Bal Arılarının Yaban Arıları Üzerindeki Potansiyel Etkileri

Sınırlı sayıdaki kanıtlar, ticari bal arıcılığının ekosistem işleyişine ve yaban arılarına olumsuz yönde etki ettiğini göstermektedir.

Yazar: Dr. Murat Gürsoy
 
Tarım için önemliler ama yaban hayat için pek iyi değiller” (Allison MaCafee, 2020).

Bal arıları, birçok insan için refahı, sürdürülebilirliği ve çevreciliği sembolize eder. Einstein arıların önemini “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalır, arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan ve insan olmaz” sözleri ile vurgulamıştır. Arıcılık ve arı kavramları bir araya gelince hemen hemen hepimizin zihninde koşulsuz olarak bir olumlama söz konusu olur. Şık (2022), bu durumu “arıcılık ve arı ürünleri sektörünün endüstriyel bir karakter kazanması ve bu sektörün gerek faaliyetleri ve gerekse piyasaya sunduğu ürünler açısından toplumsal hayatta bütünüyle olumlu bir imaja sahip olmasıyla” açıklamaktadır [1]. Bilim insanları ticari arıcılık faaliyetlerini ekosistem açısından değerlendirdiklerinde bal arılarının bir takım olumsuzluklara sebep olduklarını tespit etmişlerdir. Bazı araştırmalar, arıcılık faaliyetlerinin genişlemesinin canlılar arasındaki karşılıklı etkileşimleri etkilediğini, doğal ekosistemlerdeki tozlaşma ağlarının yapısını ve işleyişini potansiyel olarak bozduğunu göstermiştir. Bu konuya duygusal olarak yaklaştığımızda bunu kabullenmek pek de kolay değil. Fakat bilimsel açıdan baktığımızda ise işin seyri değişmekte ve sürecin yaban hayata nasıl etki ettiğini anlayabilmekteyiz.

“Bal arıları düşünülenin aksine dünya geneline insan eliyle yaygın bir şekilde dağıtılmış ve en çok korunan-kollanan tozlaştırıcı tek böcek türü olup, soylarının tükenmesinin söz konusu bile olmadığı, aksine varlıkları diğer tozlaştırıcı canlı türleri için bir tehdit olabileceği” bilgisi Şık (2022) tarafından detaylıca ifade edilmektedir [1]. Benzer şekilde bir bal arısı araştırmacısı olan Alison McAfee (2020)’de ticari arıcılığın ekosistemin dengesi için farklı bir boyutta ele alınması gerektiğini vurguluyor. Araştırmacı, bal arılarının tarım için önemli olduğunu fakat bazı risk altındaki yerli yaban arı türleri için baskı oluşturabileceğini ve zamanla ekosistemde bir istikrarsızlaşmaya sebep olabileceğini ifade etmektedir [2]. York Üniversitesi (Toronto-Kanada) bilim insanı Sheila Colla (2020)’da son yıllarda moda bir faaliyet olan hobi arıcılığındaki artışların, “arı kolonilerindeki kayıpları kurtarmak” için güçlü bir farkındalık kampanyasına dönüştüğünü, bal arılarının en az kurtarılmaya ihtiyacı olan tür olduğunu, arıcılığın insanlar için olduğunu ve bunun bir koruma uygulaması olmadığını vurgulamaktadır. İnsanlar, bal arılarını besleyerek ya da bal arılarına yardım ederek yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan diğer tozlaştırıcılara yardım ettiklerini düşünürler [2]. Aslında koruma biyolojisi bir bütünlük gerektirir. Sadece bir canlı türünü koruyup kollamakla ekosistem sağlığı korunamaz. Öncelikle canlıların doğal yaşam alanları (habitatları), etkileşimde bulundukları ekosistemler ve bu ekosistemleri besleyen dinamikler korunmalıdır. Mesela ticari arıcılık faaliyetleri için ayrılan bütçeler neden tozlaşmadan sorumlu diğer yerli yaban arıları, sinekler, karıncalar, güveler, kelebekler, bombus arıları, kuşlar ve hatta bazı memelilerin korunması için de ayrılmaz bunu etraflıca sorgulamak gerekiyor.
 

