabileceğini ifade etmektedir [2]. York Üniversitesi (Toronto-Kanada) bilim insanı Sheila Colla (2020)’da son yıllarda moda bir faaliyet olan hobi arıcılığındaki artışların, “arı kolonilerindeki kayıpları kurtarmak” için güçlü bir farkındalık kampanyasına dönüştüğünü, bal arılarının en az kurtarılmaya ihtiyacı olan tür olduğunu, arıcılığın insanlar için olduğunu ve bunun bir koruma uygulaması olmadığını vurgulamaktadır. İnsanlar, bal arılarını besleyerek ya da bal arılarına yardım ederek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan diğer tozlaştırıcılara yardım ettiklerini düşünürler [2]. Aslında koruma biyolojisi bir bütünlük gerektirir. Sadece bir canlı türünü koruyup kollamakla ekosistem sağlığı korunamaz. Öncelikle canlıların doğal yaşam alanları (habitatları), etkileşimde bulundukları ekosistemler ve bu ekosistemleri besleyen dinamikler korunmalıdır. Mesela ticari arıcılık faaliyetleri için ayrılan bütçeler neden tozlaşmadan sorumlu diğer yerli yaban arıları, sinekler, karıncalar, güveler, kelebekler, bombus arıları, kuşlar ve hatta bazı memelilerin korunması için de ayrılmaz bunu etraflıca sorgulamak gerekiyor.
Bal Arılarının Faaliyetleri, Yaban Arılarını Nasıl Etkiler?
Sınırlı sayıdaki kanıtlar, ticari bal arıcılığının ekosistem işleyişine ve yaban arılarına olumsuz yönde etki ettiğini göstermektedir. Etkiler üç alanda kategorize edilmektedir. (1) çiçek ve yuva kaynakları için rekabet, (2) bitki topluluklarındaki değişiklikler yoluyla dolaylı etkiler, istilacı bitkilerin yayılması ve yerli bitkilerin azalması, (3) patojenlerin bulaşması [3].
Bu etkileri kısaca özetleyecek olursak;
- Bal arısı kolonilerinin yüksek yoğunluklarda olması (günde 10 binden fazla yiyecek arama gezisi gerçekleştiren 20.000-60.000 işçiden oluşan koloniler), nektar ve polen için yerli tozlaştırıcılar arasındaki rekabeti artırarak, hali hazırda sayıları azalan yaban türler üzerinde daha fazla baskı oluşturur [04]. Küçük-populasyon yaklaşımına göre yabani arı türlerinin populasyonunda meydana gelecek küçülmeler onları yok olma girdabına sürükleyebilir. Yaban arılarının çoğu polilektiktir. Yani birçok farklı çiçekli bitkiden polen veya nektar toplayabilirler. Bu yüzden bal arılarının varlığında potansiyel olarak yiyecek arama davranışlarını değiştirebilirler. Fakat yaban arıları daha az besleyici bitkiler üzerinde yiyecek aramaya zorlanırlarsa, verimsiz çiçekleri aramak için daha fazla zaman harcarlar ve bu rekabet durumu onları olumsuz etkiler. 2016 yılında Amerika’da (Stone Barns Center for Food & Agriculture) gözlemlenen bal arılarının, polenin kıt olduğu sonbahar mevsiminde yerel yaban arısı popülasyonlarına karşı aşırı agresif davranışlar sergilediği görülmüştür. Yabani enginar olarak bilinen bir tür devedikeni bitkisi üzerinde yiyecek ararken, diğer bal arılarının polen sepetlerinden doğrudan polen yağmaladıkları tespit edilmiştir (Şekil.1). Aynı çalışmada bal arılarının sonbaharda doğrudan yaban arılarından bal yağmaladıkları da kaydedilmiştir [5] .
Şekil 1. Bal arısının, yaban bombus arısı polen sepetinden polen yağmalaması [5].
- Bal arısı (en yaygın yönetilen tür; Apis mellifera L.), çiçek kaynaklarının büyük bir bölümünü tekelleştiren süper-genelci bir tozlaştırıcı olarak kabul edilir ve genellikle yabani tozlaştırıcılarlar ile bitkiler arasındaki etkileşimleri bozar.
- Ortaklar arasında karşılıklı olmayan bağımlılıkları teşvik eder ve ayrıca hem kendinde hem de türler arasında polen birikimini arttırır, meyve ve tohum setini bozar [6]. Eğer bal arıları bir bitki türü için baskın tozlaştırıcı rolü oynuyorsa polen transferinde büyük bir rol üstlenirler. Dolayısıyla meyve ve tohum üretimine etki ederler. Fakat yine de yerli bitkilerde tam anlamıyla gen akışını bozup bozmadıkları konusunda yeterli veri bulunmamaktadır.
