Kulak hamuru-Kiren

Sinop'da bir lokantaya gittiğinizde, menüsünde Kulak Hamuru görürseniz, bilmediğim bir hamur işi yiyeceğim diye heyecanlanmayın. Kulak hamuru mantının Sinoplucası! Ama ince hamurunun lezzeti ve üstü cevizlisiyle farklı. 

Üstüne bir Sinop tatlısı yemek için girdimiz pastanede, yıllardır yemediğim revaniyi görünce aklıma geldi. Artık her pastanede cheesecake, tiramisu var da, neden tulumba tatlısı, revani, kabak tatlısı yok? 

Masamıza gelen revani güzel pişmiş,  üstündeki vanilyalı dondurması çocukluğumdaki lezzetiyle tatlı budur dedirtiyor.

Hesap öderken beni bir sürpriz daha bekliyor. Hep arayıp durduğum çocukluğumun 'Kaynana Şekeri'yle göz göze geliyoruz. Hem de paketi 1TL!

Sinop’ta her mevsim en çok yenilense, tartışmasız balık. Bunun için öyle şehir dışına falan gitmenize gerek yok. Balık her köşe başında satılıyor ve satıldığı yerin hemen yakınında balık pişiriciler var. Buraları balık-balıkçılık-

denizle ilgisi olmayan objelerin yan yana dizildiği zorlama yerlerden değil, balık ağlarıyla falan da süslemeye gerek duyulmamış. Sade, temiz, işlevsel. Öğle çeşit çeşit mezeler yok, çeşit çeşit balıklar var. 

Oturduğumuz masada koca bir kavanozun içinde palamut lakerdası, gel de yeme. Çinekoplar ızgara olurken, mısır unu ile tavada yan yana dizilerek kızartılmış hamsilerimiz geliyor. Karnım doydu, gözüm balığa doymuyor, yarın da mezgit yiyelim diyorum.

Sinop'ta Sinope Butik Otel’de kaldım. Kaldığım sürece de kendimi bir Sinop evinde hissettim,  özellikle de kahvaltılarda.  Tazesi tadındaki incir reçeli, ‘katlama’ dedikleri yağlı yufka ekmeği, haşhaş tohumlu açması, pekmezi, Habibe hanımın “kiren” marmeladının yapılışını anlatışı,  eline sağlıklara “bal-şeker olsun” deyişleriyle...