Bal Arılarının Faaliyetleri, Yaban Arılarını Nasıl Etkiler? 


Sınırlı sayıdaki kanıtlar, ticari bal arıcılığının ekosistem işleyişine ve yaban arılarına olumsuz yönde etki ettiğini göstermektedir. Etkiler üç alanda kategorize edilmektedir. (1) çiçek ve yuva kaynakları için rekabet, (2) bitki topluluklarındaki değişiklikler yoluyla dolaylı etkiler, istilacı bitkilerin yayılması ve yerli bitkilerin azalması, (3) patojenlerin bulaşması [3].

Bu etkileri kısaca özetleyecek olursak;
 
    
Şekil 1. Bal arısının, yaban bombus arısı polen sepetinden polen yağmalaması [5].
 
Bal arılarının yanı sıra dünya genelinde tarımsal ürün tozlaşması ve verimi için evcilleştirilmiş ve doğal habitatlarından koparılmış farklı yaban arı türleri de mevcuttur. Avrupa'dan Kuzey Amerika, Avustralya, Asya, Afrika ve Güney Amerika'ya kadar özellikle domates tozlaşması için genişleyen bombus arıları (Bombus sp.); Tropikal ve subtropikal bölgelerde evcilleştirilen çeşitli iğnesiz arılar (Melipona sp. ); açık (tarlalar) ve kapalı (seralar) tozlaşma sistemlerinde badem, elma, çilek, kiraz , armut ve erik için çeşitli  Osmia sp. türleri gibi bazı yalnız arıların yönetimi son on yılda yaygınlaşmıştır. Bal arıları da dahil olmak üzere bunlar “yönetilen arılar” olarak tanımlanmaktadır. Bu tozlaştırıcılar küresel olarak ticarileştirildiğinden, birçok tür kendi doğal yaşam alanlarının dışında kullanılmakta ve bu da biyolojik istila riskini artırarak biyolojik çeşitlilik kaybına katkıda bulunmakta ve insan refahını tehdit etmektedir. Örneğin, Güney Amerika'nın geniş bölgelerini işgal eden ve seralarda domates tozlaşması için kullanılan Bombus terrestris yaban arısı,  Şili'ye ithal edildikten sonra o bölgede bulunan yerli bombus arısı türleri için olumsuz sonuçlar doğurmuştur [04]. Ayrıca aynı türün hem evcilleştirilmiş hem yabani akrabalarında, onlarla yakından ilişkili türlerde ve uzak akraba türlerde ortak patojenler bulunmuştur. Bu durum patojen organizmaların bulaşmasının mümkün olduğunu ve geniş bir yaban arısı topluluğunu etkileme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir [03] Aşırı kalabalık ve homojen beslenme arıların bağışıklık sistemlerini baskılar ve ticari kovanlarda patojen oranlarının yükselmesine neden olur. Arılar aynı çiçeklerden beslendiğinde, insanlar arasında paylaşılan bir kahve fincanından geçen mikroplara benzer şekilde, hastalıklar yabani türlere bulaşır. 


Bal Arılarının, Yaban Bal Arılarına Olumsuz Etkilerini Minimize Etmek ve Yaban Arılarını Korumak İçin Neler Yapılabilir?