- Bal arıları doğal ortamlarda oğul verdiğinde bulundukları bölgelerde, ağaç veya yer boşlukları gibi yuvalama alanları için yabani arılarla rekabet edebilirler.
- Bal arıcılığı, yabani tozlaştırıcıların çeşitliliğini ve tozlaşma ağlarındaki etkileşim bağlantılarını azaltmaktadır.
- Hiyerarşik yapısal organizasyonları bozarak genel türler arasındaki etkileşimlerin kaybolmasına neden olur ve ayrıca bal arıları tarafından yoğun olarak ziyaret edilen bitki türlerinin üreme başarısını azaltarak yabani tozlaştırıcılar tarafından tozlaşma hizmetlerini bozar ve potansiyel olarak yerli arı türlerinin kaybına yol açabilir.
- Bal arıları, genel bitki topluluklarını değiştiren belirli yabani bitki türlerinin tozlaşmasında da çok etkilidir. Bu yabani bitki türlerinin içinde çoğu istilacı olan türlerde bulunmaktadır. Arıcılar genellikle istilacı bitkileri severler. Yoğun çoğalmaları, kazançlı ve öngörülebilir bir nektar akışı sağlar. Bal arıları ve arıcıların faydalanması için mükemmeldirler ancak bitkiler de bulundukları habitatlarda doğal ekosistemleri bozar.
- Doğal alanlarda yüksek yoğunluklu arıcılığın, biyolojik çeşitlilik üzerinde daha önce varsayıldığından daha kalıcı, daha ciddi olumsuz etkileri olduğu tespit edilmiştir.
- Bal arıları, özellikle patojenik organizmalar (varroa, nosema ve yavru çürüklüğü) yoluyla yaban arılarını etkileyebilir. Bal arıları yüksek yoğunluklarda sosyal canlılardır. Bu durum potansiyel olarak onların yabani türlere göre patojen barındırma olasılıklarını daha yüksek hale getirir. Bal arılarının bitki tozlaşması için geniş bölgeler boyunca hareketi, bu tür patojenleri yabani arılara yayma potansiyellerini artırabilir. Ayrıca, bal arıları genellikle kendi doğal arılıklarının dışına yerleştirilir ve bu nedenle yeni, istilacı patojenler ortaya çıkarabilirler. Enfeksiyon ajanlarının bal arıları tarafından yabani arılara bulaşması, kontamine polen, dışkı veya paylaşılan yiyecek arama kaynakları ile temas yoluyla gerçekleşebilir. Eskiden bal arılarına özgü olduğu düşünülen bir dizi RNA virusunun artık bombus arılarını enfekte ettiği rapor edilmektedir. Bombus arılarındaki bu RNA viruslarının çoğunun virulansı henüz değerlendirilmemiş veya gösterilmemiştir. Varroa destructor ile ilişkili olduğu düşünülen Deforme kanat virusu (DWV), bombus arılarında kusurlu (körelmiş veya buruşuk) kanatlara ve diğer morfolojik deformasyonlara sebep olmaktadır. Ayrıca bu virus, bombus arılarının hayatta kalma oranını önemli ölçüde azaltmakta ve açık bir şekilde enfeksiyonu alan bombus arılarında yavru ölümlerine sebep olmaktadır [07].
- Arı kolonilerinde bakteriyel enfeksiyonları önlemek veya tedavi etmek için kullanılan antibiyotikler zamanla işçi arıların bağırsak mikrobiyom bolluğunu ve topluluk kompozisyonunu önemli ölçüde değiştirir. Bu sebeple antibiyotiklerin aşırı kullanımı sonucu arı ölümlerinde artışlar gözlenir. Yıllar içinde bağırsak mikrobiyomunda bulunan bazı bakterilerde de antibiyotiklere karşı direnç oluşur. Antibiyotiklere karşı direnç kazanmış bakterilerin çeşitli yollarla doğal ortamdaki canlılarla kontaminasyonu yaban hayatı olumsuz yönde etkiler [08].
