Toprağı Kaybetmek;

Giderek artan insan nüfusu ve insanın tüketim konusunda büyüyen İştahı son yüzyılda topraklara büyük zararlar verdi. Şehirlerin tarım alanlarını zapt ederek büyümesi, sanayi ve maden tesislerinin üretim yöntemleri ile atıkları ve hatta yoğun tarım faaliyetlerinden kaynaklı toprağın, havanın ve suyun kirlenmesi sonucu ekolojik dengede sorunlar oluştu. Tarım yapılan topraklar canlılığını yitirdi ve organik madde miktarı azaldı.

Toprak yapısının bozulmasına, toprak canlılığının azalmasına ve topraktaki neden olan ‘modern’ tarım yöntemlerini (konvansiyonel tarım) yazının kapsamını aşamadan kısaca incelemek ne yapmak gerektiği konusunda bize fikir verebilir.

  1. 1) Erozyona sebebiyet verme
  2. 2) Tohumluk 
  3. 3) Ekim-dikim
  4. 4) Derin ve devirerek toprak işleme
  5. 5) Aşırı alet-makine kullanılması
  6. 6) Tek tür bitki ekimi
  7. 7) Vahşi Sulama
  8. 8) Hastalık ve zararlıları yok etme düşüncesi
  9. 9) Sentetik kimyasal girdilerin aşırı kullanımı

 

  1. 1) Genelde toprağın boş bırakılması, yapısının bozulması, yeterli organik madde bulunmaması ve toprak canlılığının yok olması erozyon riskini arttırır. Eğimli arazilerde riski daha fazladır. Sürüm yaparken eğim yönü dikkate alınmaz eğimle paralel olarak sürüm yapılırsa erozyon riski artar. Yanlış sulamada erozyon kontrolünü zorlaştırmaktadır.
  2. 2) Genelde çeşit seçimi verim özellikleri dikkate alınarak yapılır. Bu şekilde seçilen çeşitler, toprağa, coğrafi koşullara ve iklim koşullarına uyum sağlayamayabilir. Bölgedeki hastalık zararlı popülasyonuna karşı adapte olmamış bu çeşitler, hastalık ve zararlılara karşı direnç gösteremeyebilir. Bu da daha fazla toprak işleme, daha fazla girdi kullanımı demektir. Ki aşağıda bunlardan bahsedeceğiz.
  3. 3) Ekim dikimde çeşidin, toprağın özellikleri dikkate alınmaması en önemli problemdir. Ekim dikim de yapılan hatalar yeterli havalanma ve güneşlenmeyi önlemektedir. Bu durum hastalık ve zararlıların yayılmasını kolaylaştırmaktadır. Sık dikim bitkilerin topraktan yararlanmasını zorlaştırırken, seyrek dikim boş kalan bölgelerde erozyon riski doğurmaktadır.
  4. 4) Derin ve devirerek toprak işleyen pulluk gibi aletlerin kullanımı en fazla yapılan hatadır. Toprağın bitki için en elverişli ortam oluşturan bölümünün 25-35 cm’lik bölümü olduğunu söylemiştik. Pulluk tipi aletler toprağın bu elverişli kısmını derine gömerek, derinden bitki için elverişsiz ham toprağın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. 
  5. 5) Aşırı işleme ile toprağın yapısı bozulmaktadır. Toprak ve toprak işleme aletleri arasında oluşan direnç toprağın parçalanmasına, kil ağırlıklı bir toprağın oluşmasına neden olur. Bu tip topraklar yeterince havalanmaz. Daha fazla toprak işleme ister. Toprak işleme sayısı arttıkça toprakta sıkışma olur ve kökler derinlere inemez. Bu da bitkinin iyi gelişmesini önler. Ayrıca bu tip toprak işleme aşırı enerji tüketimine neden olur. Üretim maliyetini arttırır.
  6. 6) Tek tür bitki ekimi, tek yıllık bitki üretiminde araziye her yıl aynı bitkinin ekilmesidir. Aynı bitkini her yıl ekilmesi sonucu bitki kökleri belli bir derinliğe ulaşacağından bu derinliğin altında toprak sıkışması oluşur. Bitki aynı tür besin elementlerini tüketeceğinden toprakta bu tür maddeler yeteri kadar bulunamaz. Toprakta bitkinin sevmediği, kullanmadığı maddeler birikerek bitkinin gelişimini zorlaştırır. Her yıl üretilen bitkiye zarar veren patojenler bölgede çoğalacağından hastalık ve zararlılarla mücadele zorlaşır.
  7. 7) Sulamada yapılan en büyük yanlış vahşi sulama uygulamasıdır. Salma sulama en çok gereksiz su tüketimi nedeniyle zararlıdır. Ayrıca topraktaki besin maddelerinin ve organik maddelerin yıkanması ile sonuçlanır. Bölgedeki su kaynaklarının hızla azalmasına ve yer altı sularının kirlenmesine neden olur. Vahşi sulama yöntemleri toprağın sıkışmasına, topraktaki hava miktarının azalmasına da neden olmaktadır. Ayrıca toprak canlıları açısından hava oranının azalması ve ortamdaki yapışkanlık etkisinin artması sonucu uygun ortam kalmadığından topraktaki eko sisteme zarar verir.
  8. 8) Hastalık ve zararlıları yok etmeyi hedefleyen sentetik kimyasallara dayanan mücadele stratejisi sıkça rastlanan bir durumdur. Hastalık etmeni görülür görülmez ilaçlama yapmak, canlının ilaca dayanıklılığını arttırır. Dayanıklılığı ve ortama uyum sağlamayı teşvik eden en önemli olgulardan biri beslenmedir. Yani sürekli üretilen tarımsal ürünlerle beslenen canlılar İlaçlama yapıldığında doğadaki avcı böcekler ve patojenlerle rekabete giren ve dolaylı olarak onların çoğalmasını kontrol eden canlıların azalmasına neden olur. Ürünleri ve toprağı kirletir. En dayanıklı patojenlerin ortamda baskın hale geçmelerini sağlar. Ve zararlılarla mücadeleyi zorlaştırır.
  9. 9) Sentetik kimyasal girdilerin aşırı kullanımı, toprak ve su kirliliğine neden olmaktadır. Kimyasal gübreler ağırlıklı olarak bitki besin maddelerinin tuz formları ile hazırlandığından topraklarda tuzluluk sorununa neden olmaktadır. Topraktaki dengeyi bozarak bitkilerden elde edilen ürünlerin kalitesinin bozulmasına ve gıdalarda kalıntı oluşmasına neden olmaktadır. 