Ticari arıcılık, bitki tozlaşması da dahil olmak üzere insanlara fayda sağlar ve bu faydalar bazı durumlarda yerel ekosistemlere yönelik risklerden daha ağır basabilir. Fakat yine de ekosistem hizmetleri açısından izlenebilir olmalıdır. 
Son yıllarda bal arısı kolonileri de dahil olmak üzere diğer tozlaştırıcılardaki küresel düşüş ve buna bağlı olarak tozlaşma hizmetlerinin kaybı insanlarda yaygın bir endişeye sebep olmuştur. Bu endişe, küresel gıda güvenliği için tozlaştırıcıların önemi düşünüldüğünde anlaşılabilir. Çünkü küresel olarak önemli mahsullerin yaklaşık %75'i bir dereceye kadar tozlaşmaya bağlıdır. Yine de, endişe kaynağı her şeyden önce bir türe (Apis mellifera) bağlanmamalıdır. Bu talihsiz bir durum çünkü araştırmalar, bal arılarının yabani tozlaştırıcı türlere zarar verebileceğini göstermektedir. Ayrıca bal arılarının sağlıklı olması için çok çaba sarf edilmektedir. Peki ya yaban arıları? Onları kim düşünecek ve kim koruyacak? Artık bal arılarının sağlığı ve refahı konusundaki endişenin yerli arılara karşı da duyulması gerekiyor. Dolayısıyla doğal sistemlere yönelik ciddi tehditler ve bu tehditleri iyileştirmek için mevcut olan kısıtlı kaynaklar, koruma çalışmaları kapsamında ana risk faktörlerine yönlendirilmeli ve en ciddi tehditlere öncelik vermelidir. Özellikle insan faaliyetleri sonucunda tehdit altında bulunan habitatların ve ekosistemlerin korunması ve iyileştirilmesi gerekmektedir. 

Bal arıları gıda üretiminde her zaman çok önemli bir yere sahip olacak, ancak bunların kontrolü ve bakış açımızın değişmesi hem gıda güvenliğinin artırılması hem de doğal biyolojik çeşitliliğin korunması için önemli adımlardır. Doğal alanlar ve topluluklar, bir miktar bal arısı topluluğunu barındırma esnekliğine sahip olabilir. Bununla birlikte, bal arılarının aşırı derecede kırılgan olan ve kritik olarak bozulmuş sistemler üzerinde önemli bir etkiye sahip olmaları da mümkün görünmektedir. Bal arıları bitki tozlaşması için gerekli olabilir ancak arıcılık, doğal yaşamı korumakla karıştırılmaması gereken bir tarımsal faaliyettir.
 
Kaynaklar:
  1. Şık, B., 2022. Bal arıları: Yanlışlar/doğrular. Bianet Bağımsız İletişim Ağı. https://bianet.org (Ziyaret Tarihi: 28.09.2022).
  2. McAfee, A., 2020. The Problem with Honey Bees. Department of Entomology and PlantPathology, North Carolina State University. https://www.scientificamerican.com.
  3. Mallinger, R.E., Gaines-Day, HR., Gratton C., 2017. Do managed bees have negative effects on wild bees? A sysytematic review of the literatüre. Department of Entomology, University of Wisconsin-Madison, Madison, Wisconsin, United States of America. PLoS ONE 12(12): e0189268. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0189268
  4. Garibaldi, L.A., Requer, F., Rollin, O., Andersson, G. KS., 2017. Towards an integreted species and habitat management  of crop pollination. Science direct, Insect Science 2017, 21:105–114.
  5. https://www.sharpeatmanguides.com (Ziyaret Tarihi: 28.09.2022)
  6. Valido, A., Rodriquez-Rodriquez, M.C., Jordano, P., 2019. Honeybees distrupt the structure and functionality of plant-pollinator networks. Scientific Reports, (2019) 9:4711 https://doi.org/10.1038/s41598-019-41271-5
  7. Hatfield, R. G., Jepsen, S., Vaughan, M., Black, S., Lee-Mader, E., 2018. An Overview of the Potential Impacts of Honey Bees to Native Bees, Plant Communities, and Ecosystems in Wild Landscapes: Recommendations for Land Managers. The Xerces Society for Invertebrate Conservation. pp.12.
  8. Aljedani, D.M., 2021. Antibiotic treatment (Tetracycline) effect on bio-efficiency of the larvae honey bee (Apis mellifera jemenatica), ScienceDirect, Saudi Journal of Biological Sciences 29 (2022) 1477–1486. 
  9. Butz Huryn, V.M., 1997. Ecological Impacts of Introduced Honey Bees. The University of Chicago Press, The Quarterly Review of Biology, Vol. 72, No. 3, pp. 275- 297. https://www.jstor.org/stable/3037382
Görseller:
  1. https://www.sharpeatmanguides.com (Ziyaret Tarihi: 28.09.2022).