Bal arılarının yanı sıra dünya genelinde tarımsal ürün tozlaşması ve verimi için evcilleştirilmiş ve doğal habitatlarından koparılmış farklı yaban arı türleri de mevcuttur. Avrupa'dan Kuzey Amerika, Avustralya, Asya, Afrika ve Güney Amerika'ya kadar özellikle domates tozlaşması için genişleyen bombus arıları (Bombus sp.); Tropikal ve subtropikal bölgelerde evcilleştirilen çeşitli iğnesiz arılar (Melipona sp. ); açık (tarlalar) ve kapalı (seralar) tozlaşma sistemlerinde badem, elma, çilek, kiraz , armut ve erik için çeşitli Osmia sp. türleri gibi bazı yalnız arıların yönetimi son on yılda yaygınlaşmıştır. Bal arıları da dahil olmak üzere bunlar “yönetilen arılar” olarak tanımlanmaktadır. Bu tozlaştırıcılar küresel olarak ticarileştirildiğinden, birçok tür kendi doğal yaşam alanlarının dışında kullanılmakta ve bu da biyolojik istila riskini artırarak biyolojik çeşitlilik kaybına katkıda bulunmakta ve insan refahını tehdit etmektedir. Örneğin, Güney Amerika'nın geniş bölgelerini işgal eden ve seralarda domates tozlaşması için kullanılan Bombus terrestris yaban arısı, Şili'ye ithal edildikten sonra o bölgede bulunan yerli bombus arısı türleri için olumsuz sonuçlar doğurmuştur [04]. Ayrıca aynı türün hem evcilleştirilmiş hem yabani akrabalarında, onlarla yakından ilişkili türlerde ve uzak akraba türlerde ortak patojenler bulunmuştur. Bu durum patojen organizmaların bulaşmasının mümkün olduğunu ve geniş bir yaban arısı topluluğunu etkileme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir [03] Aşırı kalabalık ve homojen beslenme arıların bağışıklık sistemlerini baskılar ve ticari kovanlarda patojen oranlarının yükselmesine neden olur. Arılar aynı çiçeklerden beslendiğinde, insanlar arasında paylaşılan bir kahve fincanından geçen mikroplara benzer şekilde, hastalıklar yabani türlere bulaşır.
Bal Arılarının, Yaban Bal Arılarına Olumsuz Etkilerini Minimize Etmek ve Yaban Arılarını Korumak İçin Neler Yapılabilir?
Ticari arıcılık, bitki tozlaşması da dahil olmak üzere insanlara fayda sağlar ve bu faydalar bazı durumlarda yerel ekosistemlere yönelik risklerden daha ağır basabilir. Fakat yine de ekosistem hizmetleri açısından izlenebilir olmalıdır.
- Ticari arıcılığın etkisini sınırlamak için, kamu arazilerinin yönetimi, yönetilen arı türü ve bölgeye özgü olup olmadığı, yönetilen arıların önerilen yoğunlukları, göreceli kaynak mevcudiyeti gibi sahaya özgü nitelikler dikkate alınmadır.
- Bal arısı kolonilerinin patojenler ve parazitler açısından değerlendirilip değerlendirilmediği ve arıların kamu arazilerine girmesine izin vermeden önce bölgede koruma endişesi olan yaban arısı türleri olup olmadığı dikkate alınmalıdır.
- Yetiştirme merkezleri de dahil olmak üzere üreticiler ayrıca patojenleri sık sık tarayarak ve tedavi ederek ticari arıların etkisini sınırlayabilir. Arıların geniş bölgelerdeki hareketini düzenleyen yönergeler, patojen giriş ve yayılma potansiyelini azaltacaktır.
- Yönetilen arıları sera ortamlarında kullanan yetiştiriciler, arıların doğaya kaçmamasını sağlayarak olumsuz etkileri sınırlayabilir ve arıları tarla ortamlarında kullanan yetiştiriciler, kolonileri tarım alanlarının merkezine veya doğal yaşam alanlarından maksimum uzaklıklarda tutarak etkilerini azaltabilirler [3].
- Bununla birlikte, binlerce sinek, kelebek, güve, yaban arısı, böcek, kuş, yarasa ve diğer omurgalılarla birlikte 20.000'den fazla arı türü de dahil olmak üzere yabani tozlaştırıcı türlerin desteklenmesi, habitat alanlarının korunması ve uygun şekilde yönetilmesi gerekmektedir [4]. Avrupa'daki yabani arı popülasyonlarındaki genel düşüş, habitatın insan tarafından değiştirilmesine bağlanmıştır [09].
- Habitat yönetimi uygulamaları kapsamında belirli bitki türlerinin ekilmesi veya doğal bitki topluluklarının korunması gerekmektedir.
- Çiçek kaynaklarının kalitesi ve miktarı arttırılmalıdır.
- Tarım arazilerinde yoğun mekanik uygulamalardan kaçınılmalıdır.
- Meralarda otlatma yoğunluğunun azaltılması gerekmektedir.
- Toprak işleme azaltılmalıdır.
- Kimyasal girdiler azaltılmalıdır.
- Pestisitlerin kullanım sıklığı azaltılmalıdır.
- Tozlaştırıcılar için riskli olan bazı pestisitler kısıtlanmalıdır.
- Organik tarıma geçiş teşvik edilmelidir.
- Yaban arılarının doğada yuvalanması için yuva siteleri kurulmalıdır.
