Süt Kotalarını Kaldırılmasının Türkiye’deki Süt Sektörüne Etkileri

Çiğ süt fiyatları, AB’de 90 kuruş civarında iken Türkiye’de 115 kuruştur. Kotaların kalkmasıyla beraber, büyük işletmelerine sahip olan ve daha ucuza çiğ süt üreten AB ülkeleri, küresel piyasada öne geçmektedir. Süt ürünleri rekabeti AB ile olan ikili ticarette değil, üçüncü dünya ülkelerinde olmaktadır. Tereyağı, peynir, yoğurt gibi ürünlerde Türkiye Ortadoğu, Afrika ve Asya pazarlarında AB menşeli firmalara karşı rekabette zorlanmaktadır, Rusya’nın uyguladığı ambargo sebebiyle, AB firmaları yeni pazarlar aramakta ve bu sebeple Türk firmalarını küresel piyasada zorlamaktadır. 

Süt Kotalarını sisteminin sona ermesi ve 2015 sonrası perspektifi 

Süt işletmelerinin modernizasyonu için 2007-2013 yılları arasında, AB fonlarından 10,6 Milyar avro ayrılmıştır. Ancak, gerçekleşen bu yatırımlar sektördeki ihtiyaçlara cevap verememiştir. 

Temel prensibin üreticilerin piyasanın ihtiyaçlarına göre üretimini şekillendirmesi, diğer bir ifadeyle serbest piyasa düzeni iken, bazı AB ülkelerinde, süt kooperatifleri ve üretici birliklerinin yeterli şekilde organize olamaması sebebiyle, 2013 yılında birçok ülke koruyucu tedbirler almıştır. Bazı “acil” tedbirler ise OTP’de bulunmaktadır. Rusya’nın uyguladığı ambargo krizi ile beraber, söz konusu “acil” tedbirler öngörüldükten hemen sonra yürürlüğe girmiş ve üretime destek şeklinde gerçekleşmiştir. 2020 yılına kadar öngörülen “acil tedbir” fonu (400 milyon avro) Rusya krizi sebebiyle şimdiden tüketilmiştir. 

Sözleşmeli üretim uygulaması ve göreceli başarısızlığı 

AB’deki birçok ülke süt kotalarının sona ermesini öngörerek üreticiler ile sanayiciler arasında “sözleşmeli tarım” politikası öngörmüştür. Böylelikle üreticiye sütü belirli bir fiyattan satabilme garantisi, diğer taraftan sanayiciye ise tedarik garantisi sağlanmıştır. Bu tip sözleşmeler ülkelere göre değişmekle birlikte, genel olarak 6 aylık olarak gerçekleşmektedir. Fransa, Almanya, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde üretici birlikleri söz konusu sözleşmeleri müzakere etmekte kuvvetli iken, İtalya gibi bazı ülkelerde bu birlikler yeterli katılıma sahip olmadığı için sanayicilere karşı kuvvetli pozisyonda değildir. Bu sebeple üreticiler ile sanayiciler arasında gerçekleşen tip sözleşmeler eleştirilmiştir. Zira üreticiler sütler sütlerini satmak mecburiyetindeyken, sanayicilerin farklı tedarik alternatifleri bulunmaktadır.