Bu liste daha da uzatılabilir. Ancak gereksiz yere yapılan her tür işlem emeğin ve maddi imkanların boşa harcanması olduğu kadar toprağı yoran, kirleten, aşındıran, sağlığını, canlılığını yok eden unsurlardır. Belli bir yüzeyde bir santimetre toprağın oluşması için en az 150 yıl kadar süre geçmesi gerekir. Kaybetmek içinse (insan faaliyetleri dikkate alındığında) birkaç yıl yeterlidir. 

Toprak ‘Tanrılar Çıldırmış Olmalı’ filminde izlediğimiz ilkel kabileler gibidir. Gerçekten ‘ihtiyaç’ duymadığı her şey onun için fazladır. Toprağı korumak için gereksiz uygulamalardan vazgeçip, doğaya uygun yöntemlerle toprağın kendini idame etmesine yardımcı olmak önemlidir. 

Ne ilgisi var diyeceksiniz ama en sevdiğim şairlerden biri Özdemir ASAF. Hemen bir de Özdemir ASAF’a kulak verelim. “DÜN SABAHA KARŞI / Dün sabaha karşı kendimle konuştum/ Ben hep kendime çıkan bir yokuştum/ Yokuşun başında bir düşman vardı/ Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum” Bir gün yokuşun başındaki düşmanın kendimiz olduğunu anladığımızda geç kalmış olmayalım.

Son bölümde toprağı yaşatmaktan bahsedeceğiz. Kirlettiğimiz, öldürdüğümüz, yapısını bozduğumuz toprakları tedavi edebilecekken tedavi etmekten… Yani moda deyimle konumuz tarımın sürdürülebilirliği…

Mehmet Ufuk PEKER

Ziraat Teknisyeni