- Bombus arısı yuvalaması için engebeli otlak alanlar arttırılmalıdır.
- Yere yuva yapan arılar için çıplak toprak parçaları oluşturulmalıdır.
- Yalnız arılar için yapay yuva alanları oluşturulabilir [4].
Son yıllarda bal arısı kolonileri de dahil olmak üzere diğer tozlaştırıcılardaki küresel düşüş ve buna bağlı olarak tozlaşma hizmetlerinin kaybı insanlarda yaygın bir endişeye sebep olmuştur. Bu endişe, küresel gıda güvenliği için tozlaştırıcıların önemi düşünüldüğünde anlaşılabilir. Çünkü küresel olarak önemli mahsullerin yaklaşık %75'i bir dereceye kadar tozlaşmaya bağlıdır. Yine de, endişe kaynağı her şeyden önce bir türe (Apis mellifera) bağlanmamalıdır. Bu talihsiz bir durum çünkü araştırmalar, bal arılarının yabani tozlaştırıcı türlere zarar verebileceğini göstermektedir. Ayrıca bal arılarının sağlıklı olması için çok çaba sarf edilmektedir. Peki ya yaban arıları? Onları kim düşünecek ve kim koruyacak? Artık bal arılarının sağlığı ve refahı konusundaki endişenin yerli arılara karşı da duyulması gerekiyor. Dolayısıyla doğal sistemlere yönelik ciddi tehditler ve bu tehditleri iyileştirmek için mevcut olan kısıtlı kaynaklar, koruma çalışmaları kapsamında ana risk faktörlerine yönlendirilmeli ve en ciddi tehditlere öncelik vermelidir. Özellikle insan faaliyetleri sonucunda tehdit altında bulunan habitatların ve ekosistemlerin korunması ve iyileştirilmesi gerekmektedir.
Bal arıları gıda üretiminde her zaman çok önemli bir yere sahip olacak, ancak bunların kontrolü ve bakış açımızın değişmesi hem gıda güvenliğinin artırılması hem de doğal biyolojik çeşitliliğin korunması için önemli adımlardır. Doğal alanlar ve topluluklar, bir miktar bal arısı topluluğunu barındırma esnekliğine sahip olabilir. Bununla birlikte, bal arılarının aşırı derecede kırılgan olan ve kritik olarak bozulmuş sistemler üzerinde önemli bir etkiye sahip olmaları da mümkün görünmektedir. Bal arıları bitki tozlaşması için gerekli olabilir ancak arıcılık, doğal yaşamı korumakla karıştırılmaması gereken bir tarımsal faaliyettir.
Kaynaklar:
- Şık, B., 2022. Bal arıları: Yanlışlar/doğrular. Bianet Bağımsız İletişim Ağı. https://bianet.org (Ziyaret Tarihi: 28.09.2022).
- McAfee, A., 2020. The Problem with Honey Bees. Department of Entomology and PlantPathology, North Carolina State University. https://www.scientificamerican.com.
- Mallinger, R.E., Gaines-Day, HR., Gratton C., 2017. Do managed bees have negative effects on wild bees? A sysytematic review of the literatüre. Department of Entomology, University of Wisconsin-Madison, Madison, Wisconsin, United States of America. PLoS ONE 12(12): e0189268. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0189268
- Garibaldi, L.A., Requer, F., Rollin, O., Andersson, G. KS., 2017. Towards an integreted species and habitat management of crop pollination. Science direct, Insect Science 2017, 21:105–114.
- https://www.sharpeatmanguides.com (Ziyaret Tarihi: 28.09.2022)
- Valido, A., Rodriquez-Rodriquez, M.C., Jordano, P., 2019. Honeybees distrupt the structure and functionality of plant-pollinator networks. Scientific Reports, (2019) 9:4711 https://doi.org/10.1038/s41598-019-41271-5
- Hatfield, R. G., Jepsen, S., Vaughan, M., Black, S., Lee-Mader, E., 2018. An Overview of the Potential Impacts of Honey Bees to Native Bees, Plant Communities, and Ecosystems in Wild Landscapes: Recommendations for Land Managers. The Xerces Society for Invertebrate Conservation. pp.12.
- Aljedani, D.M., 2021. Antibiotic treatment (Tetracycline) effect on bio-efficiency of the larvae honey bee (Apis mellifera jemenatica), ScienceDirect, Saudi Journal of Biological Sciences 29 (2022) 1477–1486.
- Butz Huryn, V.M., 1997. Ecological Impacts of Introduced Honey Bees. The University of Chicago Press, The Quarterly Review of Biology, Vol. 72, No. 3, pp. 275- 297. https://www.jstor.org/stable/3037382
Görseller:
- https://www.sharpeatmanguides.com (Ziyaret Tarihi: 28.09.2022).