İnsan Refahı sorunu…

Sanayi toplumunun ortaya çıkışı ile özellikle güçlü devletlerde refah toplumsal olarak aranmaya başlandı. Tüketim konusunda sınırsız iştaha sahip toplumların ortaya çıkmasıyla sonuçlandı. Bu sınırsız iştahı doyurmak için daha yoğun, daha çok girdi kullanımıyla ve üretilen canlının yaşam istekleri minimize edilerek yapılan üretim giderek hayvansal üretimi de endüstriyel bir hale getirdi. İnsanın karşısında her şeyi insana bağlı olan ve tepkisini dışa vurma olanağından yoksun olan hayvanlar adeta birer makine gibi daha az tüketip, daha çok üretebilecek koşullarda yaşamaya zorlanıyor; Tavuklar kafeslere, sığırlar padoklara hapsediliyordu…

Bazı insanlar hayvanlara bu şekilde muamele etmenin yanlış olduğunu  ileri sürerek, hayvan refahı kavramını geliştirdiler. Ve çoğunluk buna güldü ; ‘İnsan refahını hâlettik te…” Gerçekten komik değil mi? Peki insan refahı sorunu çözülebilir mi? Modern insan sürekli refahın peşinde koşuyor. Daha büyük evlerde yaşamak, daha fazla eşya sahibi olmak,  daha yeni, daha güzel, daha …

İktisat bilimi bize insan ihtiyaçlarının sınırsız olduğunu söyler… Yani bu gün için ortalama 70 Kg ağırlığı, 1,70 boyu, 70 yıl yaşam süresi belli olan insanın ihtiyaçlarının bir sınırı yoktur. Ancak iktisat dahi Dünya üzerindeki kaynakların sınırlı olduğunu söyler. Bu sınırlı kaynakların tümünü insan kullanıma açabiliriz bazı İktisatçılara göre…  Yani insanlar yaşayabilir; doğa olmasa da, bitkiler olmasa da, hayvanlar olmasa da, böcekler olmasa da…

Mesela hap şeklinde gıdalardan bahsediyorlar. Hatta nasılsa buna katılan doğa bilimleri, sağlık bilimleri mensupları da var. Peki, lifler, karbonhidratlar, tam olarak vücutta işlevini bilmediğimiz enzimler, hormonlar vb. bir hapa sığdırabilir mi? Mesela insanın metabolik ihtiyaçlarını bu haplar nasıl karşılayacak? Ya da vücudumuzdaki yararlı canlılar bu haplarla yaşayabilecek mi? Büyüme çağındaki bir çocuğun ihtiyaçlarını hangi hap ve nasıl karşılar. 

İnsan ihtiyaçları sınırsız ise, insan daha güzelini, daha iyisini, daha büyüğünü.. hep dahasını arayacaksa… Gerçekten çözülebilir mi? Üstelik kaynakların kıtlığı ortadayken; siz daha yenisini aldığınız zaman muhtemelen daha yenisi piyasaya çıkmak üzere ise; Aldığınızın bir üst modelini komşunuz almışken; Hele bir de kredi kartınız varsa neden almayacaksınız ki.

İnsan, refahı için her gün sabahın kör saatinde sıcak yatağını terk edip, trafik çilesine katlanıp, köle gibi çalışmayı göze alabilecek tek canlıdır. Hatta refah o kadar önemlidir ki, sadece misafir geldiğinde üstünde oturulabilen lüks eşyalarımız, pahalı yemek takımlarımız vardır. Ampul değiştirmeye elektrikçi, musluk contasını yenilemeye tesisatçı çağıran insanların matkapları, şarjlı tornavidaları, lokma takımları olması elzemdir. Kitap okumayan insanların gösterişli kütüphanelerinde ciltlerine dokunulmamış kitaplar, karıştırılmamış ansiklopediler rafları doldurabilir. İhtiyaçlarımız sınırsız ya…

Havuç sopa siyasetini duymuşsunuzdur. Sopa deyince ne anlamak gerektiğini sanırım bilmeyeniniz yoktur.. Belki havucu anlatmak gerek. Şiddete karşı(!) olan deve sahiplerinin başvurduğu yöntemdir. Devenin sırtına binersiniz. Bir sopanın ucuna havuç bağlar, devenin önüne uzatırsınız. Deve koşar ha koşar... Ama havuca yetişmesi mümkün değildir. Ben de saçmaladım galiba şimdi… Ne alakası var ki deve ile insan refahının…