Tohumun Besleyici Rolü

Gıdaların besin değerleri öncelikli olarak tohumla, yetiştirildiği topraktan, sulandığı sudan aldığı mineraller ve olgunluğu  ile ilgilidir.  Tohumun organik  olması besin değerleri açısından elbette önemlidir ancak; Tek tip, endüstriyel tarım ile paralel gelişen hibrit ve GDO’lu tohum teknolojileri, yaşanan besin değeri kayıplarının en birincil nedenlerinin başında gelir. Araştırmalar tohum ıslah çalışmalarında verim artışı sağlanırken besin maddelerinde düşüş meydana geldiğini açık ve net olarak gösteriyor. 

 

İngiltere’de 1930’da ve 1980’de Tarım Bakanlığı’nın gerçekleştirdiği sebze ve meyvelerin mineral madde değerlerini içeren araştırmaların sonuçları karşılaştırıldığında, arada geçen zaman içerisinde; sebzelerde kalsiyum, magnezyum, bakır ve sodyum; meyvelerde ise magnezyum, demir, bakır ve potasyumda göz ardı edilemeyecek gerilemeler olduğu görülmüştür. Çalışmaların sonuçları bu düşüşlerin endüstriyel tarımın gelişmesinden veya çeşitlerin değişmesinden meydana gelebileceği şeklinde yorumlandı. ABD’de ise 1950–1999 yılları arasındaki süreçte 43 sebze ve meyvedeki 13 besin maddesindeki değişimler incelendi ve protein, kalsiyum, fosfor, demir, riboflavin ve askorbik asit düzeylerinde düşmeler görüldü. Örneğin ıspanakta C vitamini düşme oranının %52 olduğu ortaya çıktı.

 

Endüstriyel tarımda gerek aşırı kimyasal kullanımı ve tek çeşit uygulanması, gerekse çoğunlukla kendini üretebilen yerel tohum yerine kısır (tek atımlık) tohum çeşitlerinin  yüksek verim hedeflenerek tercih ediliyor olması,  organik ürün üretiminin zor ama temiz ve güvenilir bir seçenek olduğunu daha açık bir şekilde gösteriyor.Organik ürün üretmeyi seçen üreticiler , yaptıkları işin değer ve önemini anlatmaya çalışırken ; “Ana rahmindeki bebeğin beyin oluşumuna bile kötü etkileri belirlenmiş zirai ilaç kalıntılarından, hormonlardan, fenni gübrelerden, ürünün raf ömrünü uzatmak için kullanılan zararlı koruyuculardan ve tatlandırıcı,lezzetlendirici,bağımlılık yapan  katkı maddelerinden, ürün işlenirken kullanılan insan sağlığına  zararlı olabilecek  her türlü maddeden uzak üretilmiş organik ürünler yetiştirmek,üretmek; gelecek nesiller için temiz su kaynakları, yaşanabilir bir dünya, sürdürülebilir tarım yapılabilir topraklar bırakmaktır amacımız’’ sözleri ile ifade ediyorlar kendilerini 

 

“Daha fazla tüketerek  daha az besin almak,  nasıl doğru beslenmek olabilir ki?”

Tüm dünya ölçeğinde gıda politikaları, ucuzluk ve hep daha çok verimin ötesine geçebilecek, geniş bir açıdan ele alınmalıdır. Belirlenmesi gereken ekonomi politikaları, gıdaya ucuzluk ve kısa vadede bolluk değerlendirmesinden değil, sürdürülebilirlik esası ile ve uzun vadeli olarak planlanmalı. Halka ucuz gıda kadar kaliteli ve besleyici gıda ulaştırarak sağlıklı nesillere sahip olmak, organik tarım yaparak toprak, su gibi yaşamsal kaynaklarımızı uzun vadeli korumak, enerji tüketimini, petrol esaslı kimyasallara dayalı tarımı azaltmak, kuraklık, hastalıklar, stres ve iklim değişikliklerine dayanıklı yerel türleri kullanmak tarım politikalarımızı ve gıda güvenliğimizi çok yakından ilgilendiriyor.


Organik tarımı seçen üreticilere göre, tarım politikalarında yaygın olarak kabul gören “verim” kavramının sadece birim alandan kısa vadede alınan kilo birimiyle ölçülmemesi gerekiyor. Birim alandan alınan vitamin, mineral vb. besin değerleri, toprağın sürdürülebilir kullanımı ve sağlık giderlerinde azalan veya artan maliyetlerin de verim hesabına dâhil edilmesi gerekiyor.
 Politikalar ticaret, ticarette kârlılık üzerine kurulu olduğu sürece daha fazla verim, kısa vadede daha çok para kazandırabilir ancak bedeli daha az besin, daha sağlıksız bireyler, uzun vadede çöken bir tarım politikası ve kıtlık, açlık olacaktır. 

 

Gerçek o ki; Üretim-kullanım döngülerini dönüştürecek en büyük güç tüketicidir. Organik üreticiler yerel tohumları destekleyen projelere dikkat çekiyor ve organik ürün tüketimine özen göstererek üretiminin ülkemizdeki gelişimine, tüketicileri destek olmaya davet ediyorlar. Değerli çiftçi dostlar, Damlaya damlaya sarnıç dolarmış, üreterek dönüştürmeniz dileklerimle.

 

Gürsel Tonbul